Ana Sayfa Blog Sayfa 3609

Refugees Welcome (Mülteciler Hoşgeldiniz), ev paylaşım sistemi Avrupa’da yayılıyor

Almanya’da evlerini mültecilerle paylaşmak isteyenleri ve mültecileri biraraya getirerek barınma sorununa çözüm yaratan Refugees Welcome (Mülteciler Hoşgeldiniz) adlı web sitesinin kurucuları, projenin destek gördüğünü ve diğer AB ülkelerinde de uygulanmasının planlandığını söylüyor.

11

“Mülteciler için Airbnb” olarak tanımlanan Berlin merkezli Refugees Welcome, Afganistan, Burkina Faso, Mali, Nijerya, Pakistan, Somali, Suriye’den gelen göçmenlere yardım ediyor. Airbnb. insanların evlerini/odalarını kısa süreli olarak başkalarına kiralamak için kullandıkları web sitesi, Refugees Wellcome bu sistemi mülteciler için ev bulabilmek maksadı ile uygulamaya açmış durumda.

Web sitesi aracılığıyla şimdiye kadar 122 mülteci evlere yerleştirildi. Site kurucuları Jonas Kokosche (31) ve Maraike Geiling (28) de Malili mülteci Bakari (39) ile yaşıyor.

Proje aslında Avusturya’da Ocak’tan bu yana uygulanıyor. Projenin Almanya’daki başarısının da ardından Yunanistan, Portekiz ve İngiltere’de de uygulanması planlanıyor.

Evlerini mültecilerle paylaşmak için siteye başvuranların yaşları 21 ila 65 arasında değişiyor. Aralarında halkla ilişkiler danışmanları, marangozlar, öğrenciler, evli çiftler, bekar ebeveynler var. Evini mültecilerle paylaşanlara, sosyal yardımlar ve web sitesine yapılan bağışlar aracılığıyla ödeme de yapılıyor.

Site kurucuları, mültecilerle evlerini paylaşmak isteyen çok sayıda insan olduğunu ve sadece Almanya’dan değil, Yunanistan, Portekiz ve İskoçya gibi  ülkelerden de talep gelmeye başladığını söylüyor.

 

(Bianet, The Guardian ve Refugees Welcome)

Eskişehir’de “Barış” yazan gençlere ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret‘ iddiasıyla gözaltı

Eskişehir’de 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla dün gerçekleştirilen yürüyüşe katılan ve ‘Barış‘ yazan gençlerden dokuzu gözaltına alındı. Eskişehir’de dün yüzlerce kişi, Espark AVM önünde bir araya gelmiş, gençler vücutlarını birleştirerek ‘Barış‘ yazmıştı.

10

ETHA’nın haberine göre Dünya Barış Günü’nün ertesi günü (2 Eylül Çarşamba) akşam saatlerinde yapılan ev baskınları sonucu dokuz kişi gözaltına alındı. HDP Tepebaşı ilçe eş başkanı evde olmadığı için gözaltına alınamadı. Gözaltılar, Ertuğrulgazi Karakolu’na götürüldü.

Öğrenci Kolektifleri üyesi Gökhan Ergin ve Emekçi Hareket Partisi yöneticisi Özge Uyanık’ın ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret‘ iddiasıyla gözaltına alındığı belirlendi.

(ETHA, Diken)

 

Ethem Sarısülük davası Aksaray’a kaçırıldı

94673_coverYargıtay 5. Ceza Dairesi, Ethem Sarısülük’ün öldürülmesine ilişkin polis Ahmet Şahbaz hakkında açılan davanın güvenlik gerekçesiyle Aksaray’a nakledilmesine hükmetti.

Gezi eyleminde 1 Haziran 2013 tarihinde Ethem Sarısülük’ü vurarak öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyordu. Yargılama sırasında tutuklanan Şahbaz, yargılama sonucunda da olası kastla adam öldürmek suçundan 7 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırmıştı. Ancak Yargıtay 1. Ceza Dairesi, davayı usul yönünden bozmuştu ve dosya yeniden 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi de dava için 7 Eylül tarihine duruşma günü vermiş ve jandarmaya yazdığı yazıda, salonda yeteri kadar güvenlik kuvveti sağlanarak güvenliğin sağlanmasını istemişti. Bu sırada sanık Ahmet Şahbaz ve Ankara Valiliği, iki ayrı başvuru ile mahkemeye dilekçe vermiş ve davanın güvenlik gerekçesiyle naklinin istenmesi için Adalet Bakanlığı’na başvurulmasını talep etmişti.

Mahkeme de talep yazılarını bakanlığa göndermişti. Başvuruları inceleyen Adalet Bakanlığı, davanın nakledilmesine karar verilmesi için dosyayı Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gönderdi. 5. Ceza Dairesi de Sarısülük davasının Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakletti. Davanın bundan sonraki bölümü Aksaray’da görülecek.

IŞİD değil Restorasyon: Aydın’daki Dandalaz Köprüsü yıkıldı

Aydın’ın Karacasu İlçesi’nde, 589 yıllık tarihi geçmişe sahip olan, demir ve harç kullanılmadan yapılan Dandalaz Köprüsü, restorasyon sırasında yıkıldı.

8

DHA’dan Murat Gürkan’ın haberine göre yüklenici firmanın yönetim kurulu başkanı Abdurrahman Çabuk, köprünün ayağını tutan zemindeki su bitkileri nedeniyle fark edilmeyen çatlak ve heyelandan yıkıldığını ileri sürdü. CHP Karacasu Belediye Başkanı Mustafa Büyükyapıcı ise bu işten Karayolları ve yüklenici firmanın başının çok ağrıyacağını belirterek, “Mahkemeyle ve bilirkişilerle uğraşılan sorunlu bir döneme girileceğini düşünüyorum” dedi

Restorasyon sırasında 20’ye yakın işçinin çalıştığı köprünün mesai saatinin bitiminden kısa bir süre sonra yıkılması olası bir faciayı önledi. Yıkılan tarihi köprüde Karayolları, Aydın Müze Müdürlüğü ve İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu inceleme yapıp, ’heyelandan yıkıldığına dair’ rapor tuttu.

9

Tarihi köprünün dere yatağında bulunan bir ayağının üzerinde durduğu zeminde, restorasyon çalışmalarına başlanmadan daha önce heyelan nedeniyle çatlaklar oluştuğunu belirten yüklenici firma Çabuk İnşaat Mimarlık ve Mühendislik Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Çabuk, köprünün yıkılmasında proje ve firma hatası olmadığını öne sürdü. Köprünün her an çökebilecek vaziyette olduğunu ileri sürdü.

Köprü restorasyonun bu haliyle riskli olduğunu bu nedenle yıkılıp yeniden aslına uygun olarak yapılması gerektiğini Anıtlar Kurulu’na kabul ettiremediklerini açıklayan İzmir 2’nci Bölge Müdürlüğü’nden bir yetkili, proje ve firmanın herhangi bir kusuru olmadığı göüşünü savundu.

(Hürriyet, DHA)

Kobanili Aylan’ın cansız fotoğrafı Avrupa’nın göçmen politikasını değiştirecek mi?

Bodrum’dan Yunanistan’ın Kos Adası’na gimek üzere yola çıkan iki botun batması üzerine 5’i çocuk 12 kişi hayatını kaybetti. Cesedi Bodrum’da kıyıya vuran 3 yaşındaki Kobanili çocuğun adının Aylan Kurdi olduğu açıklandı. Çeşitli medya organlarında yer alan haberlere göre, Aylan’ın 5 yaşındaki ağabeyi Galip de Ege sularında yaşamını yitirdi. Ailenin, Suriye’nin kuzeyinde geçen yıl radikal örgüt IŞİD’in saldırısına uğrayan Kobani kentinden kaçarak Türkiye’ye sığındığı ileri sürüldü.

Aylan, abisi Galip ile birlikte
Aylan, abisi Galip ile birlikte

Aylan’ın cansız bedeninin görüldüğü fotoğraf Türkiye kamuoyunu olduğu kadar, Avrupa ve dünya kamuoyunu da sarstı. İtalyan gazetesi La Reppublicca görüntüleri “Dünyayı susturmak için bir fotoğraf yeter” sözleriyle yorumladı. Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesindeki haberde de, “Bir fotoğraf dünyayı sarsıyor” denildi. İspanyol El Periodico portalı haberinde “Avrupa’nın çöküşü” başlığını kullanırken, İngiliz The Independent gazetesi ise “Kıyıya vuran Suriyeli bir çocuğun resmi Avrupa’nın mültecilere yönelik tutumunu değiştirmeyecekse, ne değiştirecek?” yorumu yaptı.

7

İnsan Hakları İzleme Örgütü Huma Rights Watch’un acil durumlar yöneticisi Peter Bouckaert, Suriyeli sığınmacıların Avrupa’nın büyüyen krize verdiği ‘aciz karşılığın’ yeni kurbanları olduğunu belirtti.

Bu yılın başından bu yana 350 binden fazla sığınmacının Avrupa’da daha bir yaşama kavuşma ümidiyle Akdeniz üzerinden Avrupa’ya gitmeye çalıştığı sanılıyor. Şişme botlar ve elverişsiz teknelerle yapılan yolculuklar sık sık facia ile sona eriyor.

(Deutsche Welle Türkçe)

‘Yeşil Yol’ projesinden rant tüccarlığına… – Ali Yurttagül

İhmal, Doğu Karadeniz’i tehdit eden en ciddi sorun. Kaçkarlar’da 10 gün süren saha çalışmamız bizi bu sonuca götürdü maalesef.

Önceleri çevre, orman, yaylalar ve dağların önemini anlayan vali ve bürokratlar gelmiş buralara, olumlu iz bırakmışlar. Bugün ise devlet neredeyse yok. Partizan, otoriter devlet kültürünün temsilcisi vali ve bürokratlar ile yüz yüze halk. Doğu Karadeniz’i görmemiş, Google Map üzerinden projeler gerçekleştiren Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve kendini Kalkınma Bakanlığı’nın projelerini hayata geçirmekle yükümlü sanan bürokratlar var artık.  Orman ve Enerji Bakanlığı’nın da devrede olduğu “projeler” halka yabancı değil. Fırtına Deresi’ni kurutup hidroelektrik santrallerini (HES) açmak istemişler on yıl önce. Halk, derelerine ve tabiata sahip çıkmış. Şimdi rafting gibi su sporunun kaynağı olmuş bu dereler. Yöre halkını hiçe sayılarak  büyük bir projeye imza atılmış. Samsun’dan Artvin’e 2600 km uzunluğunda, zirvelerden geçen bir asfalt yol projesi “Yeşil Yol”.

Nereye gider bu ‘Yeşil yol’?

Aslında projenin ismi bile “yalan”. “Yeşil” dedikleri yayla yolları yılın en az 9 ayı karlar altında, yeşilden eser bulamazsınız.  Kaçkarlar’da 20 yıl önce üç hafta boyunca yürüdüğümüz, dağları, vadileri bildiğimiz için, “Yeşil Yol” projesinin masal olduğunu sanmıştık. Yaylaları birbirine bağlamanın sadece mantıksızlık değil, teknik olarak da çılgınlık olacağını düşündüğümüz için… “Yayla yollarını yapmak istiyorlardır, yayladan yaylaya giden bir yol değil.” gibi ikna edici girişimlerimize cevapları,  “gelin ve görün!” oldu. Rize’nin Çamlıhemşin ilçesindeki Samistal yayla yoluna çıktık. Birkaç kilometre sonra “yol” terimini kullanmak için hayli hoşgörülü olmak gerektiren, bir çukurlar zincirinde bulduk kendimizi. 2,5 saat sonra nihayet Samistal Yaylası’na doğru indik. Yol yapımı ile meşgul dozerin yanında durduk. İnanılır gibi değil, 2-3 bin metre yükseklikte “yol” yapımı var. “Nereye gidiyor bu yol?” dediğimizde, “Yukarı Kavrun Yaylası’na”  diyorlar. Aradaki dağ 3000 metre yükseklikte, yamaçlar sarp, yürümekte zorluk yaşayacağınız bir coğrafya ama yol çalışması var! Şaşkınlığımı atamadan, kavramakta zorlandığım, paranoyak diye ciddiye almadığım hikâyeleri hatırlıyorum: “ ‘Altın madeni varmış, tabakalar halindeymiş bu dağlarda.’ , ‘Yeşil Yol ambalaj, madenler ana mesele!’, ‘Büyük emlak şirketleri devrede, buralara beş yıldızlı oteller yapacaklar.’ ‘Aklım almıyordu.  Sadede iki aylık bir sezon için 5 yıldızlı otel mi yapılır?’  diye sorduğumda ‘kış sporu için yapılıyor.’  karşılığını alıyorum. Anlaşılan, kış sporunun ne olduğunu bilmeyen insanlar hayal güçlerini zorluyor, televizyon ekranlarında gördüklerini vadilere aktarmaya çalışıyor!

Rize'nin Samistal Yaylası'nı korumak amacıyla kurulan ‘direniş evi'nde bekleyen kadınlar
Rize’nin Samistal Yaylası’nı korumak amacıyla kurulan ‘direniş evi’nde bekleyen kadınlar

Her neyse, amaç ne kadar anlaşılmaz, uçuk, çılgın olursa olsun, “Yeşil Yol Projesi” söylenti değil, gerçek! Haksızlık etmemek için proje üzerine kafa yoranlara kulak verelim. Artvin BİA Haber Merkezi’nden Cemil Aksu’ya göre (14 Ekim 2014)  projenin detaylarından,  ne konunun doğrudan muhatapları, yani bölgede turizm yapanlar ve yaşayanlar, ne de akademisyenler ve çevre dernekleri haberdar. Üstelik projenin bütünü hakkında birçok yerel yönetici ve bürokratın da bilgi sahibi olduğu söylenemez.  Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) yetkililerinin verdiği bilgilere göre “Yeşil Yol “projesi 8 ili (Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Gümüşhane, Bayburt, Tokat) kapsayacak şekilde Kalkınma Bakanlığı, DOKAP ve yerel yönetimler işbirliği ile yürütülecek. Toplam 2600 km olacağı öngörülen ve Samsun-Sarp Sınır Kapısı arasındaki yayla ve turizm merkezlerini üst kottan birbirine bağlaması planlanan yolun yüzde 26’sı Karayolları Müdürlüğü’nün, yüzde 74’ü ise Özel İdare ve büyükşehir belediyelerinin yetkisi alanında.  Ayrıca Aksu, bu projenin sadece bir “yol”dan ibaret olmadığına da dikkat çekiyor. Çünkü Karadeniz’de yaylacılık yılın sadece üç ayında yapılıyor.  Yılın büyük kısmı karlar altında kalan bu yaylalara sadece üç ay süreyle hizmet verecek bir yola bu kadar büyük harcama yapılması bazılarına “rasyonel” gelmeyecek. Aslında Karadenizliler bütün bunları hem sahil yolu sürecinden hem de HES’lerden anlamış olmalı.

40 yaylayı 1 haftada gezmek (!)

Sadece para kazanmak içinse, yatırımın altyapısı oldukça riskli. Kimse, bir getirisi yoksa kendi parasını bile bile dağın başına gömmez. Ola ki, devlet parası söz konusu ise DOKAP Başkanı Ekrem Yüce’nin basına yansıyan sözlerine kulak vermek gerek. Ona göre bu proje, Karadeniz’in turist sayısını beşe katlayacak. Halkın tepkisi ise projeyi yanlış anladıklarından… Ege Denizi’ndeki ‘Mavi Yolculuk’ gibi, Doğu Karadeniz’de de ‘Yeşile Yolculuk’ güzergâhı oluşturmak istediklerini savunuyor: “Bu yolla 40 noktada turizm merkezleri; moteller, oteller, çim kayak tesisleri kurulacak. Yabancı bir turist 40 yaylayı bir haftalık zaman dilimi içerisinde gezebilecek. Böylelikle turistler sahile inmeden yayladan yaylaya rahatlıkla geçiş yapabilecek.”

Yol için dağlar yıkılıyor

Bu cümleyi biraz düşünün lütfen. 40 yaylayı bir haftada gezebilmek için her güne 5 yayla düşüyor!  Kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri arasında mola verse bile her yaylada duramaz. İsviçre’de Davos, Arosa ve Lenzerheide, farklı vadilerden ulaşılan günümüzün çok gelişmiş eski yaylalarıdır ve 1500 metre civarında konumlanmışlardır. Arosa ve Davos, 19.  yüzyılda demiryoluna bağlanmış, tek hat ama hâlâ trenler çalışıyor. Arosa-Davos arasındaki dağlar 1500-2000 metre yani Kaçkarlar’dan bin metre daha düşük. Yürüyerek bir vadiden diğerine dağları aşarak 10 saatte ulaşıyorsunuz. Tünel ve yol tekniğinin zirvede olduğu İsviçre’de kimse, dağları aşarak Arosa’yı Davos veya Lenzerheide’ye bağlamayı düşünmemiş. Zira böyle bir yolun dağları, bölgenin tabii güzelliğini yok edeceğini biliyorlar.  Kimse dağ yamaçlarına zarar vermek istememiş. Binlerce turist için dağlar çekim merkezidir. Arosa’dan, Davos veya Lenzerheide’ye gitmek istiyorsanız, vadiye inmek zorundasınız, çünkü yaylaları birbirine bağlayan yol yok.  Zira Arosa’ya gelen turist burada kalmaya gelir, Davos’a gitmek için değil. Arosa ve Davos’a yol var ama Griendelwald gibi yaylalara arabalar için yol yapılmamış. Sadece “finiküler” benzeri bir tren ile çıkabiliyorsunuz.  Dağlar geçit vermediği için değil, dağları yaralamamak için, yapmamışlar…

4

Hemşinliler: Bu yol ne için yapılıyor, anlatalım!

“Yeşil Yol” yöre halkının ihtiyaçlarından bihaber devletin sorumsuz, bilgisiz bürokratları ile rant ve imtiyaz tüccarlığından zenginleşmiş çıkar grubunu bir araya getiren “kalkınma” maskeli bir plan.  Sadece Doğu Karadeniz’in dirliği ile oynamıyor, ülkemizin en güzel dağları tehdit altında.  Nesillerdir malları olan yaylaları elinden alınacak olan Hemşinlilerin bu sürece seyirci kalacağını varsaymak saflık olur. “Yeşil Yol” projesine tepkilerini yansıtan bir kâğıt asmışlar her yere. Bakın ne diyorlar:

Amcam, halam, kardeşim,

Bu yaylalar bizim değil mi? Bu yol bizim için yapılıyor olsaydı, bize sorulmaz mıydı?

Bu yol ne için yapılıyor anlatalım:

Bunun adı YEŞİL YOL, yayla turizmini geliştirecekmiş, doğru değil.

Bu yol yayla turizmini geliştirmeyecek ama bizi yaylalarımızdan edecek.

Nasıl mı?

Her yaylanın en manzaralı yeri büyük otelcilere verilecek.

Bunun planlaması yapıldı. Yaylaya çalığın çocuğun şimdiki gibi gidemeyecek. Yaylalarda tapumuz yok.

Yayla evimiz için bizden kira isteyecekler. Bunun yasasını da çıkardılar, bugün yarın uygulamaya başlayacaklar.

Sen eğer kira ödemezsen, önce merayı işgal ettin diye ceza verecekler, sonra evini kamulaştırıp başkasına kiraya verecekler. Kanunda yazılı bunlar, biz uydurmadık.

Evini elinden alacaklar. Gidip otelde mi kalsın çocukların? Yoksa gençlere iş verecekler diye kendi yaylanda başkasına mı hizmet etsinler?

Yollar bitince yaylan otoban kenarındaki dinlenme tesisi gibi kalacak.

Gelen geçip gidecek. Duran sağa sola bakıp gidecek. Bunun yerel turizme nasıl bir katkısı olacak? Haydi diyelim gelen kalmak istedi; senin evini mi tercih edecek yoksa en manzaralı yerde inşa edilecek otel de mi kalacak?

Çobanlık yaptığın ovitler, piknikçilerden geçilmeyecek. Suyunu içtiğin puğarlar çöplüğe dönecek. Çöpleri devlet toplamayacak. O çöpleri de sen toplayacaksın.

Ayder’in durumunu görüyorsun işte!

Yol yapacaklar ya, çığları tutan coğrafyayı da değiştirecekler.

Her sene evlerimiz çığ tehlikesi altında kalacak!

Biz işgalci miyiz? Hangimizin yaylada tapusu var?

Halalar, teyzeler!

Yaylalar zaten tapulu yerimiz değil. Devlet bize git diyecek. Bizi bu güzel coğrafyanın işgalcisi olarak görüyorlar.

Pokutlulara sor: 150 yıl önce inşa edilmiş evlerini kullandılar diye ceza aldılar!

Bunların insafına kaldı halimiz. Biz Hemşinlinin gideceği başka bir yurdu var mı? Bizim olanı bizden almış olmayacaklar mı?

Şimdi bu yolu inşa ediyorlar; bu yola karşı durmazsan bütün bunlar çok kısa süre içinde gerçek olacak. Bu yola karşı durmazsan tüm bunlar olacak.

Destek ol, bu yolu yaptırmamalıyız!

Bir imza ver, bu yola “karşıyım” de!

Bu yazı zaman.com.tr/ den alınmıştır

5.ali yurttagul

 

 

Ali Yurttagül

İran’la anlaşma ABD Kongresi’ne takılmayacak

150714181425_iran_deal_624x351_afpABD Başkanı Barack Obama, İran’la varılan anlaşma için Kongre’de gerekli desteği sağladı.

Demokrat Barbara Mikulski, anlaşmaya destek verdiğini açıklayan 34. senatör oldu.

Cumhuriyetçilerin anlaşmanın ABD Kongresi’nden geçmesini önlemek için 100 üyeli Senato’nun ve 450 üyeli Temsilciler Meclisi’nin ikisinde de üçte iki çoğunluğa (67 senatör) ihtiyaçları vardı.

Obama, anlaşmayı reddeden bir tasarının Kongre’den geçmesi halinde bunu veto edeceğini söylemişti. Ancak Kongre’nin iki kanadının da (Temsilciler Meclisi ve Senato) böyle bir tasarıyı üçte iki çoğunlukla geçirmesi halinde Obama’nın veto yetkisi kalkıyordu.

Yedi senatörün daha tasarıya destek vermesi halinde ise Obama’nın veto yetkisini kullanmasına da gerek kalmayacak.

ABD Kongresi’nin ay sonunda anlaşmayı oylaması bekleniyor.

Seçim kampanyasında tartışılacak

ABD’deki BBC muhabiri Barbara Plett, Obama yönetiminin, Kongre’de daha fazla Demokrat senatörden destek almaya çalışacağını söylüyor. Plett’e göre bu durumda anlaşmaya Amerikan kamuoyunda da destek artabilir.

Plett ayrıca Cumhjuriyetçiler Kasım 2016’da yapılacak başkanlık seçimi için yürütülecek kampanya süresince İran’la anlaşmaya muhalefetlerini sürdüreceklerini vurguluyor.

İran, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin) ve Almanya’yla ile Temmuz ayında anlaşmaya varmıştı.

Anlaşma, uluslararası ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında, İran’ın nükleer faaliyetlerinin sınırlandırılmasını öngörüyor. Anlaşmanın uygulanmasına yönelik süreç Kasım ayında kadar başlamış olacak.

Tahran yönetimi Batılı ülkelerin şüphelerinin aksine nükleer silah sahibi olmaya çalıştığına yönelik iddiaları hep reddetmiş ve nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu vurgulamıştı.

‘Koza-İpek’ soruşturmasında gözaltına alınan yedi kişi serbest bırakıldı

koza-ipek-operasyonFethullah Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen İpek Koza Holding’e yapılan polis baskınında gözaltına alınan yedi kişi serbest bırakıldı.

Koza İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek’le birlikte toplamda sekiz kişi hakkında ‘Teröre mali destek‘ suçlamasıyla gözaltı kararı çıkarılmıştı.

Akın İpek, işleri için İngiltere’de bulunduğunu açıklamış, diğer yedi kişi ise gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlar arasında Koza Altın Genel Müdürü İsmet S.’de bulunuyordu.

Bu kişilerin tamamı bugün savcılıkça serbest bırakıldı. Bir kişiye ise adli kontrol şartı getirildi.

(Ajanslar)

Türkiye’den Libya’ya giden gemide silah yakalandı

libya-gemi-2Yunan sahil güvenlik yetkilileri, Türkiye’den Libya’ya giden bir yük gemisinde evraksız silah yakaladıklarını açıkladı. Ankara tüm silahların belgeli olduğunu savundu.

Reuters’ın haberine göre, beraberindeki yedi mürettebatla İskenderun limanından yola çıkan yük gemisi Libya’ya gittiği sırada Yunanistan’ın Girit adası açıklarında durduruldu.

Yunan sahil güvenlik yetkilileri tarafından Girit’teki Kandiye limanına götürülen gemide çok sayıda belgesiz silah yakalandı. Reuters’a konuşan bir Yunan yetkili mürettabatın sorgulanacağını ve geminin yükünün kontrol edileceğini söyledi.

BM Güvenlik Konseyi, 2011’de iç savaş başlaması üzerine Libya’ya silah ambargosu kararı almıştı.

Dışişleri Bakanlığı: Silahlar Libya’ya gitmiyor

Ankara ise gemide silah olduğunu doğruladı. Ancak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, silahların hepsinin belgeli olduğunu ve Sudan emniyet teşkilatıyla Lübnan’a gönderildiğini belirtti. Bilgiç, gemide Libya’ya gönderilen inşaat malzemeleri olduğunu da ekledi.

Bilgiç, gemide bulunan malzeme ve silahları şöyle açıkladı: “Gümrük beyannamesinde gemiye Libya’ya yönelik çimento karıştırıcı aracın yanı sıra Beyrut limanında teslim edilmek üzere Sudan polis teşkilatına legal olarak ihracat izni verilmiş 492 bin silah kurşunu ile Lübnan’a ihraç olunan 4 bin 900 yivsiz av tüfeği ile hasır komodin cinsi eşyanın yüklendiği anlaşılmaktadır. Yivsiz spor ve av tüfekleri ise pek çok ülkede olduğu şekilde ülkemizde de 5201 sayılı yasa ile belirlenen ve ihracı Ulusal Koruma Bakanlığı’nın ön iznine tabi olan silahlar kapsamında olmayıp, anılan ülkelere ihracı tamamiyle legal çerçevede gerçekleştirilmektedir.”

‘Gerekli tedbirleri alırız’

Geminin sahibi olan şirketin de esasen Yunanistan’ın Pire şehrinde kayıtlı olduğunu belirten Bilgiç, geminin Gazimağusa limanından çıkışla 25 Ağustos günü İskenderun limanına geldiğini ve 29 Ağustos günü buradan ayrıldığını söyledi.

Bilgiç şöyle devam etti: “Yunan makamlarınca yapılacak inceleme neticesinde, anılan malzemenin gümrük beyannamesinde belirtilenin dışında alıcılara gittiğinin tespiti ve bunun makamlarımızla paylaşılması halinde tabiatıyla bu hususta alınabilecek tedbirler bulunmaktadır.”

‘Gemi Bolivya bandıralı’

Yunanistan resmi haber ajansı ANA-MPA da yakalanan geminin Bolivya bandıralı ‘Haddad 1’ olduğunu, mürettabatın da Suriye, Mısır ve Hindistan vatandaşlarından oluştuğunu yazdı.

Sekiz yıldır adalet yok: Dink davasında bilirkişi olarak zabıt katibi görevlendirildi

hrant-dink-davasinda-flas-gelisme_mAgos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davada, bilirkişi isteğine TÜBİTAK’ın olumsuz cevap vermesi üzerine görüntüleri inceleme işi için zabıt kâtipliği yapan Murat Güngördü görevlendirildi.

Cumhuriyet’ten Canan Coşkun’un haberine göre, mahkemenin cinayetin işlendiği sırada sanık Ogün Samast’ın arkasından geldiği ileri sürülen kişinin sanıklardan Osman Hayal olup olmadığının tespiti ile ilgili TÜBİTAK ‘bilirkişilik yapabilecek ehliyette personeli’ bulunmadığı cevabını verince, görüntüleri inceleme işi için İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde zabıt kâtipliği yapan Murat Güngördü’ye görevlendirildi.

Zabıt kâtibi bilirkişi Güngördü, 24 Ağustos 2015 tarihinde hazırladığı ilk raporda, görüntülerdeki yanlış kişiyi inceleyince 1 Eylül tarihinde ikinci bir rapor daha hazırladı.

Kâtip Güngördü, her iki raporda da söz konusu kişinin Osman Hayal olup olmadığıyla ilgili herhangi bir bilgiye yer vermezken, görüntüleri yazılı hale dökmekle yetindi.

Sekizinci yılına giren ve bugün yapılacak duruşmayla devam edilecek Dink davasında, olay günü cinayetin faili Ogün Samast’ın arkasından gelen kişinin Osman Hayal olup olmadığı halen belirsiz.