Ana Sayfa Blog Sayfa 5231

Çarkın serbest kaldı

Susurluk davası hükümlüsü eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın, sevk edildiği mahkemece serbest bırakıldı.

Gözaltında tutulduğu İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilen Çarkın, Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali tarafından sorgulandı. Yaklaşık 10 saat ifadesi alındıktan sonra ”adam öldürmek” suçundan tutuklanması istemiyle İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen Çarkın’ın sorgusu tamamlandı. Mahkeme, Çarkın’ın serbest bırakılmasına karar verdi.

Çarkın, son dönemde basına bazı açıklamalarda bulunmuş ve bine yakın cinayet işlediğini ifade etmişti. Bununla birlikte, hukuk önünde bu cinayetleri ve emir verenleri de açıklayacağını eklemişti. (Radikal, Yeşil Gazete)

Almanya dörtledi

0

2012 Avrupa Şampiyonası Elemeleri A Grubu maçında Almanya evinde Kazakistan’ı 4-0 ile geçti.

Mücadeleye hızlı başlayan ev sahibi Almanya’da gol perdesini 3. dakikada Klose açtı. Baskılı oyununu golden sonra da sürdüren Almayna 25’te farkı ikiye çıkardı. Sağ kanattan Mesut’un kullandığı serbest vuruşta iyi yükselen Müller topu filelerle buluşturdu. Devrenin bitimine iki dakika kala sahyene yine bu ikili çıktı. Sağdan Mesut’un yaptığı ortada topu iyi kontrol eden Müller, düzgün bir vuruşla kaleciyi bir kez daha mağlup etti.

İkinci yarı ise düşük tempo ile başladı. 3-0’ın verdiği rahatlıkla rakip kaleye pek gitmeyen Almanya’nın bu temposuz oyununa tribünler bile ıslıklayarak tepki gösterdi. Maçın bitimine iki dakika kala ise gol perdesini açan Klose, maçın skorunu ilan etti. Khedira’nın pasında kaleciyle karşı karşıya kalan golcü futbolcu skoru 4-0’a getirdi.

Almanya A Grubu’ndaki beşinci maçını da kazanarak puanını 15’e yükselterek gruptaki liderliğini sürdürdü.

Yandaş medya yardıma koştu

Türkiye, Ahmet Şık’ın tutuklanmasının ardından, yazdığı bilinen kitabın taslaklarına da baskın yapılmasını yaşadı. Tarihte çok ender rastlanan basılmamış bir kitabı yasaklamak ve tüm taslakları silme girişimi kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanmıştı. Medya, büyük oranda tek ses olarak bunun karşısında durmuştu. Toplumda da, sivil itaatsizlik eylemleri başlamış ve büyümüştü. Tam bu noktada, “yandaş medya” kaynağı belirsiz bir yerden bu sürece müdahale etti.  Kitabın tüm nüshaları toplanıp, elinde bulunduranlar terör örgütüne yardımdan suçlanacakken, elinde bu kitabın olduğunu yazıp, kitabın suç unsuru taşıdığını yazanlarla başlayan süreç, bugün manşetlerle devam etti. Bugün ve Zaman adlı iki gazetenin manşetten verdikleri ve kaynağı ortak olan haberlere göre Şık’ın kitabının editörlüğünü Ergenekon yapmış.

İşte haberler:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Son dakika: Korkunç sızıntı!

İki hafta geçti kazadan ve hâlâ kontrol altına alınmaktan çok uzak, hepimizi korkutuyor Fukuşima’dan gelen haberler. Bu sabah itibariyle, Tokyo Elektrik Şti. (TEPCO) Fukuşima 1 Nükleer Santrali’nin 2 numaralı reaktörü türbin binasının bodrumunda suda reaktör için normal addetiği seviyenin 10 milyon katı radyoaktif madde tespit etti.

Santimetre küp’te 2.9 milyon becquerel iyot 134, 13 milyon becquerel iyot 131, olan bu seviye reaktör kazanı ile  ciddi bir sızıntı olduğunun ispatı. 2.3’er milyon becquerel sezyum 134 ve 137 ölçüldü. Bu seviyeler reaktör çekirdeğinden bir sızıntı olduğuna dair kuvvetli işaretler. Yetkililer bu uç seviyelerin hasar görmüş yakıttan kaynaklanmış olabileceğini söylüyor ve sızıntının nasıl oluştuğunu anlamaya çalışıyorlar. Tokyo Üniversitesi’nden uzmanlar reaktörün kritik bir elemanı olan basınç bastırma odacığındaki (suppression chamber) hasardan dolayı böyle bir sızıntı oluşabileceğini açıklıyor. Dün de ayni 2 numaralı reaktörün denize soğutma suyu çıkış noktasınsa çok yüksek radyoaktif izotop seviyeleri tespit edilmişti.

Sızıntının santralin dışına ne kadar sızdığı ve olası yayılması hakkında henüz bir açıklama yapılmıyor.

(Yeşil Gazete, NHK)

Bisiklet belgeseli başlıyor: Velosipet ile bir Cevelan

Ekim ayında Bursa ve İstanbul’da çekimleri yapılan Velosiper ile bir Cevelan belgeseli yayınlanmaya başlıyor. Cevelan, 1890’larda yapilmis bir bisiklet yolculugunu anlatiyor.

Belgesel, TRT-Haber kanalında yayınlanacak. Yayınlanma saati ise saat 09.15. İlk bölümü bu cumartesi yayınlanan belgeselin, tekrarı da pazar günü yine aynı saatte olacak.

Belgeselde, 120 yıl önce Ahmet Tevfik Bey ve arkadaşının bisikletle İstanbul-Bursa arasında yaşadığı maceralar anlatılıyor. Ahmet Tevfik’in o gezisinde tuttuğu notlardan yararlanılarak İstanbul’da başlayan çekimler Mudanya, Bursa ve İnegöl’de devam edip Yenişehir’de son buldu. TRT Haber tarafından hazırlanan Seyyahların İzinde adlı belgeselin 3’üncü bölümü olan Velosipetle Bir Cevelan belgeselinde İstanbul Şehir Tiyatrosu oyuncusu Ayhan Şener, Nilüfer Kent Konseyi Tiyatro Yönetmeni Orkun Yağcı, Aydan Çelik ve Bursa Bisiklet ve Doğaseverler Derneği Başkanı Ertan Ayçetin bisikletleriyle rol aldılar. Çekimlerde ayrıca Yenişehirli yaşlılarla, çocukluk günlerinde bisikletleriyle yaşadıkları maceralarla ilgili söyleşi de yapıldı.

Nükleer karşıtları yine eylemdeydi

Geçtiğimiz hafta yapılan ve binlerce insanın katıldığı nükleer karşıtı eylemin ardından, bugün de Beyoğlu’nda nükleer karşıtları yine eylemdeydi. Nükleer Karşıtı Platform (NKP) ve İMOK’un (İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu) çağrıcılığında yapılan basın açıklamasında,  hükümet Japonya’da yaşanan felaketten ders alarak, Akkuyu’da kurmaya çalıştığı nükleer santralden bir an evvel vazgeçmeye çağırıldı.

Yüzlerce kişinin katıldığı basın açıklamasının ardından, Galatasaray Postanesi’nden başbakana nükleer santral planlarından vazgeçmesi için, Japonya Başbakanı’na da Japon halkına iletilmek üzere başsağlığı ve dayanışma mesajları içeren birer mektup postalandı.

(Yeşil Gazete)

Fotograf: Red Haber

Yüzleşme Derneği’nden dayanışma çağrısı

Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği; ilk sayısı Nisan ayı içinde, diğer sayıları yaz ve sonbahar dönemlerinde olmak üzere 2011 yılında 3 sayı olarak çıkaracağı “Yüzleşme” dergisi için destek çağrısında bulundu.

Dernek, Yüzleşme Dergisi’nin yanı sıra “yüzleşme” konulu kitaplar da basacak bir girişim başlatıyor.

Dernek’e göre “Yüzleşme”, Türkiye’nin içerisinden geçtiği sürecin temel karakteristik özelliklerinin başta gelenlerinden biri. Ancak ülkede “yüzleşme” konusunu birincil önceliği olarak benimsemiş herhangi bir yazılı veya görsel medya organı halihazırda bulunmamakta. “Yüzleşme” kavram ve konusunu birincil önceliği olarak benimsemiş bir yayın organı, mevcut boşluğu dolduracağı, söz konusu eksikliği gidereceği gibi, anlayış ve ilkelerini hayata geçirmedeki başarısı ölçüsünde kendi alanında ciddi, saygın bir referans kaynağı olmayı amaçlıyor. Yüzleşme Dergisi, kısa süre içerisinde bir web sitesi oluşturularak internetten de izlenebilecek.

Yüzleşme Dergisi, hayatın her alanında demokrasi ve özgürlük değerlerini savunacak, sağlıklı ve işleyen bir demokrasinin ancak geçmişle yüzleşme ile mümkün olacağı inancını paylaşan herkesin sesini, sözünü paylaşabileceği bir anlayışla yayın yapacak.

Bu kampanya bunun için. Mütevazı bir bütçe ile, Yüzleşme Dergisi’nin 2011 yılı içinde çıkacak 3 sayısının maliyetini sağlanmaya çalışılacak. Bunun için yapılacak küçük büyük katkıların karşılığı, kendi alanında bir “ilk” oluşturacak bir yayın ile dayanışmak olacak.

Dernek ve dergi ile ilgili daha geniş ve ayrıntılı bilgiye www.yuzlesme.org adresinden erişilebilir.

(Yeşil Gazete)

 

TMMOB nükleere karşı uyardı

Fukuşima’da iki haftadır yaşanmakta olan, her gün daha kötü sızıntı ve kontrol kaybı haberlerinin gelmeye devam ettiği nükleer kaza üzerine Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) bir açıklama yayınladı. Açıklamasında nükleer santrallerin kaza riskine, Japonya’daki kazanın etrafında yine oluşan nükleer gizlilik geleneğine, çözülemeyen atık sorununa dikkat çeken TMMOB, tüm dünya nükleer enerjinin geleceğini sorgularken Türkiye hükümetinin  hâlâ tehlikeli nükleer planlarında diretmekten vazgeçmesini, santral planlarını iptal etmesini istedi.

Açıklamanın tüm metni aşağıda:

 

DÜNYA JAPONYA‘DA YAŞANANLARIN PANİĞİNDE, AKP NÜKLEER SANTRAL PEŞİNDE*

 

Japonya‘da 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelen 9,0 büyüklüğünde deprem ve sonrasında oluşan tsunami nedeniyle binlerce kişi yaşamını yitirmiştir. Halen milyonlarca insan; sağlık, beslenme, barınma, temiz su ve diğer yaşamsal gereksinimlerini karşılayamamaktadır. Yaşanan deprem ve sonrasında oluşan tsunami nedeniyle Fukuşima Nükleer Santralinde meydana gelen hasar sonucunda oluşan radyoaktif sızıntının boyutları da giderek büyümektedir. Nükleer santral savunucuları da dâhil, tüm dünya gelişmeleri panik halinde izlemektedir.

Bugün itibarı ile Fukuşima santralinden sızan radyoaktif maddelerin yarattığı sorunlar bu işin çok bilenlerince(!) dahi açıklanamamakta ya da açıklanmamaktadır. Japonya‘da yaşananlar inkâr politikasıyla gizlenmeye çalışılmaktadır.

Çernobil‘den sonra Fukuşima insanlığın üzerine bir kabus olarak çökmüşken, bu ülkenin siyasi iktidarının başında olanların, Başbakanın ve Enerji Bakanının açıklamalarında (sanki bilgi birikimleri varmış gibi) hala nükleer santrallerin nesillerinden söz edilerek, sorun yokmuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Başbakan nükleer santrallerin risklerini evlerimizde kullandığımız tüplerle kıyaslayabilmektedir. Siyasi iktidar tüm vurdumduymazlığı ile nükleer santral yapımı peşindedir. Oysa kaçıncı nesil olursa olsun, her nesil sorunlu olmuş ve insan yaşamını yok etme noktasına gelmiştir.

AKP Hükümeti, TMMOB’nin başvurusu ile yargı tarafından durdurulan Akkuyu‘da nükleer santral kurulmasına yönelik olarak bu kez de Rusya ile devletlerarası anlaşmayı yürürlüğe koymuştur ve hayata geçirmek için görüşmeleri sürdürmektedir.

Bilim insanları söylüyor, TMMOB çok söyledi:

Nükleer santral ile enerji üretilmesi dışa bağımlı, pahalı, atık sorunu halen çözülmemiş ve çok yüksek risk içeren bir yöntemdir. Kaldı ki; Akkuyu‘da kurulacak olan nükleer santral için 35 yıl önce yer lisansı alınmıştır. Bu kapsamda yapılmış veri ve değerlendirmeleri geçerli görerek yer lisansını kabul etmek mümkün değildir. Ecemiş fayı, yaklaşık 300 km uzunluğunda olup, Akkuyu‘nun 20-25 km yakınından geçerek denizde devam etmektedir. Ecemiş fayının, hareketli ve aktif bir fay olduğu bilinmektedir. Bilim insanların fay hattında tehlikeli bir enerji birikimi olduğu tespitleri bulunmaktadır. Diğer taraftan bölgenin, önemli bir deprem beklentisi olan Doğu Anadolu ve Ölüdeniz fay zonundan etkilenme olasılığı da bulunmaktadır.

Tüm bunlar ortadayken, emperyalizmin enerji planlarının bölgemizdeki baş uygulayıcılarından olan siyasi iktidarın nükleer santral tercihinin siyasi bir tercih olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir.

Çağrımız siyasi iktidaradır: “Japonya‘da yaşananlardan ders çıkarıp, ülkemizde nükleer santral macerasına son verin, nükleer santral anlaşmasını iptal edin.”

 

Çağrımız tüm dünyayadır: “Çernobil‘den sonra Fukuşima yaşanan son ders olsun. İnsanlığın geleceği açısından, nükleer santralleri kapatın.”

 

*Mehmet Soğancı*

 

*TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı*


Ahmet Şık’a “Yalnız Değilsin” mektupları yollandı

Gazeteci Şık’ın “özgür, adil, eşit bir dünya düşüne inananlar” ve ona yalnız olmadığını bir kez daha hatırlatmak isteyenler, bugün Ahmet Şık’a mektuplar yolladılar.

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Şık’a yalnız olmadığını hatırlatmak için yazıları mektupları göndermek için Galatasaray Postanesi önünde toplandı.

Mektupları göndermeden önce basın açıklaması yapan grup ellerindeki mektupları havaya kaldırarak sloganlar attı. Yapılan basın açıklamasında :“Biz Ahmet Şık’ta ve yayınlanmamış kitabında suç arayanları, toplu mezarları, ‘Yargısız infaz yaptık’ diyenleri görmeye davet ediyoruz.

Bizler  Ahmet Şık’ın yayınlanmamış kitabında Ergenekon arayanları ‘Devlet rutin dışına çıkabilir’ diyen Cumhurbaskanını, ‘Devlet adına kurşun atan ve yiyen de şereflidir’ diyen başbakanı, ‘Milli Güvenlik Kurulu ne emir verdiyse biz onu yaptık’ diyen polis şefini görmeye davet ediyoruz . “ dendi.

Basın açıklamasının ardından mektuplar toplu bir şekilde Galatasaray Postanesi’nden Ahmet Şık’a gönderildi.

Ahmet Şık’a mektup kampanyası ahmetbiziz.wordpress sitesinden de sürdürülüyor.

ahmetbiziz.wordpress sitesinin yürüttüğü mektup kampanyasının çağrı metninde şu ifadeler yer alıyor:

“Ahmet Şık gazetecidir ve şimdiye kadar “derin veya sığ güçleriyle” devletin gerçekleştirdiği yargısız infazları, işkenceleri, gözaltında kayıpları, faili meçhulleri yazarak tarafı belli etmiş bir gazetecidir.

O; evladını kaybedilmiş tüm analar nezdinde Emine Ana’nın, Arat’ın, Fadime Ana’nın, Manisa’lı çocukların, Armutlu’daki ailelerin, yok sayılan Kürtlerin, hakları yenen işçilerin, işkence gören devrimcilerin yanındadır.

Ancak Türkiye tarihinde alışık olduğumuz “derin komedilere” bir yenisi eklenerek özgürlüğü, düşmanı olanlar gibi olmakla suçlanarak, gasp edildi.

Ne Ahmet Şık’ın masumiyetini karalayabilir ne de onun masumiyetiyle kendi pisliğinizi gizleyebilirsiniz.

Biz Ahmet’in temizliğine, Ahmet’in özgür, adil, eşit bir dünya düşüne inananlar, Ahmet’e yalnız olmadığını söyleyen mektuplarımızı gönderiyoruz.”

Selda Arzuman

Şık’ın hücresini bastılar, kitap aradılar

Tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın ‘İmamın Ordusu’ adlı kitabının taslağını yok etmek için yapılan baskınlar Silivri Cezaevi’ne kadar uzandı. Cezaevi yetkilileri Şık’ın hücresinde arama yaparak, kitabın taslağının olup olmadığını kontrol etti.

Alınan bilgiye göre, İstanbul Başsavcılığı, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “İmamın Ordusu” adlı kitap için verdiği el koyma kararından sonra Şık’ın eşine, yayınevine, arkadaşlarına ve avukatlarına imzalattığı tebligatın bir örneğini Silivri Cezaevi’ne gönderdi.
Cezaevi yönetimi, sabah 10.00’da tebligatı imzalatmak ve kitap nüshasının bulunup bulunmadığını aramak için harekete geçti. Şık, Şener ve Yurdakul’un kaldıkları odaya saat 10.00’da arama amacıyla girildi. Cezaevi müdürü ve gardiyanlar; Şık, Şener ve Yurdakul’un kaldıkları odada ve ortak kullandıkları alanda arama yaptı. 3 gazeteciye, savcılığın, kitabın nüshasını bulunduranların suç işleyeceğine yönelik tebligatı da imzalatıldı. Arama sonunda, odada ve ortak yaşam alanında kitap nüshası ya da kitabın içinde yer alan materyaller bulunamadı. Aramaya Şık, Şener ve Yurdakul’un tepki gösterdiği öğrenildi.

Nasıl savunma yapsın?
Yapılan aramayı, dün cezaevine gelen avukatlarıyla ayrı ayrı paylaşan 3 gazeteci, kendilerine de tebligat yapıldığı bilgisini verdi. Şener, Şık’ın, tutuklanmasına gerekçe gösterilen kitabının nüshası olmadan nasıl savunma yapacağını sordu. Arama sırasında kaba bir davranışla karşılaşmadıklarını söyleyen gazeteciler, buna karşılık koşullarının ağırlaşmasından ve savunma haklarının kısıtlanmasından endişe duyduklarını kaydetti. İmzaladığı tebligata göre; Şık, savunma amacıyla bile olsa, piyasaya çıkmayan kitabıyla ilgili bir materyali bile elinde bulunduramayacak. Bulundurursa, mevcut suçlamalara ek olarak, Ergenekon’a yardım gerekçesiyle de suçlanacak.

İzmir Barosu’ndan ziyaret

İzmir Barosu Yönetim Kurulu, Silivri Cezaevi’ne giderek gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’i ziyaret etti. Baro Başkanı Sema Pekdaş, Şık’ın kitabıyla ilgili operasyonlara tepki gösterdiğini belirterek, “Kitap taslaklarını bilgisayarlardan sildirdiklerini bilmiyordu, ama bu kitabın basılmasını engelleme çabasına karşı da çok tepkiliydi” dedi. Pekdaş, Şener’in de görüş sırasında “Kamyon bu kez hukuka çarptı” dediğini aktardı. Şık’ın avukatları ise basılmamış kitabın kendilerinde bulunan kopyalarına da el konulması yönündeki kararı ‘vahim ve ürkütücü’ olarak değerlendirdi ve kararın kaldırılması için mahkemeye başvurdu. (Radikal, Milliyet, Yeşil Gazete, Cnnturk)