Ana Sayfa Blog Sayfa 1848

İzmir depremi Yunanistan adası Sisam’ı da yıktı

Ege Denizi’nde İzmir Seferihisar ilçesinin 17 kilometre açığında meydana gelen ve birçok kişinin hayatını kaybetmesine, yaralanmasına ve binaların yıkılmasına sebep olan deprem Yunanistan‘ın Sisam adasında da etkili oldu.

Depremin hisseden halk sokaklara döküldü. Sisam adasındaki Samos’ta bir çok kilisenin duvarları, bazı evlerin de yıkıldığı ifade edildi. Ayrıca deprem adada küçük tsunami etkisi yarattı.

DHA’nın aktardığına göre Yunanistan Sivil Koruma Bakan Yardımcısı Nikos Hardalias ve yardım kurtarma ekibinin Samos’a gitmek üzere yola çıktığı öğrenildi.

‘6 şiddetinde artçılar bekliyoruz’

Fotoğraf: DHA

Öte yandan, Depremin tetiklediği tsunami ile ilgili olarak, en fazla risk altında olan bölgenin Sisam adasının kuzey kıyıları olduğu ifade edildi.  Jeoloji Enstitüsü Müdürü Akis Tselentis, 6.6’lık depremin ana deprem olduğunu tahmin ettiğini, ancak Richter ölçeğine göre 6,2’lik kuvvetli artçı sarsıntıların devam edeceği uyarasında bulundu.

Tselentis yaptığı açıklamada, “6,2 büyüklüğünde artçı sarsıntılar bekliyoruz. Hasarlı evde kimsenin bulunmaması gerekiyor” dedi. Yunan deprem bilim uzmanı Profesör Efthymios Lekkas, ise verilere dayanarak, spesifik 6.7 Richter’den daha büyük bir depremin meydana gelemeyeceğini vurguladı.

 

İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’den çağrı: Araçlarınızı trafikten çekin, enkazlara ulaşamıyoruz

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Bayraklı ilçesinde 20 binada yıkım ihbarı aldıklarını belirtti. Soyer araçlarıyla trafiğe çıkan vatandaşları da uyararak, “Araç trafiği nedeniyle enkazdan vatandaşları çıkarmakta zorlanıyoruz. Enkazlara ulaşmamız lazım. Rica ediyorum trafik kullanımından vatandaşlarımız mümkün olduğunca kaçınsınlar” diye konuştu.

 

“Vatandaşlarımızın hassasiyet göstermesini rica ediyorum, o bölgede bir yıkım var. Enkazlara ulaşmamız lazım. Rica ediyorum trafik kullanımından vatandaşlarımız mümkün olduğunca kaçınsınlar.

“İçlerinde 8 katlı binada var, şu anda kaç kişinin etkilendiğini söylemek pek mümkün değil. Tespitleri yaptıktan sonra daha net bilgiler vereceğiz. Şu an kurtarma çalışmaları devam ediyor ama daha çok ekip ulaştırmamız lazım. Şu anda enkaz altından çıkarttığımız vatandaşlarımız var. 

Büyükşehir Belediye Başkanı, İzmir’in şu anda çevre illerden herhangi bir ihtiyaçları olmadığını da bildirdi. 

Viyadüğün kolonları çöktü

İzmir’de gerçekleşen deprem sırasında Alsancak ilçesinde bir viyadük de çöktü. Kolonların, viyadüğün altındaki araçların üzerine düştüğü anları  vatandaşlar cep telefonlarıyla kaydetti.

Avustralya’dan iklim krizi uyarısı: Çok sayıda büyük doğa felaketine hazırlıklı olun

Avustralya’da 2019-2020 yaz mevsiminde yaşanan büyük orman yangınları ardından başlatılan doğal felaketlerle ilgili araştırma sonuçlandı. Hazırlanan raporda ülkenin önümüzdeki yıllarda giderek sayıları ve şiddetleri artan bir dizi doğal felakete hazır olması gerektiği uyarısı yapılıyor.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre, doğal felaketlerle ilgili kapsamlı çalışma sonucunda, Kraliyet Ulusal Felaket Hazırlıkları Komisyonu tarafından hazırlanan raporda Avustralya hükümetine ne gibi önlemler alması gerektiği konusunda 80 tavsiye sunuldu.

Bunlar arasında felaketler karşısında gösterilen ulusal çabaların, kullanılan araçların, iklim verilerinin geliştirilmesi de var. Raporda yangınlara iklim değişikliği dolayısıyla ortaya çıkan sıra dışı koşulların sebep olduğu tekrarlanıyor ama gelecekte daha kötülerinin geleceği beklentisi ifade ediliyor.

Avustralya hükümeti önerileri dikkatle ve teker teker değerlendireceğini söyledi.

Rapordan: Bileşik felaketler kapıda 

Raporda, öncelikle küresel ısınmanın önümüzdeki yirmi yıl içinde devam etmesinin kaçınılmaz olduğu belirtiliyor.  Komisyon, bundan böyle “Bileşik Felaketler” diye nitelediği, aynı anda ya da art arda meydana gelen çoklu doğal tehditlerin daha sık görüleceği uyarısında bulunuyor. 

Bu nedenle de “Ulusal çapta ve etkide doğal felaketlere hazır olabilmek açısından, artık doğal tehditleri teker teker oluşturdukları riskler açısından değerlendirmek yeterli ya da doğru değil” ifadesi kullanılıyor. 

Buna karşılık raporda birbirini izleyen felaketlerin yol açtığı zararın, iyi hazırlanılırsa kısmen sınırlandırılabileceği kaydediliyor.

Avustralya’nın, düzeyi sera gazı salımları eğrisine bağlı olacak küresel ısınmanın bundan sonra yol açabileceği doğa olayları karşısında “güçlü uyum önlemleri” alması gerektiği uyarısı yapılan Komisyon raporunda ülkenin yangınlar karşısında ulusal düzeyde attığı adımlar değerlendirilerek, federal hükümetin, felaketlere daha erken müdahale etmesi gerektiği kaydediliyor. 

Tavsiyeler arasındaki bazı başlıklar şöyle:

  • Ulusal Olağanüstü Hal ilanı yetkisi için yasal düzenlemelerin yapılması
  • İklim verilerini daha iyi izleyip bildirecek bir sistem kurulması
  • Yangınlara havadan müdahale ve tehlike alarmı konularına daha çok kaynak ayırılması
  • Ulusal düzeyde geçerli bir yangın tehlikesi derecelendirmesi ve hava kirliliği izleme sistemi geliştirilmesi

Aktivistler: Salımı azaltmak için büyük adımlar atılmalı

İklim değişikliği konusunda kampanya yürüten gruplar Avustralya hükümetinin ve diğer yetkililerin sera gazları salımını azaltmak için daha büyük adımlar atması gerektiğini söylüyor.

Yangınla mücadeleden sorumlu eski bir hükümet yetkilisi olan Greg Mullins “Bu raporun ana fikri Kara Yaz orman yangınlarının iklim değişikliği ve küresel ısınma olmasa olmayacağıydı” ifadelerini kullandı. 

Avustralya hükümeti ise bir kez daha sera gazları konusunda “uluslararası taahhütlerine uyduğunu” açıkladı. Olağanüstü Hal Yönetimi Bakanı David Littleproud da, “Avustralya’ bu hedefe yüzyılın ikinci yarısında bir yerlerde erişecek” dedi.

Yangınların en çok yayıldığı dönemde, Başbakan Scott Morrison ve hükümeti iklim değişikliği politikaları konusunda eleştirilerle karşı karşıyaydı. Kömür ve doğal gaz da dahil fosil yakıtların kullanımını destekleyen Avustralya hükümeti, 2050 yılına kadar karbon salımlarını sıfıra indirmeyi hedefleyen ülkelere katılması konusundaki baskılara şu ana kadar direndi.

Bilim insanları da Avustralya’nın 2030 yılı için koyduğu sera gazı salımlarındaki yüzde 26’lık kesintiyi hayata geçirebileceğinden kuşku duyduklarını söylüyorlar.

‘Kara Yaz’da ne olmuştu?

Kıtada 2019 yılının temmuz ayından 2020 martına kadar süren ve 24 milyon hektarlık alanı  (240 bin kilometrekare) etkileyen orman yangınları, Avustralya’nın bütün eyaletlerini etkiledi. Yangınlarda, en az 33 kişi yaşamını kaybetti, 3 bin ev kül oldu, yaklaşık üç milyar hayvan öldü veya doğal ortamını kaybetti.Geçen yaz, kıta ülkede kayda geçen en yaygın ve yoğun yangın mevsimi oldu. 

Gökyüzünü haftalarca kızıla boyayan yangınlarda insanlar yer yer denize kaçarak canını kurtarırken, çok geniş alanlar dumanla kaplandı, Sydney, Canberra ve Adelaide gibi büyük şehirlerin gökyüzü kırmızıya bulandı. 

Yangınlarla ilgili bir araştırmanın tahminlerine göre, dumanların yol açtığı hava kirliliği 445 kişinin ölümüne, binlerce kişinin de hastaneye kaldırılmasına yol açtı.

Avustralya’da meteorolojik kayıtların başlamasından bu yana yaşanan en kuru ve sıcak yaz mevsiminde çıkan yangınların ardından çok uzun bir kuraklık dönemi, sonra da bir çok yerleşimi etkileyen şiddetli fırtınalar ve seller yaşandı.

İzmir’de deprem sonrası Seferihisar’da deniz taştı, sokaklar sular altında kaldı

İzmir‘in Seferihisar ilçesinin 17 kilometre açığında gerçekleşen depremin ardından Seferihisar Sığacık‘ta deniz seviyesinde yükselme meydana geldi.

Deniz seviyesinin yükselmesinin ardından kentin birçok noktasını sel bastı. Tsunamiyi andıran görüntüler vatandaşlar tarafından kaydedildi. Görüntülerde deniz sularının şehre doğru ilerlediği görüntüleniyor.

Bir kişi yaşamını yitirdi

Sığacık Mahallesi Muhtarı Yaşar Keleş taşan suların içerisinde kalan yaşlı bir kadının hayatını kaybettiğini duyurdu. Hayatını kaybeden kişinin kimliği hakkında henüz bilgi yok.

Balıkçılardan haber alınamıyor

Seferihisar ilçesinde yaşanan denizdeki su seviyesinin yükselmesiyle birlikte evler su altında kaldı. Görüntüleri kaydeden vatandaşların çatılarda mahsur kaldığı bilgisi geliyor.

Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin yaptığı açıklamada “Denizde avlanan balıkçılar vardı. Açıktaydılar. Onlardan haber alamıyoruz” dedi.

 

AFAD: Bir kişi enkazdan kurtarıldı

Bornova‘da ve Bayraklı‘da birçok binanın yıkılmasına yol açan depremin şiddetini AFAD ve Kandilli Rasathanesi 6.6 ile 6.8 civarında olduğunu duyururken yabancı kaynaklar ise şiddetin 7 civarında olduğunu belirtiyor.

Depremin ardından bölgeye çok sayıda arama kurtarma ekibi gönderildi. Konuyla ilgili açıklama yapan  Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)  şimdilik 10 binanın yıkıldığı tespit edilen Bayraklı ilçesinde yıkılan binalarda arama kurtarma çalışmaları başlatıldığı ve enkazdan bir kadının sağ olarak çıkarıldığı bilgisini paylaştı.

İzmir’de yardım ekipleri trafikte yoğunluk yaratılmaması için halka çağrı yapıyor.

Soyer: 20 yıkılan bina ihbarı var

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise il bazında yaklaşık 20 yıkılan bina ihbarı olduğunu duyurdu.

Soyer yaptığı paylaşımda “Bayraklı bölgesinde enkaz çalışmalarının hızlanabilmesi özel araç kullanımının azalması gerekiyor. Bu bölgeyi ve bölgeye giden yolları kullanmamaya özen gösterelim. Araç trafiğinin azalması için Kültürpark’ı da trafiğe açıyoruz” ifadelerini kullandı

Erdoğan: Tüm imkanlarla harekete geçtik

Depremin ardından açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İzmir’de meydana gelen depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun. Devletimizin tüm imkanlarıyla depremden etkilenen vatandaşlarımızın yanındayız. İlgili tüm kurumlarımızla, bakanlarımızla bölgede gerekli çalışmalara başlamak için harekete geçtik” ifadelerini kullandı. 

İzmir’de afet sonrası toplanma alanları

Ege Denizi’nde İzmir‘in Seferihisar ilçesinin 17 kilometre açığında gerçekleşen AFAD ve Kandilli Rasathanesi’nin 6.6 ile 6.8 şiddeti arasında olduğunu bildirdiği yabancı kaynakların ise 7 şiddetinde olduğunu söylediği depremin ardından yaşanan artçı depremler devam ediyor.

AFAD, depremin ardından 3,1 ile 4,8 şiddetleri arasında artçı depremler meydana geldiğini duyurdu. Ayrıca yapılan açıklamada bölge halkına hasar gören binalara girmemeleri uyarısında bulunuldu.

Soyer: Toplanma alanlarında buluşun

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise “Mutlaka binaların dışında olsun vatandaşlar özellikle Bornova ve Bayraklı’dakiler. Toplanma alanlarında buluşsunlar. Şu anda tespit yapıyoruz, bir süre sonra daha sağlıklı bilgi verebiliriz”  ifadelerini kullandı.

İzmir’in ilçelerindeki toplanma alanları listesine bu adres üzerinden ulaşılabiliyor. Bornova ilçesindeki toplanma alanları ise şu şekilde:

 

İzmir’de deprem: Yıkılan binalar var

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) merkez üssü Ege Denizi olan bir deprem meydana geldiğini duyurdu.

Depremin Ege Denizi’nde İzmir‘in Seferihisar ilçesinin 17 kilometre açığında gerçekleşen depremin 16,4 kilometre derinlikte olduğu bilgisi paylaşıldı.

Saat 14.51’de meydana gelen depremin şiddetini Kandilli Rasathanesi 6.8 olarak duyururken, AFAD ise 6.6 olduğunu belirtti.

Deprem İzmir’in yanı sıra Aydın, Muğla, Manisa, Denizli, Çanakkale, Bursa, İstanbul, Uşak, Kütahya, Bursa, Yalova, Tekirdağ ve Edirne’de de hissedildi. 15 saniye süren depremin ardından artçılar oluştu.

Bayraklı’da ona yakın bina yıkıldı

Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ İzmir’in Bornova ilçesinde dört katlı bir binanın yıkıldığı bilgisini paylaştı.

Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal ise Bayraklı’da ona yakın binanın yıkıldığına dair bilgi aldıklarını paylaştı. Bunun dışında hasar gören binalar olduğunu söyleyen Sandal, depremin en çok eski binalardan oluşan ve zeminin sağlam olmadığı bölgelerde hasar verdiğini söyledi.

Depremin ardından

İzmir’de şiddetli bir şekilde hissedilen depremin ardından kullanıcılar sosyal medya paylaşımlarında depremin etkilerine yer verdi. Kullanıcılardan bazıları deprem sebebiyle yıkılan binalar olduğu bilgisini paylaştı.

Depremde yaralanan veya ölen bilgisine dair herhangi bir açıklama henüz yapılmadı. Bazı kullanıcılar ise depremden dolayı devrilen eşyaların resimlerini sosyal medyada paylaştı.

https://twitter.com/sule_becalm/status/1322145277327847424

HDP Diyarbakır İl Eş Başkanları tutuklandı

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir soruşturma kapsamında 22 Ekim’de parti binalarına düzenlenen polis baskınının ardından gözaltına alınan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Eş Başkanları Hülya Alökmen Uyanık ve Zeyyat Ceylan ile Yenişehir İlçe Eş Başkanları Remziye Sızıcı ve Kasım Kaya, 8 günlük gözaltının ardından bugün savcılığa sevk edildi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Sur ilçesinde asılan posterlerinin partinin il binasında hazırlandığı iddiasıyla suçlanan İl EşUyanık ve Ceylan, tutuklanma, ilçe Eş Başkanları Sızıcı ve Kaya da adli kontrol tedbirleri uygulanarak serbest bırakılma talebiyle mahkemeye sevk edildi.

Mahkemeye çıkarılan Alökmen ve Ceylan, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. Sızıcı ve Kaya ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Halil Sezai tahliye edildi

Tuzla‘da komşusunu darbettiği gerekçesiyle tutuklu yargılanan şarkıcı Halil Sezai Paracıkoğlu, “silahla basit yaralama”, “hakaret”, “mala zarar verme” ve “konut dokunulmazlığını ihlal” suçundan toplam bir yıl 11 ay 17 gün hapis cezasına çarptırılarak tahliye edildi.

Anadolu 12’nci Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Paracıkoğlu, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile bağlandı. Duruşmada, şikayetçi Hüseyin Meriç ile tarafların avukatları da hazır bulundu.

Paracıkoğlu savunmasında üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtti ve şöyle söyledi:

Öncelikle böyle bir olay yaşandığı için gerçekten üzgünüm. Bir sanatçı olarak böyle bir şey yapmak gerçekten benim için çok üzücü. Müşteki ile aramızda olay gününden öncesine dayanan bir anlaşmazlık söz konusudur. Müştekinin ikamet ettiği ikiz villanın öteki eşinde, ofis olarak kullanan Murat Aytaç Ağırlar‘ın ortak bahçesi olan bahçede çekim yapmak istedik. Ancak bu çekimlerimiz müştekinin müdahaleleri neticesinde gerçekleşemedi.

Odun mizah amaçlıymış

Paracıklıoğlu daha sonra müştekinin hoparlör aracılığıyla çekimleri engellediğini, kendilerinin müştekiyle görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını, hakaret ve tehditlere maruz kaldıklarını savundu:

Olay günü ben son kez müşteki ile konuşmak ve problemleri çözmek istedim. Bu amaçla son derece iyi niyetli bir şekilde çiçek alarak müştekinin ikametine gittim. İkamete gittiğimde müşteki bana hakaret etti. Küfürler eti ve bana tokat attı. Bunun üzerine aramızda tartışma yaşandı. Ben odun parçasını elime vurmak amacıyla almadım ve vurmadım. Kendisini hiç bir şekilde tehdit etmedim. Hakaret ettiğim doğrudur. Yaşanılan olaylar nedeniyle pişmanım.

Odun parçasını neden eline aldığı sorulan sanık Paracıkoğlu, “Tamamen mizah amaçlıydı. Odunluk yapmadan çiçeği kabul et demekti. Kafamda böyle bir kurgu yaptım. Bu nedenle elime aldım” diye konuştu.

Bir yıl 11 ay 17 gün hapis

Davaya ilişkin kararını açıklayan mahkeme, sanık Paracıkoğlu’nun “basit yaralama” suçunu silahtan sayılan odun ile gerçekleştirdiği gerekçesiyle on ay hapis cezasına çarptırdı. “Hakaret”, “konut dokunulmazlığını ihlal” ve “mala zarar verme” suçlarından da sırasıyla dört ay 25 gün, altı ay 20 gün ve iki ay 20 gün hapis cezasına çarptırılan Paracıklıoğlu, toplamda bir yıl 11 ay 17 gün hapis cezasına çarptırılmış oldu.

Paracıkoğlu’nun yeniden suç işlemeyeceği yönünde mahkemede olumlu kanaat oluşmadığı ve adli sicil kaydında daha önceden “kasten yaralama” suçundan mahkumiyet kararı bulunduğunu belirten mahkeme, bu nedenle Paracıkoğlu hakkında verilen cezalara ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve erteleme kararı verilmesine yer olmadığına hükmetti.

Mahkeme, sanık Paracıkoğlu’nun kasten yaralama eylemini devam ettiği sırada sarf ettiği sözlerin ise ayrıca “tehdit” suçunu oluşturmayıp, yaralama kastını ortaya koyduğu gerekçesiyle bu suçtan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verdi.

Mahkeme sanık Paracıkoğlu’nun tahliyesini de kararlaştırdı.

Yeni Zelandalılar ötanaziye ‘evet’ dedi

Yeni Zelanda‘da yapılan halk oylamasıyla ölümcül hastalığı olan kişiler için ötanaziyi yasallaştırma kararı alındı. Referanduma gidilmesine 17 Ekim’de genel seçim pusulalarında sorulan ek soruyla karar verilmişti.

Seçim komisyonunun açıkladığı ilk sonuçlara göre seçmenin yüzde 65.2’si ötanazinin yasallaştırılması yönünde oy verirken yüzde 33.8 de hayır oyu kullandı.

Esrar serbestisine hayır!

Kararın bağlayıcılığı bulunuyor. 6 Kasım 2021’den itibaren ölümcül hastalığı olan kişilerin ötanazi talep etme hakkı olacak.

Öte yandan, ülkede keyfi esrar kullanımının yasallaştırılması için de referandum yapıldı. İlk sonuçlara göre Yeni Zelandalıların sadece yüzde 46.1’i esrarın yasallaştırılmasını istedi. 

Şu ana kadar yaklaşık 500 bin ‘özel oy’ sayılmadı. Esrarın yasallaşmasını isteyen vatandaşlar bu oyların dengeleri bozacağını umut etse de bu ihtimal düşük görülüyor. Resmi sonuçlar 6 Kasım’da açıklanacak.

Başbakan Jacinda Ardern, iki referandumda da evet oyu kullandığını belirtti.

MİT TIR’ları davasında karar açıklandı

MİT TIR’ları davasında yargılanan 27 sanık, bir yıl on ay 15 gün ile ağırlaştırılmış müebbet arasında hapis cezalarına çarptırıldı.

Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen davanın duruşması, sanık sayısının fazla olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya tutuklu 12 sanık cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.

Salonda tarafların avukatları da hazır bulundu.

Ömer Arık’a müebbet

Duruşmada değerlendirmesi sorulan Cumhuriyet Savcısı, esas hakkındaki mütalaasını yineleyerek, 27 sanığın cezalandırılmasını, MİT tırlarını durduranlardan eski Adana Jandarma Bölge Komutanı Hamza Celepoğlu‘nun da arasında bulunduğu 13 sanık hakkındaki davanın Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi‘nce yargılamalarının yapıldığı gerekçesiyle reddedilmesini, on firari sanığın da dosyalarının ayrılmasını istedi.

Son savunmaları alınan sanıklar, tahliye ve beraatlerini talep etti.

Mahkeme başkanı, tutuklu sanıklardan Ömer Arık‘ı “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse, Süleyman Gürbüz ve Mehmet Cevher Koyuncu‘yu “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” suçundan 34’er yıl hapis cezasına çarptırdı.

Hatay‘ın Kırıkhan ilçesinde 1 Ocak 2014’te MİT tırlarının durdurulması olayında jandarmaya ihbarda bulunduğu belirlenen Mustafa İlhan‘a da “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama, resmi belgede sahtecilik” suçlarından 30 yıl beş ay hapis cezası verildi.

Özgür Yalçın’a on yıl

Sanıklardan Hasan Bektaş ise “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” suçundan 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.

“Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” suçlamasıyla yargılanan sanık Özgür Yalçın da on yıl hapse mahkum edildi.

Heyet, 21 sanığa da “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan bir yıl on ay 15 gün ile sekiz yıl dokuz ay arasında değişen hapis cezaları verdi.

MİT tırlarını durduranlar arasında yer alan, Celepoğlu’nun da bulunduğu 13 sanık hakkındaki dava, Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi’nce yargılamalarının yapıldığı gerekçesiyle reddedildi. Mahkeme heyeti, firari on sanığın dosyalarının ayrılmasına karar verdi.

Heyet, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına, tutuksuz yargılanan dokuz sanığın ise tutuklanmak üzere yakalanmasına hükmetti.

Ne olmuştu?

MİT tırları, 1 Ocak 2014’te Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde, 19 Ocak 2014’te ise Adana‘nın Ceyhan ilçesinde durdurulmuş; kamyonların içerisinden tıbbi malzemeler içerisine gizlenmiş çok sayıda silah ve cephane ele geçirilmişti.

Polis raporuna göre, jandarma tarafından durdurulan tırlarda; tıbbi ilaçların altına gizlenmiş 1000 havan topu, 1000 havan topu mermisi, 50000 makineli tüfek mermisi ve 30000 ağır makineli tüfek mermisi bulundu. Olayın ardından birçok medya organı silahların MİT tarafından Suriye’de faaliyet gösteren çete ve örgütlere gönderildiğini yazmıştı.

Tırların durdurulması ve arama işlemlerini organize ettikleri gerekçesiyle 55 sanık hakkında açılan ve duruşmaları kapalı görülen davayla ilgili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yetkisizlik kararı verilerek dosya, Adana’ya gönderildi.

Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ara kararıyla bazı sanıkların tahliyesine, bazı sanıkların da dosyasının ayrılmasına hükmetmişti.