12 Kasım’dan sonra, Yeşil Gazete’nin yeni çaylağı olarak, COP22 Taraflar Konferansı’nda sokaktaki “taraflar”ı izlemek ve anlatmaya çalışmak için Marakeş’te olacağım…
Taraflar Konferansı başlayalı bir hafta oldu. Konferanstan bir hafta önce, “Acaba bu yılki People’s Climate March (Halkarın İklim Yürüyüşü) nasıl geçecek? Orada olup anlatanlar olur mu?” diye düşünürken, Sivil Düşün aklıma geldi, bir miktar gaza geirildikten sonra, çok az vakit kaldı olmaz ama bir deniyeyim diyerek destek talep ettim. Pazar günü yaptığım başvuru için pazartesi dönüş yapıp çarşamba onay verdiler.
O kısımın nasıl geliştiğini Alper benden çok daha güzel bir şekilde şurada anlattı.
COP22, iklim için bir dönüm noktası olacağı düşünülen ya da olması umulan Paris Anlaşmasının nasıl uygulanacağını belirlemeyi ve işlemesini garanti etmeyi amaçlıyor. Paris Anlaşmasında küresel sıcaklık artış ortalamasının 2 dereceyi geçmemesi, mümkünse bilim insanlarının sınır olarak belirlediği 1.5 derece sınırında kalması hedeflenmişti ama konferansa katılan ülkelerin verdiği INDC (ulusal katkı niyet beyanı)’ler tam olarak uygulansa bile ortalama artışın 2.9 ile 3.4 derece arasında olacağı hesaplanıyor. Marakeş’te bütün ülkelerin katılacağı konferansta sivil toplum kuruluşları baskıyı arttırarak niyet beyanlarında iyileşme sağlamayı hedefliyor.
COP22’de ülke temsilcilerinin katıldığı “mavi alan” ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı “yeşil alan” kısımlarında ne olduğunu benden çok daha yetkin insanlar yıllardır olduğu gibi anlatıp yorumlayacak. Ben de bütün tecrübesizliğim ve hevesimle dünyadan yana taraf olan aktivist ve örgütlerin sokakta ne dediğini anlatmaya çalışacağım.
Neyse ki ilk COP deneyimime, sıradan bir aktivist değil, ilk günün “Günün Fosili” ödülünü bileğinin hakkıyla almış bir ülkenin vatandaşı olarak gidiyorum. Geçen yıl bir ikincilik ödülümüz vardı ama bu yıl Türkiye, sera gazı emisyonunu azaltmayı değil arttırmayı hedefleyen INDC’sini, konferans gerçekleştiği sırada yapılan toplu kömürlü termik santral açılışını ve imzacı olsa da Paris Anlaşması’nı onaylamamış olmasını umursamadan ilk gün ekonomik destek talep ederek hiç şüpheye yer bırakmadan günün birinciliğini aldı.
Büyük ödülü almış olsak da, South Park ve Simpsonlar’ın bile uyarılarını ciddiye almayarak, iklim değişikliğine inanmadığını belirten Trump’ı başkan seçen Amerikalıar da, Marakeş’te Türkiyeliler kadar popüler olacak gibi görünüyor. Trump seçim konuşmalarında, seçilirse Paris Anlaşmasından vazgeçeçeğini söylemişti ama anlaşma imzalandıktan sonra (3 +1) dört yıl çekilmeme zorunluluğu var, üstelik bu, iklim postasından gördüğüm kadarı ile oradaki diğer ülkeleri ve stk temsilcileri bu durumun Paris Anlaşması’nın başlattığı dönüşümü ve müzakereleri etkilemeyeceğini söylüyor.
O sırada benim de ilk heyecanım, bu yıl 13’ünde yapılacak olan İklim Yürüyüşünü izlemek olacak. Geçen yılki yürüyüşe Fransa’daki OHAL yüzünden çok ciddi polis müdahalesi olmuştu ama bu yıl daha renkli olacak gibi duruyor. Bir gün buralarda bir arada yaşamayı başarırsak yaşayabileceğimiz bir dünya hala var olsun umuduyla sonuna kadar yürüyüşe katılıp slogan atmak istesem de, sorumluluk sahibi bir yetişkin gibi bir süre sonra fotoğraf çekmeye ağırlık vereceğim.
Şimdi ben kalkıp gidiyorum, Sivil düşün durur mu onlar da uçak biletlerini alıyorlar.
Marakeş’te görüşmek üzere…
Elif Cansu İlhan