Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Türkiye neden Avrupa’nın güvenli çöp limanı olamaz?

0

Şu sıralar Avrupa Komisyonu, AB’nin çöp ihracatıyla ilgili bir düzenlemeyi tamamlamak üzere. Düzenlemenin ana gündemi, OECD üyesi olmayan ülkelere artık çöp gönderemeyen AB’nin yeni destinasyon arayışlarına yasal bir kılıf geçirmek. Bu kılıf da gönderilen ülkenin bizzat AB tarafından uygun bulunması ve gönderilen çöplerin akıbetinin takip edilmesini içeriyor.

İlk başta akla yatkın ve AB standartlarını düşününce makul ve iyi gibi görünse de işin aslı öyle değil. Çünkü örneğin Almanya ile Türkiye arasında krize neden olan ve hala limanlarda beklediği tahmin edilen (akıbeti tam olarak belli değil çünkü kimsenin hiç birşey açıkladığı yok) yüzlerce konteynerı gönderen Alman şirketler de Türkiye’deki alıcılara denetleyiciler ve müfettişler gönderiyordu. Ancak buna rağmen on binlerce ton evsel çöp Türkiye’ye girdi ve çoğunluğunun akıbeti de belli değil. Dolayısıyla denetleme aldatmacasını kılıf yapıp böyle bir yasal düzenlemenin çıkması geleceğin daha da çöplü geçeceğini gösteriyor.

Nedenler…

Gelin Türkiye’nin neden böyle bir güvenli liman olamayacağını biraz detaylandıralım. Türkiye’nin AB üyesi olmayan bir OECD ülkesi olarak artık her türlü yabancı plastik atık için yasal bir varış noktası olmamasının birçok nedeni var:

1- Atık ithalatı, Türkiye’nin atık yönetimi altyapısının gelişmesini engellemektedir.

Türkiye, yıllık 32 milyon ton belediye atığı (BKA) ile Avrupa’da belediye atığı üretiminde ilk dört ülke arasında yer almaktadır. Çalışmalar, BKA’daki plastik atıkların %10-15 arasında değiştiğini göstermektedir. Örneğin İstanbul’da yapılan bir araştırma, İstanbul’da üretilen BKA’nın plastik içeriğinin %13,7 olduğunu göstermektedir. (Bu miktarın tüm Türkiye için tam oranı bilinmemektedir. Türkiye son on yıldır atık, sağlık ve çevre ile ilgili istatistikleri üstün körü yayınlamaktadır)

TÜİK istatistiklerine göre İstanbul’da üretilen BKA hacmi yaklaşık 7 milyon metrik tondur. BKA’daki orantılı plastik atık miktarı da böylelikle yaklaşık 960 bin metrik tondur. Bu oranı Türkiye’nin toplam BKA’sı için düşündüğümüzde yaklaşık 4,42 milyon metrik ton plastik atığa tekabül etmektedir. Türkiye’de plastik atık toplama oranının %10-20 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bu değer en iyimser tahminle %20 olarak kabul edilse bile, bu miktar Türkiye’nin 2021 yılında ithal ettiği plastik atık miktarından fazladır. Dolayısıyla ithal plastiklerin karlılık oranı ile birlikte düşünüldüğünde Türk geri dönüşüm sektörünün neden plastik atıkları iç piyasadan toplamak yerine ithal etmeyi tercih ettiği anlaşılacaktır.

Bu, Türk geri dönüşüm şirketlerinin evsel plastik atıkların fiyat olarak değerlemesini manipüle etmesine, böylece atık toplamayı veya belediyeler tarafından evsel ayrıştırma ve toplama yatırımına caydırılmasına olanak tanır. Pek çok belediye topladıkları plastikleri geri dönüşüme aktaracak firma bulamıyor, bu da ihtiyaç duyulan altyapının gelişmesini engelliyor. Dolayısıyla AB’den Türkiye’ye plastik atık ihracatı, Türkiye’deki bu ciddi çevre ve alt yapı sorununa katkıda bulunuyor.

2-Türkiye kıyıları, geri dönüşüm tesislerinin atık suları ve yetersiz atık yönetimi nedeniyle en kirli kıyılardır.

Türkiye, Akdeniz ve Karadeniz‘deki önemli plastik kirlilik kaynaklarından biridir. Bir araştırmaya göre, denizlerdeki plastik kirliliğinin ana nedenleri yetersiz atık yönetimi, plastik atıkların yasadışı olarak boşaltılması ve AAT (Atık su arıtma tesisi) kaynaklı girdilerdir. Yetersiz atık yönetimi altyapısı, Türkiye’nin nehirlerini Akdeniz için ana plastik kirliliği kaynağı haline getiriyor.

Sonuçlar…

Başka bir araştırmaya göre, deniz ortamına (Akdeniz ve Karadeniz) yapılan toplam yüzer makro çöp yüklemesinde en yüksek paya (%16,8) Türkiye sahip. Bir diğer çalışmada, en yüksek plastik konsantrasyonuna sahip alanların (> 20 kg/km) Kilikya Denizi‘nde (Türkiye’nin KD Akdeniz kıyıları) olduğu tahmin edilmektedir. Aynı çalışmada, Akdeniz’deki en önemli beş plastik kirliliği kaynağından üçünün Türkiye nehirleri olduğu tahmin edilmektedir: Ceyhan (%5,1), Seyhan (%3,5) ve Büyük Menderes nehirleri (%2,4). Bu nehirlerin üçü de geri dönüşüm endüstrisinden atık su almaktadır.

Adana’daki AAT yetkililerine göre, yalnızca plastik atık ithalatçılarına ev sahipliği yapan bir geri dönüşüm bölgesi’nden AAT’ye haftada yaklaşık 80 ton parçalanmış plastik çöp (mikroplastik) gelmektedir. Yaptığımız bir çalışmada Adana’daki AAT’lerin mikroplastik giderme oranı normal koşullarda %70 civarında olduğunu tespit etmiştik. Ancak, alınan çok miktarda plastiğin AAT sistemini bloke etmesi, atık suyun baypas edilmek zorunda kalmasına neden olmaktadır. Bu da sucul kaynakların arıtılmamış sularla kirlenmesini şiddetlendirmektedir. İthalat yapan geri dönüşüm şirketlerinden atık su alan AAT’lerde ithal edilen plastik atıklar kolaylıkla tanınabilmektedir. Dolayısıyla AB’nin Türkiye’yi güvenli liman olarak ilan etmesi sonucu bu durum şiddetini daha da arttıracaktır.

Belirtmek gerekir ki mayıs-temmuz 2021’de atık ithalatına yönelik kısa süreli yasak sırasında bu tesislere ulaşan parçalanmış plastik miktarının neredeyse %60 oranında azaldığını tahmin ediliyor. Ayrıca mesele sadece atık su arıtma tesisleri de değil. Bazı tesisler atık sularını rutin olarak doğrudan sulama kanallarına bağlamaktadır.

Etkin olmayan çevre düzenlemeleri ve kontrol mekanizmalarının eksikliği/yetersizliği/etkisizliği bu sorunu yaygınlaştırmaktadır. Bu kanalların çevresinde bulunan çiftçiler bu suyu sulama suyu olarak kullanmaktadır. Ayrıca bu sulama kanalları Seyhan ve Ceyhan nehirleri ile doğrudan bağlantılıdır. Bu durum da, bu iki nehri Akdeniz’i en çok kirleten nehirler yapmaktadır.

3-Plastik atık ithalatıyla ilgili yasa dışı boşaltma ve yakma faaliyetleri

Yasadışı çöp dökme ve yakma faaliyetleriyle ilgili olarak Adana ili için yasa dışı çöp dökümü haritasını yayınlamıştık. Bu harita, AB markalarıyla ilgili plastik atıkların gelişigüzel bir şekilde atıldığını ve açık havada yakıldığını gösteriyor. Çeşitli uluslararası STK’lar da yasadışı çöp atma ve yakma faaliyetleriyle ilgili raporlar yayımladı. Hatta bir gazeteci çip ile takip bile etti. Bunun yanında birçok saygın uluslararası medya da bu konuda haberler hazırladı.

Açık yakma faaliyetleri küresel ölçekte bir endişe kaynağıdır. Yanma sırasında açığa çıkan toksik kimyasallar, maruz kalan insanlarda veya diğer organizmalarda önemli hastalıklara neden olabilir. Bu kimyasallar besin zincirine geçebilir. Türkiye, AB’nin tarımsal ürün tedarikçilerinden biridir. En önemli üretim alanı ise ithal plastiklerin kaçak yakılmasına maruz kalan Çukurova‘dır. Dolayısıyla ithalat ile birlikte gerçekleşen yasadışı yakım ve döküm faaliyetleri bir bumerang gibi AB’yi de etkileme potansiyeline sahiptir. Çünkü yasadışı atık boşaltma ve yakma yerlerinden alınan toprak örneklerinde rekor düzeyde kalıcı organik kimyasallar olduğu yakın zamanda yayınlanan bir raporda ortaya konuldu. Dolayısıyla Türkiye’yi plastik atık ihracatında güvenli ve yasal bir destinasyon olarak görmek, bu ekokırım faaliyetlerini besleyecektir.

4-Geri dönüşüm ve ilişkili tesislerdeki şüpheli yangınları artık düzenli olarak meydana geliyor ve ithalat yapan ya da onlarla birlikte çalışan firmaların da tesislerinde yangın çıktığı gerçeği ortada duruyor.

Türkiye genelindeki birçok geri dönüşüm tesisi, tehlikeli ambalaj atıklarını ucuza imha etmek için kasıtlı olarak tesislerini yakıyor. Bu tesislerde ayda en az on yangın meydana geliyor. Bu yangınların çıkış sebebini tam olarak bilmek mümkün değil. Ancak tesislerden çekilen resimler, bazı tesislerin zaman içinde depolarında depoladıkları ithal plastik atıkları kasten yaktığını göstermektedir.

Dolayısıyla güvenli liman olarak Türkiye’ye atık ihraç etmek, bu yakma faaliyetlerini besleme potansiyeline sahiptir.

Bu dört ana sebebin yanına birçok başka şey daha eklenebilir. Örneğin sektörün yoğun elektrik ve su tüketimi ile yoğun iş gücü ihtiyacı, kaçak elektrik ve su kullanımını, yasadışı göçmen işçiliğini de beslemektedir. Dolayısıyla çevresel adalet ve çevre sağlığı açısından her ülke kendi çöpüyle kendisi ilgilenmeli ve sınırı aşan suç ve kirlilik transferinin önlenmesi gerekmektedir.

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.