Ana Sayfa Blog Sayfa 4752

Evren’in katılımına Adli Tıp karar verecek

12 Eylül davasının 4 Nisan’da yapılacak ilk duruşmasına Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın katılıp katılmayacağına Adli Tıp Kurumu karar verecek.

12 Eylül davasının başlamasına bir hafta kala Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi bir dizi karara imza attı.

Mahkeme Adli Tıp Kurumu’ndan Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın duruşmaya katılmasında sağlık açısından “bir engel var mı” şeklinde sorulmasına karar verdi.

Mahkeme ayrıca Evren ve Şahinkaya’nın duruşmaya sağlık sebebiyle katılamamaları durumunda telekonferans yoluyla savunmalarının alınması yönünde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazdı.

Ayrıca, duruşma salonun fiziki koşulları nedeniyle sadece 21 basın mensubunun izlemesine karar verildi.

Organik çöpten yeşil enerji

Klimakönner adlı enerji tedarikçisinin yaptığı hesaplamalara göre Almanya’da yılda çöpe atılan 11 milyon ton gıda maddesi ile yaklaşık 550 bin hanenin enerji ihtiyacının karşılanması mümkün.

Merkezi Almanya’nın Münster kenti yakınlarında bulunan Klimakönner firmasının kurucusu ve genel müdürü Bernd Hugenroth “Ziyan olan gıdalar sadece üretici ve tüketicinin kesesine dokunmuyor, aynı zamanda çok değerli bir enerji kaynağı da israf edilmiş oluyor” dedi.

Klimakönner firmasının hesapları uyarınca bir ton atık gıda ile 700 kilowatt saat enerji üretmek mümkün. Bu hesaba göre bir hanenin 14 bin kilowatt saat tutarındaki yıllık enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için 20 ton, yani bir kamyon dolusu atık gıda yeterli. Bununla birlikte üretim, nakliye, depolama ve satış sırasında ihtiyaç duyulan enerjinin de atık gıdalardan karşılanması mümkün.

www.resterechner.de adlı internet sitesinde hangi gıdalardan ne kadar enerji elde edilebileceğini hesaplamak mümkün. Tüketici İnisiyatifi Derneği’nin hazırladığı internet sitesindeki bilgilere göre, bir kilogram ekmekten elde edilen enerjiyle yaklaşık 52 saat televizyon izlemek veya yaklaşık 11 saatlik otobüs yakıtı elde etmek mümkün.

Çöpten çıkan enerji

Federal Tarım ve Tüketiciyi Koruma Bakanı Ilse Aigner’in görevlendirmesiyle atık gıdalar üzerine bir araştırma yapan Stuttgart Üniversitesi bilim insanları da biyogaz üretiminde atık gıdaların kullanılmasını tavsiye ediyor. “Temel hedef aslında gıda maddelerinin çöpe gitmesinin önüne geçmek olmalı” diyen Klimakönner Genel Müdürü Bernd Hugenroth, ancak gerek gündelik yaşamda, gerekse gıda üretimi, gastronomi ve ticaret söz konusu olduğunda atık gıdaların ortaya çıkmasını tamamen engellemenin mümkün olmadığının da altını çiziyor.

Yine de bu atık gıdaların en azından bir kısmının ekolojik anlamda akıllıca kullanılması mümkün. Klimakönner firmasının tedarik ettiği gaz, gıda endüstrisi, gastronomi ve organik çöplerden sağlanan organik atıklardan elde ediliyor.

KESK: Bundan sonra yaşanacakların sorumlusu İçişleri Bakanı’dır

Kamu emekçilerinin yarın Ankara’da yapacakları eylemi “yasadışı” ilan edilerek illerden çıkışların engellenmesine Eğitim Sen açıklaması:kararlı duruşumuzdan bir adım geri atmayacağız.Bundan sonra yaşanacakların sorumlusu İçişleri Bakanı’dır.

KESK Genel Merkezi tarafından yarın Ankara’da yapılacak olan kitlesel basın açıklamasına katılmak için Ankara’ya gidecek olan KESK üyeleri il çıkışlarında polis tarafından durdurularak otobüslerin ilden çıkmasına izin verilmiyor.

Eğitim Sen  yarın Ankara’da yapmayı planladıkları kitlesel basın açıklamasını her koşulda yapacaklarını ve bundan sonra yaşanacak olanlardan İçişleri Bakanı’nın sorumlu olacağını açıkladı.

Eğitim Sen tarafından yapılan  “Kararlı Mücadelemizden Geri Adım Atmayacağız!” başlıklı açıklamada Ankara Valiliği’nin ‘olay çıkar’ gerekçesiyle kitlesel basın açıklamasına izin vermediği hatırlatıldı. Valilik açıklamasının hemen ardından  Emniyet Genel Müdürlüğü’nün illere genelge göndererek  otobüslerin illerden yola çıkışını engellediği belirtildi.

İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen söz konusu genelgenin başta seyahat özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğunun ifade edildiği açıklamada şöyle devam edildi. “Sendikamızın ve Konfederasyonumuzun aldığı bu eylem kararı tüm uluslararası evrensel ilkelerden doğan en temel hakkımızdır. Bu hakkımızı kullanarak mücadelemizi sürdürecek, kararlı duruşumuzdan bir adım geri atmayacağız.

İçişleri Bakanlığı’nın bu antidemokratik tutumu asla kabul edilemez. İçişleri Bakanlığı’nın bu hukuksuz tutumundan bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir. Bundan sonra yaşanacakların sorumlusu İçişleri Bakanı’dır.”

KESK otobüslerine Ankara yolunda engelleme

KESK’in Ankara’da düzenleyeceği 4+4+4 grevinin Ankara Valiliği tarafından engellenmesinin ardından, şimdi de otobüslerin şehirden çıkmasına izin verilmiyor.

Çarşamba ve Perşembe günü Ankara’da 4+4+4’ü protesto edecek KESK’in Ankara’ya doğru yola çıkan otobüsleri engellendi. Batman, Alanya, Mardin, Siirt, Ayvalık, İzmir ve Zonguldak’tan çıkan araçları durduran polis otobüslerin şehirlerden çıkmasına izin vermiyor. Alanya’da otobüsleri durdurulan 300 KESK’li polisin tavrını protesto etmek için karayolunda eylem yapmaya başladı.

Manisa‘da şehir çıkışına çevik kuvvet polislerin barikat kurduğu bilgisi geliyor.

Kars‘tan kalkan, Erzurum’un Horasan ilçesinde durdurulan otobüsün önü 50 km sonra tekrar kesildi. Polis, emekçilerin kimliklerini toplarken otobüste kamerayla görüntü aldı.

Diyarbakır çıkışında durdurulan otobüsün engeli bir saatlik aranın ardından kaldırıldı. Emekçiler direniş yolculuğuna kaldığı yerden devam ediyor.

Eğitim-Sen’in Denizli, Yalova, Manisa ve Kırşehir şubeleri Emniyet’ten aranarak kesinlikle şehirden çıkmalarına izin verilmeyeceği söylenmişti.

Bununla da yetinmeyen Emniyet, otobüs firmalarını da otobüslerin kaldırılmaması yönünde tehdit ediyor.

Otobüsleri durdurulan kamu çalışanları geri dönmüyor ve sonuna kadar direneceklerini ifade ediyor.

Eğitim-Sen Başkanı Yıldız: “Programımız mutlaka gerçekleştirilecek!”

Konuya ilişkin Muhalefet‘e açıklama yapan Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, “Siyasal iktidar uzunca bir süredir ortaya koyduğu politikalara ve programa karşı 4+4+4’te olduğu gibi geniş bir tartışmaya maruz kalmamıştı. AKP, böylesi bir tartışma ortamının ülkede oluşturmaya çalıştıkları hegemonyayı sarsabileceği endişesi taşımaktadır. Bu yüzden 20 yıl öncesinde ancak rastladığımız kimi yöntemler kullanılarak greve katılım ve merkezi Ankara eylemimiz daraltılmaya çalışılmaktadır. Ancak kamu emekçilerinin hareketi dün olduğu gibi bugün de bu engellemeleri aşmayı başaracaktır. Hedeflediğimiz program mutlaka gerçekleştirilecektir” dedi.

KESK Merkez Yürütme Kurulu da zorbalıkla ilgili bir açıklama yaptı ve ‘Boyun eğmiyoruz, bundan sonra yaşanacakların sorumlusu İçişleri Bakanıdır.’ dedi.

KESK’in yaptığı açıklamada şu satırlara yer verildi:

Hukuk Dışı Uygulamalara Boyun Eğmiyoruz!

“4+4+4 olarak bilinen İlköğretim ve Eğitim Kanunu ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’na ilişkin örgütümüzün itirazlarını kamuoyuna bir kez daha güçlü bir biçimde duyurmak için 28-29 Mart tarihlerinde yapacağımız kitlesel basın açıklaması, İçişleri Bakanlığı’nın antidemokratik tutumuyla engellenmek istenmektedir.

Bugün Ankara Valiliği’nden eylemin yapılmasına izin verilmeyeceğine dair açıklamanın ardından İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 69648 sayısıyla illere gönderdiği genelge ile arkadaşlarımızın otobüslerinin illerden yola çıkışı engellenmektedir.

Bu tutum, başta seyahat özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklere aykırı bir tutumdur. Konfederasyonumuzun aldığı bu eylem kararı tüm uluslararası evrensel ilkelerden doğan en temel hakkımızdır. Bu hakkımızı kullanarak mücadelemizi sürdüreceğiz.

İçişleri Bakanlığı’nın bu antidemokratik tutumu asla kabul edilemez. İçişleri Bakanlığı’nın bu hukuksuz tutumundan bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir. Bundan sonra yaşanacakların sorumlusu İçişleri Bakanı’dır.”

Tarım Orkam Sen Genel Başkanı Yücel Gül de Muhalefet’e yaptığı açıklamada, sonuna kadar direneceklerini ve Ankara’da bu eylemi her ne pahasına olursa olsun gerçekleştireceklerini söyledi.

İçişleri Bakanlığı’nın 27.03.2012 69648 sayılı yazısı Eğitim-Sen şube yöneticilerine imzalatılmak istendi. Manisa Şube yöneticisi tarafından imzalanmayan ve altına not düşülen belge ise şöyle:

00.10 Adana’dan yola çıkan KESK’lilerin otobüsleri Eski Gişeler mevkiinde polis tarafından “kimlik kontrolü” gerekeçesiyle durduruldu.

00.00 Balıkesir’in Burhaniye İlçesi’nden haraket eden otobüslerin engellendiği bilgisi geldi.

23.55 Çanakkale’de KESK’lilerin otobüsleri “kimlik kontrolü” gerekçesiyle durduruldu. 10 dakikalık bekelmenin ardından Çanakkale otobüsleri yola çıktı.

23.50 Kars-Ardahan otobüsünden Sendika.Org’a konuşan Çetin Koç, polisin otobüsleri çeşitli bahanelerle durduruklarını, kendilerinin “Seyahat özgürlüklerinin engelenemeyeceğini belirttiklerini” söyledi. Otobüslere ceza kesildikten sonra hareket ettiklerini belirtti. Koç, polisin kendilerine “Yasadışı mitinge gidiyormuşsunuz, Ankara Valiliği de yasaklamış zaten” dediğini söyledi.

23.45 Edirne’de KESK’lilerin otobüsü de polis tarafından engellendi. Antalya’da polis, bir otobüsün takograf cihazı olmadığı gerekeçesiyle otobüslerin hareket etmesini engelliyor. KESK’liler Ankara’ya gitmekte kararlı olduklarını söylüyor. Manisa’da da engelleme sürüyor.

23.40 İzmir’de barikat açıldı ancak polis bir otobüsün etrafını sarmış durumda KESK’liler bekliyor.

23.35 Kars-Ardahan otobüsü hareket etti.

23.30 Bursa’da Fomara Meydanı’na otobüslerin gelmesi polis tarafından engelleniyor. Polisin “Şimdi önünüzü açsak başka yerde keseriz” şeklinde konuştuğu öğrenildi.

23.18 İzmir’de polis barikatı açıldı.

23.17 Ahmet Çınar’ın Twitter’dan verdiği bilgiye göre KESK Manisa Şubesi otobüsünü kent çıkışında, KESK Soma Şubesi otobüsünü Manisa’nın Kırkağaç İlçesi yakınlarında durdurdular.23.16 Alanya’da otobüsler hiçbir gerekçe gösterilmeden bekletiliyor. Fethiye’de de otobüsler kalkış noktası olan Eğitim-Sen önünde polis tarafından bekletiliyor.

23.12 Diyarbakır otobüsü hareket etti. Otobüs polis tarafından 3 saat kadar bekletildikten sonra Maliye ekipleri tarafından da “faturasız, biletsiz yolcular olduğu” gerekçesiyle bir süre daha bekletildi.

23.07İzmir’de polis otobüsleri götürmeye çalışınca KESK’liler otobüsün etrafını sardı ve yolu trafiğe kapattı. İzmir Narlıdere’den engelleme haberleri geliyor. Tüm İzmir otobüslerinin Belediye önünde buluşmaya çalıştığı öğrenildi.

22.41 İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’nin önünden kalkacak KESK’lilerin otobüslerinin önü de polis tarafından kesilmiş durumda.

22.40 Alanya’da KESK’lilerin otobüsünün önü polis tarafından kesildi.

22.16 Diyarbakır’da otobüslere ceza kesildiği ve yola çıkarken Ankara’ya giremeyeceklerinin söylendiği öğrenildi.

22.10 Diyarbakır otobüsünün de yola çıktığı öğrenildi. Manisa’da Öğretmenevi’nde buluşan topluluk yola çıkmaya hazırlanıyor.

21.30 Kars-Ardahan otobüslerinin kimlik kontrolünün ardından yeniden yola çıktığı öğrenildi.

21.00 Kars-Ardahan otobüsü Erzurum’un Horasan İlçesi yakınlarında kimlik kontrolü gerekçesiyle durduruldu.

20:06 Kars-Ardahan otobüsünün sorun yaşamadan yola çıktığı bilgileri geliyor.

20:05 Bartın Eğitim Sen Şube Başkanı’nın verdiği bilgiye göre, daha önce anlaşılan firmanın “ceza kesilir” gerekçesiyle gitmekten vazgeçmesi üzerine emekçiler yeni bir otobüs firması arayışına girdiler.

20:00 Trabzon yolda! Yola çıkan KESK araçlarını polis durdurdu. Kimlik kontrolü bahanesiyle bir süre bekletilen araç yeniden yola çıktı.

19:48 Mardin’de de emekçilerin engellendiği bilgisi geldi.

19:40 Eğitim-Sen Genel Merkezi “tüm engellemelere rağmen her yerden yola çıkıyoruz, engellemelerle karşılaştığımız her yer eylem alanıdır” dedi.

19:37 KESK kaynaklı haberlere göre, İçişleri Bakanlığı yayımladığı genelgeyle Ankara’daki mitinge giden KESK’lilerin kentlerden çıkarılmayacağını açıkladı.

19:35 Batman’da da KESK otobüsleri polis tarafından durduruldu.

19:30 Eğitim-Sen’in Ankara’da 4+4+4 tasarısına karşı düzenleyeceği mitinge katılmak üzere Diyarbakır’dan yola çıkan KESK’lilerin araçları polis tarafından durduruldu.

Polis, Diyarbakır Valiliği’nin emri ile KESK’lilerin kentten çıkışlarına izin verilmeyeceğini söyledi.

Emekçilerin geri dönmeyi reddetmesi üzerine bölgeye çok sayıda çevik kuvvet ekibinin sevk edildiği öğrenildi. Emekçilerin Diyarbakır Altındağ bölgesindeki bekleyişi sürüyor.

(sendika.org ve muhalefet.org’dan derlenmiştir)

Adalar Yönetim Planı hazırlık toplantısı hafta sonu Heybeliada’da yapıldı

0

Çalışmalarına 2012 ocak ayında başlayan Adalar Alan Yönetim Planı İçin
Sivil Girişim grubu, halka açık ilk toplantısını 25 Mart 2012 Pazar günü
Heybeliada Halki Palas otelinde gerçekleştirdi.

Tabiat ve kültür varlıklarını koruma kanununun değişen maddeleri nedeniyle adalar gibi sit alanlarında merkezi ve yerel yönetimlere bir yönetim planı oluşturma görevi veriliyor. Sivil girişimin çağrıcıları Adaların bu gününü ve geleceğini belirleyecek bu planın, kapalı kapılar ardında sadece bürokratlar ve teknokratlar tarafından hazırlanması yerine tüm adalıların katıldığı ortak bir sivil girişimle yerel olarak oluşturulması gerektiğini düşünüyor.

Bu kapsamda “Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim” Grubu, İstanbul Adalar Bölgesi’nde mevcut sorunların katılımcı yöntemlerle çözümü için kuruldu ve yol haritası niteliğinde sivil bir yönetim planı oluşturulmasını teşvik edecek bir platform olarak çalışmalara başladı.

Toplantıya 150’ye yakın kişi katılım gösterdi. Girişim grubundan Orhan Silier’in konuşmasıyla açılan ve Betül Tanbay’ın kolaylaştırıcılığında  başlayan toplantı yapılan sunum, tartışma ve katkılarla 7 saatte tamamlandı.  Alan Yönetim Planı’nın temel altbaşlıkları olarak belirlenen Sağlık konusunda Adalar Sağlık Grup Başkanı Güliz Ulu, Ulaşım konusunda Heybeliada  önüllüleri Derneği Başkanı Ömer Faruk Berksan, Çevre başlığında İstanbul  Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof.  Dr. Bayram Öztürk, Girişim grubundan Sevgi Mutlu ve Selma Atabek, Sosyal Yaşam başlığında yazar Ari Çokona ve girişim grubundan Dr. Savaş Çömlek, İmar-Kıyılar Başlığında İnsan Yerleşimleri Derneği’nden Korhan Gümüş, Turizm başlığında Adalar Vakfı’ndan Teoman Göral, Tarihi-Kültürel Mras başlığında Adalar Müzesi’nden Deniz Koç ve Yerel Yönetimler başlığında da Adalar Belediyesinden Sumru Süslü 15’er dakikalık sunum yaptılar. Her sunumun ardından konuyla ilgili katılımlcılar değerlendirmelerini ve önerilerini dile getirdiler.

Toplantı sonrası Alan Yönetim Planı taslağının hazırlanması için 9 ana başlıkta çalışma grupları oluşturuldu. Çalışma gruplarının isteyen herkese açık olduğu ve adalaryonetimplani.org adresindeki formu doldurarak sürece dahil olunabileceği ve yine aynı web sitesinde toplantının notlarının ve yapılacak etkinliklerin duyurulmaya başlanacağı bildirildi.

Yönetim planı taslağının Haziran 2012 ortasına kadar tamamlanması ve yine
herkese açık bir toplantıyla kamuoyuyla paylaşılması planlanıyor

(Yeşil Gazete)

12 Eylül işkencesine zamanaşımı kararı

Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Eylül askeri darbesi döneminde işlenen işkence ve kötü muamele suçlarına ilişkin soruşturmada müştekilerin ifadesine başvurmadan, herhangi bir belge toplamadan doğrudan takipsizlik kararı verdi. Savcılığın takipsizlik kararına iki gerekçeye dayandırdı: Delil yok, suç zamanaşımına girmiştir.

12 Eylül’ün hayatta kalan mimarları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında dava açan özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, ‘işkence ve kötü muamele suçlarına’ ilişkin yapılan suç duyuruları ile ilgili ‘yetkisizlik’ kararı vermişti. Savcı Çetin yetkisizlik kararında ‘işkence ve kötü muamele suçlarıyla ilgili failler kamu görevliyse zamanaşımı ve af olamayacağını’ belirtmişti. Çetin, suç yeri itibariyle 47 ilin başsavcılığına gönderdiği yetkisizlik kararında, işkence ve kötü mualeme iddialarıyla ilgili soruşturma açılmasını istemişti. Bazı illerin başsavcılıkları soruşturma açarken, ilk olumsuz yanıt Samsun Cumhuriyet Başsavcılığında geldi: “Şikayetçilerin kötü muameleye maruz kaldıklarına iddia hariç başkaca bir delil bulunmadığı, ayrıca isnat edilen eylemler 765 sayılı TCK 243 ve 245 maddelerine (işkence suçlarıyla ilgili maddeler) temas eden eylemler olduğu, bu eylemlerin de aynı kanunun 102. maddesinde belirtilen zamanaşımı sürelerinin dolmuş olduğundan şikayetle ilgili olarak kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.”

‘Delil aramak mantıksız’

Bu karara, şikayetçiler itiraz etti. İtiraz dilekçesinde “Herkesin bildiği bu gerçeği savcılığın bilmemesi düşündürücüdür. İşkenceye dair deliller darbe döneminde elde edilmesi mümkün olmayan delillerdendir. Anılan dönemde i bizzat doktorlar tarafından intihar ya da grip vb. nedenlerden dolayı öldü gibi ölüm raporları düzenlendiği düşünülürse, şikayetçilerin işkence gördüklerine dair belge yada başka yazılı delil elde etmeleri ve savcılığa sunmaları imkansızdır” denildi.

Daha önce Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı ise, Aydın Cezaevi’nde yaşanılan işkence ve kötü muamele iddialarıyla ilgili soruşturma başlatmıştı.

(Radikal)

CHP Grubu toplantısı on binlerle gerçekleşti

CHP parti grubunu Tandoğan Meydanı’nda düzenledi. 10 binlerce yurttaşa seslenen Kılıçdaroğlu, ‘CHP’yi susturamayacaksınız’ dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Tandoğan’da gerçekleştirilen miting şeklindeki grup toplantısında yaptığı konuşmada AKP’ye ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yüklendi.

Kılıçdaroğlu, grup toplantısını Tandoğan’da yapacaklarını açıklamalarının ardından çeşitli provokasyonlara maruz kaldıklarını belirterek “Grup toplantısını yapacağız, afişlerimizi toplattılar. Otobüslerimizi durdurdular. Akla hayale gelmedik sorular soruyorlar. Ne yaparsanız yapın hangi baskıyı uygularsanız uygulayın milleti ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni susturamayacaksınız” dedi.

“Kaba kuvvet uyguluyorlar”

Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Bugün Salı hafta sonu değil. Mesainin olduğu bir tarihteyiz, bir gündeyiz. Ama onbinler burada. Eğer biz grup toplantımızı halkla beraber yapıyorsak, eğitim sistemine getirilmek istenen çağdışı bir anlayışa karşı, tavrımızı ortaya koymak için geliyoruz ve yapıyoruz bu grup toplantısını burada. Demokrasi meydanların rejimidir. Televizyonları susturdular, TRT3’ü kestiler. Yandaş medya yaptılar. CHP’nin sözünü kesmek istiyorlar ama ne yaparlarsa yapsınlar mücadelemize devam edeceğiz. Hatırlarsanız bir de bunlar Meclis içtüzüğünü de değiştirip, muhalefetin Meclis’te de konuşmasını engellemek istediler. Demokrasi anlayışına bakın bunların. Kafasının içinde beyin taşımayanların anlayışıdır bu anlayış. Onun için karşı çıkıyoruz biz buna. Kaba kuvvet uyguluyorlar. Kafasının içinde beyin taşımayanlar kaba kuvvet uygularlar. Kaba kuvvete karşı direneceğiz. Aklımızla, bilgimizle direneceğiz. Demokrasi kültürümüzle direneceğiz. Meydanlardan korkuyorlar, halkın uyanmasından korkuyorlar. Doğruların halka anlatılmasından korkuyorlar. Korksunlar. Bütün meydanlarda olacağız. Köy köy, fabrika fabrika, sokak sokak olacağız bütün meydanlarda.”

“Milli eğitim ulusal davadır”

CHP Liderinin konuşması sık sık vatandaşların sloganlarıyla da kesilirken, Kılıçdaroğlu, “Benim referansım millettir” diyen Erdoğan’a “referansın milletse gece yarısı niye kanun değiştirmek istiyorsun” diye seslendi. Kılıçdaroğlu kalabalığa “Dikta yönetimine ve diktacı Recep Tayyip Erdoğan’a hayır diyeceğiz” cümleleriyle seslendi.
Milli Eğitimin ulusal bir dava olduğunu bunun için Tandoğan Meydanı’na gelen vatandaşlardan CHP bayrağı ile değil Türk bayrağı ile gelmelerini istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Ben daha önce söylemiştim. Eğitim yasası Anayasa’dan daha önemlidir demiştim. Nedeni şu, eğitim yasasıyla bir ülkenin 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl, 50 yıllık geleceğini belirliyorsunuz. Eğitim Yasası’yla çağdaş insanı yetiştirmeyi hedefliyorsunuz, Eğitim yasası bunun için sadece Türkiye’nin değil, tüm dünya ülkelerinin ortak davasıdır. Ortak sorunudur. Oturulur uzun uzun tartışılır. 1 yıl tartışılmaz, 2 yıl tartışılmaz. 3-4 yıl tartışılmaz. En az 10-15 yıl tartışılır ondan sonra uygulamaya konur. Toplumun her kesimi bilir, Anayasa değil bu eğitim yasası ne getiriyor bize. Eğer biz eğitim yasasıyla gelecek için aydınlık, çağdaş, özgüveni yüksek gençler yetiştiriyorsak başımın üstüne. Ama özgüveni olmayan, itaat kültürünü özümseyen hayatı sorgulamayan, aklını kullanamayan, aklını başkalarına kiraya veren eğitim sistemini istemiyoruz ve reddediyoruz” diye konuştu.

“Teklifi verenler eğitimci mi?”

Kılıçdaroğlu, Siyaset kurumunun eğitimle ilgili görevini yapmıyorsa ülkeye karşı görevini de yapmadığını kaydederek kalabalığa “Şimdi diyeceksiniz ki, eğitim teklifini veren AKP milletvekilleri eğitimci mi?” diye sordu. Vatandaşların hep bir ağızdan “Hayır” demesi üzerine Kılıçdaroğlu “Hiçbirisi eğitimci değil. Peki eğitimci olmayan bir grup milletvekili benim çocuklarımla ilgili ve sizin çocuklarınızla ilgili nasıl bir yasa teklifi verebilir. Hangi demokratik ülkede hangi çağdaş ülkede, hangi demokratik rejimde böyle bir garabet vardır” diye konuştu.

Tandoğan’dan notlar

Miting boyunca, Tandoğan meydanına çıkan ana alterler, araç trafiğine kapatılırken, Meydan’a çıkan yollardan sadece yaya geçişlerine izin verildi. Yol boyunca CHP ve Türk bayraklarının asıldığı bölgede ambulans ve sağlık ekipleri de hazır bekletildi.

CHP yönetiminin miting şeklindeki grup toplantısı için “CHP değil, Türk bayraklarıyla orada olacağız” çağrısı üzerineyurttaşlar, ellerinde Türk bayraklarıyla alanda toplandı.
Meydan’a gelen yurttaşlar girişlerdeki arama noktalarından geçirilerek alana alındı. Alanda Gençlik ve 10. Yıl marşları, “Bir Başkadır Benim Memleketim” ve CHP’nin “Bir Islık Da Sen Çal” şarkıları çalındı.

Öte yandan Ankara il başkanlığı tarafından alana “4+4+4 İle Geleceğini Kesintiye Uğratma” pankartı ile diğer il ve ilçe örgütlerinin 4+4+4 eğitim modeline protesto eden sloganlarının yer aldığı pankartların da asıldığı görüldü. Alan ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken CHP’nin Tandoğan’daki grup toplantısı için bin civarında emniyet mensubunun görev yaptığı belirtildi.

CHP’li gençler güvenlik için alanda

Tandoğan meydanına, CHP Ankara il ve ilçe örgütleri yürüyerek gelecek CHP il örgütleri tarafından oluşturulan kortejler, Beşevler, Maltepe ve Kazım Karabekir olmak üzere 3 ana girişten alana girdi. CHP’nin gençlik kolları da kortejlere eşlik etti. Yaklaşık 500 CHP’li genç, güvenliğin sağlanması için görev yaptı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını “Geleceğini parçalatma”, “Eğitimde bölünmeye hayır” yazılı dev afişin bulunduğu platformun önünde yaptı. CHP milletvekilleri ve yönetimi de tam kadro alanda yerini aldı.

“İçişleri Bakanlığı göreve”

Öte yandan CHP yönetimi de erken saatlerde alana geldi. Miting alanındaki olası provakasyonlara karşı uyarılarını sürdüren CHP yönetimi, içişleri bakanlığını da göreve davet etti. Alanda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, yaptığı açıklamada Tandoğan Meydanı’ndaki grup toplantınsın duyurusunun yapıldığı andan itibaren çeşitli provakasyonlarla karşılaştıklarını, caddelere asılan duyuru afişlerinin dahi yırtıldığını belirtti. Bugün de Ankara’nın dört bir yanından miting için gelen otobüslerin Ankara’ya girişlerinin engellendiğini söyleyen Tekin, “Bunu şiddetle kınıyorum” derken İçişleri Bakanlığı’nı da göreve davet etti.

(Ajanslar)

Bakanlık’tan Özgür Gündem açıklaması

Adalet Bakanı: 3. yargı paketindeki düzenlemelerle bu gibi durumların önüne geçilmiş olunacak.

Adalet Bakanlığı, yayın organlarının kapatılma riskiyle karşıya kalmamaları için hazırlanan ve 3. yargı paketi olarak bilinen düzenlemenin bu yılın Ocak ayında TBMM’ye sunulduğu hatırlatılarak, bu düzenleme Genel Kurul’da görüşüldükten sonra, yayın organlarının kapatılmasının önüne geçileceği bildirildi. Adalet Bakanlığı’ndan, Özgür Gündem gazetesinin yayınının durdurulması kararıyla ilgili açıklama yapıldı.

Yayın organlarının daha özgür bir ortamda yayın hayatını sürdürebilmeleri ve kapatılma riskiyle karşıya kalmamaları için Adalet Bakanlığınca hazırlanan düzenlemenin Ocak 2012 de TBMM’ye sunulduğu anımsatılan açıklamada, yargı hizmetlerinin hızlandırılması paketi olarak kamuoyuna sunulan paketin şu an Adalet Alt Komisyonu’nda görüşüldüğü, düzenleme Genel Kurul’da görüşüldükten sonra yayın organlarının kapatılmasının önüne geçileceği belirtildi.

Açıklamada, yapılan düzenlemeyle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun, “terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınların kural olarak hakim kararı ile tedbir olarak on beş günden bir aya kadar durdurulabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu tedbir yasağı, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının emriyle de uygulanabilmektedir” hükmünü içeren 6. maddesinin beşinci fıkrasının yürürlükten kaldırılacağı kaydedildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) de Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. maddesinin beşinci fıkrasıyla ilgili, “süreli yayınlara ilişkin kısıtlamaların belirli haber ve makalelere değil, yerel mahkeme kararlarının verildiği sırada gelecekteki içerikleri bilinmeyen yayınına uygulandığını” belirttiği ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:
“AİHM, gazete yayınlarının durdurulmasına yönelik kararların önleyici etkisinin, başvuranların ileride benzer makale ve haberler yayımlamasını engellemek ve mesleki faaliyetlerini aksatmak için üstü kapalı bir yaptırım anlamına geldiği sonucuna varmıştır. AİHM, gazetelerin belirli sayılarına el koymak veya belirli makalelerin yayımlanmasına sınırlamalar getirmek gibi daha yumuşak tedbirler alınabileceği yorumunda bulunmuştur. Mahkeme, yerel mahkemelerin, kısa süreliğine de olsa gazetelerin basım ve dağıtımlarını durdurarak, kendilerine tanınan sınırlı takdir yetkisini aştığını ve basının demokratik toplumun gözlemcisi rolünü gerekçesiz bir şekilde sınırlandırdığı sonucuna varmıştır.

Kamuoyu tarafından 3. Yargı Paketi olarak bilinen ve şu an TBMM Adalet Alt Komisyonu’nda görüşmeleri devam eden tasarının yürürlükten kaldırılan maddelere ilişkin çerçeve 86. maddesiyle Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. maddesinin 5. fıkrasının kaldırılması öngörülmekte ve AİHM tarafından verilen ihlallerin önlenmesi amaçlanmaktadır.”

Ozon tabakasını incelten maddelerin ihracına yasak

Ekonomi Bakanlığı, ozon tabakası incelten bazı maddelerin Montreal Protokolü’nün Kopenhag ve Pekin değişikliklerine taraf olmayan ülkelere ihracını yasakladı.

Bakanlığın, ”Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin İhracına İlişkin Tebliğ’‘i Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, Bakanlık aralarında saç spreyi, yalnız traş jel ve köpükleri, vücut deodorantları, ter kokusunu önleyici deodorantlar, klima cihazları, buzdolapları, dondurucular ve diğer soğutucu ve dondurucu cihazların söz konusu anlaşmalara taraf olmayan ülkelere ihracatını yasakladı.

“Çocukları ‘Pozantı’yla tehdit ediyorlar”

Pozantı Cezaevi’nde ‘taciz, tecavüz ve kötü muamele’ mağduru olan çocukların, nakledildikleri Sincan Cezaevi’nde de ‘kurallara uymamaları’ durumunda ‘Sizi Pozantı’dakilerin koğuşuna götürürler’ diye tehdit edildiği iddia edildi.

BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Beştaş Danış ve avukatlardan oluşan bir heyet, 17-21 Mart günleri arasında Pozantı’dan Sincan Cezaevi’ne nakledilen çocuklarla bire bir yaptıkları görüşmelerle ilgili hazırladığı raporu kamuoyuna açıkladı.

BDP’lilerin raporunda, bazı çocuklar, Sincan Cezaevi’nde de bazı askerlerin kendilerine “yemek vermedikleri”nden yakınırken bazı çocuklar Pozantı olayının basına yansımasının ardından, cezaevi yönetiminin kendilerine “iyi davrandığını” söyledi.

‘Durumları kötü’

BDP’lilerin raporuna göre, siyasi tutuklu olan 60-70 çocuğun Sincan’a, “kliması bozuk” araçlarla sevk edildiği belirtilirken bazı çocuklar, yaşananları protesto etmek için nakilden 3 gün sonra açlık grevi yaptıklarını bildirdi. BDP’li Beştaş, çocukların, cezaevi yönetiminin sürekli kendilerini “adli mahkûmların yanına vermekle tehdit ettikleri”nden yakındıklarını belirterek “Sincan’da yapılan duruşmalarda yanlarında avukat olmadan telekonferans sistemi ile ifadelerinin alındığını, eşyalarının kendilerine verilmediğini, paralarının da olmaması nedeniyle ihtiyaçlarını alamadıklarını” anlattığını kaydetti.

Beştaş, çocukların anlatımlarının birbirlerini doğruladığını öne sürdü. Beştaş, “Pozantı’dan çıkışları, cezaevi rengi araçları ve bütün sürecin bilinmesini istiyoruz. Çocukların gerçek dışı beyanda bulunması için bir neden yok. Sincan’daki uygulamalar için de geç kalınmamalı” dedi.

Taciz sürüyor

BDP’nin raporunda, görüşülen çocukların Pozantı’daki yaşadıklarını ve gördüklerini “çok ayıp” diye nitelendirdikleri ve anlatamayacaklarını söyledikleri ifade edildi. Raporda artık yapılan eziyet nedeniyle bazılarının “canına tak ettiği” ve “kapıya çıkmaya kalkıştığı” belirtilirken, “Kapıya kalkışma” deyimi şöyle açıklandı:

“Bu tacizlerin (kendisi ısrarla taciz kelimesini kullanıyor) bazen o kadar çok arttığını, tacize uğrayan bazı arkadaşlarının kapıya bile çıkmaya kalkıştığını ifade ediyor. Anlamını sorduğumuzda şöyle diyor; ‘eğer ezinti yapılan kişinin artık canına tak ederse, kendisine ezinti yapana posta koyar ya da o uyurken jilet atarak ya da sıcak su dökerek üzerine onun canını yakar, artık orada barınamayacağını da bildiğinden kapıya gider ve gardiyanlara kendisini almasını söyler.”