Ana Sayfa Blog Sayfa 4664

Çin’de protestolar bir fabrikanın inşaatını durdurdu

0

Çin’de yetkililer, Sichuan eylaetindeki bir bakır alaşımı tesisinin inşaatını yerel halkın protestoları nedeniyle durdurdu.

Pazar ve Pazartesi günleri yerel halkın büyük kitleler halinde Shifang kentinde tesisin doğaya vereceği zararı protesto ettiği, şişelerin atıldığı ve arabaların hasar gördüğü çatışmalarda çok sayıda polis ve göstericinin yaralandığı bildirildi.

Yetkililer, bundan sonra projeyle ilgili olarak yerel halka danışılacağını söyledi.

Yerel yetkililer yüzlerce kişi ve öğrencinin protestolara katıldığını söylerken Devlet tarafından yönetilen Global Times, adı verilmeyen bir polise dayanarak “binlerce kişinin” gösteride bulunduğunu açıkladı. Shifang kenti yönetimi, resmî Sina Weibo hesabında, Pazartesi günü polisin göstericileri gözyaşartıcı gazla dağıtması sırasında 13 kişinin yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını duyurdu.

Şehir yönetimi ayrıca, “bazı kişiler, saat 13.30 itibariyle yönetim binası dışında toplanıp binaya, yöneticilere ve polis memurlarına tuğla ve su şişesi atmaya başlamış ve bazılarının yaralanmasına neden olmuştur” şeklinde açıklama yaptı.

Shifang polisi bugün göstericilere yönelik bir uyarı yayınladı.

Uyarıda “her kim yasadışı toplantı, protesto, yürüyüş veya gösteriyi kışkırtır, planlar veya organize ederse veya şiddet eylemlerine ve yağmaya kalkışanlar… ciddî şekilde cezalandırılacaktır” denildi. Uyarıda ayrıca “yasadışı toplantı” organize etmek için internet veya kısa mesajlar kullanan kişiler de uyarıldı.

Yaralı kişileri gösteren fotoğrafların internette dolaştığı söyleniyor, ancak bu haber bağımsız kaynaklarca henüz doğrulanmadı.

BBC’nin Pekin muhabiri Martin Patience’a göre Çin halkı, sağlığını ve doğayı etkileyen konularla ilgili olarak eskisine göre çok daha fazla sesini yükseltiyor.

Daha önce gerçekleşen önemli olaylardan biri geçen sene Dalian şehrinde bir kimya tesisinin kirlilikle ilgili kitlesel eylemler nedeniyle kapanmaya zorlanmasıydı.

Zhejiang eylaletinde de bir güneş enerjisi fabrikasına karşı protesto eylemleri düzenlenmişti. (BBC)

Yeşil Gazete

Sivas Katliamı’nın belgeseli, “Menekşe’den Önce”nin galası yapıldı

Sivas Katliamı’nı konu alan “Menekşe’den Önce” filminin galası yapıldı. Yönetmenliğini şu anda Odatv davası kapsamında tutuklu bulunan Soner Yalçın’ın, müziklerini ise Fazıl Say’ın yaptığı “Menekşe’den Önce” belgeseli, dün akşam Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde ilk kez izleyici karşısına çıkrtı. Belgeselde sorumlu yapımcı olarak görev alanlardan birisi de katliam sırasında hayatını kaybeden ünlü Şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı.

Film gösterimi öncesinde konuklara kızılcık şerbeti dağıtıldı. Film gösterimi başlamadan önce Soner Yalçın’ın cezaevinden gönderdiği mektup okundu.

“Menekşe’den Önce” belgeselinde Madımak’taki yangında iki kardeşini kaybeden; kendisi ise katliamdan sonra dünyaya gelen Menekşe’nin, o günleri araştırmaya başlamasının öyküsünü anlatılıyor. Belgeselde katliamın tanıklarını konuşturarak yaşanan acıyı tüm çıplaklığıyla gözler önüne serme amacı ön plana çıkıyor. Şimdiye kadar öyküleri çok fazla anlatılmayan, şenliklere katılmak üzere oraya gelmiş olan Alevi vatandaşların öyküleri belgeselde vurgulanmaya çalışılıyor

(Yeşil Gazete, sol.org.tr)

Ekolojik eğitim programları Yeryüzü Derneği’nde

Yeryüzü Derneğinin ekolojik eğitim programları, çocukları ve gençleri de kapsayacak şekilde Kadıköy’de devam ediyor.

Gönüllülük  esasına göre ücretsiz gerçekleşecek ekolojik eğitim programlarında; Bahçecilik, Permakültüre Giriş, Kompost Yapma, Karbon Ayak İzi,Bitki Tanıma,Çevre Mücadelerine Katılım ve Kampanya Hazırlama, diksiton,masal yazma,sözlü tarih gibi birbirinden renkli ve öğretici başlıklarda farklı eğitimler sunuluyor.

yeryuzudernegi.org den detaylı bilgi edinkmek mümkün. Eğitimlere katılmak isteyenler sitede bulunan katılım formunu doldurup  [email protected] gönderebilirler.

(Yeşil Gazete)

AKP’li vekil: Sivas’ta yakanlar, yananlar kadar masum!

AKP İzmir Milletvekili Aşlık, Sivas olaylarıyla ilgili olarak ”Orada yapılan yanlışlığı en az sizin kadar kınıyorum ama orada yargılananların büyük bir kısmı orada yananlar kadar masumdur” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin, “Alevi vatandaşların evlerinin işaretlenmesiyle” ilgili araştırma önergesinin bugün ele alınması önerisi görüşüldü.

CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, Sivas davasının zaman aşımı dolayısıyla düştüğünü anımsatarak, sanık avukatlarının ödüllendirildiğini savundu.

Mahkemenin zaman aşımı kararını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “hayırlı olsun” şeklinde değerlendirdiğini belirten Güven, “Bu açıklamadan sonra Alevilerin evlerinin duvarlarına işaret konuldu” dedi.

Güven, işaretleme olayının hedefine ulaşmaması için olayın iç yüzünün ortaya çıkarılması gerektiğini ifade etti.

AKP İzmir Milletvekili Ali Aşlık, Sivas olaylarının Türkiye’ye dışarıdan dayatıldığını belirterek, “Orada yapılan yanlışlığı en az sizin kadar kınıyorum ama orada yargılananların büyük bir kısmı orada yananlar kadar masumdur” dedi.

Aşlık, genç bir avukatken birinci duruşmaya katıldığını ancak dayatılan senaryoları gördükten sonra ikinci duruşmaya girmediğini ifade etti.

CHP’li milletvekilleri, Aşlık’ın konuşmasına tepki gösterdi.

CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse, “AKP’nin kürsüye çıkardığı hatip, Sivas katliamının avukatı. Ödülünü alıp milletvekili de olmuş” dedi.

Köse, Sivas’ta Kültür Evi değil “Utanç müzesi, utanç evi, intikam evi yapacaklarını” söyledi.

AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, AKP yetkililerinin Sivas’ın, Maraş’ın, Başbağlar’ın katliam olduğu defalarca söylediklerini kaydetti.

Canikli: Faillerin bulunması için çalışıyoruz
Sivas olaylarından dolayı AKP’ye doğrudan veya dolayılı bir suçlama yönetilmesinin insafla bağdaşmayacağını dile getiren Canikli, “Biz gerçek anlamda faillerin bulunması için çalışıyoruz. Bunların hepsi derin mahfiller tarafından gerçekleştirilmiştir. Darbelerin araştırılması için komisyon kuruldu. Bunların nasıl kesiştiğini önümüzdeki dönem hep birlikte göreceğiz” dedi.

AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, CHP’li Köse’nin “intikam evi” şeklinde bir cümle sarf ettiğini anımsatarak, “Asla ve asla intikam duygularıyla yaşamadık ve yaşamayacağız” diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Sivas’ta anma etkinliklerine AKP’li bakan ve milletvekillerinin katılmadığını ifade ederek, “Eğer siz gerçekten Sivas’ın katliam olduğunu ve tarihimize acı bir olay olarak geçtiğini içselleştirmiş olsaydınız, o acıyı orada paylaşırdınız” dedi.

Hamzaçebi, Köse’nin dil sürçmesiyle “intikam evi” dediğini ve bunu, konuşmasının sonunda açıkladığını ifade ettiğini aktardı.

CHP’nin grup önerisinin kabul edilmemesinin ardından, CHP’li milletvekilleri karara alkışlayarak tepki gösterdiler.

Sözlü tartışma başladı
Daha sonra AKP’nin gündeme ilişkin önerisi okunurken, milletvekilleri arasında tartışma yaşandı.

CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ile AKP İstanbul Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit arasında sözlü tartışma başladı.

Tartışmanın büyümesi üzerine, milletvekilleri araya girdi. Bu sırada AKP ile CHP’li milletvekilleri de birbirlerine sözle sataşmalarda bulundular. Gerginliğin sona ermemesi üzerine TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu oturuma ara verdi.

(Ajanslar)

Mezar soyguncuları Strauss ve Brahms’ın dişlerini çaldı

0

19’uncu yüzyılı bestecileri Johann Strauss ve Johannes Brahms’ın mezarlarını açanlar daha sonra kendi açacakları bir müzede sergilemek üzere dişlerini çaldı.

Avusturya’nın başkenti Viyana’da bulunan Zentralfriedhof Mezarlığı’nda yatan ünlü bestecilerden Johann Strauss ve Johannes Brahms’ın mezarları, hırsızlar tarafından soyuldu.

Avusturya basını tarafından ismi OJ olarak verilen hırsız, ünlü bestecilerin mezarlarını açıp kafataslarından dişlerini kerpetenle sökerkenki halini de internette yayınladığı bir video ile dünyaya duyurdu.

Aynı mezarlıkla yüzlerce cansız bedene zarar verdiği belirlenen kişi, çaldıklarını kendisine ait bir müzede yayınlayacağını söylüyor.

Avusturya polisi ise ilk vakanın 2008’de olmasına rağmen incelenecek bir durumun tespit edilmediğini açıkladı. Ancak internete sızan video ile mağdurlar arasında efsane bestecilerin olduğu anlaşılınca polis geniş çaplı bir soruşturma başlattı.

Yetkililer aynı mezarlıkta Ludwig van Beethoven, Franz Schubert and Arnold Schoenberg’in mezarlarının da bulunduğunu belirttiler.

(Daily Telegraph)

 

 

BDP Silivri’de çadır kurdu

KCK davasını izleyemeye gelen ancak salonda yer kalmadığı için kapının önünde bekleyen kalabalık için çözüm BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den geldi.

KCK’ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında aralarında Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da bulunduğu 132’si tutuklu 193 sanık hakkında açılan davanın görülmesine Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi yanındaki mahkeme salonunda devam edildi.

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, duruşmaya ara verildiğinde davayı izlemeye gelen ancak salonda yer kalmadığı için kapıda bekleyenlere seslendi. Kışanak, duruşma sırasında sanıkların Kürtçe konuşmak istediklerini aktararak, “Ancak, mikrofon kapatıldı. Arkadaşlarımız anadillerini, yani varlıklarının, kimliklerinin, onurlarının ayrılamaz bir parçası olan kendi anadillerini konuşmak istediler. Bize, ‘Bu ülkede varlığınız, kimliğiniz, onurunuz bir bütün olarak tehdit altındadır’ demek istiyorlar. Birileri ‘Asimilasyondan vazgeçtik’ diyor. O zaman biz niye anadilimizle konuşamıyoruz? Niye mahkemede kendimizi anadilimizde savunamıyoruz? Sadece ve sadece cezaevlerinde tutukluyken, görüşte annelerimizle Kürtçe konuşuyoruz diye günde 5 vakit bunu bizim başımıza kalkıyorlar” diye konuştu.

Dün akşam, Özel Yetkili Mahkemelerin TBMM’den geçen bir yasayla kaldırıldığını söyleyen Kışanak, “Ancak, biz şunu çok iyi biliyoruz ki, yerine getirdikleri, özgürlüklerimizi güvence altına alan, bağımsız bir yargıyı teminat altına alan bir karar değildir. Onlar, Özel Yetkili Mahkemelerin adını değiştirip, AKP Mahkemesi yaptılar. Bu ülkede adaleti derinden yaralayan İstiklal Mahkemeleri, sonrasında yerini Sıkıyönetim Mahkemelerine bıraktı. Sonrasında Devlet Güvenlik Mahkemeleri oldu. Sonrasında Özel Yetkili Mahkeme oldu. Şimdi de AKP Mahkemesi yaptılar. Bunlar aslında adaleti katleden, emrine almak isteyen ve bu ülkede adalete güveni sarsan mekanizmalardır. Mahkemeye buradan bir kez daha ağrı yapıyoruz, lütfen adalete, vicdana, uluslararası hukuka uygun bir tutum alın ve derhal arkadaşlarımızı özgür bırakın” dedi.

Bu arada çevredeki güvenliği sağlayan jandarma, davayı izleyemeye gelen ancak salonda yer kalmadığı için kapının önünde bekleyen kalabalığın, giriş kapısından uzaklaşmasını istedi. Kalabalık gitmek istemeyince araya BDP İstanbul Milletvekili sırrı Süreyya Önder girdi. Önder, önce güvenlik güçleriyle görüştü. Sonrasında ise gelenlerin sabit bir noktada durması için yer araştırdı. Öğlenden sonra mahkeme salonunun bulunduğu yerin karşısındaki boş araziye bir çadır kuruldu ve destek için gelenler, bu çadırda beklemeye devam etti.

(Ajanslar)

Londra 2012 madalyaları emin ellerde

2012 Yaz Olimpiyatları’nda dağıtılacak madalyalar, yüzyıllarca kraliyet hazinelerinin tutulduğu Londra Kulesi’nde saklanacak. Bu yıl Olimpiyatlara İngiltere’nin başkenti Londra ev sahipliği yapıyor. Başarılı sporculara verilecek 4 bin 700 altın, gümüş ve bronz madalya dün Londra Kulesi’ndeki geçici adresine getirildi. Madalyalar sahiplerini bulacağı 26 gün sonra buradan çıkarılmaya başlanacak.

RedHack Dışişleri’ni hackledi

Redhack bu sabah Dışişleri Bakanlığı’nın sitesini hackledi. Siteye girenleri yaklaşık yarım saat boyunca Grup Yorum’dan Sivas / Gün Tutuşur ezgisi eşliğinde Redhack’in mesajı karşıladı. Kızıl hackerlar bu eylemi “hem Sivas Katliamı’nı anmak, hem de Suriye’ye dikkat çekmek amacıyla” yaptıklarını ve ele geçirdikleri belgeleri de ilerleyen saatlerde paylaşacaklarını duyurdu. Dışişleri Bakanlığı siteye ancak 25 dakika sonra müdahale edebildi. Fakat bu müdahaleden sonra RedHack yine aynı siteyi hackledi.

Redhack, son eylemini twitter hesabından şu sözlerle duyurdu:

“Değerli dostlar, daha önce birçok yeri kırdık. Bunun içinde İçişleri Bakanlığı’nı kırıp “takla attırmak” da vardı. Bu defa ne yapalım dedik ve hem Sivas Katliamı’nı anmak, hem de Suriye’ye dikkat çekmek amacıylaDışişleri Bakanlığı’nın resmi sitesini hackledik. Hemen bakanlar Dışişleri Bakanlığı’nın dosya paylaşım bölümünün hacklendiğini göreceklerdir. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı’na ait birçok belgeyi de ele geçirdik. Bu belgelerin bir kısmını bugün ilerleyen saatlerde yayımlayacağız.”

Dışişleri’nin sitesine şu mesaj eklendi:

“”Oğlum bak git” demiştik ;)

Emperyalizmin Ortadogu projeleri kapsamında dünün dost ülkeleri hızla savaşa sürüklenmekte, suni savaş senaryolarıyla halkımız savaş psikolojisine sokulmakta, milliyetçi duygular körüklenerek kardes halklara dusmanlik besletilmeye calisilmaktadir. Kendi ulkesindeki savasi cozemeyenler nedense baska ulkelerin sorunlarina egilir olmus, onlarin iç-islerine karismayi “buyuk devlet” olmanin gerekliligi olarak gormusler. Fakat unuttuklari birsey var. “Bu tiyatroda dogduk diye bu tiyatroda yasamak zorunda degiliz” diyen insanlar da var bu dunyada ve sizin bu oyununuza comak sokmaktan buyuk zevk duyacaklar.
Sizler disisleri politikasini baska ulkelerin “iç-i$lerine” karismak ve emperyalist devletler icin “sirin” gozukmek icin “kabadayilik” olarak algiliyorsunuz ve bizleri savasa suruyorsunuz! Cok savas istiyorsaniz birakin meclisi, giyin postallarinizi ve savasin. Sizleri cogunluk secti diye sizler için olmekmi zorundayiz arkadasim? Sizler kendinizden kucuk devletlerle ego tatmin edeceksiniz diye canimizimi verecegiz yani? Yok oyle dava..

Sana gelince bayAhmet Davutoglu; Icisleri bakanina takla attirmistik ama bu defa sana daha buyuk bir takla attiracagiz! Disisleri portalinda ki tum belge ve bilgileri aldik, hepsini aciklayacagiz! Aciklayacagimiz belgeler sizlerin aslinda ne kadar gucsuz oldugunuzu ve kabadayiliginizin ise balondan ibaret oldugunuzu kanitlayacak. Eh zaten bir uçak dusunce havaniz batmamis miydi? Siz hava atacaksiniz diye gencecik insanlar orda burda canini veriyor..

ABD cikarlarina hizmet eden bu devletin yuruttugu hic bir savas ne benim ne de ezilen halklarin savasidir.. Kendi davamiz ve gundemlerimiz icin savasacagiz, kimsenin piyonu olmayacagiz, kimsenin kirli emelleri için canimizi vermeyecegiz!

Bizim disisleri bakani emperyalizmin kapisinda nobet duracagina, Malatya’da iktidarin namusunun ortasina dikilen fuze rampasi ile ugrassin..

Pensilvanya merkezli ve cemaat gudumlu disisleri politikasini birakmadiginiz surece ensenizde olacagiz!

Anneleri aglatan, “kirli savas” politikasina son!

“Savasi kim istiyorsa “o gitsin..

Dunyanin tum ezilen, emperyalizmin “kan içme” temelli politikasina karsi birlesiniz!

Yagma yok ARTIK RedHack var!

Bu eylemimizi iktidardakilerin unutturma cabalarina inat, Sivas Katliami’nda yitirdigimiz canlara armagan ediyoruz! Suni gundemlerle unutturulmaya calisilan Madimak’i unutturmaya calisanlarin her sene burnunun dibini hackleyerek unutturmayacagimizi gosterecegiz! Sivas katliami’ni zaman asimi diye rafa kaldiranlar, Sivas katliamini mesru gorenlerdir. Bu durum katliamin halen surdugunun kanitidir. Zaten RedHack’e atanan ozel yetkili savci nin Sivas davasini rafa kaldiran savci ile ayni olmasi bizler için hicte sasirtici olmadi..

Ayrica yine bu eylemimizi Suriye ve Turkiye’li halklara armagan ediyor, eylemimizin halklarin kardesligine bir tugla olmasini diliyoruz!

Sitede ele gecirdigimiz belgeleri bugun itibariyle illeriki saatlerde aciklayacagiz! #RedHackAilesi ni selamlariz!”

Dışişleri’nin sitesine eklenen mesaj ancak 25 dakika sonra kaldırılabildi. Mesajın kopyasını görmek için tıklayınız!

(sendika.org)

Japonya’da bir reaktör açıldı, nükleer karşıtı gösteriler büyüyor

Ohi nükleer santrali önünde dün yapılan gösterilerden

Japonya’da antinükleer protestolar büyüyor.

Geçen yıl 11 Mart’ta yaşanan Fukuşima nükleer kazasının ardından açık bulunan 50 nükleer reaktörün tamamının kapatıldığı ülkede, ilk kez kapatılan reaktörlerden birinin yeniden işletmeye alınması üzerine nükleer karşıtları yaygın gösteriler başlattı.

İlk olarak Ohi nükleer santralının 3 nolu reaktörü açıldı, 4 nolu reaktörün de yakında açılacağı açıklandı. Reaktörün tekrar çalıştırılacağı haberi üzerine nükleer karşıtları hem Başbakan Yoshihiko Noda’nın ofisinin, hem de nükleer santralin önünde protesto gösterileri yapıyorlar.

Geçen Cuma Başbakan Noda'nın Tokyo'daki ofisinin önünde binlerce kişi toplandı

Göstericiler diğer reaktörlerin de birbiri ardından açılabileceğini, oysa Fukushima gibi bir felaket yaşamış olan Japonya’nın nükleersiz kalması gerektiğini söylüyorlar.

Ülkedeki nükleer karşıtı gösteriler Başbakan Noda’nın reaktörlerin açılacağını söylemesinin ardından tekrar canlanmıştı. Her hafta Cuma günü başkent Tokyo’daki Başbakanlık ofisinin önünde gösteriler sürerken, önceki Cuma günü yapılan mitinge 180 bin kişinin katıldığı bildirildi. Bir önceki Cuma katılımcı sayısı 45 bin kişiydi.

Protestoların önde gelen isimleri arasında bulunan Nobel ödüllü yazar Kenzaburo Oe‘nin başlattığı imza kampanyasında bugüne dek 7,5 milyon kişi nükleer reaktöelerin kapatılması ve bir daha açıklmaması için imza verdi.

MY Sinchew ve The Guardian’dan derlenmiştir.

(Yeşil Gazete)

Şükran görmüyor, dövebilirsiniz

Batman’da bir kadın derneği başkanı, Türkiye’deki kadın sorununu böyle özetledi: 500 eve gittim, şiddet görmedim. Çok abartıyorlar bence…

Batman Kadınının Toplumsal Gelişim Derneği Başkanı Şükran Altun, Batman’ın mahalli gazetesi “Batman Çağdaş”da yayımlanan bir röportajda, “çarpıcı” açıklamalarda bulundu. Muhabir Melek Barış’ın soruları yanıtlayan dernek başkanı, “Kadının gücü yetse, erkekten daha fazlasını yapar. Kadınlardan çektiğimin hesabı yok” dedi.

Altun, biraz daha ileri giderek “Şiddet gören erkekler var ama kadın dernekleri bunu bir sır gibi saklıyorlar” dedi.

İşte Zaytung’daki benzerlerini aratmayan “olağanüstü” söyleşi:

Kadın dernekleri neden kuruluyor ve sizce kadın dernekleri ne istiyor?

Batman Kadınının Toplumsal Gelişim Derneği’ni 2005 yılında ÇATOM kapasitesini artırmak amacıyla kurdum. ÇATOM’ çok kadın geliyordu fakat bazı şeylerde başarılı olamıyordum. Açıkçası kadınlara faydalı olabilecek bütçeden yoksundum. Bu dernek sayesinde bir bütçem oldu ve daha çok kadına ulaşabildim. İş kurmak isteyen kadınlara yardımcı olmak, onların sorunlarını paylaşmak, sosyolog ve psikolog desteği sunabilmek için belli bir bütçeye ihtiyaç vardı bunu da dernek sayesinde oluşturduk. Bunları yaptığımda kendimi daha iyi hissedecektim, öyle de oldu.

ERKEK ÜYELERİMİZ DE VAR

2005 yılında kurduğumuzda 100 yakın üyemiz vardı. Üyelerin çoğu mahalle kadınlarından oluşuyordu. Yaklaşık 20 erkek üyemiz de vardı. Fakat şimdi 45 kadın, 6 erkek üyemiz var. Erkek üyelerimizin bir kısmı işadamlarından oluşuyor. Maksadım; bunların da desteğini alarak mağdur olan kadınlarımıza iş imkânını daha kolay sağlayabilmek. Kadınlarımızı daha da güçlendirmek ve sahip çıkmak. Derneğe kayıtlı kadınların çoğu sosyal güvencesi olmayan, evde şiddet görmüş kadınlar. Bunların bir tarlası bahçesi falan yok. Bu durumdaki kadınları hayata bağlamak niyetiyle kurdum. Kaçına ulaşabilir de faydalı olabilirsem o kadar mutlu olurum.

500 KADINDAN 13’Ü ŞİDDET GÖRÜYORDU

Zor durumda olan kadınları hayata bağlamak niyetiyle 2006 yılında bir proje hazırladık. Dünya bankasına bu projeyi sunduk. Projemiz evde şiddet gören kadınların sosyalleşmesi ile ilgiliydi. 5 bin dolarlık bir projeydi. 4 ay süreliydi. 5 bin dolar da kendimiz katkı sağlamıştık. Bu proje kapsamında 500 kadına ulaştık. Seminerler, paneller, düzenledik. 500 kadın arasında çok şiddet görmüş 13 kadın vardı. Bu kadınlar için önce psikologla görüştük. Psikolog desteği sunduk. Yaşama bağlanmaları için çabaladık. Çoğunun ana sorunu ekonomikti, maddi sıkıntı çekmelerinden kaynaklanıyordu. Bazılarının boşanma davaları devam ediyordu. Avukat ücretlerini ödedik. İş kurmalarına yardımcı olduk. 4 kadına iş kurduk. 2 kadını okullara temizlik personeli olarak yerleştirdik. 6 kadın lokantada servis elemanı olarak işe başladı. 2 kadın dikimevine yerleşti. Bu kadınlar arada beni ziyaret ederler ve çok mutlular.

İMAMI BİLE İKNA ETTİM

Dernek adına okuma yazma kursları düzenliyoruz. Hane ziyaretleri yapıyoruz. Hiçbir geliri olmayan kadınlar için işyerleri ve iş adamları ile görüşerek onlara iş bulma anlamında destek sunuyoruz. Maddi durumu kötü olanlara aidatlarımızdan katkı sağlıyoruz. 100 e yakın erkeğe bilgisayar bağlama ve gitar kursu verdik. Kurslara babası imam olan bir kızımız geliyordu. Babası gelip dedik ki, “erkekler bu kurslara gelmesin, yoksa kızımı göndermem” Ben o imamı ikna ettim ve daha sonra imam diğer kızını da gönderdi. Kurs bitiminde de gelip bana teşekkür etti. Ben bunu başardıysam daha çok şeyi başarabilirim.

SODES’LE KADIN DERNEKLERİ DE ARTTI

Gözlemlediğim kadarıyla, kadın derneklerin birçoğu SODES projelerinden faydalanmak için kuruluyor. 2005 yılında ben dernek kurduğumda Batman’da hemen hemen kadın derneği hiç yoktu. Benden sonra kadın derneklerinde artış olmaya başladı. Benim derneğim, Türkiye’de en çok iş yapan kadın derneği sıfatıyla 14. sırada yer alıyor. SODES’ ten sonra çok dernek kuruldu.

KADIN DERNEKLERİ NE İSTEDİĞİNİ BİLMİYOR

Bence kadın dernekleri ne istediğini bilmiyorum. Ben bir iki kadın derneğine katılmıştım. ‘Şiddet de şiddet’ demekten öteye gitmediler. Hep şiddet üzerinde duruyorlar. Ben 500 ev ziyareti yaptım bunun 13’ünde şiddet vardı. Şiddet kadın dernekleri tarafından çok abartılıyor diye düşünüyorum. Şiddetin ana kaynağı da ekonomidir. Ona da biraz destek olduğunuzda miminize ediyorsunuz.

ŞİDDET GÖREN ERKEKLER DE VAR

Şiddet gören erkekler de var. Fakat kadın dernekleri bundan hiç bahsetmiyor. Kimse bunu dile getirmiyor. Dile getirmeyişlerinin nedeni de bence kendilerine pek güvenmiyor olmalarıdır. Ben şiddet gören çok erkek biliyorum. 8 ay evine gidemedi birisi. Benim derneğe sığındı. Biz ona yardım ettik. Eşiyle konuştuk, ikna olmadı. Eşinin akrabalarıyla irtibata geçtik. Bayağı bir gittik geldik yani. Kadın ekonomik sıkıntılardan bunalmıştı. Erkeğin kazancı yetersizdi. Kadına da bir iş bulduk çalışmaya başladı. Biraz da merkezimizdeki sosyal aktivitelere dâhil oldu. Böylece sorunu hallettik. Bazen düşünüyorum; bir dernek daha kurayım ve adın da kolu kanadı kırılmış erkek derneği diyeyim. Onlarda böylece bana sığınsınlar. Kadının yanı sıra şiddet gören erkeği de korumak gerekir.

KADIN EMEKTARDIR

Ben kadınları çok seviyorum. Sonuçta bizi doğuran annelerimiz kadın. Evi çekip çeviren kadın, erkeğe destek olan yine kadındır. Her şeyde kadın vardır. Kadın, eğitim aldığı zaman eğitimli bir aile, eğitimli bir aile de eğitimli toplum demektir. Kadınlar emektarlarımızdır. Bazı şeyler eğitimsizlikten, bilememekten kaynaklanır.

İLGİSİZLİK ŞİDDET GETİRİYOR

Erkeler, kadınların surat asmalarından, onlara gülmemelerinden, emeğe saygı duymamalarından, vefasızlıktan şikâyetçiler. Akşama kadar çalışıp çabalıyoruz, akşam eve geldiğimizde bir güler yüz bile göremiyoruz diyorlar bu da belli bir zaman sonra şiddette dönüşebiliyor. Bir kolay gelsin bile demediklerini söylüyorlar. İki tarafı da dinlemek gerekiyor. Tek tarafı dinlerseniz eksik kalır. Fakat Erkeklerin söylediklerine göre en çok kızdıkları şey kadının ilgisiz oluşudur. Bir kahvaltıyı bile hazırlamaya üşenmesi, akşam eve döndüğünde güler bir yüz göstermemesi gibi nedenler şiddete dönebiliyor. Ama en önemli neden %90 ekonomik sıkıntılardır. Erkeğin kazancı yeterli olmayınca sorunlar daha da artıyor. Bizim bölgede kadına şiddet olayının altındaki ana neden, özellikle ekonomik sıkıntılardan kaynaklanmaktadır. Daha sonra kendi isteğinin dışında yapılan evliliklerdir. Fakat sorunların %90’ı ekonomik durumla ilgilidir. Eğitimsizlik, sevgisizlik v.s diğer kısmını tamamlıyor. Anne ve babasının istediği biriyle evlendirilenlerde şiddet olayı daha çok oluyor. Anne ve babasından sanki intikam alırcasına bu öfkeyi eşinden çıkarıyor ve ona şiddet uygulayabiliyor. Namus ve töre cinayetleri gibi sorunlarla hiç karşılamadık. Bizim derneğe böyle bir sorun hiç gelmedi.

EN ÇOK İŞ İSTİYORLAR

Kadınların %90’ı iş talebinde bulunuyor. Hiçbir eğitimleri yok, iş deneyimleri yok. Benden işe yerleştirmemi istiyorlar. Önce eğitime tabi edelim diyorum bu seferde ne kadar maaş alacağız diye soruyorlar. Eğitimi bile belli bir ücret alarak yapmak istiyorlar. Eğitim için ücret veremeyeceğimizi anlatmak biraz zor oluyor. Birçok kadına kefil oldum. İşyeri kurdurdum. Diktikleri ürünlere pazar imkânını sağladık. 21 kadına işyeri açtık. 2010 yılında, SODES kapsamı çerçevesinde 4 ay girişimcilik eğitimi verdik. Yaklaşık 70 kadına bu eğitimden istifade etti.

KADININ EVDEKİ ROLÜ DE DEĞİŞİYOR

Bu eğitimlerin sonunda, benim kafamda şöyle bir iş yeri var diyen kadınlara destek olduk. En az iki kadın birleşerek işyeri açmaya başladılar. 6 ay SODES kapsamında kiraları ödendi. Tabi işyerine göre malzemeler valilik tarafından tutanak karşılığında verildi. İşyerleri yine valilikçe 6 ay boyunca takip edildi. Çok güzel işleri oldu. Hala devam ediyorlar. Bazı üyeler işyerlerine elaman bile aldılar. Onlarda işveren oldu. Kendi işyerlerinde hepsi de çok mutlu. Şu an kendi işyerlerinin patronular. Tabi patron olunca, gelip bana dedi ki biri, “ben bu işyerini açtıktan sonra benim evdeki rolüm de değişti. Babam artık bir şey yapacağında bana da danışıyor. Bir karar almanda önce benim de fikrimi soruyor. Daha önce böyle bir şey yapmazdı. Kendimi şu anda çok daha verimli hissediyorum. Kendime güvenim arttı.” Sosyal yaşama dahil olunca, kadının evdeki rolü de değişiyor.

ERKEKSİZ KADIN, KADINSIZ ERKEK OLMAZ

Erkeksiz kadın olmaz. Kadınsız da erkek olmaz. Yüce Yaradan böyle yaratmış. Diğer kadın derneklerinde erkek üye var mı bilmiyorum. Fakat bana göre ikisinin de olması gerekiyor. Ben gecenin bir vakti kalkıp da sokaklara çıkamam, buna gücüm yok. Fakat erkeğin bu gücü var. Kadın ve erkek birbirini tamamlıyor. Bu nedenle kadın derneklerinde erkeğin de olması gerekiyor. İkisi bir bütündür. Burada bir erkek derneği kurulsun ben gidip üye olurum.

KADININ GÜCÜ YETSE DAHA ÇOK ŞİDDET UYGULAR

Aslında bir şey diyeyim mi; kadının fiziksel olarak gücü yetse, erkeğin canına okur. Erkeğin uyguladığı şiddetten daha çok şiddet uygular. Kadın erkekten daha serttir aslında. Ben bunu hep gözlemledim. Kadın kadına ihanet ediyor. Kuma kadın geliyor. Evde anne çocuğunu eziyor. Her şeyin başı kadındır. Sen hiç gördün mü bir erkeğin bir erkeğe şiddet uyguladığını fakat bir kadının mutsuzluğu çoğu zaman diğer bir kadının mutluluğu oluyor.
Şiddet algısı kadından kadına farklılık gösteriyor. Bazı kadınlar eşinin telefonuna cevap vermemesini hatta geç cevap vermesini bile şiddet olarak görüyor. Bir başka kadın ise erkeğin eve geç gelmesini veya ona bağırılmasını şiddet olarak görüyor.

ERKEK, KADINI MALI GİBİ GÖRÜYOR

Erkek kadına pek değer vermiyor. Nasılsa benim yanımdadır, benim malımdır gözüyle bakıyor. İlgi göstermiyor ve onu önemsemiyor. Kadın ve erkek arasında bir algı sorunu var. Benim eşim benimle her şeyi konuşurdu. Ben onun bir eksiğini kimseye söylemezdim. Gözünden düşmesin diye gidip de annemle paylaşmazdım. Eşim bana bir sürpriz yapsa bunu hiç unutmazdım bu bana bir yıla yeterdi. Yaptığı sürprizin kıymetini bilirdim. İlişkilerde vefa çok önemlidir. Yapılanlar bir kızmayla bir öfkeyle silinmemelidir. Eşler arasında ciddi bir iletişimsizlik var, bunu aşmaları gerekiyor.

KADINLARDAN ŞİDDET GÖRDÜM

Eşimi 5 sene önce bir trafik kazasında kaybettim. Evliliğiz boyunca ben çok mutlu oldum. Eşim vefat ettiğinde büyük kızım 4 yaşındaydı. Küçük kızım ise 2,5 yaşındaydı. Evliliğim 3 gün içinde oldu. Her şey öyle hızlı gelişti ki, bir baktım evlenmişim. Eşimin annesi ve babası hep derlerdi bana; bizim oğlumuza yapamadığımız güzelliği sen yaptın diye. Ben ne babamdan, ne eşimden ne de başka bir erkekten şiddet görmedim. Ama ben kadınlardan şiddet gördüm. İş arkadaşım erkekti, bana çok narin davranırdı. Fakat bu nezaketi kadın çalışma arkadaşlarımdan göremedim. Maalesef kadınlardan gördüğüm şiddetin haddi hesabı yok ama aldırmadım.

YANLIŞ BİLGİLENDİRME YANLIŞ SONUÇLAR GETİRİR

Şiddet diye nitelenen birçok şeyden kadın bihaber olabiliyor. Ne zaman ki yolu bir kadın derneğine düşüyor, işte o vakit şiddet denen durumların boyutlarının farkına varıyor. Günlük yaşamda karşılaştığı birçok şeyi normal bir durum olarak gören kadın, bir anda bunun da bir şiddet şekli olduğunun farkına varır. Birçok şeyden habersiz olan bir kadının, kadın derneklerinde gördüklerinden olumsuz etkilenmesi mümkündür. Yanlış algılayabilir. İşte o ana kadar mutlu olduğunu sanan kadın mutsuz olabilir. Yanlış yönlendirmeler yanlış sonuçlar doğurabilir. Çok dikkatli olmak gerekiyor.

KADINI DOLDURMAK ÇOK KOLAYDIR

Ben derneğimde daha çok yapıcı olmaya, kadının biraz daha alttan alması gerektiğine vurgu yaptığım için bu tür mutsuzluklara benim dernekte rastlamadım. Batman Kadınının Toplumsal Gelişim Derneği benim derneğimin adı. Toplumu geliştirmek benim amacım. Bir yuvanın dağılmaması, onları birbirlerine daha çok kenetlemek benim misyonum. Bana gelen sorunları bu yönde çözmeye gayret ediyorum. Kadın bana derdini anlattığında erkeği haklı çıkarmaya çalışıyorum ki, kadın daha çok celallenmesin ve huzurunu bozmak için kendini daha fazla haklı görmesin. Böylece onu yumuşatıyorum. Kadını söylenenlerden çok çabuk etkilenir. Niyet iyi olmazsa kadını doldurmak ve ilişkileri bozmak çok kolaydır. Yuvayı korumak ve kurtarmak gerekir.

KADIN PROĞRAMLARI PİSİKOLOJİYİ BOZUYOR

Televizyon kanallarındaki kadın programlarını çok sağlıklı bulmuyorum. İnsanların psikolojisini bozuyor. Arada kaynanam izlerdi, her izlediğinde psikolojisi bozulurdu. Ben psikolojim bozulmasın diye izlemiyorum bu tür programları.  Kadın, televizyon programlarına ayırdığı zamanını kitap okuyarak veya sosyal bir aktivitede bulunarak geçirirse çok daha faydalı olur kendisine.