Ana Sayfa Blog Sayfa 1904

‘İnternet erişimi için toplanan Evrensel Fon’da 1.4 milyar TL kayıp’

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Murat Emir, “her yurttaşa eşit internet” amacıyla Evrensel Hizmet Fonu’nda toplanan bütçenin kullanımına ilişkin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu‘nun  yanıtlaması istemiyle TBMM’ye yazılı soru önergesi verdi. 

Türk Telekom’un özelleştirilmesinin ardından 2005 yılında Evrensel Hizmet Fonu kurulduğunu hatırlatan Emir, 15 yıldır GSM operatörlerinin her yıl gelirlerine oranla belirli miktarlarda Evrensel Hizmet Fonu’na para aktardıklarını kaydetti.

‘Fondaki 11 milyar TL’nin nerede olduğu bilinmiyor’ 

Fonun, köylerde ve kırsal bölgelerde yaşayan yurttaşlara sunulacak internet ve elektronik haberleşme hizmetlerinde kamu yatırımlarının devam ettirilebilmesi amacıyla kurulduğunun altını çizen Emir şunları söyledi:

Murat Emir.

Bu kapsamda GSM operatörlerinin her yıl gelirlerinin bir kısmını aktardığı fon için farklı gelir kalemleri de oluşturuldu. 2005 yılından beri bu fonda biriken paranın 11 milyar TL’nin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Ancak, son birkaç yıldır bazı kırsal bölgelerde kurulan baz istasyonları haricinde, bu paranın nereye harcandığına dair kamuoyuna net bir açıklama yapılmıyor” 

‘Yalnızca 76 milyon TL’si harcanmış’

Geçtiğimiz yıl GSM operatörlerinden toplanan paranın 1 milyar 562 milyon 747 bin TL’yi bulduğunu hatırlatan Emir, şöyle konuştu:

Bu gelirin yalnızca 76 milyon 169 bin 457 TL’si harcanırken geriye kalan 1 milyar 486 milyon 577 bin TL’nin nereye harcandığı bilinmiyor ve hiçbir yerde izine rastlanmıyor. Harcama kalemlerine bakıldığında da 76 milyon TL’lik harcamanın yalnızca 16.5 milyon TL’sinin mobil ve sabit haberleşme hizmetleri için harcandığı görülüyor. Harcamaların geriye kalan 59.6 milyon TL’si ise, sayısal yayıncılık faaliyetleri adı altında İstanbul’daki Küçük Çamlıca TV-Radyo Kulesi’ne aktarılmış. Yani, sadece bir yılda operatörlerden ‘eşit internet’ hizmet için 1.5 milyar TL toplamışlar ama paranın yalnızca yüzde 5’ini harcamışlar. O paranın büyük kısmı da Televizyon Kulesi’ne gitmiş, 1.5 milyar TL’nin yüzde 95’inin ise izi yok.”

MEB kullanmalı

Pandemi döneminde binlerce öğrencinin internet ve bilgisayara erişimi olmadığı için uzaktan eğitime devam edemediğini belirten Emir, “Özellikle bu dönemde söz konusu fonun, yasanın amacına uygun bir şekilde Milli Eğitim Bakanlığının ihtiyaçları için kullanılması gerekiyor ancak, toplanan paradan eser yok” dedi.

2005 yılından bu yana Evrensel Hizmet Fonu kapsamında ne kadar para toplandığını soran Emir, önergesinde şu soruları da yöneltti:

  • Evrensel Hizmet Fonu uygulaması kapsamında 2005 yılından bu yana tam olarak ne kadar gelir elde edilmiştir. Bu gelirin, yıllara göre dağılımı nedir?
  • Evrensel Hizmet Fonu’ndan bugüne kadar hangi hizmetler için ne kadar para harcanmıştır? Söz konusu fondan, evrensel hizmet kapsamı dışında bir harcama yapılmış mıdır? Yapıldıysa, hangi hizmetler için ne kadarlık bir harcama yapılmıştır?
  • GSM operatörlerinden Evrensel Hizmet Fonu için toplanan paralar, hangi hesapta tutulmaktadır?
  • 2019 yılında 1.562.747.081 TL Evrensel Hizmet Geliri elde edilirken bunun yalnızca 76.169.457,67 TL’sinin harcandığı anlaşılmaktadır. Geriye kalan 1.486.577.623,33 TL’lik miktar nereye harcanmıştır?
  • Pandemi nedeniyle uzaktan eğitim yapılırken ve evlerinde internet ile bilgisayar imkanı bulunmadığı için birçok öğrencinin derslere giremediği haberleri gündeme gelirken, söz konusu fondan bu ihtiyacın giderilmesine yönelik bir harcama yapılması planlanmakta mıdır?”

BM zirvesi öncesi dünya liderlerinden ‘dünyayı kurtarmak için’ on maddelik taahhüt

Dünya liderleri doğa tahribatını durdurmak için anlamlı bir hamle yaparak kirlilik konusunda kolları sıvadı: Sürdürülebilir ekonomik sistemleri benimseme ve okyanuslardaki plastik atıkları ortadan kaldırmaya söz verdi.

Aralarında Emmanuel Macron, Angela Merkel, Justin Trudeau, Jacinda Ardern ve Boris Johnson‘ın da olduğu beş kıtadan toplam 64 lider, insanlığın iklim krizi ve yaşamın devamlılığını sağlayan ekosistemin yıkımı nedeniyle gezegensel acil durum içinde olduğu uyarısında bulundu.

116’nın üzerinde devletten katılım talebi

Guardian‘ın haberine göre taahhütler, ormansızlaşmayı azaltmak, sürdürülemez balıkçılık uygulamalarını durdurmak, çevreye zararlı sübvansiyonları ortadan kaldırmak ve önümüzdeki on yıl içinde sürdürülebilir gıda üretim sistemlerine ve döngüsel ekonomiye geçişi başlatmak için çaba göstermeyi içeriyor. Liderlere göre bu taahhüt, gelecek nesiller nezdinde kendilerinin çevresel yıkım konusunda harekete geçme isteklerini gösterecek bir “dönüm noktası” teşkil ediyor. 

Dünya Liderlerinden Doğa için Taahhüt imzacıları, yaban hayatını ve iklimi pandemi sonrası ekonomik iyileşme planlarının merkezine koyma sözü verdi ve iklim krizi, ormansızlaştırma ve ekosistemin bozulması ile kirliliği sorunlarını öncelikli olarak ele alacaklarını vaat ettiler.

Duyuru, çarşamba günü, Paris Anlaşması benzeri bir anlaşmanın müzakerelerinin parçası olarak sanal olarak New York‘ta yapılacak olan BM biyo-çeşitlilik zirvesi öncesinde geldi.

Katılım talebinin hayli yüksek olduğu zirvede 116’dan fazla eyalet ve hükümet başkanı meseleyi ele alma yönündeki isteğini dile getirdi.

Yasadışı avlanmayla da mücadele edilecek

Bildiride şu ifadeler öne çıkıyor:

Bilim, biyo-çeşitlilik kaybının, kara ve okyanus bozulmasının, kirliliğin, kaynakların tükenişinin ve iklim değişikliğinin eşi görülmemiş boyutta hızlandığını açıkça ortaya koyuyor. Bu hızlanma, yaşamımızı sürdürmemize yardımcı olan sistemlerde geri dönüşü olmayan zararlara yol açıyor ve yoksulluk ve eşitsizliklerin yanı sıra açlık ve yetersiz beslenmeyi ağırlaştırıyor.

Biyoçeşitliliğin korunması, sürdürülebilir kullanımı ve restorasyonu için küresel anlaşmalara, korumaya yönelik hedeflere ve yerel ölçekli başarı öykülerine rağmen küresel eğilimler yanlış yönde ilerliyor. Bu durumu dönüştürecek bir değişiklik şart, önceki gibi devam edemeyiz.

Liderler bunun yanı sıra çevresel suçları sona erdirmek üzere yasadışı yaban hayatı avcılığına ve kereste kaçakçılığına karışan organize suç gruplarını önlemeyi taahhüt etti.

Bu ayın başlarında BM dünyanın, mercan resiflerini koruma, doğal yaşam alanlarını koruma ve plastik ve kimyasal atıkları uygun seviyelere düşürme hedefleri de dahil olmak üzere, doğanın yıkımını yavaşlatmak üzere tek bir hedefi tutturamadığını duyurdu.

‘ABD, Brezilya, Çin gibi ülkeler olmadan zor’

Son haftalarda Dünya’daki doğanın durumu hakkında, WWF ve Londra Zooloji Derneği’nin (ZSL) yayınladığı Yaşayan Gezegen Raporu 2020 de dahil olmak üzere, memelilerin, kuşların, balıkların ve amfibilerin küresel popülasyonlarını bulan bir dizi rapor ve çalışma yapıldı. Rapora göre sürüngenlerin sayısı 1970 ile 2016 yılları arasında yüzde 68 oranında düştü.

BM’nin biyolojik çeşitlilikten sorumlu başkanı Elizabeth Maruma Mrema, dünya liderlerinin yeni taahhüdünü memnuniyetle karşıladı ve bunu “ilham verici bir katkı” olarak nitelendirdi.

Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası bilim-politika Platformu (IPBES) eski başkanı Sir Robert Watson, taahhüdü “olağanüstü” olarak nitelendirdi ve liderlerin doğal dünyanın yok edilmesi ile Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında kurduğu bağlantıları övdü. Bununla birlikte Sir Watson, büyük çaplı kirleticilerin imzaları olmaksızın hedefe ulaşmanın ne kadar mümkün olabileceği şerhini düştü.

Guardian’a konuşan Sir Watson şunları söyledi:

Sera gazı emisyonları nedeniyle iklim değişikliğine neden olan ve/veya biyolojik çeşitliliği yok eden pek çok en önemli ülke bu taahhüdün imzacısı değil. ABD, Brezilya, Çin, Rusya, Hindistan ve Avustralya gibi ülkeler olmadan, Paris İklim hedefine ulaşmayı ya da biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmayı başaramayız.

Dolar, euro ve sterlin rekor kırdı: Sterlin çift haneli rakama ulaştı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası‘nın (TCMB) geçen haftaki faiz artırımı sonrasında sınırlı bir şekilde gerileyen dolar yükselişine kaldığı yerden devam ediyor.

Merkez Bankası piyasa beklentilerinin aksine politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 10,25’e çıkarmıştı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ise normalleşme adımları kapsamında bankaların türev işlem limitlerini yükseltmesi kararı vermişti. Bu kararlarla dolar/TL 7,5112 seviyesine kadar gerilemişti.

Rekor tazeledi

Sabah saatlerinde 7.73 TL seviyesiyle güne başlayan dolar,  7.8362 TL ile tarihi seviyesine ulaştı. Euro ise, 9.1456 TL seviyesiyle yeniden 9 TL’nin üzerine çıktı. Şu dakikalarda 9.1396 TL’den işlem görüyor.

Sterlin ise çift haneli rakamlara ulaştı. Yeni haftaya 9.7852 TL ile başlayan sterlin kurlardaki yükselişin etkisiyle 10,1006 TL’ye kadar yükseldi.  Şu dakikalarda 10,0719 civarında seyrediyor.

Ekim ayında neler olacak?

Ekim ayında veri takvimi de yine yoğun olacak. Ekim ayının başında eylül ayı ihracat rakamları ve enflasyon verileri belli olacak.

İşsizlik rakamları 12 Ekim’de, ciro, perakende satış ve sanayi üretim endeksleri 13 Ekim’de, eylül ayı bütçe gerçekleşme sonuçları ise 15 Ekim’de açıklanacak. Tüketici güven endeksi ise 22 Ekim’de belli olacak.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 22 Ekim’de toplanacak ve faiz kararını açıklayacak. Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal da yılın son Enflasyon Raporu’nu 28 Ekim’de duyuracak.

Çin’in geliştirdiği koronavirüs aşısının Faz 3 deneyleri Cerrahpaşa’da da başladı

Koronavirüs salgınına karşı yürütülen aşı çalışmaları kapsamında Çin‘de geliştirilen aşının Faz3 çalışmalarına katılan Türkiye‘de, Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nde de gönüllülere aşı denemeleri başlatıldı.  İlk uygulaması yapılan kişi ise fakültede hasta bakıcı olarak çalışan 53 yaşındaki Asım Baştürk. Ancak Baştürk’e yapılan uygulamanın gerçek aşı mı, plasebo (boş aşı) mu olduğuna ilişkin bir açıklama yapılmadı. 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, Faz 3 çalışmalarından olumlu sonuç alınması halinde aralık ya da ocak ayı gibi tüm dünyada aşılamaların başladığı bir sürece girileceğini söyledi.

‘Çalışmalardan umutluyuz’

Dünyanın farklı yerlerinde farklı ırklar üzerinde de Faz 3 aşı çalışmalarının sürdüğünü belirten Tabak, şu değerlendirmelerde bulundu:

“İlk gönüllümüze aşımızı gerçekleştireceğiz. Genellikle kabul edilen yüzde 50’nin üzerinde etkinlik varsa, o aşı onay alır anlamına gelir. Umutlu muyuz? Evet. Çünkü hastalarımızın yüzde 97’si iyileşmekte. Demek ki immün sistem bu işi kontrol altına almakta. Zaten yüzde 80’i ufak tefek belirtilerle geçirmekte. 10’uncu gün civarında yakınmaların başladığı bulaştırıcılığı ortadan kalkmakta. Hastalığa yakalananlardan çok az sayıda kişi ikinci kez hastalığa yakalanması söz konusu. Koruyucu antikorlar bu işi kolaylaştırmakta. Sevindirici tarafından biri tüm aşı çalışmalarında FAZ 1 ve FAZ 2 başarılı geçtiği için FAZ 3’e erişilmiştir.”

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak ise pandeminin sonlanabilmesi için iki etken olduğunu söyledi. Tabak, bunlardan birinin toplumdaki koruyucu ankitorun yüzde 50’nin üzerinde çıkması olduğunu ikincisinin ise aşı çalışmaları olduğunu anlattı.

İlk uygulama Hacettepe’de yapılmıştı

Çin aşısının Faz 3 çalışması için ilk gönüllü uygulaması 16 Eylül’de  Hacettepe Tıp Fakültesi’nde üç sağlık çalışanına yapılmıştı. 

Fakültede klinik çalışmasını yürüten Prof. Dr. Murat Akova, 13 bin kişinin hedeflendiğini, ilk aşamada ön planda ve riskli olan 1200 sağlık çalışanına aşının uygulananacağını söylemişti. Akova, “Bunu da ikiye böleceğiz ve yarısına boş aşı (plasebo) yarısına da yine Covid-19 aşısını yapacağız ki aşının etkili olup olmadığını görelim” demişti. 

 

Avukat Müzeyyen Boylu’yu öldüren Mesut Issı’ya ağırlaştırılmış müebbet cezası

Diyarbakır‘da boşanma aşamasında olduğu avukat Müzeyyen Boylu’yu 20 Mayıs 2019’da katleden Mesut Issı’nın yargılandığı davadan karar çıktı. Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen son duruşmada, sanık Issı, duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.  

Boylu’nun annesi Türkan Boylu’nun yanı sıra avukatları Cihan Aydın, Hatice Demir, Serdar Özer, Öykü Çakmak ve Sinan Tanrıkulu da duruşmada hazır bulundu. 

Savcı, sanık Issı hakkında “eşe karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Türkan Boylu’nun vekili Avukat Sinan Tanrıkulu da boşanma süreci ve eylemin şeklini birlikte değerlendirerek fiilin kadına duyulan hınçla işlendiği için “canavarca hisle öldürmeden” ceza verilmesi gerektiğini, aksinin kadına karşı şiddetin ve cezasızlığın önünü açacağını belirtti. 

‘İstanbul Sözleşmesi etkin uygulanmalı’ 

Mesut Issı.

Müzeyyen boylu’nun avukatlarından Hatice Demir, boşanma aşamasında verilen koruma kararlarının pratik karşılığı olmadığı, yargının pasifliği nedeni ile cinayetin işlendiği, İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanması halinde cezasızlığın önüne geçileceğini vurgulayarak beyanda bulundu. Cihan Aydın ise failin Müzeyyen Boylu’ya “senin mezarını çocuklarla sulacağız” diyerek mesaj attığını, bu mesajın da “tasarlama” ve “canavarca hisle öldürme” fiilini karşıladığını beyan etti.

İndirim talep etti

Duruşmaya SEGBİS ile katılan fail Mesut Issı, haksız tahrik ve indirim maddelerinden faydalanmak istediğini söyledi.
 
Mahkeme heyeti, verdiği aranın ardından sanık Issı hakkında, “Eşe karşı kasten öldürme” suçundan, herhangi bir indirime gitmeden, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.

‘Birliğimiz, mücadelemiz iyi ki var’

Avukat Hatice Demir, duruşmanın ardından sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:

Müzeyyen Boylu cinayetinde karar açıklandı.
Sanık Mesut Issı hakkında ‘eşe karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cazesı verildi. Herhangi bir indirim uygulanmadı. Kadınların örgütlü mücadelesi ve erkek meslektaşlarımızın dayanışması ile adalet yerini buldu.”

Avukat Aslı Pasinli ise, “Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinde Avukat Müzeyyen Boylu cinayetinde fail Mesut Issı hakettiği cezayı an itibariyle almıştır. Ağırlaştırılmış müebbet cezalandırıldı, haksız tahrik ve iyi hal indirimi ALMADI! Birliğimiz mücadelemiz iyi ki var!” 

 

Saraçoğlu Mahallesi’ne inşaat makineleri girdi

Ankara’da yer alan özgün mimarisi ve yeşiller içerisindeki görüntüsüyle kent hafızası için önemli bir yere sahip olan cumhuriyetin ilk toplu konut projesi Saraçoğlu Mahallesi’nde otopark üstü otel projesi için inşaat başladı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın izniyle Emlak GYO ve skandal restorasyon projeleri ile gündeme gelen Gür Yapı tarafından başlatılan inşaat çalışmaları kapsamında mahalleye iş makineleri girdi.

sendika63.org’un aktardığına göre kent savunucularının projeye onay veren imar planına açmış oldukları dava sürerken başlatılan inşaat çalışmalarına Mimarlar Odası Ankara Şubesi tepki gösterdi.

Candan: Züccaciye dükkanına girmiş fil durumu

Proje sahiplerinin gerekli bilgi ve belgeleri mahkemeye göndermediğini hatırlatan Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan şöyle konuştu:

Bu çalışmalar Saraçoğlu Mahallesi’ne telafisi mümkün olmayan zararlar verecek. Kamusal nefes alanımız olan Saraçoğlu’nu rant uğruna tarumar etmeleri an meselesi. İş makineleri ve kepçelerle Saraçoğlu Mahallesi’ne girmek, züccaciye dükkanına girmiş fil durumudur.

Ankara 1 Nolu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nu göreve davet ediyoruz. Saraçoğlu gözbebeğimizdir. Koruma kurulu kentin doğal, kültürel varlıklarını ve kamu yararını gözeterek inşai çalışmaları durdurmalıdır.

Saraçoğlu Mahallesi için mücadeleyi hiçbir zaman bırakmadıklarını, bugüne dek buna benzer rant ve talan projelerini defalarca durdurup iptal ettirdiklerini belirten Candan, tüm hukuksuzluklara karşın bilim ve teknikten aldıkları güçle Saraçoğlu’nu korumak için girişimlerde bulunacaklarını kaydetti.

 

HDP’lilerin gözaltı süresi dört gün uzatıldı

6-8 Ekim 2014 Kobani eylemleri soruşturması kapsamında 25 Eylül Cuma günü gözaltına alınan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi 20 isim bu sabah saatlerinde Ankara Adliyesi’ne götürüldü. 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma dosyasının kapsamının geniş olması, şüpheli sayısının fazlalığı,  delillerin toplanmasındaki güçlük nedeniyle  gözaltı sürelerinin uzatılmasını talep etti. Savcılığın ek süre talebi üzerine Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarılan HDP’lilerin gözaltı süreleri uzatıldı. 

HDP’liler tekrar Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Gözaltındaki siyasetçilerin isimleri şöyle: Sırrı Süreyya Önder, Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Dilek Yağlı, Gülfer Akkaya, Günay Kubilay, Zeki Çelik, Ali Ürküt, Altan Tan, Pervin Oduncu, Alp Altınörs, Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal, Ayhan Bilgen ve İsmail Şengün. 

Ayhan Bilgen: Sadece su içeceğim

Gözaltına alınanlar arasında bulunan Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen’in de aralarında bulunduğu bazı HDP’liler Emniyetteyken gıda zehirlenmesi geçirmişti. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, hastaneye kaldırılan Bilgen’in serum verildikten sonra emniyete getirildiğini, iki  siyasetçinin halen hastanede oldukları bilgisini paylaşmıştı.

Bilgen sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak, “Hem buradaki görevliler hem de hastane personeli üzerlerine düşeni yaptı. Ama buradaki koşullarda aynı gıdaları almak, tedaviye imkân vermeyecektir. Bu nedenle bundan sonra, gözaltında bulunduğum süreç boyunca sadece su alacağım dedi. 

Bilgen’in Instagram hesabından paylaşılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: 

Belediyemize kayyım atamayı düşünenenler, yüz elli yıl önce Rus askeri valisinin Kars ile ilgili hatıralarını okusunlar. Vali şehri yönetemeyince Şura kurmak zorunda kalmıştı. Son olarak bu hafta görülecek 3 yargılamama ilişkin ise şunu söylemek istiyorum: Hâlâ Türkiye’nin Zekeriya Öz’ün pisliğiyle oynamasını isteyenler, bunun herkese bulaşacağını bilmelidir. Bu hafta boyunca yargılandığım tüm dosyaların dinleme ve hazırlıkları Zekeriya Öz ve ekibine aittir. 

Ne olmuştu?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 6-8 Ekim 2014 Kobani olaylarına ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında 26 Eylül Cuma günü yedi ilde HDP’nin eski MYK üyesi 24 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.

Savcılığın kararının ardından, 20 kişi gözaltına alınarak, bulundukları kentlerden aynı gün Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne getiridiler. 24 saat avukat görüş yasağı getirilen HDP’liler dün itibariyle avukatlarıyla görüşmeye başladılar.

24 kişilik listede yer alan Arife Köse, Yurdusev Özsekmenler, Bayram Yılmaz, Zeynep Karaman adreslerinde bulunamadıkları için gözaltına alınmadı. Halen milletvekili olanlar için ise dokunulmazlıklarının kaldırılması istemiyle fezleke hazırlandı. 

Sivas’ta doğa katliamı: Her türlü yapılaşmanın yasaklandığı Gökpınar Gölü’nde inşaat başladı

Doğal Sit Alanı olarak tescil edilmesi beklenen ve bu süreçte her türlü yapılaşmanın yasaklandığı Sivas’ın Gürün ilçesinde yer alan Gökpınar Gölü’nde inşaat çalışmaları başladı.

Sivas Valiliği tarafından mayıs ayında ihaleye açılan ‘Gökpınar Gölü İyileştirme ve Bungalov Evleri Yapım İşi’ projesi kapsamında gölün çevresine bungolav evler ve yürüyüş alanları yapılması planlanıyor.

Yapılmak istenen projeye karşı çıkan Gökpınar Gölü Korunmalıdır İnisiyatifi bir açıklama yayınlayarak “Sivas Valiliği doğa harikası gürün Gökpınar Gölü’nde ne yapmaya çalışıyor?” diye sordu.

Bakanlık’tan ‘göle müdahale edilmesin’ talimatı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 3 Temmuz 2020 tarihinde Gökpınar Gölü’nü “Potansiyel Doğal Sit Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi” kapsamına aldığını hatırlatan inisiyatif, kararın Sivas Valiliği’ne iletildiğini belirtti.

Açıklamaya göre valiliğe iletilen yazıda “tescil işlemleri tamamlanıncaya kadar alanın doğal yapısına etki edecek herhangi bir müdahalede bulunulmaması” talimatı veriliyordu.

İnisiyatif “Valilik asli görevi olan, Gökpınar Gölü’nü korumak ve yazıda belirtilen riskleri bertaraf etmeye odaklanmak yerine, tam tersini yapmakta, yeşil alanları tahrip etmekte ve inşaata başlamaktadır” ifadelerini kullandı. Açıklamada “Valilik, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kararları beni bağlamaz mı demek istiyor?” sorusu yöneltildi.

Valilikten ‘haberimiz yok’ cevabı

İnisiyatif tarafından kaleme alınan yazıda Sivas Valiliği’nin gölün bir kısmı için yaptığı imar planının İl Genel Meclisi’nde onaylandığı ve askıya çıkarıldığı belirtildi. Bu plana itirazlarını sunduklarını belirten inisiyatif, valilikten gelen cevaba ilişkin şunu söyledi:

Bu itirazların tümü reddedilerek, plan yürürlüğe sokulmuştur. Dikkat çekici olan ise “Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın planlanan alanın, potansiyel doğal sit alanı bölgesinde kaldığı, sit tescil işlemleri bitmeden onaylanacak planın kadük kalacağı” itirazımıza verdiği “Bu konuda idaremize ulaşan herhangi bir bilgi veya belge yoktur” şeklindeki tarihi yanıttır. Kuşkular ve soruların ortaya çıkması çok normal değil midir?

Açıklamada valiliğin bu cevabına yönelik “Valilik, Bakanlığın kendisine bir günde ulaşan yazısını tam 36 günde, kendine bağlı birimlere ulaştıramamakta mıdır? Bakanlık yazısı bilerek, istenerek, kasıtlı olarak gizlenmiş midir?” soruları soruldu.

‘Valilik sözünü tutmadı’

Gökpınar Gölü’nde inşaat için ihaleye çıkıldığında gelen tepkilerin ardından valiliğin basın karşısına çıkarak doğal yapının bozulmayacağı ve beton kullanılmayacağı garantisi verdiği belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Yapılmış doğa koruma çalışmalarında çok önemli, endemik bitki türlerinin Tohma vadisinde yaşadığına dikkat çekilmekte, bu vadinin önemli parçası olan “Gökpınar Gölü çevresindeki çayırlıklarda zengin bataklık ve nadir türler içeren sucul bitki türleri bulunduğu” belirtilmektedir.

Tüm bu çalışmalar derlenerek Valiliği iletilmiş olmasına rağmen, tam da bu çayırlıklara paletli iş makinaları sokmak, çayırlıkları sıyırmak ve betona boğmak hangi iyi niyetle açıklanabilir?

‘İhale iptal edilmeliydi’

Daha önce valilik tarafından gerçekleştirilen ihalenin kamuoyu tepkisi, kıyı kanuna aykırı olması ve Müze Müdürlüğü tarafından uygun görülmemesi gerekçeleriyle iptal edilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada şu soru yöneltildi:

Yeni bir ihale yapılmadığına göre, bambaşka bir proje için yapılan ihaleyle, bambaşka işler nasıl yaptırılabiliyor? Önceki ihale de kaçınılmaz olarak iptal edilmeliydi. Neden edilmedi?

‘İnşaatı derhal durdurun’

Gökpınar Gölü Korunmalıdır İnisiyatifi açıklamasının devamında gölün korunması için şu taleplerde bulundu:

  • Gökpınar’da başlatılan inşaat faaliyetlerini derhal durdurun.
  • Gökpınar’a bakış açınızı, Gökpınar’ın korunmasını esas alacak şekilde tam olarak ve esaslı bir şekilde değiştirin. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çalışmalarına tam destek verin, tescil sürecinin hızlanmasını sağlayın.
  • Sit tescili bitmeden bakım ve onarım dışında hiçbir inşaata başlamayın.
  • Gökpınar’da yapılacak her şey için Gürün Belediyesini, Güründeki tüm sivil inisiyatifleri ve Gürün halkını bilgilendirin, danışın, karar süreçlerine katın, yanı başınızda olmalarını sağlayın.
  • Gökpınar’daki inşaat için ayırdığınız bütçeyi bir gün bile kaybetmeden, kış bastırmadan, tahrip olmuş mahalle yollarının onarılmasına yönlendirin.

Koronavirüsten ölenlerin sayısı bir milyonu aştı

Koronavirüsle ilgili tüm dünyadan gelen verileri derleyen “Worldometer” sitesine göre, virüs nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 1 milyon 175’e, vaka sayısı 33 milyon 169 bin 393’e ulaştı.

Bugüne kadar Covid-19 kaynaklı en yüksek can kaybı ise 209 bin 230 ölümle ABD’de kaydedildi.

İran alarmda

ABD’yi 141 bin 441 ile Brezilya, 94 bin 971 ile Hindistan, 76 bin 243 ile Meksika, 41 bin 971 ile İngiltere, 35 bin 835 ile İtalya, 32 bin 142 ile Peru, 31 bin 700 ile Fransa, 31 bin 232 ile İspanya ve 25 bin 589 ile İran izledi.

İran’da son 24 saatte 190 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti ve 3 bin 512 yeni vaka tespit edildi.

Divriği Doğa ve Yaşam Platformu maden şirketleriyle mücadele edecek

Ankara Divriği Kültür Derneği, Antalya Divriği Kültür Derneği, Divriği Kültür Derneği – İstanbul, Divriği Kültür ve Dayanışma Vakfı, Divriğili Sanayici ve İşadamları Derneği, İzmir Divriği Kültür ve Dayanışma Derneği ve Körfez Divriğililer Dayanışma Grubu’nun bir araya gelmesiyle kurulan Divriği Doğa ve Yaşam Platformu, bölgede maden çalışmaları yapan şirketlere ve verdikleri zararlara karşı halkı bilgilendirecek  ve ruhsatsız maden çalışmaları yapan firmalara karşı hukuk mücadelesi verecek.  

Platform’un basın açıklaması şu şekilde:

Birkaç yıldır, bölgemiz madencilerin yoğun baskısı altında. Maden şirketleri Kemaliye-İliç-Divriği-Arapgir-Pülümür bölgesinde altın arama ve çıkarma faaliyeti gerçekleştirmeyi planlamakta. Ruhsat yetkisi alan maden şirketi bölgede işaretleme ve sondaj çalışmaları yapmakta. Altın arama ve çıkarma işleminin doğaya verdiği tahribat ve insan sağlığına zararları gözle görülür vaziyette. Öyle ki; İliç-Çöpler ve Kangal-Bakırtepe bölgelerinde yapılan maden arama ve çıkarma faaliyetinden dolayı doğa tahribata uğramış, bölgede yaşayan vatandaşlarımızın yaşam alanları ve sağlıkları zarara uğramıştır.

Platform üyeleri

‘Yaşam hakkı için mücadeleyi büyüteceğiz’

Metnin devamında madencilik nedeniyle suların arsenik ile zehirlenmesi, arıcılık, hayvancılık ve tarım faaliyetlerinin zarar görmesi, su kaynaklarının kuruması, yaban hayatın ortadan kalkması gibi birçok yan etkinin görüldüğü ifade edildi:

Son aldığımız bilgiler Divriği, Kemaliye, Arapgir, İliç, Pülümür üçgeninde ciddi bir madencilik ile ilgili ruhsat alanlarının oluşturulduğu yönünde.

(…)

Bu çerçevede, memleketini seven Divriğililer olarak Divriği Yaşam ve Doğa Platformu’nu oluşturmayı hedefliyoruz. Bu platform içerisinde hukuk, iletişim, bilim, siyaset ve bütçe kurulları olacak. Yeni, uzun, meşakkatli bir yola giriyoruz. Ancak anayasanın 56. maddesinin bize vermiş olduğu sağlıklı bir ortamda yaşama hakkını elde etmek için mücadeleyi büyüteceğiz.

‘Bölgenin dönüşümünü amaçlıyoruz’

Platform’un kurucularından Ali Aydın, bölgedeki altın arama faaliyetlerinin, yeraltı kaynaklarına ve arazilere verdiği tahribatla ilgili Divriği köylerindeki yurttaşlarını bilgilendireceklerini ve direnişe katacaklarını söyledi.

Sondajların başlamasıyla yeraltı su kaynaklarının yok olacağını, altın aramada kullanılacak olan siyanürün toprağa ve ağaçlara zarar vereceğini söyleyen Aydın, bu durumun bölgede yaşayan insanların sağlığını tehdit ettiğinin altını çizdi.

Yaşam alanlarının yavaş yavaş ortadan kalkacağını ifade eden Aydın, Platform’u kurmalarının temelinde, doğaya karşı yapılan tahribatın önüne geçerek Divriği halkının sürece katılarak bölgenin ekonomik ve sosyal anlamda dönüşmünü sağlamak olduğunu belirtti.