Ana Sayfa Blog Sayfa 4255

Beşiktaş ile Fener dertli, CimBomlu Vali ise Mutlu !

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, bir grup Batmanlı öğrenciyle bir araya geldiği programda, futbol sohbeti yaptı. Mutlu, UEFA’nın Fenerbahçe ve Beşiktaş’a verdiği cezayı, “Avrupa’da Türkiye’yi en iyi Galatasaray temsil ettiği için problem yok.” şeklinde değerlendirdi.

Öğrencilerle futbol muhabbeti yapan Mutlu, öğrencilerden hangi takımı tuttuklarına ilişkin el kaldırmalarını istedi. Fenerbahçelilerin el kaldırmasının ardından Mutlu, “Son kararlardan sonra bayağı umutlu olmanız lazım. 2+1 yıl.” diye konuştu.

Mutlu, “Alanlar Avrupa’da bize kaldı.” dedikten sonra, “Galatarasaylıları görelim!” diye sordu. Bunun üzerinde salonda büyük bir alkış koptu. Daha sonra Mutlu, “Avrupa kupalarında en iyi temsil görevini Galatasaray yürüttüğü için bir sıkıntı çekmeyeceğiz, merak etmeyin!” ifadelerini kullandı.

 

Alabora, RTE’ye “Mesele”nin ne olduğunu 8 maddede açıkladı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın miting konuşmalarında isim vermeden eleştirdiği tiyatro sanatçısı Memet Ali Alabora Başbakan Erdoğan’a ve kamuoyuna 8 maddelik bir açıklamayla cevap verdi. Alabora ‘Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı?’ tweetini de açıklığa kavuşturdu.

paylaşmak için tklynz / click for to share

Alabora, “Söz konusu tweette mesele ‘sadece’ Gezi Parkı değil derken, benim için meselenin Gezi Parkı kadar Emek Sineması’nın yok edilişi, Şehir Tiyatroları’ndaki yönetmelik değişikliği, Devlet Tiyatroları’nın kapanmak üzere oluşu, Kadıköy’deki Kuşdili Çayırı, Haydarpaşa Garı gibi meseleler olduğunu 10 Haziran 2013 tarihinde yapmış olduğum basın toplantısında da ifade etmiştim.’ dedi.

Alabora açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Adım Memet Ali Alabora, ben bir sanatçıyım.

Hakkımda son zamanlarda ortaya atılan asılsız iddialarla ilgili aşağıdaki açıklamaları yapma gereği duydum.

-Gezi Parkı’nda 30 Mayıs’ta sabah çadırların yakılmasının ardından, haksızlığa uğramışlığın verdiği his ve yaşanan olayın yoğun duygusal etkisiyle bir tweet attım. Söz konusu tweette mesele “sadece” Gezi Parkı değil derken, benim için meselenin Gezi Parkı kadar Emek Sineması’nın yok edilişi, Şehir Tiyatroları’ndaki yönetmelik değişikliği, Devlet Tiyatroları’nın kapanmak üzere oluşu, Kadıköy’deki Kuşdili Çayırı, Haydarpaşa Garı gibi meseleler olduğunu 10 Haziran 2013 tarihinde yapmış olduğum basın toplantısında da ifade etmiştim. Tweetimin, o sıradaki duygularımı yansıtmak dışında bir amaçla, siyasi bir hedef için atılmadığını bir kez daha belirtmek isterim.

-Ben savaş karşıtı, doğa savunucusu, ifade özgürlüğünü ve demokrasiyi savunan ve her fırsatta her türlü darbeye karşı olduğunu dile getiren bir sanatçıyım. Siyasetçi olmayı hiç düşünmedim, düşünmüyorum.

-Uluslararası Aktörler Federasyonu (FIA) hariç uluslararası hiçbir örgüte, yurtiçinde meslek örgütü hariç hiçbir örgüt ve siyasi partiye üyeliğim bulunmamaktadır.

-Otpor diye bir örgütü hayatımda ilk kez 14 Haziran’da A Haber’de duydum. Adı geçen bu örgütle hiçbir bağlantım yoktur.

-Gene Sharp’ın adını ilk kez yaklaşık iki hafta önce televizyonda duydum, dolayısıyla kitabından da haberdar değildim.

-2 Haziran’da CNN tarafından röportaj teklifi aldım ve 3 Haziran’da Christian Amanpour’un programında sadece kendi gözlerimle tanık olduklarımı ve yaşadıklarımı anlattım.

-Mesleki kazancım ve kira gelirlerim dışında hiçbir kazancım yoktur. Tüm kazançlarım ve harcamalarım belgelidir.

-Mi Minör oyunu gerek yurtdışından, gerek yurtiçinden hiçbir maddi destek almadan gerçekleştirilmiştir.

Söylediklerim ve yaptıklarımın sürekli farklı noktalara çekilmesi ile ilgili duyduğum üzüntüyü belirtir, kamuoyunun bilgisine sunarım”

(T24)

 

Twitter’dan sonra Facebooktan da Yıldırım’a şoke eden cevap: Bakan yalan söylüyor

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın dün yaptığı ve Facebook ile işbirliği yaptıklarına dair açıklamasına Facebook’tan yanıt: Türkiye’de herhangi bir devlet otoritesi ile bilgi paylaşmadık!

Facebook ‘tan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a yalanlama geldi. “Facebook ile uzun yıllardır uyumlu bir çalışmamız var” diyen Yıldırım’ın bu açıklamasının ardından Facebook’tan ” Türkiye kamuyonun dikkatine” başlığı ile yapılan açıklama şöyle:

Türkiye kamuyonun dikkatine

Facebook, protesto olaylarıyla bağlantılı olarak Türkiye’deki devlet otoriteleriyle herhangi bir kullanıcı bilgisi paylaşmamıştır.

Genel olarak, Türkiye’deki devlet otoritelerinden gelen bilgi talepleri; yaşamsal ya da çocukları tehdit eden bir konu içermediği müddetçe (ki bu kapsamdaki talepler, bize ulaşan taleplerin çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır) kabul edilmemekte ve resmi yasal kanallara yönlendirilmektedir.

İnternet şirketlerinin Türkiye’deki asayiş otoriteleriyle daha sıklıkla kullanıcı bilgisi paylaşmasını gerektirebilecek yasal düzenleme önerileriyle ilgili endişelerimiz bulunmaktadır.

Türkiye hükümetinin temsilcileriyle, bu hafta Silikon Vadisi’ne gerçekleştirecekleri ziyaret esnasında bir araya geleceğiz ve yasal düzenleme önerileriyle ilgili güçlü endişelerimizi kendilerine doğrudan da aktaracağız.”

 

(Ajanslar)

 

Haftasonu Kadıköy’deyiz; “Ağaçlar için direnişe başladık, Gezegen için devam ediyoruz”

Bu Cumartesi saat 15:00’de İstanbul’da, Kadıköy Numune Hastanesi önünde buluşup İskeleye kadar hep birlikte, “İklimi değil, Sistemi değiştir” demek için yürüyoruz.

paylaşmak için tklynz / click for to share

İskelede ise Luxus konseri ile dans ederken Gezi Parkı Direnişi’nde olduğu gibi Küresel İklim Değişikliği’nde de mücadeleden ve direnişten asla vazgeçmeyeceğimizi tüm dünyaya gösteriyoruz.

İklim için Harekete Geç” yürüyüşünün facebook sayfasından detayları ve son gelişmeleri öğrenebilirsiniz.

Küresel İklim Değişikliği her gün bizi biraz daha uçurumun kenarına doğru götürüyor. Geri dönüşün imkansız olduğu nokta olarak tarif edilen Tipping Point’i (Uç Noktası) geçtikten sonra artık üzerinde yaşadığımız gezegen için çaba sarfetmemiz de yeterli olamayacak.

İklim Değişikliğine karşı küresel düzeyde bir mücadelenin kaçınılmaz olduğunun bilinci ile 350.org tarafından başlatılan Global Power Shift (Küresel Eksen Değişimi) ilk toplantısını 24 – 30 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştiriyor. GPS’de dünyanın pekçok yerinden İstanbul’a gelen 500 iklim aktivisti gezegeni kurtarabilmek için yapılması gerekenleri konuşuyor.

Gezi Parkı Direnişinin filizi ile tüm dünyaya örnek teşkil eden İstanbul, Dünya’yı kurtarmak için atılacak ilk adımların da merkezi olacak.

Tüm Gezi Parkı Direnişçilerini, “Gezi için direndik, sıra şimdi Gezegen’de” sloganı ile haftasonu Kadıköy’de gerçekleşecek yürüyüşe davet ediyoruz.

Kadıköy Numune Hastanesi önünde başlayacak yürüyüşün çağrıcı kurumları, 350.org, TEMA Vakfı, Greenpeace, Yeşil Düşünce Derneği, Açık Radyo, Toplum Gönüllüleri, Küresel Eylem Grubu, Bağımsız Hayvan Hakları Aktivistleri, Sokak Bizim Derneği, Gola Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği, EuroSolar Türkiye, Fikir Sahibi Damaklar, Yuva Derneği ve Su Hakkı Kampanyası.

Çağrıcı kurumların yaptığı basın açıklamasını sizlerle paylaşıyoruz

#bu daha başlangıç, mücadeleye devam

Ağaçlar için mücadeleye başladık, İklim için devam ediyoruz

Çok değil, birkaç gün önce hep birlikte başarabileceklerimizi gördük.  Bizler yaşam hakkına sahip çıkan her yaştan, her düşünceden insanlar olarak  doğa için tek yürek olduk.

Şimdi ise, iklim değişikliğini durdurmak ve “başka bir dünya mümkün” demek için dünyanın altı kıtasındaki 140’tan fazla ülkeden gelen yüzlerce insanla birlikte Kadıköy’de olacağız. Onlara, Türkiye’nin her yerinden kömüre, HES’lere ve nükleer santrallere, 3. köprüye, 3. havalimanına, endüstriyel tarıma ve sınai hayvan çiftliklerine karşı mücadele eden binlerce insan katılacak. Geleceğimize ve çocuklarımıza sahip çıkacağız. Omuz omuza yürüyüp başta kömür, HES’ler ve nükleer santraller olmak üzere iklim krizini derinleştiren enerji kaynaklarına “Hayır” diye bağıracağız. Tüm dünyada onlarca farklı şehirde destek eylemleri düzenlenecek. Birlikte ne istediğimizi haykıracağız. “%100 temiz ve yenilenebilir enerji, hemen, şimdi!”

Başka bir dünyanın mümkün olduğunu şenlikli bir şekilde göstermek için 29 Haziran 2013’de, saat 15:00’da Kadıköy’de buluşalım.”

(Yeşil Gazete / Türkiye)

 

Gezi Parkı (4) – AKP’nin doğa ile imtihanı

Gezi Parkı’nda başlayıp, tüm Türkiye’ye yayılan hareketin çıkış noktası Gezi Parkı’nın ağaçları olunca; Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ve AKP’nin (ve doğal olarak her şeyin) başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın harekete verdikleri tepkinin tonu da ilk başlarda çevrecilik üzerinden gelişti. Çevrecinin daniskasıyım ile zaten başlamış olan bir söylev dizisi “biz çevreyi çok sevdik ama bunlaaar%&%! olmasa” konuşmalarından geçip “Çevreci bir başbakan var, gelsinler işbirliği yapsınlar”a kadar vardı. Bu sözlerini rakamlarla da desteklemeyi ihmal etmediler.

Bu çevreci çıkışlara yanıt vermek gerek ama AKP’liler bir noktadan sonra bu mücadele yönteminin işe yaramadığını gördüler ve başka bir noktaya çekmeye çalıştılar mücadelenin genel platformunu. Yaşananlar hakkında fikirlerinin değiştiği anın aslında kendi çevre karnelerinin akıllarına geldiği an olduğunu düşünüyorum. Bakanlar Kurulu ya da AKP MKYK’sında olduğumuzu düşünelim. Gezi Parkı’nda 5 ağaca bir dozerle dalmış bizimkiler ve ilk önce İstanbul, sonra Türkiye ayağa kalkmış Almanya’da gazeteler “Barbar dediğimiz Türkler, doğa için savaşıyor” diye manşetler atmışlar. Ne düşünürsünüz? Ben olsam “Yahu biz binlerce ağaç kestik, milyonlarcasını kesmek için de temeller attık. Doğayı yok ettik kimse ses çıkarmadı. Şimdi 5 ağaç için bu kadar ses çıkıyorsa, demek ki meselenin arkasında büyük bir komplo var. Hemen bizim gazeteci arkadaşları arayalım da, ortak manşeti hazırlasınlar” diye düşünürüm. Fakat çok doğal ki hata yaparım.

Çünkü, bugün mücadele ağaçları Veysel Eroğlu gibi “odun serveti” olarak görenlerle, doğayı bir yaşam alanı olarak görenler arasında zaten vardı. Sadece toplumsallaştı. (Odun serveti nedir diye düşünenler için: Gerçekten de olayların başında Veysel Eroğlu insanların kesilmesin diye sarıldıkları ağaçları odun serveti olarak nitelendirdi. Gölgesini satamadıkları ağacın odununu servete çevireceklerini de itiraf etmiş oldu.)

AKP’nin çevreci çıkışlarına dönecek olursam, AKP’nin en büyük iddiası kendilerinin tarihin gördüğü en çevreci parti olduğuydu. Tabii mesele çevre olduğunda, eğer siz standardınızı doğru yerden çizmezseniz nükleer santral de, HESler de çevreci olabiliyor. Ya da yol kenarına diktiğiniz ağaçlar da size çevreci sıfatı kazandırabiliyor. Fakat gerçekte öyle mi?

AKP’nin artık kendilerinin de inanmadığı 2.8 milyar ağaç diktik ya da 27 bin okula 5.5 milyon ağaç diktik (Sizin çevrenizde bahçenizde 200 ağaç olan ama tarihi olmayan bir okul var mı? Varsa söylemeyin, çünkü AKP’nin o okulları da satıp, AVM’ye çevirme planı olduğu artık bilinen bir gerçek!) iddialarını bir kenara bırakalım. Bunlar hem söyleyenin de inanmadığı, hem de zaten rasyonel olmayan cümleler. Fakat bir süs olarak ağaç dikmeyi çevrecilik olarak görmeleri üzerinde durmak gerekir.

Yol kenarlarının, viyadük çevrelerinin eskiye oranla daha yeşil olduğu bir gerçek. Yani insanların geçtiği, günlük olarak kullandığı ve dolayısıyla gördükleri alanların daha yeşil olduğu bir gerçek. Bu yüzden de insanları kandırmak daha kolay. (Aslında Gezi Parkı özelinde olayların toplumsallaşması da aynı nedene dayanıyor.) Fakat doğa, ağaç, orman bir süs malzemesi değil, bir peyzaj nesnesi değil. Yaşamın kaynağı neredeyse. Binlerce canlının evi. Belki binlerce yılda oluşmuş bir ekosistemden bahsediyoruz ve bu ekosistemi ekonomik ömrü 100 yıl bile olmayan “yatırımlar” için yok etmeyi gelişmişlik, bir ekosistemi dağıtıp, tek tek ağaçlar dikmeyi de çevrecilik sayıyoruz.

Bu yüzden, şehirler arasına, üç metre mesafeyle dikilen ağaçlar ile örneğin 3. Köprü ve 3. Havaalanı için yok edilecek olan 2.6 milyon ağaç niceliksel olarak eşit olsa dahi niteliksel olarak asla eşit olamaz.

Fakat sonuç olarak yaşadığımız ve bize gerçek diye dayatılan tam da bu. AKP’nin çevre imtihanında verdiği yanıt kısa ve net: “O da odun, bu da odun”. O da odun, bu da odun diye bakarak bu ülkenin çevre politikasını yönetenler içinse, ne yazık ki bir orman ile peyzaj aynı şeyi ifade ediyor.

* Gezi Parkı (1) – Mesele sadece ne?

** Gezi Parkı (2) – Yalanlar

*** Gezi Parkı (3) – Sosyal medyanın yükselişi, anaakımın çöküşü

 

Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

https://twitter.com/#!/Urbarli

 

Bağış’ın açıklamalarını AB Büyükelçileri yalanladı, “Cami’de içki görüntüsü görmedik”

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın, Türkiye’de görev yapan AB Büyükelçileri’ne Gezi Parkı olayları sırasında camilerde içki içildiğine ilişkin görüntülerin izletildiği açıklamasının ardından büyükelçiler farklı değerlendirmede bulundu.

paylaşmak için tklynz / click for to share

Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre Hürriyet’e konuşan ve isminin açıklanmasını istemeyen büyükelçiler, “Kesinlikle camilerde, içki içilirken çekilen görüntüler gösterilmedi. Ancak daha önce basında yer alan fotoğraflar gibi caminin içinde ezilmiş kutuların olduğu videolar gösterildi” dediler. Bağış, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada özetle şunları söylemişti;

http://www.youtube.com/watch?v=MG-Ij8-rXXw

“Büyükelçiler arasında ikna olan var, olmayan vardır. Ben tek tek yoklama yapmadım. Farklı sorular sordular. Emniyet güçlerimize, bize soruları oldu. Onların hepsine de cevap verdik. Cevap vermediğimiz soru kalmadı. Emniyet Genel Müdürlüğümüzün hazırladığı 15 dakikalık görüntü içerisinde camiye hem ayakkabılarla girilmesi hem cami adabına uygun olmayacak hareketler içerisinde bulunulması hem de alkollü içeceklerin oralarda tüketildiğine dair görüntüler de vardı.”

Büyükelçiler ise yaptıkları açıklamalarda titrinde Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci yazan Bağış’ı yalanlayan demeçler verdiler.

Bir büyükelçi, “Toplantıda Gezi olayları nasıl başladı? Şu anda hangi noktada? Bunlar konuşuldu. Bir video gösterimi yapıldığı doğru ancak bu videoda camilerde içki içilirken bir görüntü ya da özel, daha önce paylaşılmamış bir bilgi yoktu. Video daha çok analiz ve bilgi ağırlıklı bir videoydu” dedi. Bir başka büyükelçi de, “Çok çeşitli videolar gösterildi. Videolar da diğer ülkelerde polisin protestoculara nasıl müdahale ettiği de örnekleriyle yer aldı. Basında daha önce yer alan teneke kutulu fotoğraflar gibi, görüntüler de yayınlandı” açıklaması yaptı. Üçüncü bir büyükelçi de, “Camilerden görüntüler gösterildi. Ama görüntülerde cami içinde içki içen kimse yoktu. Sadece caminin içinde üzerine basılmış bira kutusu görüntüleriydi” dedi.

(Hürriyet, Fox)

 

Uygur bölgesinde çatışma: 27 ölü

0

Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygur Türkleri ile Han asıllı Çinliler arasında tansiyon yeniden yükseldi. Çatışmalarda 27 kişinin öldüğü belirtildi.

Çin resmi haber ajansı Şinhua, Turfan bölgesine bağlı Şanşan ilçesi ve Lukçün nahiyesinde, bıçaklı kişilerin bir karakol, yerel yönetim binasına saldırısı sonrası meydana gelen olaylarda 27 kişinin öldüğü belirtildi.

İngiliz yayın kuruluşu BBC, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden doğru haber almanın zorluğuna dikkat çekti. İddialara göre, Turfan bölgesinde ayaklananlar, karşılarına çıkan insanları bıçakladı ve polis araçlarını ateşe verdi.

Saldırıda aralarında polis ve sivillerin de bulunduğu 17 kişinin öldüğü, ardından olaya müdahale eden polisin ateş açması sonucu 10 kişinin daha yaşamını yitirdiği belirtildi.

Çin resmi haber ajansı Şinhua da, çatışmalarda 9 güvenlik görevlisinin ve 8 sivilin öldürüldüğünü daha sonra polisin ateş etmesi sonucu 10 kişinin daha hayatını kaybettiğini açıkladı. Çin haber ajansı, saldırıyı başlatanlar ve yaşamını yitirenlerin etnik kökeniyle ilgili bilgi ise vermedi.

Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yoğun olarak Uygur Türklerin yaşadığı bölgede son dönemde artan tansiyon nedeniyle bu tür saldırılar sıklıkla görülüyor.

 

 

Gezi Parkı Olayları Kongre gündeminde

0

Amerika Temsilciler Meclisi’ne bağlı bir alt komisyon, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak Türk hükümetinin tavrını gündemine aldı.

Temsilciler Meclisi ‘Avrupa, Avrasya ve Yeni Gelişen Tehditler Alt Komisyonu’ Gezi Parkı protestolarının bölge demokrasisi için ne anlama geldiğini görüşmeye hazırlanıyor.

Komisyon, bugün yapılacak ‘Türkiye Kavşakta’ adlı toplantısına konuşmacı olarak ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Washington Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay ile Al Monitor ve Milliyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel’i çağırdı.

Alt Komisyon Başkanı Cumhuriyetçi Partili California Milletvekili Dana Rohrabacher oturumun amacının, Türkiye’nin hem içeride hem de dışarıda karşılaştığı zorluklara yanıt verip veremeyeceğine, bunların Amerika’nın çıkarlarına ve değerlerine yönelik olası etkilerine bakmak olduğunu açıkladı.

Faiz Lobisi = Yahudi Lobisi?

Türkiye’nin bir NATO üyesi olarak jeostratejik önemine dikkati çeken Dana Rohrabacher, son on yıl içinde Recep Tayyip Erdoğan idaresindeki dış politika eğilimini, ‘rahatsızlık verici’ diye yorumluyor.

Ankara’nın “İsrail’den uzaklaşma ve İran’a yakınlaşma yönündeki” dış politika düzenlemesinin bölgede gerginliği arttırdığını savunan Cumhuriyetçi Partili milletvekili, Başbakan Erdoğan’ın Suriye iç savaşı ve İran-Hizbullah ittifakının Suriye’ye müdahalesiyle birlikte Batı kampına geri döndüğünü belirtiyor.

Erdoğan hükümetinin kitlesel protesto eylemleri sonucu ‘sarsıldığını’ belirten Rohrabacher, hükümetin muhalifleri bastırmak için ‘şiddete başvurduğuna’ dikkati çekiyor.

Rohrabacher’ın bir diğer eleştirisiyse Başbakan Erdoğan’ı destekleyenlerin, Gezi Parkı eylemlerinde Yahudi Lobisi’yle, American Enterprise Enstitüsü’nün (AEI) parmağı olduğu yönünde komplo teorilerine başvurması. American Enterprise Enstitüsü, merkezi Washington’da bulunan, sağ görüşlü ve serbest girişimcilikten yana bir düşünce kuruluşu. AEI aynı zamanda bir önceki Başkan George Bush dönemindeki politikaları şekillendiren Yeni Muhafazakarlar’ın (Neocons) etkili olduğu bir kuruluş.

Temsilciler Meclisi ‘Avrupa, Avrasya ve Yeni Gelişen Tehditler Alt Komisyonu’ Başkanı Dana Rohrabacher aynı zamanda, Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Afrika ziyareti dönüşü İstanbul Atatürk Havaalanı’ndaki konuşmasında ortaya attığı, daha sonra da ‘Milli İradeye Saygı’ mitinglerinde sıkça dile getirdiği ‘Faiz Lobisi’ ifadesinin, Yahudi karşıtı bir slogan olduğu görüşünde.

Rohrabacher, “Bu tarz taktikler, Erdoğan ve iktidar partisinin karakteri konusunda soru işaretleri yaratıyor,” açıklamasında bulunuyor.

Dana Rohrabacher, Amerika’nın İsrail’le bağlarını şiddetle savunan bir politikacı.

(VOA)

MGK’nin gündemi Gezi ve çözüm süreci

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığındagerçekleştirilen ve 5 saat süren olağan MilliGüvenlik Kurulu toplantısında sonra bildiriyayımlandı. MGK’nin ana gündem maddelerinin başında Gezi ve çözüm süreci yer aldı.
MGK toplantısı 5 saat sürdü. Yazılı bir bildiriyle detaylar paylaşıldı.Toplantı sonunda yapılan yazılı açıklamada, “‘Çözüm Süreci’nde gelinen aşama değerlendirilmiş, sürecin kalıcı bir güven ortamı sağlayacak şekilde devam etmesi için alınması gereken tedbirler görüşülmüştür” ifadelerine yer verildi. Açıklamada ayrıca Gezi eylemleriyle ilgili olarak da, “Son günlerde gerçekleşen toplumsal olaylar değerlendirilmiştir” denildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığında Çankaya Köşkü’nde gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sona erdi. 5 saat süren toplantı sonrasında açıklama yapıldı. Toplantıda Çözüm sürecindeki gelişmelerin ve Gezi eylemlerinin ele alındığı kaydedildiği açıklamada, “Halkımızın Huzur ve güvenliğini temin amacıyla yürütülen faaliyetler kapsamında ‘Çözüm Süreci’nde gelinen aşama değerlendirilmiş, sürecin kalıcı bir güven ortamı sağlayacak şekilde devam etmesi için alınması gereken tedbirler görüşülmüştür.
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaşanan saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımız için duyulan derin üzüntü dile getirilmiş, ilçede hayatın normale döndürülmesi amacıyla alınan tedbirler incelenmiştir. Ayrıca, son günlerde gerçekleşen toplumsal olaylar değerlendirilmiştir” denildi.

Twitter’dan hükümete ret

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin Facebook ve Twitter’la temasa geçtiklerini ancak Twitter’ın bu konuda işbirliğine yanaşmadığını bildirdi.