Ana Sayfa Blog Sayfa 4447

Brezilya’da gece kulubünde yangın: 245 ölü

Brezilya’da polis, ülkenin güneyinde bulunan bir gece kulübünde çıkan yangında 245 kişinin öldüğünü açıkladı.

Polis, adı Kiss olan gece kulübünde çıkan yangının bir grubun sahneye çıktığı sırada ateşlediği havai fişek gösterisinden kaynaklandığını söylüyor. Kiss gece kulübü Santa Maria şehrinde bulunuyor.

Şili’ye yaptığı resmi geziyi yarıda kesip Brezilya’ya dönen Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff, kurbanların ailelerine yardımcı olunması için gereken her şeyin yapılacağını açıkladı. Şili’de yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı ayrıca “Brezilya halkına Santa Maria halkıyla omuz omuza olduğumuzu söylemek isterim. Bu büyük hüzne rağmen bunun üstesinden geleceğiz.” dedi.

BBC’ye konuşan bir itfaiye çalışanı hayatında daha önce bu kadar büyük bir felaket görmediğini; kurbanların “çok genç” olduğunu söylüyor. BBC’nin Sao Paulo’da bulunan muhabiri Gary Duffy yetkililerin önceliğinin cesetlerin kimliklerinin belirlenmesi olduğunu; dikkatlerin daha sonra gece kulübündeki güvenlik önlemlerine yoğunlaşacağını aktarıyor.

Yangın, gece 02:00 sularında bir müzik grubunun sahne almasının ardından başladı. Kulüpte bu sırada 300 ila 500 kişi olduğu tahmin ediliyor. İtfaiye ekipleri içeridekilerin kaçabilmesi için bir duvarı kırdıklarını söylüyor.

BBC Brezilya Servisi’ne konuşan itfaiye çalışanı Arthur Rigue, “Hayatımda daha önce böyle büyük bir felaket görmedim. Kurbanlar çok genç. Kulübün belli noktalarında cesetler üst üste yığılmıştı. Bazıları tuvaletteydi. Duman zehirlenmesinden ölmüşler.” dedi.

Şehirdeki morgda yer kalmadığından yakınlardaki bir spor salonu morga dönüştürüldüğü belirtildi.

(BBC Türkçe, Associated Press)

 

 

Fransa’da 400 bin kişi eşcinsel evliliğe destek için yürüdü

Fransa’nın başkenti Paris’te yüzbinlerce kişi haftasonu, hükümetin eşcinsel evliliklere izin veren yasa tasarısına destek vermek için Paris’in Denfert-Rochereau meydanında yürüyüş düzenledi. Polise göre 125 bin; göstericilere göre ise 400 bin kişinin katıldığı eyleme sol eğilimli siyasetçiler ve sivil toplum kuruluşları da destek verdi. İki hafta önce düzenlenen ve 340 bin kişinin katıldığı yürüyüşte eşcinsel evliliğe karşı olanlar yasanın geçmemesi yönünde görüş bildirmişlerdi.

Eşcinsel evliliğe destek gösterileri Paris dışında Toulouse, Lyon, Montpellier ve Bordeaux kentlerinde de gerçekleşti.

Eski futbolcu Lillian Thuram ile eşcinsel olduğunu açıklamaktan çekinmeyen Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoe de yürüyüşe katıldı. Her iki isim de söz konusu yasanın ‘eşitliğin bir gereği’ olduğunu belirterek; ‘Fransa’da çoğunluk bu görüşü savunuyor.Sert, tutucu ve bazen saldırgan tepkiler karşısında bizim mücadele etmemiz gerektiğine inanıyoruz” şeklinde görüş beyan ettiler.

Fransa Başkanı Francois Hollande geçen yılki seçim kampanyası sırasında eşcinsel evliliklerle ilgili adım atacağının sözünü vermişti. Fransada eşcinsel çiftler sosyal kurumlara birlikte olduklarını beyan edebiliyor ancak diğer evli çiftler ile aynı haklara sahip değiller.

Fransa’da Sosyalist hükümetin hazırladığı tasarı, Salı günü meclis genel kurulunda görüşülmeye başlanacak. Ülkede merkez sağ partiler ile kilisenin yanısıra 5 milyonu geçen müslüman nüfüsun da eşcinsel çiftlerin evlenmesine ve evlat edinmesine karşı çıktıkları belirtiliyor.

Yasa tasarısı kabul edilir ise Fransa, eşcinsel evliliğe kanunen olanak tanıyan dünyadaki 12. ülke olacak.

(Deutsche Welle, Euronews, AFP, Yeşil Gazete)

 

Mısır Devlet Başkanı Mursi’den 3 kente olağanüstü hal ilanı

0

Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, kanlı olaylara sahne olan Bur Said, Süveyş ve İsmailiye kentlerinde olağanüstü hal ilan etti. Mursi, ulusa sesleniş konuşmasında, üç kentte 30 gün boyunca 21.00 ile 06.00 arasında sokağa çıkma yasağı uygulanacağını söyledi.

Port Said olarak da bilinen Bur Said’de bir holiganizm davasında 21 kişiye ölüm cezası verilmesinin ardından patlak veren olaylarda en az 33 kişinin öldüğü belirtiliyor. Başkent Kahir’de de ise Mursi’nin politikalarını protesto edenler dört gündür Tahrir Meydanı’nda polisle çatışıyor. Hükümete yöneltilen eleştirilerin başında, yeni anayasanın ifade ve inanç özgürlüğünü korumaması ve ekonomik koşulların iyice kötüleşmesi geliyor.

Bur Said’de geçen yıl El Masri futbol takımıyla karşılaşan Kahire’nin El Ahli takımı futbolcuları ve taraftarları maçın ardından saldırıya uğramış; izdiham, bıçaklama ve darp sonucu 74 kişi hayatını kaybetmişti. Bu olayla ilgili olarak yargılanan 21 kişiye ölüm cezası verilmesi üzerine Bur Said kenti yine karıştı. El Masri taraftaları tutukevine ve karakola saldırdı.

El Ahli takımı taraftarları, Hüsnü Mübarek’in 30 yıllık iktidarına son veren devrim sürecinde Tahrir Meydanı’nda ön saflardaydı.

(BBC Türkçe)

 

 

Pınar Selek davasında söz sırası savunmanın

Mısır Çarşısı’nda 15 yıl önce meydana gelen patlamayla ilgili davada, daha önce 2 kez beraat etmiş olduğu halde 3. beraati Yargıtay tarafından bozulan ve 24 Ocak’ta yapılan duruşmada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan sosyolog Pınar Selek yaptığı basın açıklaması ile mücadelesine ölene kadar devam edeceğini söyledi.

Selek’in siyaset bilimler alanında doktora tezini hazırladığı Strasbourg Üniversitesi rektörü Alain Beretz ise Pınar Selek’e üniversite olarak tam destek verdiklerini belirterek, “Pınar’a dokunmak isteyen, önce bize dokunacak.” dedi.

Selek, “Diğerlerine gözdağı vermek için beni seçtiler”

Fransa’nın Strasbourg kentinde basın toplantısı düzenleyen Selek, karar karşısında büyük bir şok yaşadığını kaydederken, “Ülkeme dönmek için mücadele edeceğim” dedi.

“Ben hukuki mücadeleye inanıyorum. Her zaman inandım çünkü dedem avukattı, babam avukat, her zaman hukuki bir mücadele içerisinde yaşadım. Bu demokratik mücadelenin bir parçası.Kendimi çok kötü, yorgun hissediyorum vesaire. Ama yine de gücümüz var ve sonuna kadar devam edeceğiz. Ülkeme dönmek için gereken her şeyi yapacağım. İlk olarak bunu diyorum çünkü İstanbul’a aşığım. Gerçekten aşığım. Tüm sevdiklerim orada. Gitmek için her şeyi yapacağım” şeklinde konuşan Selek, Türkiye’de hiçkimsenin hukuki güvencesinin olmadığının altını çizerek, “Çünkü beraat bile olsa ertesi gün değiştirebilirler. Yargılanmadan bir senedir tutukevinde olan pek çok kişi var dedi

İstanbul’daki karar davasını izleyen Alman gazeteci-yazar Günther Wallraff da Pınar Selek’in Strasbourg’da düzenlendiği toplantıya katıldı. Wallraff, “Bu, siyasi amaçlı bir davaydı ve en karanlık zamanlara yeniden dönülüyor” sözleriyle tepkisini dile getirdi. PEN Yazarlar Derneği’nin Almanya şubesi de davadan çıkan kararla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, “PEN, Türkiye’nin bir hukuk devleti olup olmadığına ilişkin yoğun şüphe uyandıran bu mahkeme kararını şiddetle protesto etmektedir”denildi.

Straousbourg Üniversitesi Rektörü, “Pınar’a dokunmak isteyen, önce bize dokunacak.”

Öte yandan Selek’in halen doktora tezini yazdığı Straousbourg Üniversitesi de Pınar Selek’e tam destek verdi. Strasbourg Üniversitesi Rektörü Alain Beretz, üniversite yöneticileri ve öğrenci temsilcileri ile yaptığı toplantının ardından “Pınar Selek özgür bir araştırmacı olarak çalışmalarını sürdürecek.” açıklamasını yaptı.

Türkiye’deki kararın meşru olmadığını belirten Beretz, “Pınar Selek üniversitenin koruması altındadır. Üniversiteyi çiğnemeden kimse ona dokunamaz. Biz araştırmacımızın arkasındayız. Ne olursa olsun onu vermeyeceğiz. Sonuç ne olursa olsun, bu süreç ne kadar sürerse sürsün, biz onu bir an bile yalnız bırakmayacağız. Pınar’a dokunmak isteyen, önce bize dokunacak.” dedi.

Pınar Selek’in de hazır bulunduğu ve dakikalarca alkışlandığı toplantıda, Selek’e tüm üniversiteyi etrafında birleştirdiği için teşekkür edildi.

(Pınar Selek.com, Deutsche Welle Türkçe, T24, Yeşil Gazete)

 

Samatya’da dayanışma eylemi: “Ermeni komşuma dokunma”

Fotoğraf: Erdem Vardar

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul Meclisi üyeleri Pazar günü saat 13.00’de Kocamustafapaşa Meydanı’nda toplanarak saldırıları protesto etti. Buradan Samatya Meydanı’na yürüyen grup ellerinde “Ermeni komşuma dokunma”, “Irkçılığa geçit yok” yazılı pankartlar taşıyarak, “Ermeni halkı yalnız değildir” şeklinde slogan attı.

Samatya’da 28 Aralık’ta 2012 de öldürülen Maritsa Küçük’ün evinin önüne karanfiller atıldı. Küçük’ün evinin bulunduğu sokaktaki vatandaşlar da evlerinin balkonundan alkışlayarak eyleme destek verdi.

“Ermeni halkının yanındayız, ırkçılığa geçit vermeyeceğiz” pankartları taşınan yürüyüşe milletvekilleri Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü’nün yanı sıra Akın Birdal, Hosrof Dink, Garo Paylan, Ufuk Uras, Ferhat Tunç ve Suavi de katıldı. Ferhat Tunç “Sarı Gelin” türküsünü Ermenice ve Türkçe olarak seslendirdi.

Samatya Meydanı’nda bir konuşma yapan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi ve Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, saldırıların ırkçı zihniyetle gerçekleştiğine dikkat çekerek bu saldırıları araştırması gereken emniyet teşkilatının bizzat saldırıların sorumlusu olabileceğinden şüphe ettiklerini söyledi.

İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise, hükümeti eleştirerek “Tek dil, tek din, tek millet dediniz. Nefretin dilini kurdunuz” dedi. Tuncel, nefret suçlarını düzenleyen yasanın geçmesi için parlamentoda mücadele ettiklerini dile getirdi.

Samatya Meydanı’nda Halkların Demokratik Kongresi İstanbul Meclisi adına basın açıklamasını okuyan Ahmet Saymadi hükümeti eleştirerek, Ermenilerin yoğun yaşadığı Samatya semtinde bir süredir Ermenilere yönelik sistematik saldırıların gerçekleştiğini belirterek hayatını kaybeden Ermeni vatandaşların isimlerini okuyarak, saldırıları kınadı. Saymadi, münferit gibi görünen saldırının sistematikleşmesi ve gerçekleştirilme biçimlerinin birbirine çok benzemesine vurgu yaptı. Saldırıların Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı olan 2015’e yaklaşılırken devletin izleyeceği politikanın habercisi olduğunu belirten Saymadi, Ermenilere yönelik bu saldırıların ilk olmadığına dikkat çekti.

Hrant Dink cinayetinde ihmali olan Muammer Güler’in İçişleri Bakanı olduğuna dikkat çeken Saymadi, “Maritsa Küçük’ün katillerini Muammer Güler’in yönettiği polis teşkilatı mı bulacak? O katilleri Hrant’ı yargılayan hâkimler mi yargılayacak? Bu kaza kurşunları, tesadüf cinayetler hep Ermenileri mi bulacak?” diye sordu.

(DHAAgos)

William Blake hayranlarına müjde

Manchester Üniversitesi’ne ait kütüphanede İngiliz şair ve ressam William Blake’e ait 350 adet gravür keşfedildi.

William Blake sanatından bir örnek: 1795 Mordechai Feingold adlı kitabından "Newton", "Newton Moment." (New York Public Library / Oxford University Press)

Araştırmacılar Manchester Üniversitesi’ne bağlı John Rylands Kütüphanesi’nin arşivinde, Romantik akımın en önemli temsilcilerinden William Blake’e ait uzun zamandır kayıp olan 350 adet gravürü keşfetti.

Blake uzmanı ve Manchester Üniversitesi Sanat Tarihçisi Colin Trodd tarafından denetlenen araştırma grubu, iki yıllık araştırmanın sonucunda Blake tarafından tasarlanmış gravürlerin yanı sıra aralarında Edward Young’un “Night Thoughts” kitabının da yer aldığı, Blake’in kendisinin çizdiği renkli kitap illüstrasyonları da ortaya çıkarttılar.

William Blake

William Blake’in arşivde keşfedilen koleksiyonunun gelecek ay John Rylands Kütüphanesi’nin sergilenmesi bekleniyor.

1757 yılında Londra’da doğan Blake’in yaşamı boyunca tanınmayan çalışmaları, hem şiir hem de görsel sanatlar tarihinde yeni ufuklar açıcı olarak düşünülüyor. Onun görsel sanatçılığı çağdaş bir eleştirmence “açık arayla İngiltere’nin ürettiği on mükemmel sanatçı” sözüyle açıklanmıştır. Kişisel görüşleri yüzünden çağdaşları tarafından deli olarak görülen Blake, daha sonra eleştirmenler tarafından yapıtları, anlatım gücü, yaratıcılığı, felsefi ve gizemli eğilimi yüksek takdir gördü. 18. yüzyılda ortaya çıktığı için resimleri ve şiirleri hem romantik akımın, hem de romantik akımı öncesinin parçasıdır. Bugüne kadar “Masumiyet Şarkıları” (1789) ve “Deneyim Şarkıları” (1794) en tanınmış eserleriydi.

The Independent, LATimes, ntvmsnbc, Yeşil Gazete

Genç Ahali’den kış kampı

Hem Yeşil, hem Sol şenlikli bir gençlik oluşumu için kolları sıvayan Genç Ahali, düzenlediği kış kampına tüm gençleri çağırıyor.

9-10 Şubat tarihlerinde, Buğday Derneği’nin Çamtepe’de bulunan Ekolojik Yaşam Kültür Merkezi’nin evsahipliğiyle düzenlenecek kış kampının duyurusunda “…Atölyeler, tartışmalar, oyunlar, müzik, dans ve eğlence… Ne ararsınız var!” deniyor.

Katılmak isteyenlerin [email protected] veya [email protected] adreslerine bir mail atarak detaylı bilgi alabileceğinin belirtildiği kış kampının tam duyurusu işe şöyle:

“Haydi gençler kış kampına!

‘Üşürsünüz, hasta olursunuz’,

‘elektrik yoktur orada, kalırsınız dağ başında’,

‘kış günü hiç kamp mı olurmuş’ dediler, aldırmadık!

Genç Ahali’ye bir mail düştü ve neredeyse bir günde “kampı yapıyoruz” dedik, başladık çalışmaya.

9-10 Şubat’ta Buğday Derneği’nin Çamtepe’deki Ekolojik Yaşam Kültürü Merkezi bize ev sahipliği yapacak.

Atölyeler, tartışmalar, oyunlar, müzik, dans, eğlence ne ararsanız…

Merakla beklenen kamp programını yakında paylaşacağız.”

(Yeşil Gazete)

 

Neyzen Tevfik’i ölümünün 60. yılında saygıyla anıyoruz

0

24 Mart 1879’da Bodrum’da doğup, 28 Ocak 1953’te İstanbul’da vefat eden şair ve Neyzen Tevfik, kendine has hicivleri ve hayat tarzıyla adını duyurmuş deyim yerindeyse efsaneleşmiştir. Urla’da amatör bir neyzenden öğrendiği ney üflemeyi, kendi kendine ilerletmiştir. İzmir, Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerine devam etmiş, 1902’de Bektaşî tarikatinden nasip alıp Bektaşî dervişi olmuştur.

Izdırabın sonu yok sanma bu âlem de geçer
Ömr-i fâni gibidir, gün de geçer dem de geçer
Gam karâr eyliyemez hande-i hurrem de geçer
devr-i şâdî de geçer gussa-i mâtem de geçer
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem-â-dem de geçer

Şiirde Şair Eşref ve Mehmet Akif’ten etkilenen Neyzen Tevfik, geçimini neyden sağlamamış, neyi yalnızca içinden geldiğinde üflemiştir. 100’e yakın plak doldurmuştur. İsmini, neyzenliğinin yanı sıra hiciv ve taşlamalarla da duyurmuştur.

Neyzen Tevfik

Tevfik, toplumun kurallarının dışında bir yaşam sürdürmüştü. Paraya düşkünlüğü yoktu. Neyzenlik konusunda içinden geldiği gibi çalıp, ardından maddi beklentileri olmamıştı. Kendi söylemine göre bu konuda yüze yakın plağı bulunmaktadır.

Tevfik, içkiye olan ilgisiyle de bilinmektedir. İçki, hayat biçiminin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bu konuda bir anısı şöyledir: Bir arkadaşı, Tevfik’i meyhaneden çıkarken görmüştü. Eski bir dostu olarak sitem edip ona çıkışmak istedi.

– Vallahi Tevfik Efendi, seni meyhaneden çıkarken görmek, beni son derece üzdü.

Neyzen Tevfik cevap verir:

– Hemen geri döneyim öyleyse!

Bir rivayete göre 24 Mart, diğer bir rakama göre 14 Haziran 1879’da Bodrum’da doğan Tevfik’in yedi yaşlarındayken eşkiyaların çarşıda götürdüğü insan başlarını görmesiyle bağlantılı olarak sara nöbetleri başlamıştır. Ailesinin yaşadığı Urla’da bir neyzenden nota bilgileri alarak kendini bu alanda geliştirir. İzmir İdadisi’nde bir süre okuyarak bitirmeden ayrılır. Mehmet Akif’ten Farsça öğrenerek İzmir Mevlevihanesi’ne girdi. Bir süre sonra İstanbul’a yerleşen Tevfik, Galata’nın yanısıra Kasımpaşa mevlevihanelerinde işine devam eder. 1902 yılında Bektaşi Dervişi olur. Bu sıralarda şiire ilgi duyan Tevfik, Mehmet Akif ve Şair Eşref’ten etkilenir. 1908 yılından 1913 yılına kadar Mısır’da bulunur.

Neyzenlikteki ustalığına rağmen yergi ve taşlamalarıyla ünlenir. Toplumdaki haksızlıkları gözüne kestiren Tevfik, siyasetin yanısıra; dini baskı, çıkarcılık gibi konuları da işler.

1946’da, basın yararına düzenlenen bir konserde çalar. Yaptığı taksimlerle izleyicileri büyüler. Konser öncesi neyini merak edenler, konser sonrası onu dinlemenin bir şans olduğunu dile getirirler.

1949 yılında, dostlarından İhsan Ada, Neyzen Tevfik’in eserlerini, onun gözetimi altında, Azâb-ı Mukaddes adı ile kitaplaştırır.

1951 yılında Onu Affettim adlı bir filmde önemli bir rolde gözükür. Ağlayan Şarkı adlı bir başka filmde ise, Suzan Yakar’la oynar.

1952 yılında, arkadaşlarının ısrarı ile Şehir Komedi Tiyatrosu’nda jübilesi yapılır.

1930’larda İstanbul Belediye’sinin bağladığı yardım aylığını saymazsak Neyzen’in düzenli bir geliri hiç olmaz. Neyzen Tevfik’in söylenceleşen yaşamı 28 Ocak 1953’te son bulur. Cenaze namazı Beşiktaş’ta Sinan Paşa Camii’nde kılınır. Caminin avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısında ki Barbaros Bulvarı’nı doldurur. Memurların, profesörlerin, ileri gelenlerin yanı sıra kılıklarına çeki düzen vermeye çalışmış sarhoşlar, sokak serserileri ve bin bir çeşit insan bir arada uğurlarlar Neyzen’i bilinmeyene. Kim bilir belki de hiçlikten hepliğe…

Alevi haber ajansı – 28 Ocak 2012 tarihli haberinden derlenmiştir. (Yeşil Gazete)

 

!f İstanbul – Ankara – İzmir yaklaşırken…

Yenilikçi ve ses getiren filmleriyle kendi takipçilerini yaratan, partileri ve etkinlikleriyle alternatif bir eğlence kültürünü İstanbul’a taşıyan !f İstanbul 12 yaşına dolu dolu bir programla giriyor.

Muhal!f ve alternat!f bir dünya arayanlara kolekt!f perspekt!f” sloganıyla gerçekleştirilecek bu yılki !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, Toronto’dan Venedik’e, Sundance’den Cannes’a, dünyanın önemli festivallerinde büyük ilgi görmüş filmlerin Türkiye galalarının yapılacağı, heyecan verici programıyla 14 Şubat’ta başlıyor. !f İstanbul, yılın en iyi bağımsızlarının Türkiye galalarının yanı sıra mini festivali !f Müzik’i de büyütüyor.

!f Müzik kapsamında LCD Soundsystem, Hercules and Love Affair gibi efsanevi grupların üyelerinin DJ kabinine oturacağı partileriyle İstanbul’un eğlence kültürünü hareketlendirecek.

Festivalde ayrıca kimi zaman deneysel, kimi zaman fantastik bir kurmaca yaratan, hayatı bir oyun alanı gibi görmeyi amaçlayan filmlerin buluşma yeri olan “Oyun” bölümü hazırlandı.

!f İstanbul Türkiye sinemasının son bir yılını mercek altına aldığı “Ev” bölümünde alternatif sesleri bir araya getiriyor. İlk gösterimlerini !f İstanbul’da yapacak filmler arasında, ilk filmini çekmiş yönetmenler dikkat çekiyor.

Dünyada ilk kez !f İstanbul tarafından gerçekleştirilen ‘alternatif dağıtım ve paylaşım’ projesi “!f ²’’ bu yıl dördüncü kez Festivalin İstanbul’daki son üç gününde yani 22-24 Şubat tarihleri arasında tekrar gerçekleştirilecek. İstanbul’la eşzamanlı gösterilecek 5 film, farklı şehirlerden 15 bin kişiye aynı anda ulaşacak. İstanbul’daki festival salonlarını Türkiye’nin 26 şehrinin yanı sıra Lefkoşa, Gümrü, Kudüs, Erivan ve Ramallah’a taşıyacak.

“!f ²”nin Antalya ayağı proje ortağının Alakır Nehri Kardeşliği olduğunu ve 22-24 Şubat’ta Antalya’da gerçekleşecek etkinliklerin tüm gelirinin ALAKIR VADİSİ’nin korunması için devam eden hukuki ve eylemsel sürece aktarılacağını belirtelim.

!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali ile ilgili haberler Yeşil Gazete’de yer almaya devam edecek.

 

****

 

İstanbul’da bilet ücretleri:

Hafta içi Gündüz Gösterimleri: 7 TL

Tam: 14 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)

Öğrenci: 11 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)

“Ev” Bölümü Filmleri: 7 TL

21:30 – 22:00 Seansları: 16 TL

Ankara ve İzmir’de ise bilet ücretleri:

Hafta içi Gündüz Gösterimleri: 7 TL

Tam: 13 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)

Öğrenci: 10,5 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)

“Ev” Bölümü Filmleri: 7 TL

21:30 – 22:00 Seansları: 13 TL

12. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin biletleri 1-3 Şubat tarihlerinde İstanbul, 8-10 Şubat tarihlerinde Ankara ve İzmir’de indirimli ön satışa çıkacak.

 

– Yeşil Gazete –

 

Brezilya’dan örnek kültür politikası

0

Hükümetlerin birçoğu kültür ve sanat hakkındaki fonları azaltıp, kültürün ekonomideki rolünü küçümserken, Brezilya tam ters yöne gidişin başlangıcında duruyor olabilir.

Ekonomik krizleriyle ünlü Brezilya hükümeti, içinde bulunduğu zor şartlara rağmen bütçesinden 3,5 milyar dolarlık bir kısmı “kültür-sanat harçlığı” uygulamasına ayırdı. Yeni başlatılan uygulamayla belirli maaş seviyesinin altındaki çalışanlara “kültür-sanat harçlığı” verilecek.

Hürriyet gazetesinin AFP’den aldığı habere göre; Brezilya Kültür Bakanı Marta Suplicy, bir televizyon kanalına verdiği röportajda, “Bütün gelişmiş ülkelerde kültür, ekonomide kilit rol oynar” diye konuştu.

2011’de yerini şu anki Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff’e bırakan 35. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın fakir ailelere şartlı nakit para transferini içeren “Bolsa Familia” (Aile Yardımı) projesini hatırlatarak, “İhtiyacı olanlara yemek temin ediyoruz. Neden sanattan uzak kalsınlar?” dedi. Uygulama, “aile yardımı” programının kapsamı genişletilerek gerçekleştirilecek.  Bakan Suplicy, “Şimdi de ruh için gıda sağlıyoruz” sözleriyle anlattığı uygulamanın bu yıl içinde başlayacağını söyledi.

Suplicy, “kültür-sanat harçlığı”nın elektronik bir kart aracılığıyla verileceğini, bu uygulamayla birlikte, “kültür sektörüne yaklaşık 3.5 milyar dolarlık bir destek” yapılmış olacağını da belirtti.

Uygulama ile ülke her ay, çalışanlara, müze, sergi ve kitap gibi kültürel harcamalar için 50 Real (25 Dolar, 44 TL) verecek. Brezilya’da geçerli olan asgari ücretin maksimum 5 katından az geliri olanlara (1700 Dolar) verilecek olan para ile çalışanların sinemaya gitme, kitap, DVD alma, sergi gezme, tiyatroya gitme, müzeye gitme ya da müzik eseri satın alma gibi seçenekleri olacak.

Uygulama sadece kültür tüketimi için yeni bir bütçe olması yanında, muhtemelen aynı zamanda kültür yaratıcılarının faydasına olacağı belirtiliyor. Kaynak, kültür sektörüne 3,5 milyar dolar enjekte edilmesi anlamına da geliyor. Bir vergi kredisi veya para iadesi hane halkı harcamaları nasıl artırıyorsa benzer biçimde ülkenin yeni politikasının kültürel işletmelere yeni enerji vereceğini umuyor.

Hyperallergic.com’un haberinde, uygulamayı değerlendiren yazar Hanri Kunzru, 3,5 milyar Doların İngiltere sanat konseyi bütçesinin yedi katı olduğuna dikkat çekti. Yazara göre her ne kadar tam bir hibe programı olmasa da Brezilyalıları sanat harcamalarında rahatlatacaktır. Öte yandan yazarın tahminine göre, sanatın tanımlanmamış olması uygulamanın kültür sanat galerilerinden çok sinema gişelerini güçlendireceği yönünde.

Milliyet sanat, Hürriyet, AFP, Hyperallergic, Yeşil Gazete