Ana Sayfa Blog Sayfa 1842

Türkiye’de Koronavirüs: 79 kişi daha yaşamını yitirdi, ağır hasta sayısı 2.386

Türkiye’de koronavirüs nedeniyle son 24 saatte 79 kişi daha hayatını kaybetti, 2.343 yeni hasta (semptom gösteren ve koronavirüs testi pozitif çıkan kişi) tespit edildi. Böylece toplam ölüm sayısı 10 bin 481’e, hasta sayısı ise 382 bin 118’e yükseldi. Bakanlık, ‘vaka’ sayısı bilgisini paylaşmadı.

“Bugün tespit edilen 2.343 yeni hastamız var. Ağır hasta sayımız artmaya devam ediyor. Salgının seyrini değiştirebilecek en önemli gücümüz tedbirlere uymak. Birlikte tedbirlere uyarsak virüsün yayılmasına fırsat vermemiş oluruz. Mücadeleye güç verin.”

 

Bakanlığın verilerine göre, yoğun bakımda tedavi gören ağır hasta sayısı 2.386’ya yükseldi, hastalarda zatürre oranı ise yüzde 4.7. Bakan Koca, bugün 147.247 koronavirüs testi yapıldığını açıkladı. 

Deprem hayvanları da vurdu, İzmirliler kayıp dostlarını arıyor

İzmir‘de üç gün önce meydana gelen deprem sonrasında, saatler sonra enkazdan çıkartılan hayvanlar kameralara yansırken, bazı hayvanlar ise henüz bulunamadı. Hayvan sahipleri hayvanlarını bulmak için sosyal medyada ilan vermeye başladı. Bir kesim de buldukları hayvanları sosyal medyada paylaşıyor.

 

Kaybolan hayvanların bulunması için bir sosyal medya hesabı oluşturuldu. @izmirdepremkayiphayvanlar instagram hesabında kayıp hayvanların fotoğraflı bilgileri ve görenlerin ulaşması için birlikte yaşadıkları insanların iletişim bilgilerinin bulunduğu ilanlar yer alıyor.

Hayvanlar İçin Projeler Derneği de kayıp hayvanların ilanlarını paylaşıyor.

İzmir’de yaşamını yitirenlerin sayısı 109’a yükseldi

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), bugün saat 16.20 civarında yaptığı açıklamada, İzmir’deki depremde hayatını kaybedenlerin sayısının 109’a yükseldiğini belirtti. 

Depremde 1036 kişi yaralandı, yaralılardan 898’i taburcu edildi, 138 kişinin tedavisi devam ediyor. İzmir’de arama ve kurtarma çalışmaları yürütülen 17 binadan 13’ünde çalışmalar tamamlandı, dört binada ise çalışmalar sürdürülüyor.

1.562 artçı deprem

Yapılan açıklamaya göre, deprem sonrasında büyüklüğü 4’ün üzerinde 44 artçı olmak üzere, toplam 1.562 artçı sarsıntı tespit edildi.

Kandilli Rasathanesi, Seferihisar açıklarında 30 Ekim’de meydana gelen depremin büyüklüğünü 6.9, AFAD 6.6 olarak açıklamıştı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bu sabah yaptığı açıklamada, “Şu an 12 hastamız yoğun bakımda, 5’inin durumu ağır” demişti.

 

HIV Pozitif LGBTİ+’lar: Eşitlik istiyoruz

KAOS GL ve 17 Mayıs dernekleri tarafından hazırlanan HIV’le Yaşayan LGTBİ+’ların İnsan Hakları Raporu yayımlandı. HIV pozitif olan LGBTİ’ların deneyimlerine değinilen rapor, Türkiye’de bir ilk olma özelliği de taşıyor. Defne Güzel‘in hazırladığı rapor, HIV ile tanışma, HIV’in kurumsal ve politik boyutu, HIV’in toplumsal ve hukuki boyutu bölümlerinden ve on katılımcıdan alıntılarla HIV ile yaşamak deneyimine odaklanıyor.

Pozitif olduklarını söyleyemiyorlar

Rapora göre, HIV ile yaşayan LGBTİ+’ların bir bölümü ayrımcılığa uğrayabilecekleri ve şiddetle karşılaşacaklarını düşünerek HIV pozitif olduklarını yakın çevrelerine söylemiyor. Ayrıca HIV ile yaşayan seks işçileri de ekonomik kaygılardan dolayı enfekte olduklarını söyleyemiyor. HIV ile yaşayan LGBTİ+ mahpuslar ise infaz koruma memurları tarafından tecrit ediliyor. Gerekli kontrol ve tedaviyi alamıyorlar.

Sağlık personelinin tutumu

Konuyla ilgili görüşleri alınan LGBTİ+’lar bazı sağlık personellerinin kendilerinin HIV pozitif olduğunu öğrenince kötü davrandıklarını, bu konuda bilinçsiz olduklarını söylüyor. Bunun yanında, HIV ile yaşayanların gizlilikleri de sağlık çalışanları tarafından ihlal edilebiliyor. Bir görüşmeci tedavi süreciyle ilgili yaşadığı şu olayı anlatıyor:

“Benim reçetemde HIV pozitif diye yazıyor. Hemşire gördüğünde aklı gitti. Bana dokunmuyor, birbirlerine söylüyorlar. Bir uğultu oldu orada böyle. ‘AIDS’li biri geldi,’ diye. Sonra ben götümü açtım yattım sedyeye, hemşire yanındaki staj yapan çocuğa vurdurttu iğnemi. Ben götümde pamukla kalktım. ‘Kalkmayın, bitmedi,’ dedi. ‘Nasıl, bu aşama aşama olmaz,’ dedim. ‘Arkadaş yavaş yaptığı için penisilin dondu. İğnenin ucunu değiştireceğiz’ dedi. Daha kalın uçlu bir şey taktılar. Götüm mosmor gezdim üç gün”

Adalete erişim

Adalete erişim noktasında da HIV pozitif LGBTİ+’lar ciddi ayrımcılığa maruz bırakılıyor. Çoğu, haklarının farkında olduğunu söylerken, bazıları haklarını bilmesine rağmen haklarını aramak konusunda cesaretleri olmadığını söylüyor. Bir görüşmeci şunları anlatıyor:

“Haklarım olduğunu duydum yani. Ama böyle bir şey başıma geldiğinde bununla uğraşır mıyım bilmiyorum. Hukuki bir sürece gittiğinde daha çok fobiye maruz kalma durumu karşıma çıkabilir diye korkuyorum. Haklarımı kullanmak mantıklı mı bilmiyorum. Sağlık alanında yeni yeni öğreniyorum. İlacımı değiştirebilme hakkımı öğrendiğimde çok sevinmiştim. Söz söyleme hakkım olduğunu bile bilmiyordum”

Koronavirüs pandemisinde HIV’li LGBTİ+’ların durumu

Raporda, pandemiyle birlikte eve kapanma veya aileye dönmenin ev içi şiddet riskini artırdığına dikkat çekildi. Bazı LGBTİ+’ların işlerine son verildi. Pandemi süreci HIV pozitif LGBTİ+’ları da oldukça olumsuz etkiledi. Bir görüşmeci pandemi süreciyle ilgili şunları söylüyor:

“Rutin tedavide olanlar rutin testlerini aksattılar. Yeni tanı alan arkadaşlar da paniklemiş durumdalardı tabi. Dirençlerinden emin olamıyorlardı çünkü. Doktora gitmeden ilaç alma güzelliği olmasaydı daha fecaat bir süreç olurdu tabii. Bir yandan da Covid ile enfekte olursam ne olur endişesi vardı tabii. Sonra bir de kronik rahatsızlığı olanların izin alması durumu çıktı fakat kişiler HIV ile enfekte olduklarını söyleyemedikleri için yararlanamadılar”

Raporun tamamı için tıklayın

Ege’nin iki yakasından ortak bildiri: Kaderimiz ortak, doğa düşmanı politikalara son verin

30 Ekim günü bütün Ege’de hissedilen ve ölümlere neden olan depremle ilgili Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’tan ekoloji örgütleri bir araya gelerek ortak  açıklama yayımladı.
 
Daha önce 68 örgütün imzaladığı #kazmabirak kampanyası koordinasyonunun yürüttüğü çalışmada, Akdeniz bölgesinde hidrokarbon arama faaliyetlerinin deprem olasılığını güçlendirdiğine ve bu nedenle de durdurulması gerektiğine yeniden dikkat çekildi.
 
Doğa ve yaşam savunucuları, Ege’nin iki yakasında yaşayan insanların kaderlerinin ortak olduğu ve daha fazla canlı kaybının olmaması için doğayı hiçe sayan politikalara son verilmesi çağrısı yaptı.
 

Türkçe, Yunanca ve İngilizce olarak yayınlanan çağrı metninde şu ifadeler yer aldı:

‘Bu felaket doğal değil’

“30 Ekim günü Ege denizi depremle sarsıldı. Bizler iki yakada da kayıplarımıza aynı gözyaşlarıyla ağlıyoruz. 

Ege’nin her iki yakasında da hasarlı binalar sıradan insanların üzerine çöktü. Bu felaket ‘doğal’ değildir. Bu felaketin sorumlusu inşaat sektörünün ekonomik çıkarları ve devletin kayıtsızlığıdır. 

Devletlerimiz ise önlemek yerine seyretti. Dayanışma ve işbirliği yerine birbirleriyle savaşmak için büyük paralar harcamayı seçtiler. Akdeniz’den başlayarak toprağın altını üstüne getirmeye devam ediyorlar. 

Hidrokarbonların çıkarılması planladıkları gibi ilerlerse, bölgemizde olağan olan depremler durumunda büyük çevresel etkiler olabilir.

‘Hayatın yanındayız’

Depremleri yok saymayı değil, onlara hazırlanmayı esas almalıyız. Depremi hızlandıran ve etkilerini çoğaltan, doğayı hiçe sayan politikalara son verilmeli. Savaş yaşam ile sermayenin arasında; hidrokarbon çıkarımına derhal son verin!

Bizler Ege’nin iki yakasında, kârın değil hayatın yanındayız! Dayanışma ve mücadele yaşatır!”

İmzacılar:

Üç ülkeden ekoloji aktivistlerinin yer aldığı açıklamayı imzalayanlar ise şöyle: 

Türkiye:  Ankara Kent ve Ekoloji Savunması, Amed Ekoloji Derneği, Bakırtepe Çevre Platformu, Başlangıç Ekoloji, Burhaniye Çevre Platformu, Büyük Menderes İnisiyatifi (BMİ), Divriği Kültür Derneği, Doğanın Hakları Var Platformu, Ekoloji Politik, Hatay Defne Halk İnisiyatifi, Hatay Defnenin Geleceği Platformu, HDK Ekoloji Meclisi, Hewsel Koruma Platformu, İHD Antalya Şubesi Ekoloji Komisyonu, Kazdağları İstanbul Dayanışması, Kuşadası Çevre Platformu, Mardin Ekoloji Derneği, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Muğla Çevre Platformu, Polen Ekoloji, Sinop Kent Hakları Derneği (KENTSAV), Sinop Nükleer Karşıtı Platform (Sinop Platform Against Nuclear, Turkey), Sinop Nükleer Karşıtı Platform Derneği (SNKPDER), Yeşil Direniş Ekoloji ve Yaşam Gazetesi, Yeşil Sol İklim Krizi Çalışma Grubu, Validebağ Gönüllüleri.

Yunanistan: Struggle committee of Thessaloniki against gold mining, Landfill stop — citizens in action in Petroupoli Athens, Network for information of citizens against mining — Extraction Stop Preveza, Initiative of citizens against waste incineration “No Burn”, Youth for the environment, Podoniftis — stream of critics of the times and action, Callisto, Wildlife and Nature Conservation Society, Initiative of struggle in Zografou, Struggle committee of Thessaloniki against waste incineration, Ecology intervention of Heraklion, Initiative against the environmental destruction and climate change, Hellenic Mining Watch, Move of citizens of Chortiatis (Thessaloniki), Popular assembly of the citizens of Kolonos-Sepolia-Akadimias Platona in Athens, Move for the protection and the promotion of the stream of Rafina, Ilioupoli citizen move, Ecology Network, Nomadic Architecture, Initiative Against Gold Extraction.

Kıbrıs: Avlu, Sol Hareket.

Bursa’da 65 yaş ve üzerine sokağa çıkma yasağı geldi

Bursa‘da, koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında 65 yaş ve üzeri yurttaşlara sokağa çıkma kısıtlaması getirildi. Buna göre, 65 yaş ve üzeri yurttaşlar her gün 10.00-16.00 saatlerinde sosyal mesafe kuralına riayet etmek ve maske takmak kaydıyla dışarı çıkabilecek. Bu saatler dışında kalan saatlerde sokağa çıkmaları ise yasaklandı. 

Valilikten yapılan açıklamada, İl Hıfzıssıhha Kurulunca, salgınla mücadelenin genel prensipleri olan temizlik, maske ve mesafe kurallarının yanı sıra alınması gereken önlemlerin ayrı ayrı belirlendiği duyuruldu.

Kentteki hasta ve temaslı kişi sayısı, ağır hasta, yatan hasta sayıları, 65 yaş ve üzeri hastaların bu kategorideki oranlarının düzenli takip edildiği bildirilen açıklamada şunlar denildi:

 “İlimizde 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımızın her gün 10.00-16.00 saatlerinde sosyal mesafe kuralına riayet etmek ve maske takmak kaydıyla dışarı çıkabilmelerine, bu saatler dışında kalan saatlerde sokağa çıkmalarının yasaklanmasına karar verilmiştir.” 

‘Özel araçlarınızı kullanın’

Açıklamada ayrıca, karantinada olan kişilerin takip süresi içinde ateş veya solunum belirtilerinin gelişmesi durumunda cerrahi maske takarak ve sosyal mesafeye dikkat ederek hastaneye gidiş ve ikametgahlarına dönüşte özel araçlarını kullanabilmelerine karar verildiği aktarıldı.

Alınan kararlara uymayanlara Umumi Hıfzıssıhha Kanunu‘nun 282. maddesi gereğince idari para cezası verileceği belirtilen açıklamada, konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin Türk Ceza Kanunu’nun 195. maddesi kapsamında adli işlem yapılacağı ifade edildi.

Dört yıldır tazminatlarını alamayan Bimeks işçilerinden Boğaziçi Üniversitesi’ önünde eylem

Bimeks işçileri, şirketin patronlarından olan Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlisi Vedat Akgiray’ı okulun önünde protesto etti.

Birikmiş maaşlarını ve tazminatlarını alamadan işten çıkarılan işçiler, sorunları çözülene kadar eylemlere devam edeceklerini söyledi.

Akgiray’ın şirketin hisse değerleri ile oynayarak, borsa vurgunu gerçekleştirdiğini söyleyen işçiler 2016 yılından bu yana tazminatını almadı.

Liranın değer kaybı durdurulamıyor: Dolar 8.52’yi aştı, Euro 10 TL’ye dayandı

Türk lirası yeni haftaya rekor düzeyde değer kaybıyla başladı. Dün 8.44 TL sınırını aşan ve bu sabah 8.4407 TL’den başlayan işlemlerde dolar, kısa sürede 8.5225 TL’yi görerek yeni rekorunu kırdı. Akşam saatlerinde 8.51-8.52 TL bandında işlem görüyor.
 
Euro’da da hareketlilik sürüyor. Bugün 9.8254 TL ile açılan Euro 9.9762 TL’yi aşarak 10 TL sınırına yaklaştı. Artık çift hanelerden inmeyen sterlin ise 11.0723 TL ile Türk lirası karşısında zirvesini tazeledi.
 
TL’de benzer para birimlerinden negatif ayrışma ile birlikte görülen sert değer kaybı Merkez Bankası’nın beklentilerin aksine politika faizini sabit tutup sıkılaştırmayı faiz koridorunu genişleterek yapması ile belirginleşti. Son dönemde jeopolitik gelişmelerle AB ve ABD ile gerilimin artabileceği endişeleri ve ABD seçimleri de TL’de değer kaybına etki eden unsurlara eklendi.
 
Reuters‘da kısa süre önce yayımlanan bir analizde ABD Demokrat Parti başkan adayı Joe Biden‘ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın dış askeri müdahalelerine ve Rusya ile daha yakın işbirliğine karşı ABD’nin duruşunu sertleştirmesi beklendiği için, ABD başkanı seçilmesi halinde Türkiye diğer ülkelerden daha fazla kaybedebileceği yorumlanmıştı. 

Son dakika! Gram altın fiyatında rekor

Gram altın 520 TL

Gram altın ilk kez 520 lirayı gördü. Böylece altın yatırımcısı son 1 ayda TL bazında yüzde 9.6 getiri elde etti. 2020 genelindeki yükseliş ise yüzde 146’ya ulaştı. Altının ons fiyatı 2020 genelinde yüzde 25 yükseldi.
Altındaki yükselişin genel olarak yatırımcının güvenli liman arayışı sebebiyle yaşandığı belirtiliyor. Koronavirüs salgınının yarattığı belirsizlik yatırımcının riskli görülen varlıklardan kaçınmasına yol açıyor. Son günlerde ise hem koronavirüs salgınında 2. dalganın Avrupa’da sert bir şekilde hissedilmesi hem de bugünkü ABD Başkanlık Seçimlerinin yarattığı ek belirsizliklerin altına talebi arttığı kaydediliyor. 

Slovakya’da herkese Covid-19 testi başladı, sıra Liverpool’da

Slovakya, koronavirüs salgınında ikinci dalganın önüne geçmek için dev bir proje başlatarak ülkede yaşayan 10 yaş üstü herkese Covid-19 testi yapmayı hedefliyor. 5,5 milyon nüfuslu ülkede iki günde 3.6 milyondan fazla insan -nüfusun üçte ikisi- teste tabi tutuldu. 

Covid-19 vakalarının artmaya başlamasının ardından geçen ay 10 yaşın üzerindeki herkesi test etmek için devasa bir arayışa girmeye karar veren ülkede başlatılan “Ortak Sorumluluk” adlı program Avrupa’da geniş çaplı genel kapsamlı testler için ilk girişim. Proje kapsamında ülke genelinde beş binden fazla test merkezi kuruldu. Programın resmi web sitesine göre, katılanların % 1’den biraz fazlası Covid-19 pozitif çıktı; bu da toplamda toplamda yaklaşık 38.359 kişiye denk geliyor. 

Hızlı ‘antijen testi’ yapılıyor

Ordu mensuplarının yanı sıra Avusturya ve Macaristan’dan da sağlık çalışanlarının görev aldığı merkezlerin bazılarında, ilk günde uzun kuyruklar oluştu. Slovak yetkililer, PCR yerine daha az güvenilir olan ve 15 dakikada sonuç veren antijen testi kullanma kararı aldı. Başbakan Igor Matovic, 13 milyon antijen testinin kullanıma hazır olduğunu duyurdu. Slovak lider ayrıca, hayatların kurtarılması ve ülkenin tamamen karantina altına alınmaması için halka test yaptırması çağrısında bulundu.

Warwick Üniversitesi‘nde bulaşıcı hastalık modelleme uzmanı ve Birleşik Krallık hükümetinin bilimsel danışmanı Mike Tildesley de, hastalığın yayılmasını kontrol etmek için alternatif olarak uzun vadede etkili kitle testlerinin kullanılabileceğini söyledi.

“Bununla birlikte, birinin negatif sonucu çıkmasının birkaç gün sonra mutlaka enfeksiyondan kurtulacağı anlamına gelmediğini anlamak önemlidir” diye konuşan Tildesley, “Etkili bir strateji olması ve sıkı önlemlerin gevşetilmesini sağlamak için herhangi bir kitle testi stratejisinin düzenli aralıklarla (birkaç günde bir) gerçekleştirilmesi gerekiyor” dedi. 

Toplu test kampanyasına katılım gönüllü. ancak test yaptırmayanlar 10 gün boyunca kendilerini izole etmek zorunda kalacak. Başbakan Matoviç, maskelerin Slovakya’daki bütün kamu alanlarında zorunlu olmaya devam edeceğini söyledi. Kitlesel toplantıların yasaklanması gibi diğer önlemler, toplu testler tamamlandıktan sonra bile uygulanmaya devam edecek.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi verilerine göre, Slovakya’da salgının başından bu yana 219 kişi Covid-19’dan dolayı hayatını kaybetti, 57 bin 664 kişiye tanı konuldu.

Liverpool’da da herkese iki hafta bir test

 
Liverpool'da pilot uygulama: Herkese iki haftada bir Covid-19 testi yapılacak
 
İngiltere’nin Liverpool kentinde de bu hafta başlatılacak bir pilot uygulamayla şehrin tüm sakinlerine iki haftada bir Covid-19 testi yapılacak. Test sonuçları bir saatte alınacak. Başarılı olması halinde uygulamanın milyonlarca kişiyi kapsayacak şekilde genişletilmesi planlanıyor. 

Uygulama için kentin farklı noktalarına yeni test merkezleri kurulacak. Testleri yapacak sağlık ekiplerine iki bin kadar askerin de destek vereceği açıklandı. Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson uygulamayla ilgi bilgi verirken, “Bu testler, belirti göstermeyen ve farkında olmadan hastalık bulaştıran binlerce kişiyi tespit etmemizi sağlayacak” dedi.

Hastalık belirtisi göstermeyenleri de kapsayacak uygulama mümkün olduğu kadar çok sayıda virüs taşıyıcısı tespit ederek bulaşma zincirinin kırılmasını amaçlıyor. Her beş Covid-19 hastasından dördünün belirti göstermediği düşünülüyor.

Perşembe günü ‘sıkı karantina’ başlıyor

Yaklaşık 900 bin nüfuslu Liverpool, İngiltere’de en fazla korona virüsü kaynaklı ölümün görüldüğü kentler arasında yer alıyor. Liverpool ve çevresinde 30 Ekim itibarıyla bir haftada 1754 vaka tespit edildi. Bölge ise ortalaması 153.

Bu arada Perşembe gününden itibaren kentte yeniden dört hafta süreyle sıkı karantina önlemleri uygulanacak. Yarın parlamentoda oylanacak önlemlerle bar ve restoranlarla işletmelerin çoğunun kapatılması öngörülüyor. 

Demirtaş, hapse atılmasına destek verenlere sordu: Kim kazandı, kim kaybetti?

Berivan Altan‘ın sorularını yanıtlayan Selahattin Demirtaş özetle şunları söyledi:

AİHM’in başvurunuza dair verdiği karar sonrası yeniden hakkınızda tutuklama kararı verilmesine gerekçe gösterilen Kobane operasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

HDP’lilere yönelik operasyonların tek birinin bile hukuki dayanağı yoktur. Altı yıl sonra gerçekleşen ve HDP’nin eski MYK’si ile birlikte başka siyasetçi arkadaşlarımızı da kapsayan siyasi tutuklamalar tamamen kumpastır, yasa dışıdır ve siyasi amaçlıdır. HDP’yi kriminalize edip, meşruiyetini tartışma haline getirerek, olası ittifakların dışında tutmaya çalışıyorlar.

Herkes bilmeli ki içeride ve dışarıda öyle büyük direneceğiz ki, bu siyasi kumpas operasyonları HDP’yi değil, AKP-MHP iktidarını tasfiye edip tarihin çöplüğüne gönderecektir. Burada HDP kadar diğer muhalefet partilerine de büyük sorumluluk düşüyor.

AKP üçe bölündü, oyu yüzde 28’e indi

Yürütülen “Kobanê soruşturmasının” mükerrer olduğu Yüksekdağ’ın yargılandığı Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından da teyit edildi. Suçlamaların sadece değiştiğine dair bir rapor hazırlandı. Türkiye’de hukukun geldiği noktaya dair neler söylersiniz?

Türkiye’de yargı hiçbir zaman bağımsız, tarafsız ve adil olmadı. Ancak hiçbir dönemde bu kadar pespaye bir duruma da gelmemiştir. Bir kurum olarak yargı tümden çökmüş durumda. Böyle bir ortamda şu veya bu mahkemeden adalet beklemek boş bir hayaldir. Seçimlerle birlikte oluşacak ve umarım HDP’nin de içinde olacağı yeni iktidar, demokratik reformlarla kapsamlı bir yeniden yapılanma süreci başlatırsa ancak o zaman yargı toparlanabilir.

Benim ve Figen hanımın aynı suçlamalarla yeniden tutuklanmamız, sadece bir hukuk ihlali değildir, aynı zamanda Türkiye siyasetini dizayn etmek için işlenmiş en ağır suçtur ve biz bu suçu işleyenleri kesinlikle sanık sandalyesine oturtacağız.

4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklanmanız üzerinden tam dört yıl geçti. İktidar ne hedefledi, amacına ulaşabildi mi?

Dört yıl önce, tutuklandığımız ilk aylardaki bir demecimde, ‘Bizim tutuklanmamızı keyifle destekleyen kitleler, bizim hapiste kalmamız için her gün ceplerinden para ödeyecekler ve gün gelecek, ödeyecek paraları kalmayacak, yoksulluk canlarına tak edecek. İşte o zaman ‘vah, biz ne yaptık’ diyecekler’ demiştim. İşte şimdi o günleri yaşıyoruz. Çünkü bizi içeri atıp kurmak istedikleri faşizan düzen, kırıntı halindeki demokrasi ve hukuku da yok ederek, bununla doğrudan bağlantılı olan ekonomiyi de çökertecekti ve maalesef öyle oldu.

Öngörülerimizde haklı çıktık. Tutuklandığımız gün dolar kuru 3,14 TL iken bugünkü dolar kuru 8,40. Aradaki farkın nedeni, bizim hapiste olmamızdır. Ayrıca bizim hapiste olmamız, Erdoğan’ın otoriter tek adam rejimini kurumsal hale getirmesini de kolaylaştırdı.

Şimdi, hukuku katledip bizi hapse atanlara ve onları destekleyenlere sormak istiyorum, bütün bunlara değdi mi? Biz tutuklandığımızda AKP’nin oyu yüzde 49, HDP’nin oyu yüzde 11’di. Şimdi AKP üçe bölündü, oyu yüzde 28’e indi. HDP daha da güçlendi, oyu da yüzde 13’e çıktı. Kim kazandı, kim kaybetti? Herkesin bu hesabı iyi yapması lazım.

Muhalefetin HDP’ye yönelik son operasyondaki tepkisi bir öncekilere göre daha üst seviyede oldu. Sizce bu yeterli mi? Muhalefet artık nasıl bir sorumluluk almalı?

Muhalefetin AKP’nin oyunlarını bozarak, cesur davranması gerekiyor. Tüm muhalefet daha açık ve yakın bir temasla HDP ile dayanışma içinde olmalıdır. HDP’ye yönelik eleştirileri varsa, bunları HDP Genel Merkezini ziyaret ederek, Eş Genel Başkanlarımıza bizzat söyleyebilir ve kendilerini yüz yüze dinleyebilirler. Bu hem dayanışma bakımından hem de birbirlerini daha iyi anlayabilme açısından çok daha medeni bir yoldur. Zaten Sayın Mithat Sancar, herkesle ön koşulsuz olarak görüşmeye açık olduklarını defalarca ifade etti. Diğer muhalefetin de bu açıklıkla davranması beklemek en doğal haktır.

Mesele sadece seçim iş birliği değildir. Asıl önemli olan medenice diyalog kurabilmek, sorunları konuşabilmek ve demokrasi için yan yana durabilmektir. Zaten bunlar bugünden hayata geçirilebilirse seçim iş birlikleri, meselenin en kolay kısmı haline gelir.

Mahkumlar ‘Allaha emanet’ yaşıyor

Partinizin yaptığı ‘antifaşist blok’ çağrısı var. Siz bu çağrıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir birliktelik örülebilir?

HDP’nin bu çağrısını anlamlı ve değerli buluyorum. Yurtsever, demokrat, sol güçlerin anti faşist bir blokta bir araya gelerek, mücadeleyi büyütmeleri hem demokrasi ittifakının gerçekleşmesine zemin sağlar hem de AKP-MHP faşist bloğunu kesinlikle geriletir. Zaten HDP bu doğrultuda bazı görüşmeler ve çalışmalar yapmaya başladı. Hepimiz bu çalışmaları desteklemeliyiz.

Cezaevleri de salgında en riskli alanlardan biri. Bulunduğunuz cezaevinde önlemler ne durumda? Salgına karşı neler yapıyorsunuz?

Cezaevlerinde aile ve avukat görüşleri ile sosyal faaliyetlere ciddi ölçüde sınırlama getirilerek ve mahkumların hakları gasp edilerek, sözde tedbirler alınmış durumda. Ciddi bir tedbir söz konusu değil. Vücut direncinin artması için yemek kalitesi artırılıp, ücretsiz taze sebze ve meyve dağıtılmalıyken, bırakın bunu, tıpkı dışarıdaki gibi cezaevi kantininde sürekli fahiş fiyat artışları oluyor. Bu durumdan da en çok yoksul mahkumlar olumsuz etkileniyor, ki bu da mahkumların neredeyse tamamıdır. Ve tutsaklar hastalık riskiyle karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Yani özetle tutsaklar içeride, halk dışarıda Allah’a emanet yaşıyor.

Tecavüzcüler ve katiller AKP-MHP oylarıyla serbest bırakıldığı için, şu anda cezaevlerinde önemli ölçüde, siyasi tutsaklar ve haksızlığa uğramış adli tutsaklar bulunuyor. Tecavüzcüler ve katiller AKP-MHP yönetiminin kendilerine en yakın hissettikleri ve empati yaptıkları kesimlerdir. Zaten bazıları çıkar çıkmaz parti genel başkanlarıyla poz vererek bu zihniyet birliğini tüm kamuoyunun gözleri önünde sergilemişlerdir. Geri kalan tutsaklar ise içeride onurlarıyla hem zulme hem de koronaya karşı direnmeye devam ediyorlar.

Söyleşinin tamamı için tıklayın