Sözde ‘sürdürülebilir’ giysilerin ardında hala fosil yakıtlar var

Dünyanın en büyük 250 moda markasısını ve perakendecisini inceleyen What Fuels Fashion? raporu, sözde 'sürdürülebilir' kıyafetlerin hala fosil yakıtlar kullanılarak üretildiğine dikkat çekti.

En büyük küresel moda markalarını inceleyen kar amacı gütmeyen küresel moda hareketi Fashion Revolution, markaların çeyreğinin karbonsuzlaşma için açıklanan herhangi bir planının bulunmadığını ortaya çıkardı.

Moda endüstrisi oldukça kirletici olabiliyor. Tekstil fabrikalarının çevrelerinde bulunan su kaynaklarına kimyasal bulaştırdığına dair birçok örnek mevcut. Endüstrinin özellikle hızlı modanın aşırı tüketimi teşvik etmesi nedeniyle yol açtığı aşırı atık sorunu da endişe verici.

250 markanın sürdürülebilirlik performansı incelendi

Dünyanın en büyük 250 moda markasısını ve perakendecisini inceleyen What Fuels Fashion? raporu, cirosu 400 milyon dolardan fazla olan firmaların iklim hedeflerini ve eylemlerini analiz etti.

Araştırmacılar, emisyon hedefleri, tedarik zincirinin şeffaflığı, fabrikalara güç sağlamak için kullanılan yenilenebilir enerji oranı gibi 70 farklı sürdürülebilirlik kriterini inceleyerek firmalarına bir yüzde puanı verdi.

DKNY, Tom Ford ve Reebok gibi birçok ünlü markanın karbonsuzlaşma skoru yüzde 0 olarak hesaplandı. Yani bu markaların hiçbiri tedarik zincirlerindeki emisyonları sıfırlamaya yönelik kamuya açık bir plan paylaşmıyor. Urban Outfitters ve Dolce & Gabbana‘nın skoru ise yüzde 3 olarak hesaplandı.

Raporun en yüksek sürdürülebilirlik skorlarının sahibi ise Puma (yüzde 75), Gucci (yüzde 74) ve H&M (yüzde 61) oldu.

İncelenen 250 firmadan yalnızca dördü Birleşmiş Milletler‘in tekstil şirketlerinin emisyonlarını azaltmaları için belirlediği hedeflere ulaştı.

117 markanın karbonsuzlaşma hedefi var

250 markanın 117’sinin karbonsuzlaşma hedefleri bulunuyor. Bu markaların 105’i ise karbonsuzlaşma hedefleri doğrultusundaki ilerlemelerini kamuya açıklıyor. Ancak 117 markanın 42’si, baz alınan yıla göre şirketin sahip olduğu veya kontrol ettiği varlıklardan kaynaklanan Kapsam-3 emisyonlarında artış olduğunu rapor etti.

Yüksek emisyon miktarlarına rağmen markaların yüzde 86’sının kamuya açık bir kömürden çıkış hedefi bulunmazken yüzde 94’ünün de yenilenebilir enerji planı yok. Şirketlerin yarısından azı (yüzde 43) enerji kaynaklarının ne kadarının kömür, doğal gaz veya yenilenebilir eneriden geldiği konusunda şeffaf davranıyor.

Endüstrinin en önemli sorunlarından biri aşırı üretim ve birçok ürünün çöplüklerde toplanması. Rapora göre büyük markaların yüzde 89’u ne kadar ürün ürettiklerini açıkça paylaşmıyor ve hesap verebilirlik konusunda ciddi bir eksiklik var.

Görsel: Fashion Revolution

Sözde ‘sürdürülebilir’ kıyafetler hala fosil yakıt kullanıyor

Raporun yazarları, küresel emisyonları 2030 yılına kadar yarıya indirmek için beş yılımız kalmışken emisyonların artmasının sektörün kritik yaşam çizgisinden giderek uzaklaştığının bir göstergesi olduğunu söylüyor.

Sözde ‘sürdürülebilir’ kıyafetlerin hala fosil yakıtlar kullanılarak üretildiğine dikkat çeken rapor, markaların yüzde 58’inin sürdürülebilir malzeme hedefi olduğunu ve yalnızca yüzde 11’inin tedarik zincirlerinin enerji kaynaklarını açıkladığını gösteriyor.  Bu da ‘sürdürülebilir’ olarak adlandırılan kıyafetlerin hala fosil yakıt kullanılan fabrikalarda üretileceğine işaret ediyor.

Şirketler çalışanlarını iklim değişikliğine karşı desteklemeli

Tekstil endüstrisinin tedarik zincirlerinde çalışan işçiler genellikle küresel iklim krizine karşı en savunmasız topluluklarda yaşıyor. Endüstrinin yoğunlaştığı Bangladeş gibi ülkelerde işçilerin can güvenliğini riske atan sel baskınları giderek sıklaşıyor. Tahminlere göre kuraklık, sıcak dalgaları ve musonlar gibi giderek şiddetlenen hava olayları, tekstil sektöründe 1 milyon işe mal olabilir.

Raporuna göre firmaların yüzde 3’ü iklim değişkiliğinden etkilenen çalışanlarını finansal olarak desteklediklerini açıklıyor. Yüzde 94 ise iklim değişikliğinden etkilenen paydaşlarıyla nasıl ilişki kurduklarını ve bu kişiler için ne gibi iklim stratejileri izleyeceklerini açıklamıyor.

Raporun yazarları, şirketleri ürünlerini üretmek için yoksulluk sınırında çalışan kişileri korumaya çağırdı.

Fashion Revolution’un küresel politika ve kampanyalar direktörü Maeve Galvin, “Şirketler gelirlerinin en az yüzde 2’sini temiz, yenilenebilir enerjiye ayırarak ve çalışanlarını destekleyerek iklim değişikliğinin etkilerini azaltabilir ve tedarik zincirindeki yoksulluğu ve eşitsizliği azaltabilir” dedi.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

[Bir şarkının hikayesi] San Francisco/ Scott McKenzie

Scott McKenzie’nin Hippi kültürünü konu alan 'San Francisco (Saçınıza Çiçek Taktığınızdan Emin Olun)' şarkısı, Beatles’ın 'All You Need is Love'ı ile beraber, 'Summer of Love'ın belirleyici şarkılarından biri olarak kabul edilir.

Yandı Çukurova yandı

Türkiye’de tarımın geldiği yer içler acısı. Ülkenin dört bir yanındaki çiftçiler isyan halinde. Diğer taraftan en fazla artış gıda fiyatlarında. Dikkate alınması gereken ciddi bir dengesizlik var.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir güvercini sevmekle başlayacak her şey

Maalesef sorun yarattığı var sayılanlara karşı empati yoksunu, sadece kendi refahını gözeten adaletsiz çözümler üretmek yalnızca 'Güvercin Kakası' kitabındaki kasaba halkına mahsus değil. Katliam Yasası'nı unutmadınız değil mi?

EN ÇOK OKUNANLAR