Sansür, +18 ve Nymphomaniac

Bazı filmler vardır, izlemesi zor olduğu kadar film hakkında bir şeyler söylemek ve yazmakta bir o kadar zordur. Ülkemizde gösterime girmesi “Ahlak” bekçileri tarafından yasaklanan Lars Von Trier imzalı Nymphomaniac / İtiraf filmi,  yenilir- yutulur, hazmetmesi, algılanması kolay olmayan bir film olarak karşımıza çıkıyor.

nymphomaniac-volume-1

Danimarka sinemasın Dogma akımının öncülerinden biri olan Lars Von Trier, Nymphomaniac filminin senaryosunu Marcel Proust’un başyapıtı sayılan 7 kitaptan oluşan 3000 sayfalık eseri Kayıp Zamanın İzinde’yi okuduktan sonra karar vermiş. Kitabın 7, filmin 8 bölüm olması bu yakınlığı biraz daha derinleştirirken, aynı zamanda filmde yer alan bebeğin isminde Marcel olması bu iddiayı güçlendiren bir diğer etken.

3+5

Nymphomaniac  2 film (bölüm) olarak toplam 240 dakikaya yayılan ve bu hikayeyi 8 farklı bölüm halinde baş karakter olan Joe’nun anlatımı ya da itiraflarını dinleyerek tanıklık ediyoruz. Nymphomaniac I / İtiraf1, 3 bölümden, Nymphomaniac II / İtiraf 2 ise, 5 bölümden oluşuyor. Aynı zamanda 3+5 filmin genelinde karşımıza çıkan sadece sembolik bir ifadeden daha öte bir şey olduğunu filmi izledikten sonra anlayabiliyoruz.

Filmin genel planı, kendine yardım eden bir adamın evinin izbe bir odasında  iki karakter arasında konuşmalarla, itiraflarla yoğrulan bir hikaye…

Joe kendi hikayesini anlatırken, bulunduğu odanın içerisinde yer alan metalardan yola çıkıp, yaşadıklarını bunlarla birleştirirken geniş bir düşünce havuzu içinde kendimizi bulmamızı sağlıyor. Aynı zamanda Joe’nun seksüel itiraflarını dinleyen entelektüel bir kişi olan Seligman yaşanılanlara entelektüel bir pencereden bakarken karşımıza farklı dini inançlar, uçan balıklar, Fibonacci dizisi, Bach müzikleri, gibi tarihsel kavramlarla olayları bağdaştırıyor.

nymphomaniac1

Aykırı yönetmen, seks bağımlısı (nefomanyak) bir kadının çocukluğundan başlayıp kendi içinde böyle bir duyguyu hiçbir zaman yenememesinin hikayesine alışık olmadığımız sürrealist bir sinema anlayışı ile tanıklık ediyoruz. Film işleniş açısından, olay örgüsünün hazırlanması ve sunulması açısında tatmin edici. Seks bağımlısı olarak kendini ifade eden Joe’nun hayatının bizlerden farklı olmadığını, beklentileri üzerinden hayatı şekillendirmesini gayet normal karşılayabiliriz. Aşkı sevgiyi ararken, kendi içindeki boşluğu nasıl doldurması gerektiğini bilemediğini görüyoruz.

Nymphomaniac konu bütünlüğü olarak ele alındığında anlatmak istediği hikayeyi, her yönüyle, açık kapı bırakmadan sert ve köşeli bir dille meseleyi anlatmayı başarıyor. 240 dakika gibi uzun süren bir fimde izleyicinin her an filmin içinde kalmasını sağlamak kolay bir iş değil. Sahneler ve diyaloglar bize filmin finalinde neler olacağı konusunda bir ipucu vermezken, nasıl bir son ile bu hikaye bağlanabilir sorusu ise havada kalıyor.

Filmin oyuncu kadrosunun yıldızlarda kurulu olması birçok eleştirilere neden olduysa da, filmde yer alan oyuncular senaryonun hakkını verdikleri gerçeğini değiştirmiyor. Senaryosu, filmin işlenişi, yönetmenlik başarısı ve oyunculukların tartışılamayacağı Nymphomaniac, sinema izleyicisinin alışık olmadığı bir hikayeyi ve cinselliği konu aldığı için belli bir kesim tarafından beğenilmemiş olabilir. Bilinmesi gereken ise Lars Von Trier her zaman böyle hikayelerin yönetmeni olduğudur. Tavsiyem ise önceden Trier’in filmini izlememiş bir sinema izleyicisinin bu filmi beğenmesi gerçekten güç.

Filmin final sahnesinin ise filmin geneline baktığımızda pek uyumlu sonlandığını söyleyemem. Final sahnesinin günümüz genel-geçer kurallar, kadın-erkek ilişkileri göz önünde bulundurularak hazırlanmışa benziyor. Finalde yaşanılan olay, 240 dakika boyunca seks bağımlısı bir kadını anlama ve algılama konusunda empati kurmaya çalışan izleyiciyi,  ters köşeye yatırılmış hissi uyandırıyor.

 

Muhittin Kurban
Muhittin Kurban

80’ler kuşağından olup 90’lı yılların sonuna doğru hızla yayılan internet kuşağına takılıp sanal alemde müzik-sinema-spor konuları hakkında amatör olarak yazılar yazmaya başladı. Başta Şebnem Ferah olmak üzere Demir Demirkan, Serdar Barçın gibi müzisyenlere ait web siteleri kurdu, yöneticiliği yaptı. Radikal H2O dergisi, BlueJean, Rolling Stone gibi dergilere konuk yazar olarak konser yazıları kaleme aldı.
Ekolektif.Org sitesinde Ekoloji konusu başta olmak üzere Kültür-Sanat konuları ve film eleştirileri yazıları yer aldı. Kısa bir süre Turnusol sitesine siyaset ve sol eksenli konularla ilgili yazılar yazdı.
Gezi direnişi sırasında Yeşil Gazete ekibine katıldı. Kültür-Sanat başta olmak üzere spor eksenli haberlerin yanı sıra Akdeniz Bölgesindeki Ekoloji Mücadelesi konusunda yazılar yazmaktadır.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR