Amerika Birleşik Devletleri‘nde (ABD) zika ve dang humması gibi sivrisineklerin yol açtığı hastalıkların önüne geçmek için genetiği değiştirilmiş sivrisineklerin doğaya salınmasına karar verildi.
BBC’nin aktardığına göre genetiği değiştirilmiş 750 milyon sivrisineğin 2021 ila 2022 yıllarında doğaya salınacak. Bu şekilde sivrisinekler vasıtasıyla hastalığın genetiğinin değiştirilmesi amaçlanıyor.
Yerel halk tepkili: Ekosisteme zarar verecek
Pilot olarak ilk başta Florida eyaletinde gerçekleştirilmesi düşünülen projeye yerel halk ve çevre aktivistleri tepki gösteriyor. Projenin ekosistemlere zarar verebileceğini belirten halk, bunun dışında böcek ilacına dirençli sivrisineklerin oluşma potansiyeli olduğunu belirtiyor.
Çevre grubu Friends of the Earth de projeyi kınayan bir açıklama yayımlayarak, “Genetiği değiştirilmiş sivrisineklerin serbest bırakılması, Floridalıları, çevreyi ve nesli tükenmekte olan türleri bir pandeminin ortasında gereksiz yere riske atacaktır” dedi.
Proje onaylandı
İtirazlara rağmen Florida Keys Sivrisinek Kontrol Bölgesi, pilot projeye nihai onayı verdi.
Daha önce de ABD Çevre Ajansı, OX5034 olarak bilinen genetiği değiştirilmiş erkek Aedes aegypti sivrisineklerini üretmesi için Birleşik Krallık merkezli, ABD işletmeli Oxitec şirketine izin vermişti.
Sadece dişi sivrisinekler insanları ısırıyor. Çünkü dişiler yumurta üretmek için kana ihtiyaç duyuyor. Plan ise hastalık taşıyan dişi sineklerle üreyecek olan genetiği değiştirilmiş erkek sivrisineklerini serbest bırakmak. Şirket bu şekilde birçok hastalığın önüne geçileceğini iddia ediyor.
İzmir’in Menemen ilçesine bağlı Kesik Mahallesi’nde yapılmak istenen rüzgar gülü kanatları deposu projesi mahkemenin işlemin iptali ve yürütmeyi durdurma kararına rağmen devam ediyor.
Şirketin faliyetine tepki gösteren Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Tevfik Türk “Mahkeme kararına uymamak, yerine getirmemek, büyük suçtur. İlgili kurumların gerekli önlemleri alması, adımları atması gerekir” ifadelerini kullandı.
Neler yaşandı?
Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Menemen‘de faaliyet gösteren bir rüzgar gülü kanadı üreticisi firmanın, Kesik Mahallesi, Kekliktepe mevkiinde bulunan 90 dönüm 158 metrekarelik arazinin “Tarım Dışına Çıkarılmasına” ilişkin işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması için yargıya başvurmuştu.
Ege’de Sonsöz‘ün haberine göre; İzmir 2’inci İdare Mahkemesi de “İnşai faaliyete konu edileceği, telafisi güç zararlara sebebiyet verecek olması” gerekçesi ile yürütmeyi durdurdu. Karar, Tarım ve Orman Bakanlığı’na tebliğ edildi, bakanlık da ilgili kurumlara duyurdu.
Türk: Karara uymamak bir suç
Firmanın, mahkeme kararına rağmen söz konusu tarım alanındaki inşaatını sürdürmesi üzerine açıklama yapan Türk, arazi üzerinde plan çalışması dahi yapılmadan rüzgar gülü kanadı depolama alanı inşaatının, mahkeme kararına rağmen sürdürülmesinin bir suç olduğunu söyledi.
Oda olarak, mahkeme kararını hem Tarım İl Müdürlüğü’ne, hem de Menemen Belediyesi’ne ilettiklerini hatırlatan Başkan Türk, “Mahkeme kararına uymamak, yerine getirmemek, büyük suçtur. İlgili kurumların gerekli önlemleri alması, adımları atması gerekir. Mahkeme; karara uymayanların ve bu vurdumduymazlığa izin verenlerin durumunu ayrıca değerlendirecektir” ifadesini kullandı.
‘Tarımsal üretimi güvence altına almalıyız’
Özellikle pandemi döneminde ülkemizin gıda güvencesi açısından tarımsal üretimin öneminin bir kez daha net biçimde görüldüğüne dikkat çeken Dr. Tevfik Türk, şunları söyledi:
Tarımsal üretimi güvence altına almalıyız. İlk olarak sahip çıkmamız gereken değerimiz, tarım arazileridir. Tarım arazilerinin, amaç dışı kullanımı konusunda büyük bir mücadele veriyoruz. Firmanın, oradaki çalışmayı hemen sonlandırmasını ve mahkeme kararına uymasını istiyoruz. Mahkeme kararının takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan günler öncesinden duyurduğu ‘müjdeli’ haberini Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nden yaptığı basın toplantısıyla paylaştı.
Erdoğan, Fatih Sondaj Gemisi‘nin Karadeniz açıklarında yaptığı arama çalışmaları sonucunda 320 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfedildiğini belirtti.
Sondaj gemisinin çalışmalarına 20 Temmuz 2020’de başladığını ve bu süreçte dokuz sondaj çalışması yapıldığını hatırlatan Erdoğan, “Kendisini Boğaz’dan uğurladığım günü hatırlıyorum. Uğurladığım gibi hayırlı haberlerle geri döndü” ifadelerini kullandı.
2023 yılında ilk doğal gaz çıkarılacak
Erdoğan daha önce Tuna 1 olarak adlandırdıkları bölgenin ismini “Sakarya Gaz Sahası” olarak değiştirdiklerini ve çalışmaların tamamlanması sonucunda doğal gazın 2023 yılında çıkarılmaya başlanacağını söyledi.
Gereken tüm test, analiz ve mühendislik çalışmalarının tamamlandığını belirten Erdoğan “Kuyudan elde edilen bilgiler aynı bölgede çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu keşfedilen yalnızca küçük bir bölümü. Devamı da en kısa sürede gelecek” dedi.
‘Benzer müjdeyi Akdeniz’den bekliyoruz’
Fotoğraf: AA
Bugüne kadar dokuz derin sondaj gerçekleştirildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı, “Nihayet son sondajda beklenilen müjdeyi verdik. Benzer müjdeyi Akdeniz’den bekliyoruz. Akdeniz’deki faaliyetlerimize hız vereceğiz. ‘Her arayan bulamaz ama bulanlar arayanlardır’ derler. Biz de arayacağız ve inşallah bulacağız” ifadelerini kullandı.
2017 yılından bu yana enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için çalışmalar yürüttüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan “Berat Albayrak ve Fatih Dönmez kardeşimizin çalışmaları kararlılıkla sonuçlandı. Fatih, Kanuni ve Yavuz isimli üç sondaj gemisini filomuza katarak en öndeki ülkeler arasına dahil olduk. Oruç Reis sismik araştırma gemimiz de tamamen kendi ekipmanlarımızla çalışmalarını yürütüyor” dedi.
Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz rezervi keşfi olarak adlandırdığı keşif hakkında değerlendirmede bulunan Tayyip Erdoğan, bu adım ile birlikte enerjide dışa bağımlılığın azaltılacağını iddia etti.
Albayrak: Cari açık konusunu gündemden çıkaracağız
Sonrasında konuşma yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak açıklamasında, “Türkiye olarak çok önemli bir sürece şahitlik ediyoruz. Milletimizin tarihinde ağustos ayı zaferler ayı. Bugün yine bir ağustos ayında ülkemizin makus talihini tarihe gömdüğümüz sürece şahitlik ediyoruz” dedi.
Tam bağımsızlık yolunda çok büyük bir adım atıldığını belirten Albayrak “Cari açık konusunu ülkemizin gündeminden çıkaracağız.Yeni bir sürece girdiğimizi görmüş oldum. Türkiye artık yeni bir döneme giriyor. Ne Doğu ne Batı yeni eksen Türkiye söylemiyle yeni bir sürece gidiyoruz” ifadelerini kullandı.
Albayrak sabah saatlerinde yaptığı paylaşımda #MüjdelerOlsun etiketiyle Erdoğan’ın konuşmasını işaret etmişti.
Dönmez: Tarihi dönüm noktası
Albayrak’ın ardından söz alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Fatih Sondaj Gemisi’nden yaptığı açıklamada, “Bugün bizler için çok önemli bir gün. Türkiyemiz, milletimiz için tarihi dönüm noktalarından olabilecek bir gün yaşanıyor. Potansiyeli yüksek lokasyonlara yoğunlaştık. Burası dokuzuncu derin deniz sondajımız. Rabbime hamd ediyorum. Karadeniz’de Trabzon’da montaj işlemi yapıldı. 20 Temmuz’da matkap indi” dedi.
Şahin: Doğal gaz masum değil
Yeni doğal gaz rezervinin açıklanması konusunda Yeşil Gazete’ye görüş veren İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin ise doğal gazın ‘masum’ bir enerji kaynağı olmadığını hatırlattı.
Şahin, “Doğal gaz sanki bir fosil yakıt değilmiş gibi iklim hedefleri için kömürün yerine konulacak bir geçiş gazı olarak pazarlanıyor. Bu Türkiye’nin yaptığının iklim ile alakası yok ama iklim açısından bakılınca sanki doğal gaz iklim dostu gibi sunuluyor. Böyle olmadığını biliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Karbonsuzlaşma politikalarının önünü tıkıyor’
Elektrik üretiminde kullanıldığında kömürün yarısı kadar emisyon ürettiğini belirten Şahin “En önemlisi de temiz bir enerji seçeneği gibi sununca karbonsuzlaşma için asıl yapılması gerekenlerin önü tıkanıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Doğal gazı ucuz elde eden ülkelerin bu duruma örnek teşkil ettiğine dikkat çeken Şahin Hollanda ve Amerika Birleşik Devletleri örneklerini verdi. Şahin, “Amerika kaya gazı bulunduktan sonra kömürün yerine kısmen doğal gaza geçerek emisyonları çok az düşürebildi. Yenilenebilir enerji yerine gaza yönelerek yanlış bir yola saptı. Hele ki gazı kaya ya da deniz altı gibi konvansiyonel olmayan yöntemlerle çıkarmak iklim eylemi ve çevre açısından kabul edilemez” dedi.
‘Türkiye bir an önce enerjisini karbonsuzlaştırmalı’
Türkiye’nin yeni rezervler bulmak yerine bir an önce enerjisini ve ekonomisini karbonsuzlaştırmak için adımlar atması gerektiğini belirten Ümit Şahin son olarak şu ifadeleri kullandı:
Türkiye bunlarla oyalanacağına önce gerçek anlamda yenilenebilir enerjiye dayalı bir enerji dönüşümü başlatmalı. Ekonomisini inşaat gibi yüksek karbonlu sektörlerden kurtarıp yeşil yeni düzen politikalarını benimsemeli.
Communications Earth & Environment dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, Grönland‘da 2019’da yaşanan yıllık buz kütlesi kaybı, 2012’de yaşanan bir önceki erime rekorunu yüzde 15 oranında geçerek kırdı.
Ancak 2017 ve 2018’in iki yıllık dönemindeki erime, 2003 ile 2019 arasındaki diğer iki yıllık döneme kıyasla azaldı.
Grönland buz tabakasının erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesinin nedenlerinin başında geliyor. Yapılan araştırma, 2005 2017 yılları arasındaki küresel ortalama deniz seviyesinideki artışın yıllık ortalama 3,5 mm olduğunu ve bunun 0,76 mm’sine buzulların erimesinin yol açtığını ortaya koyuyor.
2019’da 532 gigaton buzul eridi
Araştırma kapsamında 2003 2019 yılları arasında yapılmış olan iki uydu görevinden alınan verileri analiz eden, Alfred Wegener Enstitüsü Helmholtz Kutup ve Deniz Araştırmaları Merkezi‘nden Ingo Sasgen ve meslektaşları, 2017 ve 2018 yıllarında yaşanan erimenin alışılmışın dışında biçimde düşük olduğunu gördü. Bunu takip eden 2019 yılında ise 532 gigaton ile rekor seviyede yüksek erime yaşandı.
Araştırmacılar 2012 yılındaki erimenin 464 gigaton civarında olduğunu belirtiyor. 2017 2018 tarihlerinde yaşanan erimenin görece düşük olmasının sebebininse Grönland’ın batısında söz konusu tarihlerde yazların soğuk geçmesinin ve doğuda kar yağışlarının fazla olmasının olabileceği kaydediliyor.
Araştırmacılara göre 1990’ların sonları itibarıyla artan buzul kaybının ardından, 2019’da rekor seviyede bir kitlesel kütle erimesi yaşandı.
‘Her saniye yaklaşık altı olimpik yüzme havuzu…’
Reading Üniversitesi‘nde iklim araştırma bilimcisi Profesör Ed Hawkins da, Grönland’da yaşanan buzul kaybını somutlaştırmak adına “yılın her saniyesi yaklaşık altı olimpik yüzme havuzu” büyüklüğünde alanın eridiğini ifade etti.
2012’de yaşanan buzul kaybının benzer ölçeklisinin 2019’da gerçekleşmesinin endişe verici olduğunu söyleyen Colorado Üniversitesi‘nden Dr Twila Moon da 2012’deki kaybın benzerinin daha önce 150 yıl önce yaşandığını, bundan öncekinin ise 600 yıl önce gerçekleştiğini belirtti:
On yıldan kısa bir süre içinde ikinci kez rekor seviyede buz kaybı yaşandı
Araştırma Grönland’da korkunç bir buzul kaybıyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu kayıp, dünya genelinde deniz seviyesinin yükselmesiyle doğrudan ilişkili.
Yeşil Düşünce Derneği‘nin eğitim çalışmaları kapsamında İklim Krizi ve Yenilenebilir Enerji Çalışma Grubu’nun düzenlediği ‘Enerji Demokrasisi ve Türkiye’de Enerji Politikaları’ oturumu geçtiğimiz hafta sonunda gerçekleştirildi.
İstanbul Teknik Üniversitesi‘nde çevre biyoteknolojisi alanında çalışan ve Türkiye Depotizo Geri Ödeme Sistemi (DRS) projesin yürüten Kardelen Afrodit Adsal’ın konuk olduğu online oturumda, adil dönüşüm, adil yenilenebilir enerji, enerji demokrasisi ve Türkiye’deki enerji dönüşümü konuları ele alındı.
Adil tüketim ve kullanım
Kardelen Afrodit Adsal.
Buradaki konuşmasında kişilerin bireysel olarak ‘adil tüketim alışkanlıkları’nı sorgulayan Adsal, yaşanılan şehirdeki karbon ayak izinden çalışılan firmaya kadar dolaylı olarak insanın sebep olduğu hareketlerin olumsuz sonuçlarını azaltmaya başlamadan ve alışkanlıkları değiştirmek yönünde çaba göstermeden sadece sistemin değişmesinin bekleyemeyeceğini anlattı.
Ancak vatandaşların yenilenebilir enerji kaynağının kullanılmasını daha çok talep etmesiyle enerji dönüşümün kalıcı olmasının sağlanabileceği kaydeden Adsal, yerelde özel istihdamlar ve teşvikler ile rüzgar enerjisinin üretiminin kalıcı olarak devamlılığının sağlanabileceğine değindi. Aslen rüzgar enerjisi için yapılan yatırımların 2010-11 yılları arasında uygulanmaya başlamasıyla şu anda zaman zaman Türkiye’nin ihtiyacının %16’sını karşılayacak kadar enerji üretmeye başlandığına dikkat çeken Afrodit Adsal, kurulumlarda mevcut bazı teknik hatalarının giderilmesiyle üretilen enerji kapasitesinin artırılabileceğini söyledi.
‘Yerel halkın yaşamı olumsuz etkilenmemeli’
Yenilenebilir enerji kaynaklarının sadece verilen teşvikler ve para hırsı için yapılması halinde en çok kurulduğu bölgedeki yerel halkın olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Adsal, biyogaz örneğini verdi:
Örneğin, biyogazı temizlemede kullanılan yanlış kimyasallar yüzünden verimli tarım alanlarının yok edilebiliyor ya da biyokütle enerji santrali kapatıldığında geriye sadece üzerine betondan ev dikilebilecek bir alan kalıyor. Yanlış yatırımlar ve planlamalar sonucunda, daha sonraki projeler için özellikle yerel halk olmak üzere insanlarda güvensizliğe ve önyargılar oluşabiliyor. Bunu önlemek için bu projeler yapılmadan önce ilk olarak gerçekten ihtiyaçtan ötürü mü yoksa para odaklı bir yatırım mı diye düşünülmesi gerekir”
Adsal, Türkiye’de verimsiz enerji üretiminin ve yanlış planlamanın çok yaygın olduğunu belirterek, güneş enerjisinin Türkiye’de 6,2 GB üretim kapasitesinin olduğunu, ancak yatırımların etraflıca düşünülmeden yapıldığı örneklerde verimli tarım arazilerinin üzerinin betonla kaplanarak güneş enerjisi tarlalarına çevrildiğini, bunun da bölgede yaşayan halkın tepkilerine yol açtığını anlattı. Bu sorunların önüne geçmek için ihtiyaç ve potansiyel oranında uzun soluklu planlamalar yapılmasının önemine değinen Adsal, ön değerlendirmelerde ekosistemin zarar görmemesi için daha etkili adımlar atılması gerektiğinin altını çizdi:
Hem köyden kente göçü azaltmaya çalışıp hem de o alana yapılan hidroelektrik santrali ile akan dereleri kurutursanız, toprağı verimsizleştirirseniz ve o alanı insanların ne tarım ne de hayvancılık yapabileceği bir yere çevirirseniz, o insanların yaşamlarına orada devam etmesinin beklenemez. Bir mühendis olarak yapabileceklerinizin sonu olmasa da insanların yaşamlarını olumsuz etkileyen faktörleri göz önünde bulundurmazsanız, sizi yazılım üreten bir robottan ayıran bir fark kalmaz.”
Enerji demokrasisi
Afrodit Adsal, Enerji demokrasisi kavramının son 10-15 yıldır konuşulmaya başlanan yeni bir konu olduğunu belirtti:
‘Eylemler sonucunda mı, yoksa süreç ile mi enerji demokrasisine ulaşacağız?’ sorusuna, buna bir sonuç olarak bakarsak bu yolda her şey mubahtır gibi yaklaşılabilir ve bu yaklaşım birçok zincirleme birçok soruna sebep olabilir. Bu yüzden enerji demokrasisine bir süreç olarak bakmamız ve herkesi bir noktaya taşıyacak ama bireylerde negatif bir etki yaratmayacak bir sistem olarak değerlendirmemiz gerekir. “
Enerji demokrasisinin vatandaşlara ulaşmadığı takdirde, aracı kurumların ortadan kalkması durumunda sürekliliğin sağlanamayacağını ifade eden Adsal, herkesin kendi yerel pratikleri doğrultusunda enerji kaynaklarını dönüştürebiliyor olmasının gerekliliğinin altını çizdi, birincil olarak kararlardan etkilenecek kişilerin söz hakkı sahibi olmasının önemini vurguladı.
Enerji Demokrasisi ile ilgili detaylı bilgi sahibi olmak için Yurttaş Enerjisi:Enerji Demokrasisini Gerçekleştirmek’ belgesine buradanulaşabilirsiniz.
Eğitimin ikinci bölümü, 21 Ağustos Cuma günü Arif Künar’ın Türkiye’de mevcut enerji görünümü, politikaları ve enerji dönüşümünün nasıl olması gerektiğine ilişkin oturum ile devam edecek.
AKP’li belediyeler kendi mülkiyetlerinde bulunan arsaların satışını son sekiz ayda yüzde 200 artırdı. Toplamda 452 bin 170 metrekare arsayı satışa çıkaran belediyelerin toplam kazancı ise bir milyar liranın üzerinde.
ANKA’dan Oktay Yıldırım’ın aktardığına göre geçen yılki kayıtlarda AKP’li belediyelerin satışa çıkardığı arsalardan 336 milyon 757 bin 243 lira kazanç sağladığı belirtiliyor. Yalnızca sekiz ayda satışa çıkarılan arsaların kazancı ise bu miktarın oldukça üzerinde.
Pendik ve Tuzla en önde
En çok arsa satan AKP’li belediyeler arasında Pendik Belediyesi liderliğini koruyor. Pendik Belediyesi 8 ayda kendi mülkiyetindeki 15 arsa için satış kararı aldı.
Tuzla Belediyesi ise 10 taşınmaz satışı ile ikinci sırada geliyor. Arsa satış kararı alan diğer ilçe belediyeleri arasında Bağcılar, Başakşehir, Bayrampaşa, Çatalca, Çekmeköy, Eyüpsultan, Fatih ve Ümraniye de yer alıyor.
Başakşehir’de uçuk fiyatlar
Başakşehir Belediyesi’nin arsa satışı karşılığı hasılat paylaşımı yöntemiyle satılması kararı aldığı arsaların muhammen bedelleri oldukça yüksek. Başakşehir Belediyesi’nin mülkiyetinde yer alan 1426 ada 8,9,10 ve 11 nolu parseller için 450 milyon lira muhammen bedel belirledi.
1425 ada 6, 7 ve 8 nolu parseller için ise belirlenen muhammen bedel 295 milyon lira. Başakşehir Bahçeşehir 2.Kısımda bulunan 558 ada 4 ve 7 nolu parsellerin muhammen bedeli ise 120 milyon lira olarak belirlendi. Başakşehir’de toplam 9 parsel arsa 865 milyonu buluyor.
AKP’li belediyelerde bunlar yaşanırken çoğunluğu AKP grubunun oluşturduğu İstanbul Büyükşehir Belediye’sinde (İBB) ise İBB’nin mülkiyetindeki değerli araziler, ‘yeşil alan’ ilan ediliyor.
Yeni tip koronavirüs salgını sebebiyle iklim grevlerini dijital ortama taşıyan genç iklim aktivistleri uzun bir aradan sonra ilk kez sosyal mesafeli iklim grevi gerçekleştirdi.
Aralarında Greta Thunberg’in de bulunduğu Fridays for Future (Gelecek için Cumalar) aktivistleri Almanya‘nın başkenti Berlin’de parlamento binası önündeki meydanda pankartlarıyla birlikte oturma eylemi yaptı.
Thunberg: Geri döndük
Eylemi sosyal medya hesaplarından paylaşan İsveçli aktivist “İklim grevinin 105’inci haftası. Sosyal mesafeli şekilde geri döndük. Berlin!” ifadelerini kullandı.
Thunberg, geçtiğimiz gün Almanya’daki genç iklim aktivistleriyle birlikte Almanya Başbakanı Angela Merkel ile 90 dakikalık bir görüştürme gerçekleştirmişti.
Buluşmada gençler Merkel’den sorumluluk üstlenerek iklim kriziyle mücadelede liderlik göstermesini talep etmişti.
Birleşik Krallık Ornitoloji Vakfı (BPOTY) tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen Yılın Kuş Fotoğrafçısı 2020 yarışmasının kazananları açıklandı.
Çevredeki Kuşlar, Uçan Kuşlar, Kuş Davranışları, En İyi Portre, Bahçe ve Kent Kuşları gibi kategorilerde yapılan yarışmaya dünya çapında 60’tan fazla ülkeden gönderilen 15 bin fotoğraf yarıştı.
Kuveyt’ten Majed Alza’abi, yarışmaya katıldığı ‘Günün Sonu’ isimli fotoğraf ile ‘Yılın Kuş Fotoğrafçısı’ ilan edilerek 5 bin poundluk ödüle hak kazandı. Kategorilerin kazananları ise şu şekilde:
2020 Yılının Kuş Fotoğrafçısı Yarışmasının kazananı: Majed AlZa’abi (Kuveyt)
Çevrede Kuşlar kategorisi birincisi: Francesco Pellegrini (İtalya)
Yaratıcı Görüntüler kategorisi birincisi: James Hudson (Birleşik Krallık)
Yarışmanın Siyah ve Beyaz kategorisinin birincisi: Robert Sommer (Almanya)Bahçe ve Şehir Kuşları kategorisinin birincisi: Magdaléna Straková (Çekya)En İyi Portfolyoya Sahio Fotoğrafçı Ödülü: Georgina Steytler (Avustralya)14-17 yaşındaki genç fotoğrafçılar kategorisi birincisi: Adam Lake (Birleşik Krallık)
Detaylara Dikkat kategorisinin kazananı: Moshe Cohen (İsrail)Uçan Kuşlar kategorisi birincisi: Gadi Shmila (İsrail)Kuş Davranışları kategorisi ikincisi: Greg Lecoeur (Fransa)
Britanya’nın Bristol kentindeki hayvanat bahçesinde tutulan ve nesli tükenme tehlikesi altında olan Batı ova gorili Kala, önceki sabah doğum yaptı.
2018’de, Almanya’dan Bristol Hayvanat Bahçesi’ne yollanan dokuz yaşındaki Kala’nın doğal yolla hamile kaldığı açıklandı. Bakıcılarının aktardığına göre yavrunun ve annenin sağlık durumları iyi. Gelen görüntülere bakılırsa anne yavrusunu bir an bile yanından ayırmıyor.
Kala’nın yavrusunun doğumuyla birlikte hayvanat bahçesi bünyesindeki goril sayısı altıdan yediye yükseldi.
Kala, geçen yıl eylül ayında doğurduğu ilk yavrusunu sezaryen sırasında kaybetmişti.
İstanbul Kartal’daki üç katlı binanın yıkımı sırasında, bahçedeki ağaçların korunması gerektiği belirtilmesine rağmen, büyük bölümünün kesildiği, kalanların da zarar gördüğü ortaya çıktı. Mahalle sakinleri bina sahiplerinin “Neyse cezası öderiz” dediğini söyledi.
Karlıktepe Mahallesi, Yurttaş Caddesi’nde bulunan binanın sahipleri, şubat ayında Kartal Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’ne başvurmuştu. Riskli raporu verilen bina için tahliye ve yıkım ile ilgili yasal süreç başladı. Yıkımdan önce Kartal Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ‘Ağaç Durum Raporu’ talebinde bulundu. İncelemenin ardından çıkan raporda, bahçede bulunan tüm ağaçların korunması gerektiği belirtildi.
Hürriyet’ten Özgür Altuncu‘nun haberine göre, temmuz ayında binanın kentsel dönüşümünü üstlenen müteahhite yıkım ruhsatı verildi. Önceki gün ise iş makineleriyle yıkıma başlandı. Ne bir tabela ne de bilgilendirme yazısı bulunan yıkım sahasında binanın yıkımının yanı sıra ile birlikte bahçede bulunan ağaçların büyük bir bölümü kesildi. Kalanlar da zarar gördü.
Yıkılan binanın bitişiğindeki apartmanda yaşayan Murat Hasanoğlu yaşananları “Söyledik, ‘yapmayın’ dedik. Ama elimizden bir şey gelmedi. ‘Cezasını ödeyeceğiz’ deyip kestiler” diye anlattı. Aynı binada yaşayan Dr. Gülbüz Sezgin ise ağaçların kesildiğini görünce müdahale ettiklerini söyledi: “Sadece dozercileri gördük. Müteahhit yoktu. ‘Ağaçlardan ne istiyorsunuz’ diye bağırdım. Biz müdahale edene kadar 6 ağacı kesmişler. Hemen belediye başkanına haber verdim.” Bahçeden geriye, yıkık ağaç gövdeleri, çam dalları ve moloz yığınları kaldı.
Belediye Başkanı: Takipçisiyim
İhbar üzerine olay yerine gelen Park ve Bahçeler Müdürlüğü ile Zabıta Müdürlüğü ekipleri korunması gereken ağaçların iş makinesi ile tahrip edilerek ortadan kaldırıldığını tutanakla tespit etti. Kartal Belediyesi Başbakanı Gökhan Yüksel de sorumluların en ağır cezayı alana dek olayın bizzat takipçisi olacağını söyledi.
‘Ceza 78 bin, ev 780 bin’
40 yıldır Karlıktepe’de yaşayan Sertaç Erdoğan, yıkılan 3 katlı binayı ve bahçesindeki ağaçları “Küçük bir koru gibiydi” diye tanımladı. Erdoğan, “Çocukluğumdan beri bilirdim burayı. Eşit boyda bir düzine çam ağacı vardı. Asırlık ağaçlardı. Kime ne zararı vardı bilmiyorum ama binayı genişletmek için müteahhit yarısını kesti. 78 bin TL ceza ödeyecek, 780 bin TL’ye daire satacak” dedi.