Ana Sayfa Blog Sayfa 3548

“Katil ve Hırsız Erdoğan” manşetini atan gazetecilere 11 ay 20’şer gün hapis!

BirGün yöneticileri Barış İnce, Berkant Gültekin ve Can Uğur, “Katil ve Hırsız Erdoğan” manşeti nedeniyle açılan Cumhurbaşkanı’na hakaret davasında 11 ay 20’er gün hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza mahkeme tarafından ertelendi. Çağlayan’daki İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde duruşma, izleyicilerin çokluğu nedeniyle büyük duruşma salonunda görüldü.

25

Bianet’den Elif Akgül’ün haberine göre BirGün yöneticileri Barış İnce, Berkant Gültekin ve Can Uğur hakkında “Katil hırsız Erdoğan” manşetinden dolayı “Cumhurbaşkanı’na hakaret”suçlamasıyla açılan davada gazeteciler 11 ay 20’şer gün hapis cezasına çarptırıldı.

Özgürlük ve Dayanışma Partisi Eş Genel Başkanı Alper Taş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Fikri Sağlar, Zeynep Altıok Akatlı, İlhan Cihaner ile çok sayıda gazeteci ve okuyucu davayı izlemek için adliyedeydi.

Duruşmada konuşan, yargılanan gazetecilerden BirGün Yazıişleri Müdürü Berkant Gültekin, “Slogan manşet suç değil siyasi eleştiridir. İlk duruşmada da ifade ettik. Erdoğan hukuki olarak olmasa da siyasi olarak suçludur. Ülkedeki gençlerin ölümünden sorumludur Erdoğan” dedi.

26

Gültekin “Eğer olumsuz bir karar olursa da şunu söyleyeyim; Adaletin ayağı topaldır. Er geç gelecektir” şeklinde konuştu.

Can Uğur ise manşetlerinin arkasında olduklarını belirterek “Öldürülen gencecik çocukların, evlerden çıkan paralara karşı kamuoyunun sesi olmaya çalıştık” dedi.

Barış İnce de “Daha önce söylediklerimi tekrara gerek yok. ‘Hırsız katil Erdoğan’ sloganı nedeniyle insanlar tutuklanmıştı. Buna ilgi çekmek istedik” diyerek beraat talep etti.

Kararın ardından basın açıklaması yapan gazetecilerden Berkan Gültekin, kararla ilgili “Bizim için yüzağartıcı bir suçtur” dedi. Gültekin “Utanmıyoruz çekinmiyoruz. yargı tutuklanmış vaziyette. Bize verilen bu ceza sadece teferruattır” dedi.

Can Uğur ise, “Bu davada bize verilen karar şeref madalyasıdır” diye konuştu.

 

(Bianet)

350.org, Paris İklim Zirvesi’nde “fosilsiz gelecek” toplantısı düzenledi

350.org Hareketi, Mayıs 2016’da başlayacak olan küresel eylemleri duyurmak için bugün (10 Aralık Perşembe) Paris’te İklim Zirvesinde bir basın toplantısı gerçekleştirdi. 350.org’un kampanyasının kapsamında Türkiye de var.

350.org Küresel Yöneticisi Payal Parekh
350.org Küresel Yöneticisi Payal Parekh

Dünya’nın dört bir yanından iklim adaleti konusunda çalışmalar yürüten sosyal hareketlerin katılımıyla 2016 Mayıs’ında fosil yakıtları yer altında tutmak ve %100 yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak için şiddetsiz eylemler yapılacağının açıklandığı basın toplantısında, 350.org Küresel Yöneticisi Payal Parekh ve Greenpeace Uluslararası Direktörü Kumi Naidoo ile beraber Türkiye’den Ekoloji Kolektifi üyesi Cem Gündoğan, medya ve kamuoyu ile görüşlerini paylaştı. Basın toplantısına aynı zamanda Nijerya’dan Nnimo Bassey ve Filipinler’den Lidy Nacpil de katıldı.

İlk eylem 12 Aralık’ta Paris’te

Türkiye dahil birçok ülkede Mayıs’ta arasında kömür ve termik santral karşıtı doğrudan barışçıl eylemler yapacaklarını ifade eden 350.org’dan Payal Parekh, “Dünyanın dört bir yanından insanlar bir araya gelerek 2016’da fosil yakıt endüstrisinin peşini bırakmayacak. İlk eylemimiz de 12 Aralık’ta burada, Paris’te olacak.” dedi.

50
Greenpeace Uluslararası Direktörü Kumi Naidoo

Greenpeace’den Kumi Naidoo ise, gelecek yıllardan itibaren, eylemliliklerini stratejik olarak planlayacaklarını, Sadece karbon emisyonlarına sebep olan fosil yakıt şirketlerini değil bu şirketlerin doğayı kirletmesinde sorumluluğu olan karar vericileri de hedef alacaklarını belirterek ekledi, “Liderler, önümüzdeki birkaç saatte olabilecek en iddialı anlaşmayı yapmalarını istediğimizi anlamalılar. Fakat Paris’ten ne çıkarsa çıksın fark etmez, herkes için temiz, adil ve sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji odaklı gelecek mücadelemiz başladı ve bu mücadele durdurulamaz.”

Türkiye’den Ekoloji Kolektifi adına toplantıya katılan Cem Gündoğan, ise şöyle konuştu;

46-cemgundogan
Ekoloji Kolektifi adına toplantıya katılan Cem Gündoğan

“İklim sorununun, toplumumuzda, ekonomimizde ve dünyamızda yapmamız gereken sistematik dönüşümden başka çözümü olamaz.
Yetmişten fazla kömür santrali planı ile Türkiye, dünyada en çok kömür santrali yapmayı amaçlayan dördüncü ülke. Emisyonlarımızın yaklaşık yüzde 33’ünden de kömür sorumlu.

Kömür sadece iklim değişikliğini tetiklemiyor, aynı zamanda yereldeki iklim adaleti mücadelelerinin de önüne engeller çıkarıyor. Kamu sağlığına zarar veriyor, kamu bütçesini sömürüyor ve geleceğimizi yüksek karbonlu ekonomiye bağımlı hale getiriyor.

Bizler bu politikalara karşı çıkıyoruz, yerel hareketler bu politikalara karşı çıkıyor. Örneğin bu sabah Balıkesir’de yerel hareketler yeni planlanan bir termik santral projesine karşı protesto düzenliyor.

Kömüre dayalı geleceği reddediyoruz, biz iklim kaosunu değil yaşamı seçiyoruz.”

Basın Toplantısını İzlemek için:

Yarım saat süren basın toplantısını tamamını bu link üzerinden izlemek mümkün.

(Yeşil Gazete)

 

Türkiye’nin ilk Yavaş Köy adayı İzmir Çeşme’ye bağlı Germiyan oldu

Yerel değerleri korumaya yönelik bir akım olan Slow Food için başvuruda bulunulan ve kabul edilmesi halinde Türkiye’nin ilk Slow Food (Yavaş) Köyü olacak İzmir’in Çeşme ilçesindeki Germiyan Mahallesi’nde çalışmalar hızlandı.

44

Merkezi İtalya’da olan ve tüm dünyaya yayılmış bir örgütlenme modeli olan Slow Food, Türkiye’de de gittikçe yaygınlaşıyor. Slow Food için aday olunan İzmir’in Çeşme ilçesindeki Germiyan Mahallesi’ni de ayrı bir heyecan yaşanıyor. Mahalle’de çalışmalar adım adım devam ederken, Germiyan, başvurusu kabul edilmesi halinde ise Türkiye’nin ilk Slow Food Köyü olarak kayıtlara geçecek. Bu unvan, Germiyan’ın yeni yasayla birlikte mahalle olmasına rağmen aynı kalacak.

Germiyan’ın yerel değerlerinin korunması için yoğun çaba gösteren Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Germiyan Slow Food Topluluğu Sözcüsü Yrd. Doç. Dr. Engin Önen, çağımızda beslenme ve gıda konusunda ciddi kaygılar olduğunu ifade ederek, “Bundan dolayı dünyada ’Slow Food’ adıyla başlayan bir akım var. Belli ölçüde, endüstriyel ürünlere karşı gerçek, temiz gıdayı öne çıkarmaya yönelik bir akım. Aynı zamanda yerel değerleri korumaya yönelik bir akım. Merkezi İtalya’da ama tüm dünyaya yayılmış bir örgütlenme modeli” dedi.

Şu anda aday durumundayız. Köyden 25 üyemiz var. Grubun sözcülüğünü ben yapıyorum diyen Önen, “Yılda 6 kez Slow Food konseptine uygun etkinlikler gerçekleştireceğiz. Eğitim, festival, ev ve ot yemekleri gibi bir takım etkinlikler yapacağız” şeklinde konuştu.

Germiyan Köyü’nde, Toprak Ana (Terra Madre) Günü çerçevesinde  12 Aralık Cumartesi günü, İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası’nda etkinlikler de gerçekleştirilecek.

 

(İHA)

İngiliz askerler, Suriye’ye müdahale kararı üzerine madalyalarını iade etti

Irak, Libya ve Afganistan’da savaşan emekli İngiliz askerler, İngiltere hükumetinin Suriye’de IŞİD hedeflerini vurma kararından sonra aldıkları madalyaları başbakanlık binası önünde iade etti.

43

Downing Street’deki başbakanlık binası önünde toplanan İngiliz askerler hükümetin Suriye’de Daeş hedeflerini vurma kararına duydukları tepkiyi dile getirdi. Barış için Emekli Askerler (Veterans for Peace) sweatshirtleri ile Başkanlık Binası önüne gelen eski askerler, “Savaş, organize bir suç eylemidir. Savaşta masum, sivil ve kendisini koruyamayacak durumdaki pek çok insan katlediliyor. Daha fazla kan dökülmesini değil barışın gelmesini istiyoruz” diyerek askerlik madalyalarını bina önüne attılar.

Yere fırlatılan madalyalar güvenlik görevlisi tarafından alınarak başbakanlık ofisine götürüldü. Parlamentoda yapılan oylamada 397 milletvekili hava operasyonalarına Evet, 233 vekil de Hayır dedi.

Bu arada yapılan kamuoyu araştırmalarına göre İngiliz halkının Suriye’de hava operasyonlarına katılmaya yönelik desteği yüzde 7 oranında azaldı. Son araştırmada halkın yüzde 44’ü destek verirken yüzde 36’sı karşı çıktı.

 

(Euronews, Yeşil Gazete)

Almanya’da kadın hakeme cinsiyetçi söylemde bulunan futbolcuya 5 maç ceza

Almanya’nın Fortuna Düsseldorf takımında forma giyen Kerem Demirbay‘a kadın hakeme yönelik cinsiyetçi söylemlerimden dolayı 5 hafta oynamama cezası verildi.

41

Almanya İkinci Futbol Ligi takımlarından Fortuna Düsseldorf’ta forma giyen Demirbay’a, kadın hakem Bibiana Steinhaus ile ilgili kendisini kırmızı kart ile ihraç ettiği maçın ardından, “Erkek futbolunda kadınların işi yok” beyanında bulunmuştu. Daha sonra bu sözü nedeniyle özür dileyen ve hakemi de telefonla arayacak bizzat özür dilediğini belirten futbolcu cezadan kurtulamadı.

Almanya Futbol Federasyonu’ndan (DFB) yapılan açıklamaya göre Spor Mahkemesi, kontrol komitesinin talebiyle 22 yaşındaki futbolcuyu sportmenliğe aykırı davranışından dolayı 5 hafta oynamama cezasına çarptırdı. Kerem Demirbay’a verilen cezanın 11 Ocak 2016’ya kadar geçerli olduğu kaydedildi.

DFB Spor Mahkemesi Başkanı Hans Lorenz, cezanın federasyon yönetmeliğinin ayrımcılık maddesinin içeriğine göre verildiğini söyledi.

Ceza süresi dolduktan sonra Kerem’in yeniden karşılaşmalarda forma giyebileceğini ifade eden Lorenz, ceza verilirken futbolcunun kadın hakemden özür dilemesi, sarf ettiği sözlerden dolayı üzüntü duyması, kulüpten para cezası alması ve gönüllü bir şekilde kızlar arasında oynanan maçı yönetmesinin göz önüne alındığını belirtti.

42

Kerem Demirbay, 29 Kasım’da oynanan FSV Frankfurt-Fortuna Düsseldorf karşılaşmasının 85. dakikasında ikinci sarı karttan kırmızı kart görmesinin ardından maçın hakemi Bibiana Steinhaus’a yönelik, “Erkek futbolunda kadınların işi olmadığını düşünüyorum” ifadesini kullanmış, kadın hakem de bu sözleri maç tutanağına eklemişti.

22 yaşındaki futbolcu daha sonra kendi klup başkanının da önerisi ile genç kadınlar kategorisinde mücadele eden SSVg 06 Hagen ile Blau Weiss Langenberg takımları arasında oynanan maçta hakemlik yapmıştı.

 

(Yeşil Gazete, Fanatik)

İzlandalılar “tamamen duygusal” nedenlerle Sümer dinine geçiyor

Son iki haftada 3 binden fazla İzlandalı’nın Sümerlerin tanrılarına inanan Zuizm hareketine üye olduğu belirtildi. Bu rakam ülke nüfusunun %1’ine denk geliyor.

40

İzlandalıların din değiştirmesinin nedeni ise inançtan öte, devletin topladığı din vergisine duyulan tepki. İzlanda’da herkesten yıllık yaklaşık 80 Amerikan doları din vergisi toplanıyor. Bu vergi, devlette kayıtlı olan dini kurumlara dağıtılıyor. İzlanda’da ayrıca herkesin dinini resmi kurumlara bildirme zorunluluğu var.

Vergiye tepki duyanlar, 2013 yılında Zuizm hareketini dini kurum olarak kayıt ettirmişti. Ancak yeterli aktivite yapılmaması nedeniyle Zuizm’in lisansı iptal edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bunun üzerine Zuizm hareketi, üyelerinin ödedikleri din vergilerinin iade edileceğini duyurdu. Ancak vergi idaresi, geri ödeme yapılması durumunda bu miktardan gelir vergisi kesileceğini söylüyor.

39

Bazı siyasiler Zuizm’in gerçek bir din olmadığını savunarak, lisansının iptalini istiyor. Zuizm hareketinin agnostik (bilinmezci) olduğunu söyleyen sözcüsü Sveinn Thohallsson ise lisans iptali iseteyenlere karşı “Gerçek bir dini kurum nedir? İnancı nasıl ölçersiniz?” sorusunu yöneltiyor.

Ülke nüfusunun dörtte üçü, İzlanda’nın Evanjelik Lutheran Kilisesi’ne üye. Ülkede kilise vergisinden yararlanan yaklaşık 40 dini kurum bulunuyor. Kamuoyu yoklamaları, nüfusun yaklaşık %55’inin din vergisinin kaldırılmasından yana olduğunu gösteriyor.

 

(BBC Türkçe)

Yılın kişisi, “Angela Merkel”

0

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Time dergisi tarafından ‘Yılın Kişisi‘ (Person of the Year) seçildi. İkinci sırada ise IŞİD terör örgütünün lideri El Bağdadi’nin yer alması dikkat çekti.

38

Dergi kapağında Merkel’in seçimini, “Özgür dünyanın Başbakanı‘ başlığıyla duyurdu. Time dergisi, Merkel’in ‘yılın kişisi‘ seçilmesini, Yunanistan’ın iflasına karşı mücadelede, sığınmacı krizinde ve Paris’teki terör saldırıları sonrasında ülkesindeki güçlü direnişe rağmen kararlı politikalar izlediği gerekçesine dayandırdı. Merkel’in Euro ve Ukrayna krizlerindeki tutumunu da öven dergi, gerekçesinde “Merkel’in kişiliğinde insancıllık, iyilik, hoşgörü gibi değerler ifade buluyor, Almanya’nın büyük gücünün tahrip yerine, kurtarmak için nasıl kullanılabileceğini gösteriyor‘ ifadesine yer verdi.

37

Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert, Time’ın seçimini, “Başbakan’ın bunu daha iyi bir Almanya ve daha iyi bir Avrupa için yürüttüğü siyasi çalışmalarda bir teşvik olarak göreceğine eminim“ diye değerlendirdi.

Time’ın listesinde ikinci sırada IŞİD terör örgütünün lideri ve sözde İslam Devleti’nin halifesi Ebubekir El Bağdadi yer aldı. Üçüncü sırada ABD’de Cumhuriyetçilerin tartışmalı başkan adayı Donald Trump, dördüncü sırada ise Amerikan yurttaşlık hakları hareketi “Black Lives Matter“ bulunuyor.

1927 yılından bu yana ‘yılın kişisi’ni seçen Time dergisinin sıralamasında ahlaki ölçütlerden ziyade siyasi nüfuz baz alınıyor. Geçen yıl Ebola salgınına karşı mücadele eden tabipler, 2013 yılında da Papa Françesko ‘Yılın Kişisi’ seçilmişti.

(Deutsche Welle Türkçe)

 

 

Paris’te iklim için son iki gün

Paris’teki BM İklim Zirvesi yarın sona eriyor. İklim değişikliğiyle etkin bir mücadele sağlayacak ve küresel ısınmayı önleyecek kapsamlı bir anlaşmaya varılabilmesi için görüşmeler son dönemece girdi.

35

Fransa’nın başkenti Paris’te 30 Kasım’da başlayan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Taraflar Konferansı (COP 21), dünya genelinde iklim değişikliği konusunda yeni bir dönemin kapısını aralamaya çalışıyor. Zirvede, 2020’de sona erecek Kyoto Sözleşmesi sonrasında geçerli olacak dünyadaki yeni iklim, enerji ve tarım politikalarının çerçevesi çiziliyor.

Fabius: ‘Yeni taslak üzerinde çalışıyoruz’

Konferans başkanı, ev sahibi Fransa’nın Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, dün hazırlanan ve eleştiri toplayan anlaşma taslağı yerine bir yenisi üzerinde çalışıldığını açıkladı. Mevcut taslak, can alıcı konuları geçiştirdiği gerekçesiyle eleştiriliyor.

AB: ‘Kırmızı çizgilerimiz aşıldı’

AB adına açıklama yapan Lüksemburg Dışişleri Bakanı Carole Dieschbourg, taslağı yeterli bulmadıklarını söyledi. “Bazı noktalarda kırmızı çizgilerimiz aşıldı” diyen Dieschbourg, ulusal iklim hedeflerinin 5 yılda bir kontrol edilmesini öngören mekanizmanın gevşetildiğini savundu. Carole Dieschbourg, ilk revizyon tarihi olarak 2021 üzerinde durulmasına rağmen taslak metnine opsiyon olarak 2023 ve 2024’ün de eklenmesini eleştirdi.

36

‘Sanayileşmiş ülkelerin tarihi sorumluluğu’

Gelişmekte olan ülkelerin grubu olan G77 adına açıklama Güney Afrika Çevre Bakanı Edna Molewa tarafından yapıldı. Küresel ısınmada sanayileşmiş ülkelerin tarihi sorumluluğuna işaret eden Molewa, anlaşmanın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin yaptığı gibi gelişmekte olan ve sanayileşmiş ülkeler arasındaki ayrımı net bir şekilde yapması gerektiğini söyledi. Güney Afrika Çevre Bakanı Edna Molewa, taslağın yoksul ülkelere sağlanacak mali yardımın nasıl artırılacağı konusunu belirsiz bıraktığını kaydetti.

Almanya Çevre Bakanı Barbara Hendricks, “Ortaya çıkan tasarı ileri doğru atılmış önemli bir adım. Ancak henüz nihai olarak hedeflenen belgeden söz edemeyiz” dedi.

‘Cılız bir anlaşmayla yetinmeyeceğiz’

100’den fazla ülkenin temsilcisi, zirveden geniş kapsamlı sorumluluklar öngören bir anlaşmanın çıkması için ittifak kurdu. İttifaka AB, ABD, en az gelişmiş ülkeler grubu, Ada devletleri, Meksiko ve Kolombiya dahil. “Hırslılar Koalisyonu” (high ambition coalition) adını benimseyen ittifakın sözcülerinden, Marshall Adaları’nın Dışişleri Bakanı Tony de Brum, “Cılız bir anlaşmayla yetinmeyeceğiz” dedi.

 

(Deutsche Welle Türkçe)

Altın Portakal’ın ardından Altın Koza’nın da adı değişiyor

Altın Portakal Film Festivali’nin adının Antalya Film Festivali olarak değiştirilmesinin ardından şimdi de Adana Altın Koza Film Festivali’nde benzer bir değişiklik gündemde.

34

DHA’dan Murat Kibritoğlu’nun haberine göre Adana Büyükşehir Belediye Başkanı MHP’li Hüseyin Sözlü, Altın Koza Film Festivali’nin adının ‘Uluslararası Adana Film Festivali’ olarak değiştirilmesi için çalışma başlattıklarını söyledi.

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi’nde konuşan Başkan Hüseyin Sözlü, Altın Koza Film Festivali’nin Adana’nın sembollerinden biri olduğunu belirtti. Festivalde büyük ödülün ‘Altın Koza Ödülü’ olarak verilmeye devam edilmesinin planlandığını kaydeden Sözlü şöyle konuştu:

“Önümüzdeki yıl 23’üncüsü gerçekleştirilecek ‘Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nin adı, kentin daha iyi tanıtılması için ‘Uluslararası Adana Film Festivali’ olarak değiştirilecek. Ancak büyük ödül ‘Altın Koza Ödülü’ olarak verilecek. Böylece festivalin şehrimizin mesajını daha iyi vereceğini, bu isimle anılmasının kente daha iyi katkı koyacağını düşünüyorum. Söz konusu isim değişikliği için gerekli çalışmaları başlattık.”

(DHA, Radikal)

Toprak Ana Günü – Nedim Atilla

Bu yazı egedesonsoz.com/ dan alınmıştır

Türkiye’deki kurucularından biri olmakla her zaman gurur duyduğum Slow Food Hareketi’nin temsilcileri olarak şu günlerde son derece sevinçliyiz. 2007’de sadece bir “hareket” olarak başlayan Slow Food artık Türkiye’deki 23 convivium ile Aralık ayının ikinci haftasında Terra Madre’yi coşkuyla kutluyor…

33

Hiç tanımayan, ilk kez okuyan olmuştur diye önce kavramları açalım. Ne demek “slow” ne demek “Yavaşlık“? Slow Food’un amblemi salyangoz… “Yavaşlık” kavramının her şeyi salyangoz hızıyla yapmak demek değil, tersine hayatın farklı alanlarındaki aktiviteleri daha tatmin edici şekilde ve doğru hızda gerçekleştirmek demek…

1986’da başlayan ve 1989’da kuruluşu tamamlanan Slow Food hareketi, İtalya’da Carlo Petrini ve bir grup arkadaşının; bölgesel geleneklerin, iyi gıdanın ve yemek kültürünün peşine düşmesiyle başlamıştı. Gıdanın üretim süreçlerinin yanında bunun insan, toplum, kültür ve yaşam tarzıyla olan ilişkileri de ortaya çıkmaya başlamıştır. Slow Food yemek kültürünün hızlanan hayatlara paralel olarak dönüştüğü ve unutulmaya başladığı zamanımızda herkesi “yavaşlamaya” davet eder. Endüstrileşmenin motorize ettiği hayatlarda “hız” kaçınılmazdır. Bu hız; kültürel ve geleneksel olanı geride bırakırken bireylerin içine işler ve “fast food” ile midemize kadar girer.

Modern toplumda sokakta rastladığımız en tipik insan karakteri, tatminsiz, yüksek stres düzeyine sahip olanlar. Ne güzel demiştir Milan Kundera: “..yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. Yavaşlıkla anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan inan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır…”

Farklı kültürlerin hayat anlayışı daha derinlemesine öğrenildikçe ve modern hız toplumunun sakıncaları bir bir görüldükçe geleneksel toplumlarda binlerce yıldır bilgelerin savunduğu ve Abraham Maslow gibi modern psikologların zirve deneyim olarak adlandırdığı “ân’ı yaşama- carpe diem” deneyiminin önemi tekrar anlaşılmaya başlanmıştır.

Şu söyleme dikkatinizi çekmek isterim: “Çevremizdeki tüm insanlar (hiçbir şey ifade etmeyen) hiperaktivitenin sinir bozucu durumundayken biz, kendimize duyduğumuz güvenle yavaşlayacağız. Çevrenizdekiler hızlanırken siz yavaşlarsanız bizden birisiniz demektir. Diğerlerinden biri değil bizden biri olduğunuz için gurur duyun. Çünkü diğerleri hızlı biz ise yavaşız. Yapmaya değer bir şey varsa onu yavaşça yapmaya da değer”.

30

Slow Food bu hız karşısında yitirdiklerimizi fark etmek için mutfaktan başlayarak şehre kadar büyüyen bir ölçekte, gıdanın, yemek kültürünün ve damak zevkinin keşfiyle “yavaşlamanın” kapısını aralar. Hızlı hayatın mutfak temelinden sorgulanmasıyla dönüşümün başlayacağını düşünen bu hareketin 3 temel prensibi vardır:

İYİ (GOOD): Kaliteli, lezzetli, sağlıklı gıda
TEMİZ (CLEAN): Doğaya duyarlı üretilmiş gıda
ADİL (FAIR): Üreticinin emeğini karşılayan, her tüketiciye uygun fiyatlandırma.

Uluslararası ölçekten yerele kadar inen örgütlenmesiyle 150 ülkeye yayılmış olan bu hareket coğrafyaya ve kültüre özgü olduğu kadar kapsayıcı bir çatı oluşturmaktadır. Biyoçeşitlilik Vakfı, Terra Madre (Toprak Ana) Kutlamaları,Gastronomi Üniversitesi gibi etkinliklerle sürüyor…

***

Yıllardır arkadaş grupları ile kutlanmakta olan Terra Madre yani “Toprak Ana Günü” bu yıl daha geniş bir kutlanıyor.

Bu yılki Toprak Ana Günü etkinlikleri Tire’de 50 yıldır, “İyi-Temiz ve Adil” dondurma üreten Ayhan Taran’a “Terra Madre Ödülü” verilmesiyle başladı.

32

İzmir Bardacık Birliği ve Foça Zeytindalı Birliği öncülüğünde Tireli üreticiler, Türkiye’nin ilk slow food köyü olmakta kararlı Germiyan köylüleri ve Foça Yeryüzü Pazarı üyeleri ile 12 Aralık Cumartesi günü Tarihi Havagazı Fabrikasında olacaklar.

Etkinlik gün boyu devam edecek. Ülkemizin önde gelen gıda kültürü araştırmacısı Ahmet Uhri, “Ekmek ve Uygarlık”, Uluslararası Slow Food Konseyi Üyesi Defne Koryürek “Slow Food Nedir?” konulu söyleşiler yapacak… İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğinde gerçekleşecek etkinlikte bir trio konseri, özel film gösterimleri, Germiyan otları sergisi, gün boyu sürecek tadımlar da olacak.

Pazar günü ise etkinliğin merkezi Foça Yeryüzü Pazarı olacak…. Herkesi yavaşlamaya ve cumartesi günü Havagazı Fabrikası’na, Pazar günü de Foça’ya bekliyoruz…

Bu yazı egedesonsoz.com/ dan alınmıştır

29-Nedim-Atilla

 

 

Nedim Atilla