Ana Sayfa Blog Sayfa 2377

ABD’den Türkiye’ye yaptırım tasarısı

ABD’de Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerden senatörler, Suriye’ye operasyonunu sürdüren Türkiye’ye karşı sekiz maddelik ekonomik yaptırım içeren bir yasa tasarısı hazırlandı. Yaptırımın hedefinde, Erdoğan, Oktay ve birçok bakan yer alıyor.

Türkiye’nin Kuzey Doğu Suriye’yi hedef alan “Barış Pınarı” isimli harekata başlamasının ardından ABD’de Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti’den senatörler Türkiye’ye sekiz maddelik ekonomik yaptırım içeren yasa tasarısı hazırladı.

Yaptırım uygulanacak kişiler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkan Yardımcısı Fuat Oktay ve birçok bakanın adının yer aldığı tasarı, Türk Silahlı Kuvvetleri‘ne herhangi bir satış veya destek yapan yabancı unsurları da kapsıyor.

Tasarıya iki partiden destek var

ABD Başkanı Donald Trump’ın yakın çalışma arkadaşlarından Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Demokrat Senatör Chris Van Hollen ile tasarının beraber sunulması için anlaşmaya vardığını söyledi. “Hükümet tarafından adım atılmasa da iki partiden de destek bekliyorum” dedi.

Trump’ın kararı veto hakkı var

Hazırlanan yasa tasarısının kabul edilmesi durumunda öneri oylanmak üzere Temsilciler Meclisi’ne gönderilecek. ABD Başkanlık sistemine göre Devlet Başkanı Donald Trump, iki meclis tarafından da onaylanan kanun tasarılarını veto edebiliyor. Veto kararı, meclis üyeleri 3’te 2 çoğunlukla kabul edildiğinde geçersiz sayılıyor.

Yaptırım uygulanacak isimler arasında Erdoğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez yer alıyor.

Tasarının içerisinde daha önce İran, Kuzey Kore ve Rusya’ya uygulanan CAATSA yaptırımlarının da Rusya’dan alımı yapılan S-400’ler nedeniyle uygulanması öneriliyor.

Suriye’ye kara operasyonu başladı

MSB, Suriye’nin kuzeyine yönelik kara operasyonunun başladığını açıkladı.

Milli Savunma Bakanlığı, Suriye’nin kuzeyine yönelik kara operasyonunun da başladığını açıkladı. Bölge, dün akşam saatlerinden beri  hava ve top atışı saldırılarıyla dövülüyordu. Açıklamada “Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Suriye Millî Ordusu, Barış Pınarı Harekâtı kapsamında Fırat’ın doğusuna kara harekâtına başladı.” ifadeleri yer aldı.

Bakanlık, ikinci güne giren harekat kapsamında belirlenen hedeflerin ele geçirildiğini bildirdi.

Sıcak temas

Uçakların 30 kilometre derinliğindeki alanları vurduğu sırada zırhlı birlikler de Tel Abyad ile Resulayn etrafındaki bölgelerde adım adım ilerlemeye başladı. Bazı noktalarda YPG’lilerle çatışma çıktı.

Siviller için önlem

YPG’lilerin harekatın başlamasının ardından Türkiye tarafına roket ve havanlarla saldırması nedeniyle sınıra yakın ilçelerde halka uyarıda bulunuldu. Halka sınır hattına yaklaşmamaları ve toplu halde durmamaları yönünde uyarı anonsları yapıldı. Polis ve askerlerin de sınıra yakın noktalarda önlem almasıyla sivillerin sınır hattına yaklaşmaları engellendi.

Ancak Mardin’in Nusaybin sınırında da şiddetli çatışmalar yaşandığı bildiriliyor.  Bölgeden kaynaklar birçok eve roket isabet ederken, ambulansların hastaneye yaralı taşıdığı belirtiyor. Sınırın hemen bitişiğinde yer alan Kızıltepe‘nın bazı kırsal mahallelerinde de de karşılıklı top atışlarının başladığı belirtiliyor.

Mardin’de eğitime ara verildi  

Mardin Valiliği, bazı yerlerde eğitime bir gün ara verildiğini duyurdu. Valilik, 10 Ekim Perşembe yani bugün, Nusaybin kent merkezi ve Kızıltepe’ye bağlı Şenyurt ve Akdoğan mahallerindeki okullarda eğitime bir gün ara verildiğini duyurdu.

Harekatın başlamasının ardından YPG’lilerin mevzileri terk ederek kontrollerinde bulunan diğer bölgelere gittiği görüldü. Çok sayıda sivilin de harekatın başlamasıyla güvenli gördükleri daha iç kesimlere yöneldikleri belirtildi.

Bakanlık, harekatın gece boyunca havadan ve karadan sürdüğünü belirterek belirlenen hedeflerin ele geçirildiğini bildirdi. TSK’nın sevkiyatının devam ettiği sınır hattında askerler, zırhlı araçlarla teyakkuz halini sürdürürken, polisler de ilçe merkezinde önlemlerini artırıyor.

Baraj vuruldu

Suriye devlet televizyonu, Türkiye’nin, Hesekê bölgesinde bulunan Mansura barajına hava saldırısı düzenlediğini duyurdu. Baraj, 2 milyonluk nüfusun içme suyunu temin ediyor.

Avrupa’dan ilk tepkiler: BM Güvenlik Konseyi’ne çağrı, AB güvenli bölge için ödeme yapmayacak

Fransa ve Birleşik Krallık BM Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırıyor.  AB ise Türkiye’ye ‘Harekatı durdurun, güvenli bölge için ödeme yapmayacağız’ mesajı gönderdi.

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki harekatına karşı çıkan Fransa ve İngiltere’den yeni bir hamle geliyor. Fransa’nın AB Bakanı, Birleşik Krallık ile birlikte harekata karşı BM Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağıracaklarını açıkladı.

Juncker: Harekatı durdurun

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Türkiye’yi Suriye’nin kuzeyindeki harekatı durdurmaya çağırdı ve “Güvenli bölge için AB’nin ödeme yapmasını beklemeyin” dedi.

Juncker Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin Suriye sınırında, bizim de anlamamız gereken güvenlik endişeleri var. Türkiye ve diğer aktörleri itidalli davranmaya çağırıyorum. Eğer planları bir güvenli bölge yaratmayı içeriyorsa, AB’nin bunun için herhangi bir ödeme yapmasını beklemeyin” dedi.

Avrupa Birliği, pazartesi günü olası harekata karşı olduğunu açıklamış ve “AB en başından beri askeri yöntemlerle sürdürülebilir herhangi bir çözüme ulaşılmayacağını belirtti” ifadelerini kullanmıştı.

DSG’den dünyaya çağrı: Türkiye’nin saldırısına karşı çıkın

Avrupa Birliği, BM ve demokratik ülkelere yönelik bir çağrı yapan DSG sözcüsü, Türkiye’nin operasyonuna karşı çıkmalarını istedi

Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Sözcüsü Ahmet Musa, Türkiye’nin operasyonuna karşı çıkmaları için insan hakları örgütlerine, demokratik ülkelere, Avrupa Birliği’ne ve Birleşmiş Milletler’e ‘Türkiye’nin saldırısına karşı çıkın’ diye çağrı yaptı.

Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’na başlamasının ardından açıklama yapan Musa konuşmasında şunları söyledi:

“Türkiye bu saldırılarla IŞİD’in paralı askerlerine yeni alan açmaya çalışıyor ve bu grupların daha uzun süre yaşaması için uğraşıyor. Türkiye’nin bu saldırılarıyla ve bu saldırıları destekleyenlerle hiçbir şekilde aynı fikirde değiliz. Dünya Suriye’nin kuzeydoğusundaki bu saldırıların arkasındaki nedeni biliyor ve bu yüzden insan hakları örgütlerine, demokratik örgütlere, Avrupa Birliği’ne ve Birleşmiş Milletler’e Türkiye’nin saldırısına karşı çıkmaları için çağrı yapıyoruz. Türkiye’nin bu saldırısına karşı harekete geçmeyen herkes bu saldırının destekçisi olarak görülecektir.

Tüm dünyaya tekrar şu mesajı gönderiyoruz: Türkiye’yi hedef almayacağız fakat bize saldırmak konusunda ısrarcı olurlarsa ve topraklarımızı işgal ederlerse projemizi son kanımıza kadar savunma hakkını kullanacağız. Her türlü saldırıyla karşılaşmaya hazırız.”

Erdoğan açıkladı: Suriye’nin kuzeyine operasyon başladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Suriye’nin kuzeyine operasyonun başladığını resmen açıkladı. Resulayn ve Tel Abyad bombalanıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Ordu adını alan Özgür Suriye Ordusu güçlerinin Suriye’nin kuzeyine ortaklaşa düzenlediği operasyon akşamüstü saatleri itibarıyla başladı. Operasyonu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan duyurdu. Erdoğan, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Türk Silahlı Kuvvetleri’miz Suriye Milli Ordusu’yla birlikte Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG ve Deaş terör örgütlerine karşı #BarışPınarıHarekatı‘nı başlatmıştır. Amacımız güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgeye barış ve huzuru getirmektir.”

#BarışPınarıHarekatı‘nda görev alan kahraman Mehmetçiklerimizin her birini alınlarından öpüyor, kendilerine ve bu harekatta Türkiye’yle birlikte olan tüm yerel destek unusurlarına muvaffakiyetler diliyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun. Recep Tayyip Erdoğan (@RTErdogan) October 9, 2019

Reuters haber ajansı da YPG‘ye ait mühimmat depolarının vurulduğunu açıkladı. Erdoğan’ın tweet’inden kısa süre önce, Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinin karşısında SDG kontrolünde bulunan Resulayn’dan (Serekaniye) patlama sesleri gelmişti.

TSK’ya ait jetlerin Resulayn’daki (Serekaniye) Mişrefa köyünü vurduğuna dair görüntüler televizyon kaynaklarından yayınlanırken, Gire Spi köyünün de (Tel Abyad) obüs atışlarıyla bombalandığı belirtiliyor. Bölge üzerinde uçarak bombalama yapan Türk uçaklarına, hava sahasının açık mı kapalı mı olduğu da henüz bilinmiyor.

Askeri kaynaklar daha sonra başlatılacak kara harekatından önce belirlenen noktaların vurulduğunu söyledi. Kara harekatının bombardımanın sonuçlarına göre başlatılacağı  belirtildi. Kürt güçleri her iki bölgeden de daha önce çekilmişti.

Erdoğan parti liderlerine bildirdi 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, operasyonla ilgili; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nu telefonla arayarak bilgi verdiği kaydedildi.

SDG Sözcüsü: Sivillerin olduğu alanlar vuruluyor 

Türkiye’nin hava operasyonu ile ilgili Suriye Demokratik Güçleri‘nden (SDG) açıklama geldi. SDG’nin Sözcüsü Mustafa Bali sosyal medya üzerinden “Türk savaş uçakları sivillerin olduğu alanlara hava operasyonu düzenlemeye başladı” paylaşımı yaptı.

ABD Büyükelçisi bakanlığa çağrıldı

​Bu arada ABD Büyükelçisi, harekatın başlamasından kısa bir süre sonra brifing için Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Dışişleri Bakanlığı’ndan da “BM Güvenlik Konseyi üyeleri Barış Pınarı Harekatıyla ilgili olarak bilgilendirilmek amacıyla Bakanlığımıza çağrılmaktadır” açıklaması geldi

 

Hayvan hakları örgütlerinden TBMM’ye: Komisyon’da avcılar dinlenemez

Hayvan hakları savunucusu 47 sivil toplum örgütü ve oluşum, avcıları dinlemek üzere davet eden TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’na tepkili: Örgütler, Komisyon’un hayvan haklarını gözetme çizgisinden uzaklaştığını ve bu davet ile geçerlilik ve misyonunun tartışmaya açıldığını belirtti.

TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nun yarınki toplantısında avcıları dinlemeye karar vermesi hayvan hakları savunucularının tepkilerine yol açtı. Komisyon’un avcılığı sınırlandırma önerisinde bulunacağını açıklamasının ardından, komisyon başkanı ve üyeleri avcıların sosyal medyada hedefi hâline getirilmişti. Avcıların avcılığın yasaklanmaması için yoğun baskıları sonucu,  Komisyon, avcıları dinlemeye karar verdi. Yarın, Meclis’te yapılacak komisyon toplantısında, Avcılık ve Av, Yaban Hayatı Koruma Konfederasyonu (AYHAK) ile Silah Savunma Sanayici Satıcı ve Kullanıcıları Derneği (SİLSAD) temsilcilerinden oluşan bir heyet dinlenecek.

Komisyonun bu tutumuna tepki gösteren ve hayvanları, doğayı ve kenti savunan 47 sivil toplum örgütü ve oluşum, bugün yayınladıkları ortak bildiride, hayvan haklarını gözetmek amacı ile kurulmuş olan bir meclis araştırma komisyonunda avcıların dinlenmemesi gerektiğini savundu:

“Bu komisyon, hayvanların haklarını teslim edecek ve hak ihlallerini ortadan kaldıracak çözüm önerilerini üretmekle görevlidir.

İki örnekle daha açık izah etmek isteriz: TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki “Kadına ve Aile Bireylerine Yönelik Şiddetin İncelenmesi Amacıyla Kurulan Alt Komisyon”un, kadınlara cinsel şiddet uygulayan failler dinlediğini düşünün. Bu örnek ilgili komisyonun amacı ile ne kadar çelişirse, TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nda da hayvanların yaşam hakkını gasp eden, hayvanlara işkence eden, yavru yaban hayvanlarını annesiz bırakarak açlık nedeniyle ölmelerine sebebiyet veren avcıların da dinlenememesi de aynı çelişkiyi içinde barındırır. Tıpkı, geçtiğimiz aylarda, CİMER aracılığıyla dernek bilgilerini edinemediğimiz Deniz Memelileri ve Yunus Parkları Derneği adıyla yunus parkı sahiplerinin bizzat “davet edilerek” konunun uzmanları sıfatıyla komisyon üyeleri tarafından dinlenmesi gibi…

Bu çelişkili durumun yanında, avcılığı hem bir hak ihlâli olarak tanımlayıp hem de hak ihlâllerinin faillerine, konuşmaları için alan açmak, komisyonun samimiyetinin sorgulanmasına neden olacaktır. Unutulmasın ki avcılık, avcılar tarafından bir “spor” olarak lanse edilse de bir toplu katliam eylemidir; avcılar yaşam hakkını gasp eden şahıslardır.”

Avcılığın ve av turizminin yasaklanması gerektiğini savunan örgütler, 2018’de yurtdışından gelen 1.026 avcının ülkemize geldiğini ve 2 bin 546 yaban hayvanını öldürerek ülkelerine döndüğünü; 2018’de çoğunluğu avcıların vurarak yaraladığı 12 bin 178 hayvandan, 4 bin 744’ünün yaşamını yitirdiğini, 1.701’inin ise doğaya geri dönemeyecekleri için hayvanat bahçelerine kapatıldıklarını açıkladı. Avcılığın ve av turizminin, bir av sezonunda onbinlerce yaban hayvanının canını aldığı ve sebep olduğu silahlanma nedeniyle de yasaklanmasını talep eden örgütler, komisyonu hayvan haklarını gerçekten gözetmeye çağırdı: “TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’na avcıların katılmasına, hayvan haklarının gözetilmesi ve korunması çalışması gereken bir kamusal alanın failler tarafından manipüle edilmesine dair sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.”

Bildiriyi imzalayan örgütler şöyle:

Adalar Savunması, Alakır Nehri Kardeşliği, Animal Save Ankara, Ankara Patileri ve Hayvanları Koruma Derneği (ANKAPATİ), Başka Bir Hayat Diliyorum Derneği, Dayanışma Hayvan Hakları Federasyonu (DAYANIŞMAFED), Deneye Hayır Derneği, Diyarbakır Doğayı Hayvanları Koruma Derneği (DİHAYKO), Doğa ve Çevreyi Koruma Yaşatma Derneği (DOĞÇEV), Doğa ve Hayvanseverler Derneği (DOHAS), Dört Ayaklı Şehir, Empati Doğa ve Hayvan Savunucuları Derneği, Eyüp Hayvan Hakları Yasal Dayanışma Grubu, Faytona Binme Atlar Ölüyor İnisiyatifi, Gaziantep Doğa ve Hayvan Dostları Derneği, Göktürk Hayvan Sevenler Derneği, Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), Hayvan Hakları ve Etiği Derneği, Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi, Hayvanları Koruma Derneği Manisa (HAKDEM), Hayvanları Koruma Kurtarma ve Yaşatma Derneği (HAYKURDER), Hayvanlarla Dayanışma İnisiyatifi (HAYDİ), İnegöl Doğal Hayatı ve Hayvanları Koruma Derneği (İDOHA), İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi, İstanbul Kent Savunması, İstanbul Vegan İnisiyatifi, İTÜ Vegan Topluluğu, Karaman Vegan İnisiyatifi, Kepez Hayvanları Koruma Derneği, Kıtmir Sokak Hayvanlarını Koruma ve Yaşatma Derneği, Konya Vegan İnisiyatifi, Koşuyolu Çevre Gönüllüleri, Lapseki ve Çardak Hayvanları Koruma Derneği, Meliha Yılmaz Doğal Hayatı Koruma, Geliştirme, Sağlık, Eğitim ve Kültür Vakfı, Ordu Vegan İnisiyatifi, Ortaca Hayvan Dostları Derneği (HAYDOS), Patileri Koruma Derneği (PATİKO), Samsun Vegan Topluluğu, Sarıyer Kent Dayanışması, Sokak Hayvanları İçin Mücadele ve Organizasyon Derneği (SİMORG), Sokaktaki Patili Canları Yaşatma Derneği (PADER), Tüm Sokak Hayvanları ve Yaban Hayatı Koruma Derneği (TÜSYAD), Validebağ Gönüllüleri, “Veganizm Özgürlüktür” Topluluğu, Yedikule Hayvan Dostları Derneği, YTÜ Vegan Vejetaryen Topluluğu, Yunuslara Özgürlük Platformu.

Bağımsız aktivistler: Türcülük abidesi

Komisyon’un taslak raporu bağımsız hayvan aktivistlerince de eleştirildi. Taslağın, medyaya yansıdığı haliyle bir türcülük abidesi olduğunu belirten aktivistler bazı hayvanlara şiddet için cezalar artırılırken, bazılarına yönelik şiddetin, esaretin ve katlin koşulları belirlenerek yasal dayanakları güçlendirilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti: Bağımsız aktivistlerin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Hayvan dövüştürmenin açıkça yasaklanmaması,

Atlı faytonların sadece sayısının azaltılarak olumlanması,

Hayvan deneylerinin engellenmemesi,

Petshoplarda sadece kedi ve köpek satışına karşı olunması,

Avcılık denilen vahşetin bazı şartlarla sürdürülmesi,

Deniz memelilerinin esareti için refah koşullarının dile getirilmesi,

Hayvanat bahçelerinin şehir dışına çıkarılarak korunması…

gibi öneriler, 21. yüzyılda hiçbir koşulda kabul edilebilir değildir. Sokak hayvanlarına yönelik şiddet çığırından çıktığı için zorunlu hale gelen birkaç olumlu öneri öne çıkarılarak medyada sanki hayvan hakları alanında devrim yapılıyor gibi bir algı yaratılıyor.

Biz yaşam hakları savunucuları, bu taslak raporun hayvanlardan ekonomik yarar sağlayanlara dokunma cesaretini gösteremediğini kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Birçok hayvan türü yine mal, eşya ve köle gibi görülmeye devam edilmiş, insan çıkarları için sömürülmelerine onay verilmiştir.

Mezbahalardaki çığlıkları duymayanların; bedenleri ve bedensel çıktıları için zulmedilen hayvanları sadece satılacak bir eşya gibi görenlerin, sırtına kırbaç vurulan atlara bakıp “nostalji” diyenlerin hayvan haklarını geliştirme adına yazacakları rapor da ancak bu olabilir…”

 

İklim isyanında ikinci gün: Tohumları ektik, şimdi kök salıyoruz

Haber: Elif Ünal

İklim krizine karşı başlatılan uluslararası isyanda ikinci gün geride kaldı. Londra, Berlin, Paris, Amsterdam ve Montreal’de meydanları kapatan iklim aktivistleri yeni yaşam alanları kuruyor.

Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) adlı ekolojik hareketin çağrısıyla gerçekleşen uluslararası isyanın ikinci gününde, aktivistler şehir merkezlerindeki eylemlerini sürdürdü. İklim krizine karşı karar alıcıları harekete geçirme amacıyla yapılan eylemlerde hükümet binaları işgal edildi, yollar ve meydanlar trafiğe kapatıldı.

Yokoluş İsyanı Uluslararası Gözaltı Destek Birimi’nin açıkladığı rakamlara göre 8 Ekim’de Sydney, Melbourne, Montreal ve Londra’da toplam 402 kişi gözaltına alındı. 7 Ekim’de gerçekleşen gözaltılarla birlikte sayı 1104’e yükseldi.

 Yokoluş İsyanı ne talep ediyor?

Yokoluş İsyanı Birleşik Krallık‘da ortaya çıkan ve şu anda 72 ülkede faaliyet gösteren küresel bir ekoloji hareketi.  Talepleri arasında iklim ve ekoloji krizi hakkında gerçeklerin söylenmesi, iklim acil durumu ilan edilmesi, karbon emisyonlarının sıfırlanması ve denetlemek için yurttaş meclisinin kurulması yer alıyor.

Dünyanın dört bir yanındaki Yokoluş İsyanı aktivistleri 15 Nisan’da küresel ölçekte eylemler düzenlemişti. Londra’daki eylemde 11 gün boyunca merkezi yollar kapatılmış, eylemler sonucunda bini aşkın kişi gözaltına alınmıştı. 7 Ekim tarihinde başlayan ikinci uluslararası isyanda 60 farklı şehirde sokağa çıkan eylemciler, İklim krizine karşı hükümetlerin harekete geçmesi talebiyle sokakları doldurdu.

Londra

Uluslararası İsyan kapsamında Londra’da gerçekleştirilen eylemler, Westminister bölgesindeki 12 ayrı noktada devam etti. Eylemlerin gerçekleştirildiği alanlara binlerce ağaç diken eylemciler “tohumları ektik şimdi kök salıyoruz” dedi. Eylemlerin ikinci gününde hükümet binalarını hedef alan aktivistler, Ulaştırma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın da dahil olduğu birçok inanın girişine kendilerini yapıştırıcıyla yapıştırdı.

İçişleri Bakanlığı önünde gerçekleştirilen konserlerde Dizraeli ve Massive Attack gibi müzik grupları sahne aldı. Konserler işgal edilen Trafalgar Meydanı’nda gece boyunca devam etti. Gün içerisinde Londra’da toplam 261 kişi gözaltına alındı.

Paris’teki isyanın durağı Châtelet Meydanı

Paris’teki iklim aktivistlerinin Châtelet Meydanı’ndaki eylemlerinin ikinci gününde de herhangi bir gözaltı yaşanmadı. Binlerce kişinin çadırlarıyla kamp kurduğu meydanda gün içerisinde birçok konser, açık forum ve atölyeler düzenlendi.

Eylemlerde yer alan aktivistler, polisin “Sarı Yelekler” olaylarındaki gibi bir toplumsal dönüşten çekindikleri için müdahale etmemiş olabileceklerini belirtiyor. Sarı Yelekler eylemlerinde binlerce Fransız vatandaşı polisin Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un politikalarını eleştiren göstericilere sert müdahalesini kınamak için sokaklara çıkmıştı.

Berlin’de müzik ve isyan bir arada

Berlin’deki ekoloji aktivistleri uluslararası isyan kapsamında şehrin merkezinde yer alan Big Star Kavşağı ve Potsdamer Platz Meydanı’nı trafiğe kapatmıştı. Potsdamer Platz’daki eylemcilerin polis tarafından dağıtılması sonrası eylemciler Hıristiyan Demokrat Birliği Partisi Merkez Binası’nda protestolarını sürdürdü. Big Star Kavşağı’ndaki eylemler ise müzikler ve danslar eşliğinde devam etti.

Amsterdam’da gösteriler Vondelpark’a taşındı

İklim krizine karşı hükümetten somut adımlar atılmasını talep eden binlerce kişi Amsterdam’da Voldenpark çevresinde konuşlandı. Eylemler müzik ve dans gösterileri eşliğinde devam etti.

İrlanda kaya gazı ithalatına karşı eylemde

İrlanda’daki iklim aktivistleri hidrolik kırma ile elde edilen kaya gazının ithalatı için kurulması istenen Shannon LNG (Sıvılaştırılmış Doğal Gaz) merkezini protesto etmek için Parlamento önündeydi. Gerçekleştirilen oturma eylemi sırasında bazı milletvekilleri Parlamento içerisinde mahsur kaldı. Eylem polisin insanları uzaklaştırmasıyla sonlandı; herhangi bir gözaltı yaşanmadı.

Montreal’de Jacques Cartier Köprüsü trafiğe kapatıldı

Montreal’deki en işlek köprülerden biri olan Jacques Cartier Köprüsü’ne çıkarak trafiği bir saat durduran eylemciler gözaltına alındı. Protesto sonrası sosyal medya üzerinden eylemlerinin “aşırılığı” üzerine eleştiri alan eylemcilerden Louis Ramírez yaptığı açıklamada eylemlerinin ancak “bilimin iklim krizi hakkında söylediklerinin aşırılığı kadar aşırı olduğunu” söyledi.

Montreal’de gün boyu süren eylemlerde toplam 43 kişi gözaltına alındı.

 

Bienal’in fosilci sponsorlarına Bienal performansıyla yanıt

16. İstanbul Bienali’nin Kamusal Programı çerçevesinde, fosil yakıtların itibarsızlaştırılması amacıyla gerçekleştirilen performansa, Bienal’in fosil yakıt destekçilerinin protestosu damga vurdu. Aktivistler ve sanatçılar, bir bildiri okuyarak “iklim krizi ve plastik atıklar temalı bir sanat etkinliğine fosil yakıt sektörü şirketlerinin destekçi olması, yeşil badana örneğidir” dedi.

16. İstanbul Bienali Kamusal programı kapsamında birbuçuk ekoloji ve sanat kolektifi tarafından düzenlenen Sindirim Programı’nın ikinci buluşması olan BENZİN, Bienal’e fosil yakıt sektörünün sponsorluğunu eleştiren bir açıklamayla başladı. 5 Ekim’de, iklim uzmanları ve aktivistlerinin fosil yakıtların itibarsızlaştırılmasını hedefleyen sunum ve performanslarında, iklim krizinin aciliyeti karşısında enerji politikalarının, fosil yakıtların gündelik halinin ve erilliğin; kan, benzin ve savaş politikalarının gündeme getirildiği etkinlikte, çevre ihtilaflarına ve çevresel adalete, kentteki geçicilik ve canlılığa dikkat çekildi.

Etkinliğin başında ve sonunda katılımcılar, Jale Karabekir ve Eymen Aktel  tarafından okunan  bildiri ise, Bienal’in fosil yakıt sektöründen gelen sponsor ve destekçilerine yönelik eleştirileriyle dikkat çekti.

“Bienal’i düzenleyenlerin yerinde olsaydık, bu etkinlik için petrol şirketlerinden destek alıp iklim krizinin en önemli sorumlusu olan fosil yakıt sektörünün kendilerini aklama çabalarının parçası olmazdık” denilen açıklamada, daveti aldıklarında Bienal web sitesinde Tüpraş, Opet ve Aygaz gibi fosil yakıt sektörü şirketlerinin logolarına “katkı veren kuruluş” adıyla yer verileceğini önceden bilmeleri halinde kararlarını gözden geçireceklerine yer verildi.

Açıklamada, Bienal’in bu yılki teması olan Antroposen’in iklim krizi ve plastik atıklar temalı bir sanat etkinliğine fosil yakıt sektörü şirketlerinin destekçi olmasının greenwashing’in (yeşil badana) bir örneği olduğuna da dikkat çekildi.

Performansa katılan iklim uzmanı, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi kıdemli araştırmacısı ve Yeşil Gazete yazarı Dr. Ümit Şahin, antroposen başlıklı bir sanat etkinliğinde petrol şirketlerinin logosunun olmasını doğru bulmadıklarını bir kez daha vurguladı. Kendisinin ve diğer iklim aktivistlerinin birbuçuk’un daveti üzerine performansa katıldığını belirten Şahin, performansları sırasında eleştiri metnini başta ve sonda iki kez okuduklarını ve etkinliklerinin ana konusunun fosil yakıtlar üzerinde odaklandığını anlattı:

“BENZİN etkinliğinin ana gündemlerinden biri zaten ‘greenwashing-yeşil badana’ idi.  Grubumuzdaki Cihan Küçük, bütün dünyada sanat müzelerini destekleyen BP gibi fosil yakıt şirketlerine karşı düzenlenen sanat protestoları üzerine bir sunum yaptı. Begüm Özkaynak, sunumunda petrol şirketlerinin yaptığı yeşil badana örneklerine yer verdi. Yine Sindirim Programı kapsamında geçen hafta gerçekleştirilen ‘Su’ etkinliğinde de bu konu gündeme getirilmişti.”

16. İstanbul Bienali’nin bu yıl için seçtiği Yedinci Kıta-Antroposen temasına rağmen, madencilik ve fosil yakıt sektöründen firmaların sponsorluk ve katkılarıyla hayata geçirilmesi, çevreciler ve aktivistler tarafından da eleştiriliyor. Sosyal medya üzerinden de Bienal’e gidilmemesi için boykot çağrıları yapılıyor.

Ümit Şahin’in boykot çağrıları ve eleştirilere yönelik değerlendirmesi ise şöyle:

“Bu hassas bir konu. İKSV’yi değil, orada yer alan aktivistleri kınamak bana doğru gelmiyor. Boykot çağrıları her Bienal’de olur. Zira hepsine büyük sermaye gruplarının sponsor olduğu, hatta bunlar tarafından organize edildiği bir sır değil. Eleştiri ve boykot çağrılarına da bir itirazım yok. Ancak bu tür büyük sanat etkinliklerinin, büyük finans kaynakları olan kuruluşlarca desteklenmeden yapılması da çok mümkün görünmüyor. O yüzden bir seçim yapılmalı. Yaşadığımız kapitalist sistemde, böylesi büyük organizasyonların ücretsiz olarak halkla buluşturulmasının başka bir yolu varsa, o yapılsın. Ama o zamana kadar, ben kişisel olarak, sermaye destekli de olsa bu tür etkinliklerin sürdürülmesi gerektiği kanısındayım.”

Şahin, şirketlerin izlenmesi (cooperate watch), mülksüzleştirme ağları gibi aktivizm biçimlerinin birer mücadele yöntemi olduğunu hatırlattı, ancak belli bir anlayışı ve yöntemi herkese dayatmanın da doğru olmadığını kaydetti: “Çevre, iklim ve ekoloji mücadelelerinde tek bir yöntem yoktur. Herkes kendi yolunu kendi belirler. Bazen sistemin içerisinden mücadeleni verirsin. Burada performans gösteren insanların hepsi her şeyin farkında. Hepsi greenwashing nedir, petrol şirketleri ne yapar, bunları biliyor. Zaten bizim etkinliğimizin ana mesajı fosil yakıtların suç aleti ilan edilmesiydi. Boykot ve protesto yöntemlerden biridir, mümkün olan her platformu kullanmaya çalışanlar da olabilir. Herkes kendine uygun yöntemle meselesini anlattığı sürece de bir problem olmaz.”

Petrol şirketlerinin tıpkı kapitalizmin hücresel olarak yayılması gibi her yere sızdığına dikkat çeken Şahin, “Elinizi temiz tutmak bir tercihtir. Bizim tercihimiz gerektiğinde elini kirletmek yönünde” dedi.

BENZİN performansçılarının açıklama metninin tamamı şöyle:

Hoş geldiniz.

Birbuçuk Ekoloji ve Sanat Kolektifi’nin davetlisi olarak katıldığımız Sindirim başlıklı kamusal program kapsamında bugün Bienal’de sizlere iklim krizi temalı bir performans sunmak üzere bir aradayız.

İklim kriziyle mücadelenin giderek daha acil bir hal aldığını, her yerde, her olanağı kullanarak iklim krizinin aciliyetini en geniş kesimlere duyurmanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Çünkü hemen bugün harekete geçmezsek yarın çok geç olacak.

Sanat, iklim krizine ve yokoluş tehlikesine nasıl yanıtlar oluşturacağımız konusunda gerekli diyalogu başlatmanın en etkili yollarından biri. Bu nedenle İstanbul Bienali’nin bize sunduğu bu platformu son derece önemsiyoruz.

Ancak biz Bienal’i düzenleyenlerin yerinde olsaydık, bu etkinlik için petrol şirketlerinden destek alıp iklim krizinin en önemli sorumlusu olan fosil yakıt sektörünün kendilerini aklama çabalarının parçası olmazdık.

Ayıca biz bu daveti aldığımızda Bienal web sitesinde Tüpraş, Opet ve Aygaz gibi fosil yakıt sektörü şirketlerinin logolarına “katkı veren kuruluş” adıyla yer verileceğini bilseydik kararımızı gözden geçirirdik.

Çünkü antroposen, iklim krizi ve plastik atıklar temalı bir sanat etkinliğine fosil yakıt sektörü şirketlerinin destekçi olması greenwashing’in (yeşil badana) bir örneğidir. Bunu doğru bulmuyoruz.

Yine de Bienal’in bu hayati konuyu gündeme getirme konusundaki katkısını değerli buluyoruz ve sözümüzü söylemek için açtıkları bu platformu kullanmaktan heyecan duyuyoruz.

İyi seyirler.”

BENZİN

5 Ekim Cumartesi günü birbuçuk’un 16. İstanbul Bienali Kamusal Programı kapsamında düzenlediği Sindirim Programı’nın ikinci buluşması BENZİN, Begüm Özkaynak; Ümit Şahin, Jale Karabekir, Ömer Madra, Burcu Tokuç, Cansın Asarlı, Eraslan Sağlam, Gül Şener ve Yasemin Çolak; Cihan Küçük, Kaybid ile Yokoluş İsyanı‘ndan Eymen Aktel’in katılımıyla gerçekleşti.

Performansta, Begüm Özkaynak’la “1 Litre Benzinin Bedeli”ni, petrolün arama çalışmalarından başlayarak yaşam döngüsü boyunca toplumsal ve çevresel adalet etkilerini konuşuldu. İklim krizinin aciliyetini, Greta Thunberg ve yeni neslin taleplerini Ümit Şahin, Jale Karabekir, Ömer Madra, Burcu Tokuç, Cansın Asarlı, Eraslan Sağlam, Gül Şener ve Yasemin Çolak “Evimiz Yanıyor!” performansıyla duyurdu. Cihan Küçük’le sanat ile aklama, petrol şirketleri ve sanat alanları arasındaki ilişki ve müze protestoları masaya yatırıldı. Kaybid’le bazı yaban hayvanlarının şehirdeki sessiz kulaç ve adımları takip edildi. Eymen Aktel’le Yokoluş İsyanı’nın yolculuğu,  çocukların ve gençlerin talepleri, yeni neslin öncülüğünü üstlendiği iklim hareketi tartışıldı.

 

Emine Bulut cinayeti davası başladı; sanık savunma yapmıyor  

Avukatının ek süre istediği sanık Fedai Varan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Kırıkkale’de eski eşi Emine Bulut’u 10 yaşındaki kızının yanında boğazından bıçaklayarak öldüren Fedai Varan’ın yargılanmasına başlandı. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen davada, tutuklu olan Fedai Varan “canavarca hisle tasarlayarak öldürme” suçundan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Sanık avukatının ek süre talebi reddedildi

Duruşmaya fail Fedai Varan, Emine Bulut’un kızı, ailesi ve çok sayıda avukat katıldı. Duruşmayı takip etmek için çeşitli sivil toplum kuruluşu üyesi çok sayıda kadın, adliye önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Çok sayıda basın mensubu da duruşmayı takip ediyor. Türkiye’nin dört bir yanından gelen kadınlar ve avukatların salona sığmadığı aktarıldı.

Polis, duruşma nedeniyle adliye önünde ve içinde geniş güvenlik önlemleri aldı.

Emine Bulut’un kardeşi: Bütün ailemizi tehdit etti

SEGBİS yöntemi ile duruşmaya bağlanan Emine Bulut’un kardeşlerine ve Bulut’un kızına sanık avukatının ek süre istemesi soruldu. Bulut’un kardeşleri ve kızı ek süre istediğini reddederek “takdir mahkemenin” dedi. Emine Bulut’un kardeşi Bekir Bulut, “O, tüm ailemizi tehdit etti” diye konuştu. Mahkeme ek süre talebini reddetti ve savunmalara geçti.

Sanık avukatı ise susma hakkını kullanacaklarını söyledi.

Ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor

Cinayet, 18 Ağustos Pazar günü Kırıkkale Menderes Caddesi üzerindeki bir dönercide meydana gelmişti. Emine Bulut ve kızının feryatlarının da duyulduğu olay anı görüntüleri sosyal medyada paylaşılmış, cinayet büyük infial yaratmıştı.

Olayın faili Fedai Varan hakkındaki, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen  iddianame beş günde hazırlanmış, aynı gün mahkemece kabul edilmişti. Cinayetten sonra Kırıkkale F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na yerleştirilen Varan, daha sonra güvenlik nedeniyle Bolu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu‘na sevk edilmişti.

İklim değişikliği yüzünden somon bulamayan boz ayılar açlıktan kırılıyor

Kanada’da yiyecek arayan ayıları fotoğraflayan Kanadalı Hicker: İklim krizi yüzünden somon bulamayan ayıların kışı balıklar olmadan nasıl geçireceği hakkında hiç bir fikrim yok.

Kanadalı fotoğrafçının çektiği açlıktan bir deri bir kemik kalmış bozayı ailesi görüntüleri, iklim değişikliğinin bölgedeki vahşi yaşam üzerindeki etkisine dair endişeleri artırdı. Fotoğrafçı Rolf Hicker Kanada’daki Knight Inlet kıyılarında yiyecek arayan ayılarla ilgili bir dizi fotoğrafı Facebook’ta paylaştı.

Independent’in aktardığına göre, Hicker fotoğraflarını “Broughton‘da tarihin en kötü somon balığı göçünün yaşandığı söyleniyor. Buna kesinlikle katılıyorum. Şimdiye kadar nehirde tek bir somon görmedim. Ayılar açlıktan ölüyor ve bunu görmek beni üzüyor” ifadeleriyle paylaştı.

Hicker sözlerine şöyle devam etti: “(İklim krizinin) bu yönüne dikkat çekmenin de önemli olduğuna inanıyorum. Burada Broughton’da ayılar için (ve sanırım balinalar için?) hiç somon kalmadı. Reklamlar hala somon ziyafeti çeken mutlu ayıları gösteriyor, eh, kusura bakmayın ama artık burada öyle olmuyor. İki yavrusuyla bu dişi ayıyı birkaç hafta önce görmüştük, şimdi ona birkaç gün önce tekrar rastladık. Kışı somon olmadan nasıl geçireceği hakkında hiçbir fikrim yok.”

‘Kanada, ortalamadan iki kat hızlı ısınıyor’

Kanada Balıkçılık ve Okyanuslar İdaresi tarafından ağustosta yayımlanan raporda, ülke ikliminin küresel ortalamadan iki kat daha hızlı ısındığı belirtilmişti. Bu süreç somonları fazlasıyla etkiliyor, dolayısıyla balıkla beslenen ayılar da bundan etkileniyor.

Raporda, denizden gelen sıcaklık dalgaları, artan su taşkınları ve kurak dönemler de somon ekosisteminin karşı karşıya kaldığı tehlikeler olarak listelenmişti.