Ana Sayfa Blog Sayfa 2593

Versus Art Project’ten yeni sergi: “Future Unforgettable”

Versus Art Project, 7 Mart – 13 Nisan 2019 tarihleri arasında Fırat Arapoğlu küratörlüğünde, Future Unforgettable isimli sergisiyle Bulgar sanatçı Krassimir Terziev’i ağırlıyor.

Sanatçı Future Unforgettable sergisiyle insanın Ay’a ilk ayak bastığı günden içinde bulunduğumuz ‘Mars’a Seyahat’ dönemine kadar geçen yaklaşık yarım yüzyıllık bir süreyi kendi lensleri üzerinden paylaşıyor. Video/film, fotoğraf, resim/desen gibi teknik ve ifade araçlarını bir arada kullanarak zaman ve mekân arasındaki ilişkiyi şeffaflaştırıp, yeni bir geçici-hakikat üretiyor.

Sanatçının işleri daha önce Türkiye’de SALT, Antrepo İstanbul, Bilsart, 3. Mardin Bienali, 6. Çanakkale Bienali, Gaia Gallery, Evin Sanat gibi farklı müze, galeri ve bienallerde ve yurt dışında TATE Modern, Antwerp Museum of Contemporary Art (MUHKA), Budapeşte Kunsthalle Mucsarnok, Berlin Akademie der Kunste, Sofya Institute of Contemporary Art, The National Gallery, Amsterdam Stedelijk Museum ve Ljubljana Moderna Galerija gibi dünya çapında müze ve sanat kurumlarında gösterildi. Centre Pompidou, Arteast 2000+, Moderna Galerija Ljubljana, Sofia City Art Gallery, Kunstsammlung Hypovereinsbank ise Krassimir’in eserlerinin yer aldığı özel koleksiyonların başında geliyor.

Bulgaristan’da 1990’lı yıllarda klasik medyadan dijitale geçen ilk sanatçılardan olan Terziev, bu platformu hem aygıtı hem konusu hem de sonucunda üretmek istediği eserin kendisi olarak kullanıyor.

Future Unforgettable

Kozmik atıklar, teknolojik unsurlar, astronot üniformaları ve ikonları, sanatçının insan ve makine arasındaki felsefi çatışmayı konu edinen çalışmalarında devamlı olarak kullandığı ana motiflerden. 

Sergide görsel kayıtlar, işitsel kurgular ve sinematik dili, yeni anlatım teknikleriyle birleştirirken şu soruları da gündeme getiriyor:

‘Sahiden, biz bu dönemi geride bıraktık mı?’

‘Uzay, içini Dünya’nın çöpleri ve insanın geleceğe dair hayalleri ile doldurabileceği kadar uzak mı, yoksa elimizdeki mobil gereçlerle her gün erişebileceğimiz, Mars’ın yüzeyinden binlerce görsel ve işitsel veri toplayabileceğimiz kadar yakın mı?’

‘Gün-gece, geçmiş ve geleceğin olmadığı bir senaryoda otoriteryen tutumlar, klişeleşmiş̧ toplumsal yapılar, insanlık, ulus ve kültür gibi kavramlara yer var mı?’ 

(Yeşil Gazete)



Atlas 11 yaşında ve 15 Mart’ta iklim için okul grevinde!

İklim değişikliğinin nedenlerine karşı harekete geçmek için neler bilmek gerekir?

Bilim insanlarının gezegen üzerindeki her türlü yaşamın tehlikede olduğunu söylemesi neden yeterli olmasın? Çocuklarsa bunun da ötesinde iklim krizinin nedenlerini biliyorlar ve geleceklerinin biz yetişkinlere bırakılamayacak kadar tehlikede olduğunu gördüler. Harekete geçtiler. 72 ülkeden çocuklar ve gençler 716 farklı etkinlikle, Greta Thunberg’in 15 Mart için yaptığı büyük okul bırakma eylemine destek vereceğini, #schoolstrike4climate (#iklimiçinokulgrevi) ‘nin online haritasından duyurdular.

11 yaşındaki Atlas Sarrafoğlu, okul grevi çağrısını İstanbul için yapan iklim eylemcilerinden biri. İstanbul’da yaşıyor ve 7. sınıf öğrencisi. 15 Mart’ta Bebek Park’ında yapacağı eylemi kendi facebook hesabında duyurdu ve çağrısını yapmaya devam ediyor. Yeşil Gazete’nin tanışma ve röportaj yapma önerisini kabul etmesine çok sevindik ve okul çıkışında evlerinde buluşup 15 Mart ve iklim krizine dair yapmak istediklerinden konuştuk.

Bahar: Merhaba Atlas, iklim kriziyle ilgilenmeye nasıl başladın?

Atlas: Ben bu işe öncelikle iklim değişikliğinin baş nedenlerinden dolayı başlamak istedim. Yani Dünya’nın şu anki durumuyla ileriki durumunun aynı olacağından emin değilim. Yani eğer böyle devam ederse çok az bir ömrü kaldı.

İklim değişikliği ayrıca çok ısı yaptığı için buzullar da eriyor ve buzullar eridiğinde fazladan gelen su seviyesi yükseldiği için adaları aşağıda bırakıyor. Ben bir fotoğraf görmüştüm, bir adada fakat adanın hiçbir çimeni, toprağı gözükmüyor; evler sadece birkaç çubuk zerresi üzerinde duruyor ve orada yaşıyorlar. Tarım yapabilecekleri hiçbir toprağı yok. Evlerine sadece o köprülerle gidebiliyorlar. Çok acayip, yani çok garibime gitti ve buzulların erimesi böyle devam ederse…

Bir tane daha fotoğraf görmüştüm. Onda da Dünya’nın yarısından fazlası sular altındaydı. Yani yeni Dünya Haritası. Türkiye vardı; ama Amerika’nın çoğu tarafı yoktu, özellikle Atlantis kısmı. Çok ilgincime gitti. Çok ilginçti.  Greta’nın bir sürü videosunu izledim bu yüzden. Bir sürü yazısını okudum özellikle Açık Radyo’dan. Çok sevdiğim bir lafı oldu. 2075’te bir yaşına girecekmiş, hatırlamıyorum şu an kaç yaşında olacağını, eğer çocuklarım olursa benimle zaman geçirecekler, torunlarım olursa onlar da iklim değişikliğinin sonrasında yaşamış olacaklar fakat bize diyecekler ki zaman varken niye harekete geçmediniz?

Yeşil Gazete: Sen de verebilecek bir cevabın olsun istiyorsun.

Atlas: Evet.

YG: Peki bunun için ne yapacaksın?

Atlas: 15 Mart’ta ben de Bebek Parkı’nda protesto düzenliyorum. Pankartlarımın çoğu hazır.

YG: Neler var pankartlarında, neler yazıyor?

Atlas: Gezegen B yok.

YG: Gördüm onu çok güzel olmuş.

Atlas: Evet. İngilizcesi vardı aslında ben de onu Türkçe’ye çevirdim.

YG: Nasıl gidebileceksin Bebek Parkı’na 15 Mart’ta?

Atlas: Okulu kıracağım ve saat 12’yle 2 arasında olacak.

YG: Peki bunu çevrende kimlere söyledin?

Atlas: Arkadaşlarıma söyledim. Öğretmenlerime söyledim. Tanıdığım çoğu kişiye söyledim yani söyleyebileceğim.

YG: Nasıl tepki veriyorlar?

Atlas: İnanmayanlar oluyor. Yani boş verenler de oluyor, umursamayanlar. Umursayanlar bana sorular soruyorlar, merak edenler oluyor.

YG: Sen nasıl hissediyorsun peki onlar böyle tepkiler verdiklerinde?

Atlas: Merak ettiklerinde ve umursadıklarında ben de mutlu oluyorum çünkü o zaman yaptığım şeyin gerçekten bir değeri olduğunu anlıyorum; ama umursamadıklarında tam tersini hissediyorum. Değeri yok demiyorum da, hani, çok üzülüyorum.

YG: 15 Mart’ta senin gibi bir şeyler yapmak isteyen çocuklara bir tavsiyen var mı? Eğer dışarı çıkmak istiyorlarsa…

Atlas: Kesinlikle kendileri her şeye karar versin. Çünkü bu bir çocuk protestosu, bu yüzden çocuklar kendileri yapsın. Aileleri yardım etmesin, bence. Ve Bebek Parkı’nda protesto yaparken dikkat edeceğim şeyler: kimseyi incitmeyeceğiz; alana yani parka hiçbir zarar vermeyeceğiz, kirletmeyeceğiz ve siyaseti hiç karıştırmayacağız. Bunlara da dikkat edeceğim.

YG: Zaten pankartların da bu mesajı veriyor sanki. “Geleceğimle oynama; Kömür yakma” Geleceğinle nasıl oynandığını düşünüyorsun?

Atlas: İnsanlar yürünebilecek yerlere ya da bisikletle gidilebilecek yerlere arabayla gidiyorlar. Ve bu, geleceğimle oynuyor. Belki ileride güzel bir aile ya da arkadaşlıklar kurabilecekken bunları engelleyebilir.

YG: Kararlısın.

Atlas: Evet kararlıyım. Bu işe baş koydum ve bu işi bitireceğim.

YG: Teşekkürler Atlas.

Taner Ceylan, zeytinden kazandığını sanata yatırıyor

Taner Ceylan’ın küratörlüğünde gerçekleşecek “Olimpos Sergileri” serisinin ilki olması planlanan Portre temalı grup sergisi 6 – 23 Mart 2019 tarihleri arasında Cihangir’deki Sadık Paşa Konağında gerçekleşiyor. Sergi sanatçının Olimpos’taki zeytinliğinin geliriyle gerçekleşiyor. Yine kendisinin deyimiyle sanatla gelen yine sanata dönüşüyor.

“Olimpos Sergileri” Taner Ceylan’ın yakından takip ettiği kimi sanatçıların üretim süreçlerini sanatın temel kavramlarıyla buluşturma deneyine dayanıyor. Serinin portrelerden oluşan bu ilk sergisinde Güneş Acur, Cem Adrian, Gizem Akkoyunoğlu, Şeyma Barut, Metin Çelik, Hakan Çınar, Yunus Emre Erdoğan, Onur Hastürk, Rugül Serbest ve Hande Şekerciler’in resim, heykel ve desenleri yer alıyor. Tümü yeni üretim olan eserler ilk kez sergilenecek.

“Olimpos Sergileri”nin birincisine Portre temasına odaklanan bir de kitap eşlik ediyor. Süreyya Evren editörlüğünde, Vahit Tuna tasarımı ve Reha Arcan’ın eser reprodüksiyon fotoğrafları ile hazırlanan kitap için kaleme aldıkları metinlerde sanatçılar Gülçin Aksoy, Halil Altındere, Volkan Aslan, Nancy Atakan, Neşe Şive Baydar, Canan, Aslı Çavuşoğlu, Fulya Çetin, Neriman Polat, Utku Dervent, Sinan Demirtaş, İnci Furni, Leyla Gediz, Nilbar Güreş, Nuri Kuzucan, Ali Kazma, Şükran Moral, Gülay Semercioğlu, Erinç Seymen, Elif Uras ve Cengiz Tekin portre kavramını kendi hayatlarında iz bırakan portrelere dair yazdıkları metinlerle ele alıyorlar.

Sergiyi tamamlayan bu yayın günümüz sanatçılarının Van Gogh’tan Giorgio de Chirico’ya, Kiki Smith’ten Francisco Goya, Alice Neel, Jean Delville, Joseph Beuys, Albrecht Dürer, Mihri Müşfik, Heather Dewey-Hagborg, Avni Lifij, Leyla Gamsız, Frida Kahlo, Hale Asaf, Maria Lassnig, Francesca Woodman, René Magritte, Caravaggio, Munch, Hans Holbein ve .-_-.’ya farklı zamanlarda üretim yapmış pek çok sanatçıya ait portre çalışmaları hakkında düşüncelerini biraraya getiriyor.

“Olimpos Sergileri I: Portre” için hazırlanan kitapta ayrıca sergide eserleri yer alan sanatçılara dair Taner Ceylan tarafından kaleme alınmış metinler okunabiliyor. “Olimpos Sergileri”nin ilerleyen yıllarda sergiler ve kitaplar ile devam etmesi planlanıyor.

Sergi, Pazar ve Pazartesi günleri hariç her gün 12:00-19:00 saatleri arasında gezilebilir. 

(Yeşil Gazete)

Amedsporlu Mansur Çalar’a ömür boyu men

0

Amedsporlu Mansur Çalar, futbol müsabakalarından ömür boyu men edildi.

Sakaryaspor maçında rakip takım oyuncularını elindeki kesici aletle yaraladığı iddia edilen Amedsporlu Mansur Çalar, futbol müsabakalarından ömür boyu men edildi.

Rakip takım oyuncusuna yönelik saldırı nedeniyle Mansur Çalar’ın 4 yıl müsabakalardan men edilmesine karar verilirken 3 yılı aşan cezalar Futbol Disiplin Talima’nın 95/1’inci maddesi uyarınca sürekli hak mahrumiyeti cezasına çevrildi.

AMEDSPOR KULÜBÜ AÇIKLAMA YAPACAK

Diyarbakır Stadyumu’nda 2 Mart’ta oynanan Amedspor-Sakaryaspor maçına Çalar’ın kesici aletle çıktığı, rakip takım oyuncularına zarar verdiği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştı. Hafta sonu nöbetçi mahkemeye sevk edilen Mansur Çalar yurt dışı yasağı ile serbest bırakılmıştı.

Kulübe ve Çalar’a verilen cezalarla ilgili olarak Amedspor yönetiminin açıklama yapması bekleniyor. 


Siber saldırı Venezuela’yı elektriksiz bıraktı

Venezuela’da Simon Bolivar hidroelektrik santraline siber saldırıda bulunuldu. 23 eyaletten 22’sinde elektrik kesintisi yaşanıyor.

Venezuela’da dün öğlen saatlerinde meydana gelen elektrik kesintisi nedeniyle neredeyse ülkenin tamamı karanlıkta kaldı.

Venezuela basınında çıkan habere göre, dün yerel saat ile 16.00 civarında, ülkenin büyük bir bölümüne elektrik sağlayan, Bolivar eyaletindeki Simon Bolivar hidroelektrik santralindeki arıza nedeniyle, 23 eyaletten 22’sinde elektrik kesintisi yaşanıyor.

Venezuela Ulusal Elektrik Şirketi tarafından (CORPOELEC) sosyal medyada yapılan açıklamada, Guri ismiyle bilinen Simon Bolivar hidroelektrik santraline sabotaj düzenlendiği, çalışmaların sürdüğü ve bunun hükümete karşı yürütülen savaşın bir parçası olduğu belirtildi.

Venezuela Devlet Başkan Yardımcısı Jorge Rodriguez ülkeyi saatlerdir elektriksiz ve iletişimsiz bırakan kesintinin bir sabotajdan kaynaklandığını belirtti.

Rodriguez, ülkede yaşanan elektrik kesintilerinin sabotajdan kaynaklandığını ifade ederek, ülkenin doğusundaki “Guri elektrik üretim merkezinin beynine siber ve teknik bir saldırı gerçekleştirildi.” değerlendirmesinde bulundu.

Elektrik kesintisi nedeniyle başkent Caracas’ta metroların çalışmaması ulaşımın aksamasına yol açtı.

Venezuela’da Elektrik Enerjisinden Sorumlu Bakan Luis Motta Dominguez de elektrik kesintisini saldırı olarak değerlendirerek, çalışmaların devam ettiğini belirtti.

(Gazete Duvar)


Gericilerden 8 Mart’ta eşitlik karşıtı çağrı

Türkiye Aile Meclisleri adlı bir grup, 8 Mart’ta ülke genelindeki camilerde cuma namazının ardından basın açıklaması ve dua yapılması çağrısı yaptı. Grubun çağrısında “Toplumsal cinsiyet eşitliği ve eşcinsellik terörü insanlık suçudur” gibi ifadeler yer aldı.

“Türkiye Aile Meclisleri” adlı bir hesaptan Twitter’da “Aile yıkan yasalar kaldırılsın” başlığıyla 8 Mart’ta tüm camilerde “basın açıklaması dua” çağrısı yapıldı. Çağrı yapan grubun kadına yönelik şiddetin önlenmesi hakkındaki yasaları, çocukları ve eşcinselleri hedef alan ifadeleri dikkat çekti.

Grubun sosyal medyada yaptığı paylaşımlarda “Zulüm Konuları” denilerek “İstanbul Sözleşmesi iptal olsun”, “6284 sayılı yasa kalksın”, “Toplumsal cinsiyet eşitliği ve eşcinsellik terörü insanlık suçudur” gibi ifadeler yer aldı.

8 Mart’ta camilere çağrı yapılan paylaşımda “Fuhuş Yasaklansın”, “Nafaka Hapsi kalksın”, “Süresiz Nafaka zulmü son bulsun”, “Ailede reis olsun”, “Genç Akran Evlilik Yasağı Kalksın” denilerek kadın ve çocuk haklarına saldıran, tecavüze affı savunan ve nafakayı sınırlandırmaya yönelik ifadeler öne sürüldü.

Nafaka hakkı, 6284 ile verilecek tedbirlerin 15 güne düşürülmesi, aile mahkemelerinin gizlilikle yürütülmesi, aile mahkemelerinde arabuluculuk ve uzlaşma gibi kadınları ve çocukları koruyan 6284 yasası ve İstanbul Sözleşmesinin de içinde yer aldığı haklar ve yasalar hedef haline getiriliyor. 


Ankara’da Türk Müziği, Caz ve Klasik Müzik Rüzgârı esti

Dünya Kadınlar Günü’ne özel 6 Martta Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen piyano resitalinde, Türk Müziği, Caz ve Klasik Müzik rüzgarı esti. Uluslararası ödüllü piyanist ve piyano öğretmeni Zena (Kseniia Prostitova) ve genç piyanistler Arda Büyükgüral ve Özgür Haran’ın sahne aldığı resitalde, dinleyicileri zamanda yolculuğa çıkaran piyanistler, geçmişten günümüze en sevilen eserleri büyük bir başarı ile sergilediler. 

Piyanoyu konuşturan piyano virtüözü Zena (Kseniia Prostitova)’nın sanat yönetmenliğinde, seçilmiş program, klasik müzik eserleri ile açıldı ve günümüz eserleri ile son buldu. Zena (Kseniia Prostitova) her zamanki gibi sahneye çok yakıştı ve büyüleyici bir performans sergiledi. Konserden en büyük dikkat çeken ayrıntı, yıllarca sahnelerde yüzlerce resital ve orkestralar ile solist piyanistlik yapan Zena (Kseniia Prostitova)’nın sahnesini paylaştığı, öğrencileri olan genç piyanistlerin, seyircilerden de yoğun alkışlarla takdir gören performanslarıydı. Ankaralı müzik sevenlerin müziğe doyduğu bu gece de Zena (Kseniia Prostitova)’nın bestesi “İzmir Marşı”, Arda Büyükgüral’ın Golden Key müzik festivalinde ödül aldığı “Mysterious” ve Özgür Haran’ın bestesi “The Darkness in Üsküdar” Ankara’da ilk kez profesyonel bir konserde seslendirildi.

Türkiye işlenmemiş cevherlerle dolu

Konu ile ilgili olarak usta piyanist Zena (Kseniia Prostitova) “Türkiye sanat alanında muhteşem bir potansiyele ve cevhere sahip. Birçok ülkeden iş teklifi alıyorum ama hepsini nazik bir dille reddediyorum. Türkiye’yi çok seviyorum, sanat ve eğitimci kariyerime de burada devam etmekte kararlıyım. Türkiye güzel insanların ülkesi. Kendimi evimde hissediyorum. Öğrencilerim Arda Büyükgüral ve Özgür Haran fırsat tanındığında neler yapabileceklerini bugün gösterdiler ve beni çok gururlandırdılar. Yolun başındaki bu gençlerin cesaretlendirilmeye ve desteğe ihtiyacı var. Türkiye işlenmemiş cevherlerle dolu, bu topraklar maden gibi yetenekli gençlere sahip, iyi bir eğitimle uluslararası alanda söz sahibi, birinci sınıf sanatçılar olmaları kaçınılmaz. Bunu başarmakta aslında sanıldığı kadar zor değil.” dedi.

(Yeşil Gazete)

Belediyeler 7/24 açık olacak!

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum imzasıyla belediyelerin vatandaşa 7 gün 24 saat hizmet etmesi, bu kapsamda personel bulundurulması ve gece-gündüz hizmetlerin devam ettirilmesi ile ilgili 81 ile genelge gönderildi.

Genelgede, yerel yönetimlerin il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esaslarının Anayasa’nın 127’nci maddesinde belirtildiği anımsatıldı.

Bu kapsamda, yerel yönetimlerin görev, yetki ve sorumluluklarının Belediye, Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunları olmak üzere çeşitli kanunlarla belirlendiği kaydedildi.

Yerel yönetimlerce hali hazırda zabıta, itfaiye, su, kanalizasyon, cenaze ve defin hizmetleri gibi niteliği gereği 7 gün 24 saat esasına göre kesintisiz yürütülen hizmetler bulunduğu vurgulanan genelgede, şu ifadelere yer verildi:

“Aynı zamanda günümüzün gelişen ve değişen şartları çerçevesinde özellikle büyükşehirlerimizde çalışma saatlerinin esneklik göstermesi, 24 saat esasına göre çalışan birçok iş yerinin bulunması, kent yaşamının 24 saate yayılması gibi nedenlerle hizmet sunumunda sürekliliğin sağlanması ve bu bağlamda farklı hizmetlerin de 7/24 esasına göre yürütülmesi kamusal bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış bulunuyor.”

“7/24 ESASINA GÖRE KESİNTİSİZ YÜRÜTÜLMESİ GEREKMEKTEDİR”

Genelgede, belediyelerin söz konusu ihtiyaç ve gelişmelere uygun olarak hizmet sunum yöntemlerini yapılandırmaları gerektiğine dikkat çekildi.

Bu kapsamda Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum imzasıyla tüm illere gönderilen genelgede, şunlara işaret edildi:

“Bu itibarla vatandaşlarımızın talep, şikayet ve başvurularının 7 gün 24 saat kesintisiz olarak kabul edilmesine imkan sağlayacak tedbirlerin beyaz masa uygulaması, çağrı merkezi, elektronik ortamda başvuruların alınması, personel görevlendirilmesi ve benzeri uygulamaların tüm belediyelerce alınması gerekmektedir.

Belediyeler tarafından yürütülen hizmetlerin niteliği ve sunumuna ilişkin beklentilerle ihtiyaçlar göz önüne alınarak belirlenecek hizmetlerin, 7 gün 24 saat esasına göre kesintisiz olarak yürütülmesi gerekmektedir.”

Komşulukla başlayıp kolektif taleplerle konuşmak

İstanbul’un tarihi semtlerinden biri olan Kurtuluş (eski ismiyle Tatavla) zengin tarihi ve kültürel kimlikleriyle bilinir. Son yıllarda açılan kafeteryalar, barlar, restoranlar ve orijinal hediyelik eşya dükkânlarıyla Kurtuluş aynı zamanda popüler semtlerden biri de haline de geldi. Ancak tüm bu hareketlenme mevcut altyapı sorunlarını da şiddetlendiriyor. Bu sorunların başında çöplerin sokaklarda saatlerce beklemesi, atıkların ayrıştırılmaması, park sorunu, kaldırımların motorlu taşıtlar ve esnaf tezgâhlarıyla işgal edilmesi, yeşil alan eksikliği ve sokak hayvanlarına yeterli bakımın yapılmaması geliyor. Belediyeyi aradığında sorununa çözüm bulamayan, kaldırıma park edilmiş otomobilleri hangi merciyi ararsa arasın çektiremeyen semtliler toplumsal yaşama dair bitmeyen sorunlarla uğraşmaktan yoruluyor. Ancak değişen çağa ve çetinleşen hayat mücadelesine rağmen Kurtuluş’un köklü kent yaşamı deneyimi kendini yeniden doğurup var ediyor.

Komşuluk her devirde güzel şey

Bugün 3500’e yakın üyesi olan Kurtuluş Komşu Ağı tam da böyle bir oluşum. 2016 yılında Facebook üzerinden kurulan bu oluşum bir komşuluk ve dayanışma ağı olarak hayatına başladı. Önceleri sadece üyelerin bireysel ihtiyaçlara yönelik bilgi alış verişi üzerinden akan iletişim zaman içersinde akut kentsel sorunların da paylaşılıp dayanışma konusu olduğu bir sosyal platforma da dönüştü. Bozulan ütüsünü ucuza ve güvenilir biçimde tamir ettirmek için ağa başvuran bir komşunun sorunu, bir başka komşunun kullanmadığı yedek ütüsünü ona hediye edeceğini söylemesiyle çözülebiliyor. Ya da sabır ve emekle büyüttüğü sukulentlerini tüm balkonu kapladıkları için paylaşmak isteyen bir komşu “haydi eve gelin birer bitki alın götürün” diye ilan açıyor. Maçka Parkı’nda komşu tanışma piknikleri düzenleniyor. Bir güzel yaz akşamında bir komşu terasında film gösterimi yapıp tüm komşularını davet ediyor. Semtin tarihini anlatan geziler ve kermesler gerçekleştiriliyor. Tabii Kurtuluş’ta hayat hep böyle güzel akıp gitmiyor. Alt yapı çalışmaları için küp taş döşeli yolları kazan belediyenin sokaklara asfalt dökmesi, işten evine dönerken yürüyecek kaldırım bulamadığı için kelle koltukta araç yolundan yürüyen insanların günlük dertleri ve daha nice sorunlar da bu ağda masaya yatırılıyor. “Sorunlar ortaksa çözümler de ortak olmalı” deniliyor. “Bu gidişatı değiştirecek olan yine biz değil miyiz?” diye soruluyor.

Kurtuluş Çevre Grubu semtin taleplerini belediye başkan adaylarına anlatıyor


Yerel Seçim Buluşmaları’nın ilki DSP adayı Mustafa Sarıgül ile yapıldı (Fotoğraf: Deniz Yenihayat)

Yerel Seçim Buluşmaları’nın ikincisi CHP adayı Muammer Keskin ile yapıldı (Fotoğraf: Deniz Yenihayat)

Yerel Seçim Buluşmaları’nın üçüncüsü Saadet Partisi adayı Muammer Çam ile yapıldı. Muammer Çam diğer adayların da yaptığı gibi talepleri yerine getireceğine dair bir iyiniyet anlaşması imzaladı. (Fotoğraf: Deniz Yenihayat)

Çevre sorunları ayyuka çıkmış bu semtte Kurtuluş Çevre Grubu işte bu şartlar altında kuruldu. Pazartesi akşamları semtin Komşu Ağı’ndan duyurulan yoga, öz savunma ve kermes gibi toplu etkinliklerin de mekânı haline gelmiş Cafe Spezial’de toplanan semtliler, çöp, kaldırım işgali ve park yeri bulamama gibi sorularını masaya yatırıp çözüm önerileri oluşturmaya başladı. Hemen her meslekten uzmanın bulunduğu Çevre Grubu, 2019 Yerel Seçimleri öncesinde belediye başkanı adaylarına belediyecilikten neler beklediklerini anlatmak için talepler listesi oluşturdu. Oluşturulan talepler sadece Kurtuluş Çevre Grubu’nda değil bütün Komşu Ağı’nda tartışıldı ve şekillendi. Son bir aydır da bu talepler tüm komşuların aktif katılımıyla “Yerel Seçim Buluşmaları” adı altında Şişli Belediye başkan adaylarına parti ayırımı yapılmadan anlatılıyor. Her Pazartesi bir adayı konuk eden grup, talepleri bizzat önerenler tarafından detaylı olarak örneklerle ve çözüm önerileriyle açıklanıyor. Şimdiye kadar önce DSP’nin sonra da CHP’nin belediye başkan adayları Mustafa Sarıgül ve Muammer Keskin’i konuk eden Çevre Grubu geçtiğimiz Pazartesi (4 Mart 2019) Saadet Partisi’nden aday olan Muharrem Çam’ı ağırladı. Semtliler iki saat süren toplantıda çöplerin toplanmasından ayrıştırılmasına, tiyatrolardan kütüphanelere kadar pek çok talebi dile getirdi. 11 Marttaki dördüncü buluşmadaysa EHP bağımsız adayı Özge Akman konuk edilecek.

Komşulardan demokrasi dersi

Kurtuluş Çevre Grubu, farklı siyasi partileri destekleyen, oy kullanmayı reddeden veya parti eksenli değil tabandan gelen siyasete inanan farklı düşüncelerde insanların bir araya geldiği heterojen bir oluşum. Burada, seçimlerde oy vermeyeceği partinin adayını konuk ederken bile emeğini ve saygısını esirgemeyen insanlar bir arada. Burada çoğulculuk, çok kültürcülük ve bütün renkleriyle yaşayan bir toplum hayalini önemseyenler var. Her Pazartesi particilik ve taraftarlık bir yana bırakılıp, komşuluk ve dayanışma yeşertiliyor. Bu duruşuyla Kurtuluş Çevre Grubu da Kurtuluş Komşu Ağı da sadece Şişli’ye değil seçimler öncesi tüm ülkeye bir demokrasi dersi veriyor.     

Belçika’da okul grevlerine destek 100.000’i geçti!

Belçika’da okul grevleri kapsamında 7 gün önce çocukların talebini içeren “Sign For My Future” adlı imza kampanyası başlatıldı. İmza kampanyasını açan insiyatif, 6 Mart itibariyle imza kampanyasına verilen desteğin 100.000’i geçtiğini açıkladı.

“Açıklamasına “insanların iklim değişikliği konusunda çok endişeli olduğunun göstergesi” tespitiyle başlayan koalisyon, imzacılar arasında yurttaş grupları, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası, akademi ve medyadan insanların bulunduğunu da belirtti.

Şimdiye kadar en çok 27-31 arasındaki gençler tarafından (%17) imzalanan kampanyaya en çok destek veren kent ise Gent.

Gençler ve yurttaş hareketleri tarafından kurulan Sign for My Future koalisyonu, liderlerin hızlı bir biçimde iklim değişikliğine karşı politik somut önlemleri almasını talep ediyor.

Greta Thunberg’in Ağustos 2018’de İsveç Parlamentosu önünde başlattığı “Gelecek için Cuma Günleri” olarak anılan okul grevlerine ilk destek verenden biri Belçika’lı çocuklar olmuştu. Belçika’da geçen hafta yapılan son greve 13.000 çocuk destek vermişti.

Belçika’da olduğu gibi, Avrupa’nın dört bir yanında okul grevleri giderek büyüyerek devam ediyor. 15 yaşında genç bir aktivistin kendi girişimleri ile başlattığı grevlere, her cuma binlerce çocuk, okula gitmeyerek destek veriyor. Çocuklar, Belçika’nın yanı sıra,Hollanda,  İsviçre,  Almanya, İskoçya, İrlanda, ve Avusturya’da greve gidiyor.

Grevleri başlatan “Görünmez Kız” Greta Thunberg ise tüm dünyadaki akranlarını 15 Mart’ta küresel greve çağrıyor ve bu çağrı Türkiye’den de yanıt buldu. 11 yaşındaki ortaokul öğrencisi Atlas Sarrafoğlu, facebook sayfasından herkesi, 15 Mart Cuma günü global olarak yapılacak FRIDAYS FOR FUTURE hareketine dahil olmak üzere Bebek Parkı’na saat 12’de davet etti.

Kaynak: http://www.brusselstimes.com/belgium/14072/climate-petition-nets-100-000-signatures-in-seven-days