Ana Sayfa Blog Sayfa 2592

“Gün Olur Alır Başımı Giderim” Orhan Veli Kanık Şiir Dinletisi, İş Sanat’ta

Orhan Veli Kanık, şiirleriyle 11 Mart Pazartesi, 20:30’da İş Sanat’ta…

“Garip” akımının öncülerinden olan Orhan Veli (1914-1950), ölçüsüz ve uyaksız, söz sanatlarının yer almadığı, önceki şiir anlayışına ilişkin şiirsel öğelerin kullanılmadığı, yalın bir yapı içinde akla yönelen şaşırtıcı ve yergisel şiirler yazdı. Konu bakımından daha çok sıradan insanın gündelik sorunlarını işledi. Sonraki şiirlerinde halk şiiri ve halk türküsünün etkisinde kaldı; folklorik özellikleri kullanarak daha çok doğa sevgisini yazdı.

Atilla Birkiye ve Serdar Yalçın’ın tematik bir bütünlük içinde hazırladığı, Mehmet Birkiye’nin sahneye uyarladığı, müzikle şiirin iç içe geçtiği “Gün olur, alır başımı giderim” adlı dinletide, Orhan Veli’nin şiirlerini Metin Belgin okuyacak. Serdar Yalçın’ın, şairin şiirlerinden bestelediği yedi eseri de Deniz Erdoğan Likos ve Zafer Erdaş tarafından seslendirilecek. Dinletide Deniz Erdoğan Likos ve Zafer Erdaş’a çalgılarıyla Serdar Yalçın (Piyano), Murat Usanmaz (Gitar), Engin Gürkey (Perküsyon), Kubilay Sezerel (Klavye) ve Nezih Yeşilnil (Basgitar) eşlik edecekler.

“İstanbul şairi” Orhan Veli’nin dizelerinin izleyicilerle buluşacağı “Gün Olur, Alır Başımı Giderim” başlıklı dinleti için, saat 17.00’de, öğrencilere özel bir matine düzenlenecek. Öğrenci kimliğini gösterenlere öncelik tanınacak.

(Yeşil Gazete)

Candan Badem”Çarlık Yönetiminde Kars, Ardahan, Artvin” Aras Yayıncılık

Aras Yayıncılık tarafından yayımlanan “Çarlık Yönetiminde Kars, Ardahan, Artvin” kitabında Candan Badem, Rusya, Gürcistan ve Ermenistan’daki arşivler ile Osmanlı arşivlerine dayanan bu çalışmasıyla, bölgede yaşanan ekonomik, idari, siyasal ve kültürel değişimleri ilk kez bu kadar derinlemesine ele alıyor.

Kapak tasarımı: Melisa Arsenyan

Halk arasında 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Çarlık Rusyası, bugünkü Kars, Ardahan ve Artvin illeri ile Erzurum’un bir kısmını topraklarına katmış, bu bölgeleri Kars ve Batum oblastları olarak yönetmeye başlamıştı. İki imparatorluğun sınırında süren savaşlar, nüfus hareketleri, göçler ve devrimlerle çizilen bölgenin tarihinde Rus yönetiminin hüküm sürdüğü 1878-1918 arasındaki bu kırk yıl, Türkçe kaynaklarda yeterince incelenmiş değil, yapılan çalışmalar ise bilimsel tarafsızlıktan hayli uzak. Candan Badem’in Rusya, Gürcistan ve Ermenistan’daki arşivler ile Osmanlı arşivlerine dayanan bu çalışması, bölgede yaşanan ekonomik, idari, siyasal ve kültürel değişimleri ilk kez bu kadar derinlemesine ele alıyor. Badem, bölge tarihiyle ilgili olarak bugüne kadar milliyetçi tarih yazımları tarafından üretilen bilgileri tersyüz ederken, yörenin iç dinamiklerini, Çarlık Rusya’nın genel politikalarını ve buna dair tepkileri, etnik, dinsel ve sınıfsal ilişki ve çatışmaları tüm canlılığıyla betimlerken ortaya heyecanla okunan bir tarih metni çıkarıyor.

Candan Badem

Kars, Ardahan, Hanak, Vardosan köyü 1970 yılı doğumlu, Börk köyü nüfusuna kayıtlı. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu (1992). 1995-2000 yılları arasında Kazakistan’da çeşitli şirketlerde çalıştı. Birmingham Üniversitesi Rusya ve Doğu Avrupa Çalışmaları Merkezi’nde yüksek lisans yaptı (2001). Doktorasını Sabancı Üniversitesi tarih doktora programında tamamladı (2007). Türk-Ermeni Sorunu Bibliyografyası kitabı Aras Yayıncılık tarafından yayımlandı (2007). Ermenistan Ulusal Arşivi’ne Türkiye’den gidip araştırma yapan ilk Türk akademik tarihçi oldu (2009). Doktora tezi İngilizce (The Ottoman Crimean War (1853-1856), Brill, 2010) ve Türkçe yayımlandı (Kırım Savaşı ve Osmanlılar, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2017). Eylül 2014’te doçent unvanını kazandı. SSCB tarihi ve Rusya üzerine çeşitli yazıları yayımlandı. Munzur Üniversitesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesiyken, 1 Eylül 2016 tarih ve 672 sayılı KHK ile kamu görevinden ihraç edildi. Çok iyi düzeyde Osmanlıca, Rusça ve İngilizce, orta düzeyde Ermenice, Almanca, Zazaca ve Kurmanci biliyor. Evli ve bir çocuk babası.

Ercüment Gürçay

‘Madam Marta Amati’ Sergisi Schneidertempel Sanat Merkezi’nde açıldı

Uzun yıllar İzmir Beth İsrael Sinagogu’ndaki her düğünde keman çalan virtüöz Madam Marta Amati’nin hayatı, Rita Ender’in araştırması ve Berge Arabian’ın fotoğraflarıyla 6 Mart’ta Schneidertempel Sanat Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu.

Marta Amati, adını her zaman ‘Madam’ sıfatıyla birlikte yazdırmış önemli bir müzisyen. İzmir’in müzik tarihi çalışmalarında kendisi için bölümler ayrılmış.  İzmir Konservatuarı’nın kurucularından olan Madam Amati, yaylı çalgılardan sorumlu bir müzik öğretmeniydi. Sağır, Dilsiz ve Körler Okulunda dersler vermiş, yüzlerce öğrencisi olmuş, binlerce kez resitaller vermiş bir sanatçıydı.

Rita Ender’in araştırması ve Berge Arabian’ın fotoğrafları ile hazırlanan çalışmada, kuşaklar boyunca İzmirli Yahudilerin anılarına kemanının sesi ve görüntüsüyle kaydolan Marta Amati’nin izinden gidiliyor. Marta Amati’nin, Türkiye’ye nasıl ve ne zaman geldiği, bir sinagogda nasıl konumlandığı, İzmir Yahudilerinin anılarındaki ve İzmirlilerin hafızalarındaki yeri inceleniyor. 1462. Sokak’ta oturduğu bilenen, bir defa evlendiği düşünülen, Yahudi mi yoksa Katolik mi olduğu konusunda tereddütte kalınan Marta Amati’nin, 20. yüzyılda İzmir’in sosyal ve kültürel hayatındaki yeri, sergiye paralel olarak Aras Yayıncılık tarafından yayımlanan kitap aracılığıyla da ortaya koyulmaya çalışılıyor.

Madam Amati, 1902’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu topraklarında doğan ve sonraki onyıllarda Avrupa kıtasını kasıp kavuran gelişmelerin sonucu olarak savrulduğu İzmir’de kendine yeni bir yaşam kuran keman sanatçısı Marta Amati’nin yaşam öyküsünü anlatıyor.  Madam Amati’nin ölümünden yıllar sonra onun tek bir fotoğrafını İzmir’deki Beth-İsrael Sinagogu’nda gören ve bu gizemli kadının kim olduğunu merak eden Rita Ender, arşivlerde ve İzmirlilerin belleğinde iz sürerek onun hikâyesini ortaya çıkardı. Kemanı ve müziğiyle İzmir sosyal yaşantısının ayrılmaz bir parçası olan, pek çok öğrenci yetiştiren Madam Amati’nin kim olduğu, İzmir’e yerleşmeden önce nasıl bir hayat yaşadığı kimselerin dikkatini çekmemişti. Bu sanatçı kadın aslında kimdi? Hangi rüzgârlar onu Avrupa’dan İzmir kıyılarına atmıştı? Başına neler gelmişti? Ender, bu sorulara cevap bulabilmek için onun nerede doğduğunu, okuduğunu, nerede, nerelerde ve nasıl yaşadığını, çalıştığını, Türkiye’ye nasıl geldiğini, İzmir’de nasıl bir hayatı olduğunu öğrenmeye çalıştı. Bütün bu araştırmaların sonucunda ise ortaya sarsıcı bir hayat hikâyesi çıktı. Berge Arabian’ın fotoğraflarıyla zenginleşen Madam Amati, bir dönemin İzmir’ine dair pek çok önemli tanıklığı da bir araya getiriyor. Rita Ender’in incelikli kaleminden.

İlk kez 6 Mart’ta Schneidertempel Sanat Merkezi’nda açılan “Madam Marta Amati” sergisinde okurla buluşan kitap, 15 Mart tarihinde genel satışa sunulacak. Berge Arabian’ın fotoğraflarıyla zenginleşen Madam Amati kitabı, bu dünyadan sessiz sedasız göçmüş bir kadının yaşam öyküsündeki senfonileri duyulur kılıyor.

‘Madam Marta Amati’ Sergisi 31 Mart’a kadar sanatseverlerin beğenisine açık olacak.

(Yeşil Gazete)

On binlerce kadının katıldığı Gece Yürüyüşü’nde plastik mermi ve biber gazı

İstanbul Feminist Kolektif’in (İFK) düzenlediği 17. Feminist Gece Yürüyüşü başladı. On binlerce kadın alanı doldurdu. Polis, kadınlara biber gaz ve plastik mermi ile müdahalede bulundu. 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde İstanbul’da 17. gerçekleştirilecek olan feminist yürüyüş öncesinde polis İstiklal Caddesi’ni ‘güvenlik’ gerekçesiyle yayalara kapattı. Taksim Meydanı Cumhuriyet Anıtı’nın çevresi polis bariyerleri ile kapatılırken, anıt önünde TOMA ve çevik kuvvet polisi getirildi. Özel harekat polislerinin bazı binaların çatılarında bekletildiği görüldü.

Polisler İstanbul Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi’ni kapatırken, gece yürüyüşüne katılmak isteyen kadınların caddeye gelişi devam etti. Polis,  kadınların pankartları kontrol etti. On binlerce kadın alana girdi.

Polis, kadınlara tazyikli su ve biber gazı ile müdahalede bulundu. İstiklal Caddesi’nde Gece Yürüyüşü’nü engelleyen polis ara sokaklarda kadınlara müdahale etti. Kadınlar, biber gazı ve plastik mermiye tepki gösterdi. Kadınlar, müdahale sonrası Mis Sokak’ta toplandı.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde de kadınların yürüyüşü engellemişti.

297 gün süren Flormar Direnişi sona erdi

Sendika üyesi oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan ve 297 gün direnen Flormar işçileri direnişi sonlandırdı. İşverenin teklifini oy çoğunluğuyla kabul eden işçiler, bugün basın açıklaması yapacak.

Sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan ve 297 gündür Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan fabrika önünde devam eden Flormar işçilerinin direnişi, işverenin sunduğu teklifin kabul edilmesiyle sona erdi.

Petrol-İş Sendikası’na Flormar avukatları tarafından ilk defa yazılı bir teklif ulaştırılırken, Flormar tarafından işçilere 12 maaş sendikal tazminat, boşta geçen süreler için de 4 maaşlık bir ödeme teklif edildi.

7 Mart günü direniş alanında işveren tarafından yapılan teklifi tartışan işçilerin talepleri,

İşveren tarafından sendika yetkisine yapılan itirazın kaldırılması,

İşe geri dönmek isteyen işçilerin işe geri dönüşlerinin sağlanması, sendikal, kıdem ve ihbar tazminatları ile işsizlik maaşlarının ödenmesi,

İşe dönmek istemeyen işçilerin ise bunlara ek olarak kesin fesih ücretlerinin toplu olarak ödenmesi noktasında bir ortaklaşma şeklindeydi.

Ek olarak, Flormar’ın yazılı teklifini olumlu bulan işçiler bu talepler etrafında karşı bir yazılı teklifin iletilmesini konuştu.

7 Mart akşamı, direniş sonrası toplantı yapan işçilere Petrol-İş Sendikası avukatı tarafından teklifin detayları açıklandı.

Hararetli ve tartışmalı geçen toplantıya 73 işçi katılırken, yapılan direniş oylamasında 73 işçinin 20’si teklife hayır dedi. 53 işçi ise evet dedi. Böylece 297 gündür direnen ve adım adım zafere yürüyen Flormar İşçileri’nin direnişi 12 maaş sendikal tazminat, boşta geçen süreler için de 4 maaşlık bir ödeme sonucunda son buldu. İşçiler işe iade edilmedi.


BEYOND24 İstanbul gerçekleşti

Güverte Film tarafından bu yıl 2.‘si 2-3 Mart 2019 tarihlerinde düzenlenen BEYOND24 İstanbul, sinema sektöründen birçok konuğu farklı konu başlıkları etrafında bir araya getirdi. Etkinlikte, panellerin yanı sıra, Blu TV, YouTube, Box Office Türkiye, 1000 VOLT gibi 40’a yakın kurumun yöneticileri de farklı seminerler ile sektör profesyonelleri ile buluştu.

Ozan Güven, Onur Saylak, Ercan Kesal, Boran Kuzum, Engin Alkan gibi isimlerin yanı sıra, “Bizim İçin Şampiyon” filminin yönetmeni Ahmet Katıksız, “Aşk-ı Memnu”, “Kara Sevda” gibi dizilerin Emmy ödüllü yönetmeni Hilal Saral, “Alice in Wonderland”, “Kürk Mantolo Madonna” gibi oyunların yapımcısı Nisan Ceren Göknel, “Leyla ile Mecnun” dizisinin yönetmeni Onur Ünlü gibi kişiler, yaklaşık 30 ayrı panel kapsamında konuştu.

(Yeşil Gazete)

Bakan Akar açıkladı. Bedelli: 31 bin 343 TL

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bedelli askerlikle ilgili “Başvuru fazla olursa kura çekilecek” dedi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın tanıttığı yeni sistemindeki bedelli askerliğin ücreti belli oldu. Bedelli askerlik ücreti bugün itibariyle 31 bin 343 TL ve her 6 ayda bir bu ücret artacak.

Yeni açıklanan askerlik sistemiyle birlikte bedelli askerlikte ücreti de belli oldu. Bedelli 40 bin gösterge X memur maaş katsayısı X 6 formülüyle hesaplanacak. Bugün 31 bin liraya denk ancak bu rakam her yıl memur zammıyla hesaplanacak.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bedelli askerlik yapacak olanların ödeyeceği ücretin hesaplanmasını şema üzerinden gösterdi.

Şemaya göre, 40.000 gösterge X memur maaş kat sayısı x 6 işleminden çıkan sonuca göre bedelli askerlik ücreti belirlenecek.

Buna göre, bugün itibariyle bedelli askerliğin ücreti 31 bin 343 lira ve her 6 ayda bir bu ücret artacak. (40.000 X 0,130597 X 6 = 31.343,28 lira)

Memur maaşlarının değişmesinden dolayı 6 ayda bir bedelli askerlik ücreti güncellenecek. 2019 yılı için aylık memur maaş katsayısı 0,130597 olarak belirlenmişti.

Yurtdışında bulunanlar için paralı askerlik ücreti ise 5 bin 113 Avro olarak belirlendi.

AKAR AÇIKLADI

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk oldu. Yeni askerlik sistemine ilişkin Bakan Akar, şunları söyledi:

Üzerinde çok çalıştığımız, olabildiğince modern verileri kullandığımız bir çalışma… Modern, öngörülebilir, TSK’nın ihtiyacını, gençlerin eğitim ihtiyacını karşılayacak noktaya geldiğini söyleyebilirim.

Sistemde en önemli husus şunlar; Bir, yükümlü kaynağımız var. Bu yükümlü kaynağı geldiğinde her sene takriben 700 bin gencimiz askerlik yaşına geliyor.

Dağılımı şöyle olacak, bir bedelli askerlik, iki yükümlü erbaş ve erler, üç yedek astsubay, daha sonra da yedek subaylık. Ve beşinci parça da dövizli askerlik. Bunlar sürekli olacak.

Bunların kurallarını, ilkelerini belirledik ve belirleyeceğiz. Bütün zamanlarda bu düzenleme devam edecek.

Bir gencimiz diyelim ki lise mezunu…. Bir ay temel askerlik yapacak, bedelliye ayrılanlarla beraber. Kurayla da ihtiyaçtan fazla bedelli yapmak isteyen olursa mecburen kura çekilecek.

Belirlenen erbaş ve erler, hem bedelliler bir ay eğitim yapacaklar. Bir ay temel eğitime müteakip diğer lise mezunu ve altı olan gençlerimiz 5 ay daha kıtalarda görev yapacak; toplam 6 ay. Bu 6 ay bittikten sonra erlere soracağız, kalmak ister misiniz? Bir bir ay ve 5 ayda sadece harçlık alacaklar. 6 ay bittikten sonra istekli oldukları takdirde sınav veya yeteneklere sahip oldukları takdirde 6 aylık sözleşme yapılacak. Maaşlı süre 6 ay bittikten sonra yine komutanları orada değerlendirmelerde, bu genç başarılı olduğu takdirde sözleşmeli er / uzman erbaş olabilecek.

[Haber görseli]

MYO mezunlarımız yedek astsubay olacak. Madem liseden sonra iki sene tahsili var bu arkadaşımızın; ve o meslekte de kalmayıp yedek subay hakkı almak için, 2 yıl daha okuyarak kendine yeni bir iş buluyordu. Ama hem asıl işinden kopuyordu, hem de zaman kaybediyordu. Şimdi diyoruz ki sen mesleğinden kopma; elektrik, torna, kimya devam edin diyoruz. Yedek astsubay olarak kendini istihdam ediyoruz.

Bu gencimiz geldiğinde 2 ay eğitim alacak. Bu sınıf eğitimi süresince harçlık alacak. Ama daha sonra gittiğinde 10 ay süre maaş alacak. 12 ayı tamamladıktan sonra isterse terhis olabilecek. Hakkındaki değerlendirme uygunsa, astsubaylığa geçebilecek.

Yedek subay da, lisans ve lisansüstü eğitim yapan gençlerimiz yedek subay olacaklar. 2 ay eğitim alacaklar, 10 ay kıtalarda maaşlı olarak görev yapacaklar. Ama isterlerse subaylığa geçecekler, istek ve ihtiyaca göre.

Ama buralardaki kadrolar doldu; isterlerse bu gençler yedek astsubay olabilecekler. Lisans üzeri, MYO bitiren gençler isterlerse 6 ay erlik yapabilecekler. Dolayısıyla esnek bir model uygulamak suretiyle geçişler var.

Buraya gelen uzman erbaş ve er olduktan sonra, gerekli kriterleri yerine getirenler astsubaylığa geçebilecek. Astsubaylarımız da subay olabilecek. Sistem kendi içinde dönebilecek.


Patrik Mutafyan hayatını kaybetti

Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan, tedavi gördüğü Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde hayatını kaybetti.


İKSV Alt Kat: Öğrenme ve Etkileşim Alanı kapılarını açtı

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından kültür ve sanat etkinliklerine erişim ve katılım imkânlarını artırmak amacıyla, İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteğiyle kurulan İKSV Alt Kat: Öğrenme ve Etkileşim Alanı kapılarını açtı.

Şişhane’de vakıf ofislerine de ev sahipliği yapan Nejat Eczacıbaşı Binası’nın en alt katında açılan İKSV Alt KatBoğaziçi Üniversitesi’nin işbirliğiyle yıl boyunca farklı disiplinlerde etkinlik ve atölye programları sunacak.

İKSV Alt Kat açılışına İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, İSTKA Genel Sekreter Vekili Fatih Pişkin ve İKSV Alt Kat Yöneticisi Elif Obdan Gürkan konuşmacı olarak katıldı.

Nejat Eczacıbaşı Binası’nın en alt katındaki 120 metrekarelik alanda çok amaçlı ve erişilebilir bir mekân olarak tasarlanan İKSV Alt Kat yıla yayılan ücretsiz etkinlikleri ve çalışma alanıyla her yaştan ziyaretçiye açık olacak. İKSV Alt Kat, çocuklara, gençlere ve kültür sanata erişimi kısıtlı gruplara doğrudan ulaşmayı hedeflerken; kültür profesyonelleri, sivil toplum çalışanları, sanatçılar, eğitimciler ve izleyiciler arasındaki etkileşimi artıracak programlar sunuyor.

İKSV Alt Kat’ta İKSV arşivi ve kitaplığı da ziyaretçi ve araştırmacıların kullanımına açılıyor. Mekânda kurulan çocuk kitaplığında ise bu yılın sonuna kadar 3.000 kitabın yer alması planlanıyor. 

İKSV çatısı altında katılımcı, çok sesli, çok kültürlü yeni bir platform oluşturan İKSV Alt Kat, İSTKA’nın Çocuklar ve Gençler Mali Destek Programı kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nin de proje ortağı olarak yer aldığı bu programda, Mart 2020’ye kadar müzik, film, tiyatro, tasarım, görsel sanatlar gibi farklı disiplinlerde toplam 200’ün üzerinde ücretsiz atölye çalışması, sanat eğitimi programları, konuşmalar, gösterimler, sergi ve çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapacak.

İKSV Alt Kat etkinlikleri, başta Milli Eğitim Bakanlığı, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, yerli ve yabancı kültür kurumları, okullar, üniversiteler, meslek birlikleri, kültür-sanat ve eğitim alanlarında çalışan çeşitli paydaşların işbirliğiyle yürütülecek.

İKSV Alt Kat’ta Erken Çocukluk Gelişimi ve Kültür Sanat Projesi

İKSV Alt Kat, İKSV’nin 2018 yılından itibaren Bernard Van Leer Vakfı’nın desteğiyle gerçekleştirdiği “Erken Çocukluk Gelişimi ve Kültür Sanat” projesinin yürütücülüğünü de üstleniyor. Boğaziçi Üniversitesi’nin danışmanlığında yürütülen projeyle, erken çocukluk gelişimine dair farkındalık ve bilgi düzeyinin artırılması, ailelere yönelik kültür-sanat içeriklerinin çoğaltılması ve bu içeriklere erişim imkânlarının yaratılması amaçlanıyor.

Proje kapsamında, İKSV festivalleri ve bienalleri için Burcu Ural Kopan’ın editörlüğünde farklı yazar ve çizerler tarafından hazırlanan çocuk kitaplarıTürkçe, İngilizce ve Arapça olmak üzere 3 dilde yayımlanıyor. Kitaplar, etkinlik mekânlarından ve anlaşmalı kitapevlerinden ücretsiz olarak temin edilebiliyor. Çocuk kitaplarıyla bağlantılı olarak, festival ve bienal mekânlarının yanı sıra İKSV Alt Kat’ta özel etkinliklerle okuma atölyeleri de düzenleniyor.

İKSV, Bernard Van Leer Vakfı desteğiyle, 2017’de 15. İstanbul Bienali kapsamında yazar Yekta Kopan ve çizer Gökçe Akgül tarafından hazırlanan, yayın yönetmenliğini Burcu Ural Kopan’ın yaptığı Opti ve Pesi: Komşuluk Şarkısı ile 2018’de 4. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında, Yekta Kopan’ın Burcu Ural Kopan’la birlikte tasarladığı, illüstrasyonları Ada Tuncer tarafından hazırlanan UZUN, KOCAMAN, ÇOK! isimli çocuk kitaplarını yayımlamıştı. Vakıf bu yıl da 47. İstanbul Müzik Festivali, 26. İstanbul Caz Festivali, 16. İstanbul Bienali ve 23. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında 4 farklı çocuk kitabı hazırlayacak.

Yine 4. İstanbul Tasarım Bienali’nde başlatılan ve büyük ilgi gören, bebekli ailelerin ve bakım verenlerin rezervasyonla ücretsiz olarak katılabildiği Bebekli Sabahlar rehberli sergi turları, 2019’da 16. İstanbul Bienali kapsamında da düzenlenecek.

Proje kapsamında ayrıca Boğaziçi Üniversitesi’nin işbirliğiyle İKSV çalışanları ve saha ekiplerine yönelik olarak düzenlenen eğitim ve seminerlerin yanı sıra, Kasım 2019’da, Erken Çocukluk Gelişimi ve Kültür-Sanat başlığı altındaki uluslararası iyi örneklerin bir araya getirileceği bir konferans düzenlenmesi de planlanıyor.

(Yeşil Gazete)

Dünya Bankası: Sadece 6 ülke kadınlara eşit ekonomik haklar veriyor, Türkiye 85. sırada

Dünya Bankası’nın yayımladığı “Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk” adlı rapora göre dünya genelinde, erkek ve kadınlara yasal olarak eşit ekonomik haklar veren ülke sayısı sadece 6. Türkiye ise listede 187 ülke arasında 85. sırada yer aldı.

Çalışmada, 10 yıllık mali ve yasal eşitsizlik verileriyle; seyahat özgürlüğü, annelik, aile içi şiddet ve varlık yönetimi hakları gibi faktörlere de bakıldı.

Dünya Bankası’na göre bu alanlarda iki cinsiyet arasında, yüzde 100 eşitliği sağlayan ülkeler sadece Belçika, Danimarka, Fransa, Letonya, Lüksemburg ve İsveç.

85. sıradaki Türkiye’de ise bu oran % 79,38.

Kadın ve erkeklere eşit ekonomik haklar verilme oranı (Kaynak: Dünya Bankası)
ÜlkeHak eşitliği (yüzde)
Belçıka, Danimarka, Fransa, Letonya, Lüksemburg, İsveç%100
Avusturya, İrlanda, Portekiz, İspanya, İngiltere%97,5
Avustralya, İzlanda, Sırbistan%96,8
Peru%95
Almanya, Mauritius%91,8
Ekvador%89,3
ABD%83,7
Türkiye%79,38
Çin%76,2
Rusya%73,1
Hindistan%71,2
Endonezya%64,3
Bangladeş%49,3
Pakistan%46,2
İran%31,2
Suudi Arabistan%25,6

Küresel düzeyde ise kadınların erkeklerle aynı haklara sahip olma oranı ortalama % 75

Bölgesel farklılıklar

Ortalama yüzde, değişik bölgeler arasında önemli farklılıkla gösteriyor. Avrupa ve Orta Asya’da % 84,7 olan eşitlik yüzdesi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da % 47,3’e düşüyor.

ABD ise % 83,75’lik skoruyla ilk 50 ülke arasına bile giremiyor.

Yasal düzenlemelerin kadın haklarına büyük darbe vurduğu Suudi Arabistan ise % 25,6 ile son sırada.

Letonya'da bal satan bir kadın.
Letonya’da bal satan bir kadın. Dünya Bankası’na göre Letonya, kadın ve erkelere eşit ekonomik haklar veren 6 ülkeden biri

Dünya Bankası’nın Geçici Başkanı Kristalina Georgieva yaptığı yazılı açıklamada, “Endekste, 25 yaşındayken ilk işine başlayan kadınlardan, iş yaşamı ve çocuk bakımı arasında denge bulmaya çalışanlara ve emekliliğin eşinlere olanlara dek, hukuki ekonomik kararların kadınların yaşamlarını nasıl etkilediğni araştırdı. Çok sayıda hukuki düzenleme ve yönetmelik, kadınların bir iş kurarak iş gücüne katılmasını engelliyor, ayrımcılık kadınlara yönelik ekonomik kapsayılıcık ve iş gücünde yer almasında uzun süren olumsuz etkilere yol açıyor” dedi.

Ancak raporda, bazı ülkelerin attığı olumlu adımlara da dikkat çekiliyor.

Dünya Bankası, son 10 yılda 131 ülkenin, cinsiyet eşitliğini artıran 274 yasal reform yaptığını söylüyor.

İş yerlerinde kadınları korumak

Raporda, “Bu refomlara kadınların iş yerinde cinsel tacizden korunmasını amaçlayan 35 ülkedeki yasal değişlikler de dahil. Reformlarla, iş yerlerinde korunur hale gelen kadınların sayısı 10 yıl öncesine kıyasla yaklaşık 2 milyar arttı” deniliyor.

Dünyanın en yoksul ülkelerinin bulunduğu Sahra Altı Afrika bölgesi, son 10 yılda cinsiyet eşitliği alanında en çok reformu yapan yer.

Bir laptop ekranına bakan peçeli Suudi kadınlar.
Suudi Arabistan, incelenen 187 ülke arasında sonuncu.

Dünya Bankası’nın çalışmasında, iş aramaktan, bir işletme sahip olmaya ve emekli maaşı alabilmeye kadar bir kadının iş yaşamının tümünü kapsayan ekonomik göstergeler de incelendi.

Raporda, tüm bölgelerdeki 33 ülkenin babalık izni uygulamasını başlattığı ve 47’sinin de aile içi şiddete karşı yasalar çıkarttığı vurgulandı.

(BBC)