Ana Sayfa Blog Sayfa 5296

Beşiktaş karlı haftadan zararlı çıktı

Bu hafta, maçtan önce bakıldığında, Beşiktaş için çok işlemli bir denklemin çözüleceği bir dönemeç olacak. Şöyle ki, Beşiktaş’ın puan sıralamasında üstünde olan takımlardan Trabzonspor ile Fenerbahçe birbirleriyle, Bursaspor, Galatasaray ile, Kayserispor ise Karabükspor ile oynayacaktı. İlk maçtan avantajlı bir skor geldi Beşiktaş için. Kayserispor berabera kalarak 2 puan bıraktı. Gerçi Bursaspor’un Galatasaray’ı yenmesi ile fikstür avantajının bir kısmı yitirildi. Bu maçtan sonra da, ya 3 puan ya da 4 puan daha yaklaşma şansı var Beşiktaş’ın yukarıdaki takımlara.

Bu durum böyle ama İBB’nin Beşiktaş için önemli bir takım olduğunu söylemek gerekir. Son 10 yılın tarihi yazıldığında, Beşiktaş kimseden çekmedi İBB’den çektiği kadar. Bu hafta maçın oynanacağı Olimpiyat’ta Beşiktaş’ın daha İBB’ye galibiyeti yok. Başka galibiyetleri var ama İBB’ye yok. Bu yüzden kimin kimle oynadığından önce, Beşiktaş’ın galip gelebilmesi önemli. Maç öncesi de Beşiktaş’ın havası gayet yerinde. Kupa ve lig maçlarından sonra herkesin ayrı bir yere koyduğu takım oldu Beşiktaş. Tek kayıp Ersan Gülüm. Kiralık oynadığı bir takımda bağlarını koparmak herhalde korkunç olmalı. Fakat, bu kötü olaydan da bir iyilik çıkacak gibi. Beşiktaşlı futbolcular maça “Geçmiş olsun Ersan Gülüm” t-shirtüyle çıktılar. Taraftar da destek oluyor Ersan’a. Böylece, sezon sonunda hangi takıma gideceği de kesinleşiyor gibi. Bu sakatlığın belki de tek iyi yönü bu. Bir başka tek iyi yönü olan figüre bakmak gerekirse, o da Olimpiyat Stadyumu. Öyle bir yer ki, gitmek sorun, gidince kalmak sorun, kalınca da dönmek sorun. Böyle olunca da, oraya giden kimse sessiz sessiz maç izlemek için gitmiyor o kadar yolu. Zaten oturup maç izlemek de mümkün değil üstün mühendislik hamlelerinden dolayı. Herkes ayakta, hoplaya zıplaya tezahurat ediyor.

İlk yarının özeti şu olabilir: Beşiktaş hücum etti ve korner attı. İBB, faul yaptı ve gol attı. Bunun yanında, Beşiktaş’ın 10 kişi kalması, doğru bir kart ile de olsa, biraz haksızlıktı. Belki de sadece Beşiktaş’ın 10 kişi kalması diyebiliriz…

İkinci yarı Beşiktaş için büyük bir test aslında. Eğer 14 puan geriden gelip şampiyonluk alabilecek gücü varsa; 10 kişi, 1 gol geriden de gelio maçı alabilmeli bir takım. Hem de her şey oturuyor. Bunun bilincinde maça başlayanlar, Beşiktaşlı taraftarlar oldu. Müthiş bir tezahuratla başladı maça Beşiktaş. Bununla birlikte top kayıpları ve organize olamama da ortada. Her şey 66. dakikaya kadar sürdü. Simao bu dakikada kendinden bekleneni yaptı ve YouTube’daki frikik gollerine bir tane daha ekledi.

Maçın sonuna doğru Beşiktaş’ın gücü yetmedi maçı kazanmaya. Israrlı ve sert faullere karşı hakemin duyarsız kalması ile, zaten 10 kişi olan takımın 45 dakika baskı kurması ve bunun getirdiği güç kaybı birleşince puan kaybı kaçınılmaz oldu. Üstüne üstlük hızlı bir atakta bir de gol atması İBB’nin Beşiktaş’ı bu verimli haftada eli boş bıraktı. En büyük eksiklik neydi diye sorarsak, bence sağ ve sol bekin değişmesi Beşiktaş’ın oyununu bozdu. İsmail ve Hilbert’in olmaması özellikle de sağ kanadı zayıflattı.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

Muhalif lider Raşit Gannuşi Tunus’a döndü

0
Raşit Gannuşi (solda)

Tunus’da yaşanan yasemin devriminin ardından Bin Ali diktatörlüğünün yasakladığı siyasi partilerden El Nahda’nın lideri Raşit Gannuşi bugün sürgünde bulunduğu Londra’dan Tunus’a döndü.

Havaalanında yüzlerce kişi tarafından karşılanan Gannuşi, partisinin yapılacak ilk serbest parlamento seçimlerine katılacağını, ancak başkanlık seçimlerine katılmayacaklarını söyledi.

Bin Ali’nin terör örgütü olarak gördüğü El Nahda, demokrasiyi savunan ılımlı bir islamcı parti olarak biliniyor.

Taraftarlarının “aşırılığa hayır, islamdan korkmayın” pankartlarıyla karşıladığı Gannuşi’nin dönüşü sırasında bir grup laik gösterici ise “İslamcılığa, din devletine hayır, şeriata ve aptalığa hayır” pankartları açtı.

Gannuşi partisinin liderliğini sürdürdüğünü, ancak kendisinin herhangi bir göreve aday olmayacağını söyledi.

Ülkenin  en güçlü muhalefet partilerinden biri olan El Nahda devrik diktatör Zeynel Abidin Bin Ali tarafından 1989’da yasaklamış, Raşit Gannuşi Londra’ya sürgüne gönderilmişti.

(Yeşil Gazete)

Al Jazeera’dan derlenmiştir.

Avustralya’da kral Djokovic

0

Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nda erkeklerde Sırp Djokovic, İskoç Murray’ı finalde 3-0 mağlup ederek zafere uzandı.

Sırp tenisçi Novak Djokovic, Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nın erkekler finalinde İskoç Andy Murray’i 3-0 yendi ve sezonun ilk Grand Slam şampiyonu oldu.

Turnuvaya 3 numaralı seribaşı olarak katılan Djokovic, 2 saat 39 dakika süren maçta rakibini 6-4, 6-2 ve 6-3’lük setlerle yendi ve 2008’de, yine Avustralya’da elde ettiği zaferin ardından, kariyerine 2. Grand Slam şampiyonluğunu eklemiş oldu.

Maçın genelinde, Murray’e oranla daha cesur oynayan ve doğrudan sayı getiren vuruşlarla rakibini yoran Djokovic, oyunu yönlendiren isim oldu. Buna karşılık 5 numaralı seribaşı Murray, agresif oyun tarzından ziyade, sabırlı oynayarak, rakibinin basit hata yapmasını bekledi.

Maçın ilk setinde her iki tenisçi de kendi servislerinde zorlanmalarına rağmen, avantajlı durumlarından faydalanmayı bildi ve bu setin 7. oyununa 3-3 beraberlikle girildi. 10. oyunda 5-4 öne geçen Djokovic, rakibinin servis kullandığı bu oyunda da üstünlük sağladı ve durumu 6-4’e getirerek, setlerde 1-0 öne geçti.

2. sette de temposunu düşürmeyen Sırp tenisçi, 2. oyunda rakibinin servisini kırarak, 2-0 ile avantaj yakaladı. Djokovic, istikrarlı oyununu setin geri kalan oyunlarında da sürdürdü ve bu seti rahat bir şekilde 6-2 kazanarak, durumu 2-0’a getirdi.

3. sete iyi başlayan Murray oldu. İlk oyunda rakibinin serisini kıran Murray, her ne kadar ilk iki sete oranla daha cesur oynasa da 2. oyunda servisinin kırılmasını engelleyemedi ve avantajını yitirdi. Oyuna, ilk 2 sette olduğu kadar hükmedemeyen Djokovic, baskıdan kurtulamayan rakibine 4. oyunda 3-1 ile üstünlük sağladı. Murray, 7. oyuna girilirken dengeyi 3-3 ile sağlasa da Djokovic, rakibinin daha fazla oyun almasına izin vermedi ve bu seti 6-3 alarak, maçtan 3-0 galip ayrıldı.

Djokovic, aldığı bu sonuçla kariyerinin 2. Grand Slam’ini kazanırken, yakın arkadaşı olan Murray’nin de Britanya’nın 75 yıllık hasretine son vermesini engellemiş oldu. Grand Slam turnuvalarında 1936 yılından bu yana şampiyon çıkartamayan Britanya, geçen yıl da Avustalya Açık’ın finalinde kaybeden Murray’nin bu turnuvada şeytanın bacağını kıracağına inanıyordu. Britanya, Grand Slam turnuvalarında son şampiyonluğu, 1936 yılındaki ABD Açık’ta, Fred Perry ile görmüştü. (Ntvspor)

Eylemciler kadehlerini AKP’ye kaldırdı

Sosyal paylaşım sitesi facebook üzerinden başlatılan “AKP’ye içiyoruz” kampanyası kapsamında örgütlenen 100 bine yakın eylemci yeni yapılan düzenleme ile alkol satışına sınırlama getirilmesini içki içerek protesto etti.

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun, Tütün Mamülleri ve Alkollü İçki Piyasası Yönetmeliği’ne tepkiler büyüyor. facebook üzerinden örgütlenmeye başlayan 100 bine yakın eylemci dün Türkiye’nin birçok ilinde toplanarak  yeni yapılan düzenleme ile alkol satışına sınırlama getirilmesini protesto etti.

Protestoların merkezi İstanbul Taksim Meydanı oldu. ‘İçki yürütmeliği’ Ankara, İzmir, Eskişehir, Muğla, Aydın, Adana, Ordu’da da protesto edildi.

‘AKP’ye içiyoruz’ grubu üyeleri ayrıca, Amerika’nın New York, Hawai ve Seattle kentinden Avrupa’da; Düsseldorf, Köln, Londra, Basel, Eindhoven, Hamburg, Barselona ve Stuttgart’a kadar birçok kentte 7 Ocak’ta yürürlüğe giren yönetmeliği protesto etti.

Eylemciler, silah ruhsatı alma yaşının 18’e, içki içme yaşının 24’e yükseltilmesine tepki gösterdi. Alkol yasağının demokrasiyle bağdaşmadığını dile getiren eylemciler, şampanya patlatarak sloganlar attı.

Son olarak çıkarılan yönetmelikle alkollü içki tüketimi, reklamı ve benzeri konularda bir dizi kısıtlayıcı uygulama getirilmesine tepki olarak facebook üzerinden örgütlendiklerini belirten vatandaşlar, yasaklara rağmen içki içmeye devam edeceklerini söyledi. (t24)

Avustralya’nın yeni kraliçesi Clijsters

0

Belçikalı tenisçi, sezonun ilk grand slam turnuvasının kadınlar finalinde Çinli rakibini 2-1 yendi.

Belçikalı tenisçi Kim Clijsters, Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nın kadınlar finalinde Çinli rakibi Li Na’yı 2-1 yendi ve sezonun ilk Grand Slam organizasyonunda şampiyon oldu.
Anne olması nedeniyle ara verdiği spora 2 yıl sonra dönen ve bunun ardından geçen yıl ABD Açık’ı kazanan Clijsters, 3 numaralı seribaşı olarak katıldığı turnuvada rakibini, 3-6, 6-3 ve 6-3’lük setlerle yendi.

Clijsters, maça hızlı başlayan taraf olmasına rağmen ilk seti 6-3 kaybetti. Grand Slam finali oynayan ilk Çinli tenisçi unvanını alan Li Na, ilk sette 2-0 geriye düşmesinin ardından oyunun kontrolünü ele geçirdi ve doğrudan sayı getiren vuruşlardaki üstünlüğü neticesinde 1-0 öne geçti.

İkinci setin ilk 4 oyununda her iki oyuncu da servis atma avantajından faydalanamadı ve 5. oyuna 2-2 beraberlikle girildi. Clijsters, 3-2 yenik duruma düştükten sonra üst üste 4 oyun kazandı ve 6-3 ile setlerde durumu 1-1’e getirdi.
3. sete de Clijsters hızlı başladı ve ilk iki oyunu alarak avantajlı duruma geçti. Li, rakibinin iki kez çift hata yaptığı 3. oyunda servis kırarak durumu 2-1’e getirse de Clijsters, oyundaki hakimiyetini artırdı ve doğrudan sayı vuruşlarındaki yüzdesi düşen rakibinin geri dönüş çabasını engelleyerek seti 6-3 kazanmayı başardı.

Clijsters, ilk servislerinin yüzde 65’ini oyuna soktu ve bunun yüzde 66’sından sayı aldı. 1 “ace”, 3 çift hata ve 26 basit hata yapan tenisçi, maçı 22 doğrudan sayı getiren vuruşla tamamladı. File önündeki oyunlarında yüzde 54 oranında başarı sağlayan Clijsters, 17 kez yakaladığı servis kırma şansından 7’sini değerlendirebildi.

Avustralya’ya turnuvanın en büyük favorisi olarak gelen ve buradaki başarısıyla kariyerindeki 4. Grand Slam şampiyonluğunu kazanan Clijsters, bunun yanı sıra, dünya sıralamasında ikinciliği de garantilemiş oldu.

Grand Slam turnuvalarında final oynayan ilk Çinli olarak adını tarihe yazdıran Li Na ise rakibinin oyunu yönlendirmesine izin vermeyen stiliyle finale yakışır bir görüntü çizdi.

Li Na, ilk servislerinin yüzde 72’sini oyuna soktu ve bunun yüzde 52’sinden sayı çıkarttı. Maçı 1 “ace”, 4 çift hata ve 40 basit hata ile tamamlayan Çinli tenisçi, doğrudan sayı getiren 24 vuruş yaptı. Li Na, 12 kez yakaladığı servis kırma şansının 6’sını değerlendirebildi ve file önündeki oyunlarında yüzde 67 oranında başarı sağladı. (aa)

Mübarek diktatörlüğü baskıyı ağırlaştırıyor

Fotoğraf: Leil-Zehra Mortada

Mısır sokakları bugün geçen iki güne göre daha sakin. Polisin de sokaklarda hiç görünmediği, ancak varlığını giderek daha fazla hissettiren ordunun tanklarıyla ana caddeleri kontrol altında tuttuğu bildiriliyor. Polisin ve askerin olmadığı mahallelerde ise halk oluşturduğu gruplarla hırsız ve yağmacılara karşı kendini koruyor.

Öte yandan eski hava kuvvetleri komutanı Ahmet Şefik’i yeni başbakan ve istihbarat şefi Ömer Süleyman’ı başkan yardımcısı olarak atayan Hüsnü Mübarek’in hükümette yaptığı düzenlemeler göstericilerin taleplerini karşılamaktan uzak. Göstericiler Hüsnü Mübarek’in 30 yıldır süren iktidarını bırakmasını ve serbest seçimler yapılmasını istiyorlar.

Hüsnü Mübarek ise isyanı bastırmak için iletişim ve medyayı sınırlamaya da devam ediyor. Cuma gününden bu yana ülkenin bütün internet iletişimini kesen Mübarek diktatörlüğü bugün de olaylar başladığından bu yana bölgeden en iyi haberciliği yapan Katar merkezli haber kanalı El Cezire’nin Mısır’da çalışma lisansını iptal etti ve stüdyolarının da kapatılacağını bildirdi.

Mısır’ın resmi haber ajansı Mena’nın verdiği haberde, ”Mısır Enformasyon Bakanı, El Cezire televizyonunun Mısır’daki tüm faaliyetlerinin askıya alınmasını, tüm lisanslarının iptal edilmesini ve ülkedeki tüm El Cezire çalışanlarının akreditasyonlarının geri alınmasını emretti” ifadelerine yer verildi.

Öte yandan El Cezire’nin verdiği haberlere göre gösterilerde ölenlerin sayısı 150’ye ulaştı.

Dün Mısır Ulusal Müzesi’ndeki bazı değerli arkeolojik eserlerin zarar görmesine ve bazı hastanelerin kundaklanmasına neden olan şiddet olayları yaşanmışken bugün polisin ve diğer kamu görevlilerinin sokaklardan çekilmesi, halkın da kendini savunmak zoruna bırakılması bazı yorumcular tarafından hükümetin halk üzerinde yaratmaya çalıştığı yeni bir baskı yöntemi olarak yorumlanıyor.

(Yeşil Gazete)

Al Jazeera ve diğer kaynaklardan derlenmiştir.

Aile hekimliği başladı ambulanslar doktorsuz kaldı

112 acil servis arandığında hastaya gelerek ilk müdahaleyi yapan ekipte yer alan doktorların büyük bir kısmı aile hekimliğini tercih edince, istasyonlar doktorsuz kaldı. İstanbul Tabip Odası, kasım ayında İstanbul’da başlayan aile hekimliği uygulaması sonrasında İstanbul’daki 100’ü aşkın istasyonun sadece dörtte birinde doktor kaldığını açıkladı. Bakanlık bu durumu doğruladı ve ambulanslarda sağlık teknisyenlerinin kullanılmasın savundu.

Yüzde 75’inde doktor yok
Aile hekimliği uygulamasıyla birlikte, tercih yapma hakkını kullanan 112 acil istasyon hekimlerinin aile hekimi olmak için başvurması yeni bir tartışmayı da başlattı. İstanbul Tabip Odası’nın gündeme getirdiği konuyla ilgili olarak bilgi veren İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Fethi Bozçalı, İstanbul genelinde hizmet veren 100’ü aşkın acil hizmet istasyonunun yüzde 75’inde şu anda doktor bulunmadığını söyledi. Bu durumun can kaybına yol açabilecek bir sıkıntı olduğunu vurgulayan Bozçalı, sorunun aile hekimliği uygulamasıyla birlikte ortaya çıktığını belirtti.

Aile hekimliğindeki maaşların daha cazip olması nedeniyle böyle bir durumun ortaya çıktığını ifade eden Bozçalı Türkiye’nin birçok ilinde söz konusu durumun geçerli olduğunu söyledi.

Tüm Türkiye’de
Tokat ve Sakarya gibi illerde de benzeri sıkıntıların yaşandığı daha önce dile getirilirken, Ankara’da da acil istasyonlarda bulunan doktor sayısında da ciddi bir azalma olduğu belirtiiliyor. 2010 yılı sonu itibariyle Ankara’da 106 adet 112 acil yardım istasyonu bulunuyor.

Sağlık Bakanlığı yetkilileri ise, 112 acil istasyonlarından aile hekimliğine geçişler olduğunu doğruladı. Acil istasyonlardaki doktor sayısında azalma olduğunu da gördüklerini belirten yetkililer, istasyonları acil tıp teknisyenleri (ATT) ve paramedik personelle (acil servislerde çalışan eğitimli teknisyenler) yürütmeyi planladıklarını söylediler.

Tüm dünyada böyle
Yetkililer, bütün dünyada teknisyenlerin yoğun olarak 112’lerde kullanıldığını belirterek, “Biz de böyle yapmak istiyoruz. Ancak aile hekimliğine çok sayıda geçiş olduğu doğrudur” diye konuştu. (Hacer Boyacıoğlu)

Sudan, yüzde 99,57 ile ikiye bölünüyor

0

Güney Sudan’da 9 Ocakta başlayan ve bir hafta süren referandumu organize eden komisyonun başkanı Chan Reek yaptığı açıklamada, Güney Sudan’ın kuzeyden ayrılmasının yüzde 99,57 oy oranıyla kabul edildiğini duyurdu.
Referandumun sonuçlarına ilişkin ilk resmi açıklama Güney Sudanlılarca coşkuyla karşılandı.

Açıklanan ilk resmi sonuçlara, referandumda verilen oyların küçük bir oranını oluşturan, Güney Sudan dışındaki ülkelerde yaşayan Güney Sudanlıların verdikleri oylar dahil edilmedi. Referandumun kesin sonuçlarına ilişkin resmi açıklamanın gelecek ay yapılması bekleniyor. (AA)

23 yaşındaki muhabiri, haberinden korudular

Hükümetin getirdiği ve büyük tartışmalara neden olan alkol yasağı, etkisini göstermeye başladı. Daha önceden bir açıklama yaparak artık etkinliklerine 24 yaşından küçükleri almayacağını söyleyen Babylon isimli işletme, dün bu kuralı uygulamaya koydu. Yasanın uygulanması sonucu ortaya çıkan bu durumun garipliğini ise, Radikal Gazetesi muhabiri Elif Ekinci ise yerinde yaşadı. 23 yaşında olan Ekinci, Oldies But Goldies adlı partiye girmek ve haber takibi yapmak istedi. Fakat, bunda başarılı olamadı.

İşte Elif Ekinci’nin kaleminden yaşananlar:

“23 yıllık kimliğimi çantama atıp olay mahalline doğru yola koyuldum. Partinin başlama saatine doğru, Babylon’un kapısına yaklaşıyorum. Pek kalabalık değil, kapı önünde reddedilmiş 24 yaş altı gençler filan da yok. Ama girişe kocaman bir 24+ tabelası asılmış! Reddedileceğimi bildiğimden girmeye yeltenmiyorum önce. Kapının önünde oyalanıyorum biraz. Kapı görevlileri gelen herkese kimlik soruyor tek tek. O sırada bir “genç” yaşı tutmadığı için içeri alınmıyor. Geri püskürtüleceğimi bilerek yavaş yavaş kapıya yaklaşıyorum ben de. Öyle de oluyor.

“Kusura bakmayın hanımefendi” diyorlar, “sizi içeri alamayacağız.” Olacakları bilmeme rağmen âdettendir diye biraz üsteliyorum, “Ama ben üniversiteden mezun olalı iki sene oluyor, çalışıyorum, muhabirim ve iş için buradayım” diyorum. “Üstelik daha önce girmediğim bir yer de değil” diye ekliyorum. Cevapları değişmiyor. Tıpış tıpış uzaklaşıyorum oradan. Ama eve değil, birkaç kapı ötedeki başka bir bara doğru gidiyorum.

İçkimi içip, ‘alkollü içki markalarının sponsor olmadığı’ bir konser dinliyorum. Ertesi sabah gazeteye geldiğimde, ajanslardan hâlâ yetkililerin “bu uygulamanın hedefi gençleri korumaktır” minvalindeki açıklamaları düşüyor. Akşamdan kalma olduğumdan gülerken başım biraz ağrıyor ama yine de kahkahalarımı bastıramıyorum.

Elif Erdost (Babylon işletme müdürü):
Bu karar, müziği yasaklamak demek. Gençleri müzikten uzaklaştırmak, sosyal hayatı kapatmak. Hiçbir dayanağı olmayan bir tanım. Müdavimlerimizin çoğu da genç, üniversite öğrencileri. Babylon yabancılar için de önemli bir destinasyon. Babylon’un kapasitesi 450 kişi ve ve gelenlerin çoğu neredeyse 100-150 kadarı yabancı gençler. Onları kapıdan geri mi çevireceğim? Bildiğim kadarıyla verilen karara uymazsanız ilk ceza 36 bin TL, ikincisi iki katı. Beş senede de ruhsatınızı kaybediyorsunuz. Burada isyan çıkaracak olanlar hakları ellerinden alınan gençler. ”

(Yeşil Gazete-Radikal)

Mısırlı Kadınlar

Onlar bir devrim yapıyor. Tanklara, silahlara ve polise karşı. Tarihe görsel bir not düşelim istedik…