Yeşeriyorum

Toprakta biten kemikler – Fırat Bilir

0

Aslında hiçbir mevzu; ne ekonomi ne siyaset dili ve yalanlar ne de statlardaki başbakan protestoları önemli olamaz bu ülke için. Her durumu fırsata çevirip gündemin ağır yükünü kaldıramayacağını anlayan iktidarın, gündemi değiştirmesine ortak olanlaradır bu söz. Son iki yılda Kürt coğrafyasında yapılan kazılarda bulunan cesetlere bakıp kahrolmamak elde mi? Muş Mutki’deki kazılarda onlarca cesede ait kemik bulunuyor, bulunmakla kalmıyor cesetlerin üzerinde silahla yapılmış işkencelerin izlerini taşıyan kurşun delikleri görülüyor. Bu nedir demek kolay. Ama adını koymak o kadar zor ki: Kirli savaş mı? Ergenekon mu? Hizbullah mı? Jitem mi? Devlet mi? Yoksa hepsi mi?

Bu ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu şeyin barış olduğu ortada artık. Bu kazılar ve hemen hergün topraktan fışkıran kemiklerin bulunması barış için yeterli olur mu hiç? Hani bunların katilleri? Aramızdalar mı yoksa bir koltuk sahibi mi oldular ya da siyasi arenanın arka planına mı çekildiler? Hizbullah davasına ait kazılarda bulunan kemiklerle bugün bulunan kemiklerin arasında bir fark yok. İki durum arasındaki tek fark, Hizbullah’a dair zanlılar henüz serbest bırakıldı. Diğerlerinden ise eser yok.

Ne büyük tesadüftür ki Mutki’de bulunan cesetlerden hemen sonra eski korucubaşlarından Kamil Atak açıklamış: ‘Siz öldürün dediniz biz de öldürdük!’ Bu nasıl bir iştir, bu nasıl bir hukuk devletidir? Açık ve seçik bir suç duyurusu bu söylenen. Ama yok, yarın birgün biri daha çıkar ve tıpkı Abdülkadir Aygan’ın öldüğünü söylediği gibi, “Bunları söyleyen Kamil Atak değil, o çoktan öldü!” der mi acaba? Demesine gerek yok ki. Onlar hepsi ölmüş zaten, yaşayan ölülerden bir farkı yok onların, devlet için…

Günlük Gazetesi’nin 21 Ocak’ta attığı manşet her şeyi özetliyor. Her karışı toplu mezar olan Kürt coğrafyasında iki sebepten dolayı yürümeye korkuyor insanlar. Biri mayın diğeri ceset. Başka sebebi yok biline. Kaçıncıdır bilinmez, saymak içinse arşivleri tekrar tekrar karıştırmak gerek. Kaç kişi mayından ya da gelişigüzel bırakılmış bombalardan zarar görmüş, kaç kişinin cesedi topraktan çıkarılmış ve tekrar toprağa verilmiş?

Lübnan’daki siyasi krizin kapitalistlere çıkması muhtemel olan faturasının önüne geçmek için oluşturulan uluslararası komisyona liderlik edebilecek kadar kendinde o “güdümlü” iradeyi gören iktidarın, kendi ülkesinde olup bitenler için kayıtsız kalması ne gariptir, değil mi? Garip olan bunların asıl gündemmiş gibi hayatımızda yer etmesi aslına bakılırsa. Bakalım ülkenin batısına, orada gündem şimdilik arena savaşlarında toplanmış gibi. Bu ülkenin tartışıp ortaya çıkarması gereken şey ise Kürt coğrafyasında kalıyor. Nitekim, seçim arifesinde iktidarın ağzında sadece muhaliflerini bertaraf etmek var. Bir de, aralarının bozuk olduğu çevrelerle buzları eritmek.

Sorularla dolmuş aklımızın bir köşesinde ise cevapları biriktiriyoruz elbet. Birgün Abdullah Öcalan’ın önerdiği ve aklıselim olanın ret etmeyeceği “hakikatleri araştırma komisyonu” kurulursa ve işlevini yerine getirirse o zaman cevaplar bir bir yerini bulacaktır. İşte o zaman serbest bırakılan katillerin akıbetini ve yüzü bir kere olsun cezaevi görmeyen ceset gömücülerin cezalarını konuşmamaya başlayacağız. Aynı zamanda yüzü hep parmaklıklar ardına geçen barış yanlılarının da günyüzünü görmelerine şahit olacağız. O zaman sonra ekonomiyi de futbolu da konuşup gündemleştirmek boynumuzun borcu olur.

Şimdi Başbakana özel bir soru sorup şu yazıyı bitirmek gerek: Mutki’de ve Kürt coğrafyasının neredeyse tamamında yapılan kazılarda toprakta biten kemiklerin sorumlusu sizce kim: Kirli savaş mı? Ergenekon mu? Hizbullah mı? Jitem mi? Devlet mi? Yoksa hepsi mi?

Fırat Bilir (Şırnak Emek Platformu Üyesi) (firatbilir2005 @ yahoo.com)

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.