Ana Sayfa Blog Sayfa 1330

Afganistan’da Taliban kontrolüne geçen vilayet merkezi sayısı 15’e yükseldi

Afganistan‘ın güney ve batısındaki Badgis, Gur ve Halmand vilayetlerinin merkezi de Taliban kontrolüne geçti. Böylece Taliban’ın kontrol altına aldığı vilayet merkezi sayısı 15’e yükselmiş oldu.

ABD’nin birliklerini 31 Ağustos’ta Afganistan’dan tamamen çekilmiş olacağını açıklamasından sonra Taliban’ın saldırıları hız kazanmıştı.

Güvenlik askeri kampa sığındı

Badgis İl Şura Başkanı Abdul Aziz Bek, basına yaptığı açıklamada, Taliban’ın Badgis merkezi Kale-i Nav kentine yönelik saldırılarını dün sabah saatlerinde artırdığını söyledi.

Saldırı sonucu bu sabah erken saatlerde kent merkezinin Taliban kontrolüne geçtiğini bildiren Bek, güvenlik güçlerinin şehir yakınındaki askeri kampa sığındığını ifade etti.

AA’nın haberine göre Bek, sadece bir askeri kamp dışında Badgis genelinin Taliban’ın kontrolüne geçtiğini kaydetti.

Fotoğraf: AA

Kohistani ele geçirildi

Öte yandan Gur Milletvekili Fatima Kohistani, Taliban üyelerinin Gur vilayeti merkezi Firuz Koh şehrine baskısını dün akşam saatlerinde artırdığı bilgisini paylaştı.

Kohistani, kent merkezinin bu sabah saatlerinde Taliban’ın kontrolüne geçtiğini, güvenlik güçlerinin çatışmaya girmeden kent merkezinden geri çekildiğini dile getirdi.

Leşkergah kenti de Taliban’a geçti

Afganistan’ın stratejik öneme sahip olan en büyük kenti güneydeki Helmand vilayetinin merkezi Leşkergah şehri Taliban’ın kontrolüne geçti.

Helmand Milletvekili Mirveyis Hadım da Taliban’ın Leşkergah kentini ele geçirmek için saldırılarını yaklaşık 20 gün önce başlattığını belirtti.

Hadım, “Güvenlik güçleri, dün gece saatlerinde kent merkezinde geri çekilmek zorunda kaldı. Şu an Leşkergah kenti Taliban’ın kontrolüne geçti. Güvenlik güçleri ise Şurabek Havalimanı’na sığındı” dedi.

Dün ele geçirilen merkezler

Öte yandan dün gece saatlerinde, Afganistan’ın güneyinde bulunan ve ülkenin en büyük ikinci kenti olan Kandahar vilayetinin merkezi Taliban’ın eline geçmişti.

Afganistan’ın güney vilayetlerini Kabil’e bağlayan güzergah üzerinde bulunan tarihi kent Gazne ve ülkenin batısındaki Herat vilayetinin merkezi, dün Taliban’ın kontrolüne geçmişti.

Neler yaşandı?

ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı alması ve Afgan yönetiminin Taliban’la barış görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Taliban saldırıları hız kazandı.

Taliban, hazirandan itibaren onlarca ilçeyi ele geçirdikten sonra kuşatmaya aldığı vilayet merkezlerine yöneldi.

Afganistan-İran sınırındaki Nimroz vilayet merkezi Zaranc, Taliban’ın ele geçirdiği ilk vilayet merkezi oldu. Ardından çoğu kuzeyde olmak üzere 15 vilayet merkezinde Afgan güvenlik güçleri, Taliban’a karşı kontrolü kaybetti. Kabil yönetimi halen 19 vilayet merkezinde hakim durumda.

Siviller ölüyor

Çatışmaların son aylarda yoğunlaşması sivil kayıplarını ve göçleri artırdı. Birleşmiş Milletlere (BM) göre, 2021’in ilk yarısında 1659 sivil hayatını kaybederken, son bir ayda 1000’den fazla sivil hayatını kaybetti.

Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu, mayıs başından ağustosa kadar yaklaşık 1 milyon sivilin evlerinden olduğunu açıkladı. BM, 18 milyon Afgan’ın insani yardıma ihtiyaç duyduğunu bildiriyor.

CHP’den İklim Komisyonu’na: İklim krizi bağıra bağıra geliyor, iklim acil durumu ilan edilmeli

Küresel iklim değişikliğinin etkilerinin en aza indirilmesi, kuraklıkla mücadele ve su kaynaklarının verimli kullanılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan İklim Araştırma Komisyonu’nun CHP’li üyeleri komisyonu bir kez daha göreve çağırdı.

‘İklim krizi bağıra bağıra ve hızla geliyor”

CHP’li Bakan dilekçede şunları kaydetti:

İklim krizinin yıkıcı etkilerini her gün daha sık ve sert bir biçimde yaşıyoruz. Ülkemiz, bir yandan günlerce süren büyük orman yangınlarıyla; diğer yandan aşırı ve ani yağışlar sebebiyle meydana gelen heyelan ve sel felaketleriyle mücadele etmektedir. Binlerce yurttaşımızın evleri, bahçeleri, köyleri, mahalleleri, geçim kaynakları çok büyük zarar görmüş; onlarca yurttaşımız bu felaketlerde hayatını kaybetmiştir. Günlerdir devam eden yangınlar ile aşırı ve ani yağışların heyelan ve sel felaketlerine yol açması; aynı zamanda ülkemiz doğasını ve ekosistemimizi de çok büyük tahribata uğratmıştır. Dünya genelinde meydana gelen yangınlar, kuraklık, aşırı ve ani yağışlar ise; iklim krizinin bağıra bağıra ve hızla geldiğini, tüm dünya için bir gelecek krizi olduğunu göstermektedir.

‘Sorumluluk hepimizin’

Şüphesiz ki yaşadığımız felaketler tüm ihtimaller, ihmaller, koşullar, yanlış kentleşmeler ve iklim krizini tetikleyen politikalar üzerinden de değerlendirilmelidir. Ancak bugün geldiğimiz noktada; bundan sonra alınacak önlemleri, hazırlanacak eylem planlarını, uygulanacak politikaları ve ‘afetin yaralarını sarmak için yapılması planlanan projeleri’ iklim acil durumu kapsamında hazırlamak ve hayata geçirmek zorundayız. Bu sorumluluk hepimizindir. Aksi takdirde her yangından, her selden sonra aynı yıkıcı sonuçlarla karşılaşmak kaçınılmazdır. Ülkemizin dört bir yanında meydana gelen felaketler sebebiyle içinde bulunduğumuz alarm ortamında; iklimimizin değiştiği ve buna uygun yeni politikalar belirleyip ivedilikle hayata geçirmemiz gerektiği konuları yeterince konuşulamamaktadır.

Tam da bu noktada; iklim kriziyle ilgili bilinç sahibi olan bizlerin sorumluluk alarak harekete geçmesi hayatidir. Yüce Meclisimizin ve bu alanda kurulmuş komisyonumuzun ülkemizde yaşanan bu felaketlere kayıtsız kalması mümkün değildir. Komisyonumuzun sel bölgelerine giderek incelemelerde bulunması sorumluluğu ve görevidir. Komisyonun CHP’li üyeleri olarak, vakit kaybetmeden komisyonumuzun incelemeler yapmak üzere sel bölgelerine gitmesini talep ediyoruz.”

CHP’li üyeler sel bölgesine gidiyor

Komisyonun CHP’li üyeleri Murat Bakan ve Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, bugün Kastamonu’da selin vurduğu bölgelerde incelemelerde bulunacaklar.

Bakan, “İklim Araştırma Komisyonu’nun CHP’li üyeleri olarak hem bölgede incelemelerde bulunacağız hem de sel felaketini yaşayan yurttaşlarımızı ziyaret edeceğiz. Vatandaşlarımızın yardımına koşacak, yaraları hep beraber saracak ve dayanışacağız” dedi.

Ambalajlara depozito getiriliyor: Tüketici bedelini ödeyecek, iade ile parasını geri alabilecek

1 Ocak 2022 tarihinden itibaren ambalajlamada kullanılan plastik, cam, metal-alüminyum ve karton atıklar, Depozito İade Sistemi (DİS) kapsamına alınacak.

Uygulama ile tüketiciler ürün satın alırken bedeliyle birlikte depozito iade ücretini de ödeyecek. Atığı iade edenler parasını geri alacak.

Üç senaryo

Anadolu Ajansı’na konuşan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, sistemin doğru işlemesi halinde Türkiye’de her yıl 1 milyon ton ilave atığın oluşmasının önüne geçilebileceğini öne sürdü. Depozito sisteminin üç sonucu olabileceğini belirten Eroğlu şunları söyledi:

  • Birincisi ürünü satın alırsınız, kullandıktan sonra atığını iade edip depozito bedelinizi geri alırsınız.
  • İkincisi ürünü alırsınız, kullandıktan sonra iade etmezsiniz ve depozito bedeli sisteme yani devlete kalır. Devlet o parayı, geri dönüşüm sisteminin büyümesi ve çevrenin korunması için kullanır.
  • Üçüncü şıkta ise ürünü alırsınız ve kullandıktan sonra iade etmezsiniz ama depozito bedeli için atık toplayan birilerine verirsiniz. O kişi de depozito bedelini almak için atığı toplama merkezine götürür ve depozito iade parasını kendisi alır.

Geri dönüşümün diğer yüzü

Öte yandan Uluslararası Kirleticileri Ortadan Kaldırma Ağı (IPEN) geçtiğimiz ay yayınladığı bir raporda plastik atıkları yönetmek için yapılan yakma ve kimyasal dönüşüme yatırım gibi işlemlerinin yüksek hacimlerde tehlikeli atık ve toksik emisyon ürettiğini ortaya koymuştu.

Rapor, hem mekanik hem de kimyasal geri dönüşüm planlarına yapılan yatırımların dünya çapında büyüyen plastik kirliliği sorununa etkisinin çok az olacağını ortaya koyuyor.

‘Pazarlama taktiği’

“Endüstrinin çeşitli geri dönüşüm planlarını savunması, plastik düzenlemelerini ve artan plastik kirliliği sorununu engelleme çabalarını savuşturmak için tasarlanmış bir pazarlama taktiği” ifadelerinin yer aldığı rapor üç çözüm önerisinde bulunuyor:

  1. Hükümetler, plastik endüstrisinin üretebileceği miktarı önemli ölçüde azaltarak plastik atıklardan kaynaklanan artan tehlikeli atık miktarını kabul etmeli ve derhal sınırlandırmalı. Uluslararası bir anlaşma bunu başarabilir.
  2. Hükümetler, mevcut plastik atık stoklarını (kontrollü, kontrolsüz ve çöplükler) çevreye duyarlı bir şekilde yönetmeli.
  3. Hükümetler, gelecekte üretilecek herhangi bir plastik için çevreye duyarlı, sürdürülebilir bir yönetim sistemi geliştirmek için endüstriyi yönlendirmeli. Bu, zengin ülkelerde olduğu kadar düşük gelirli ülkelerde de toksik olmayan polimerin yeniden kullanımını ve geri dönüşümünü en üst düzeye çıkaran tasarım, üretim ve kullanım ömrü sonu yönetim sistemlerinin uygulanmasını içermeli.

 

 

Birleşik Krallık’ta silahlı saldırı: Altı kişi hayatını kaybetti

Birleşik Krallık’ın Plymouth kenti Keyham bölgesinde düzenlenen silahlı saldırıda, saldırgan dahil olmak üzere altı kişinin öldüğü açıklandı. Saldırgan, olay yerinde polis tarafından öldürülürken, saldırının terörle bağlantısı olmadığı belirtildi.

Beş kişi olay yerinde hayatını kaybetti

Devon ve Cornwall Polisi de saldırıya dair yaptığı açıklamada, altı kişinin yaşamını yitirdiğini doğruladı.

İki kadın, iki erkek ve saldırganın olay yerinde, bir kişinin de yaralı olarak kaldırıldığı hastanede öldüğü bilgisi paylaşıldı.

İçişleri Bakanı’ndan açıklama

Birleşik Krallık İçişleri Bakanı Priti Patel, saldırının ardından Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımda, “Herkesi sakin olmaya, polis tavsiyelerine uymaya ve acil servislerimizin işlerine devam etmesine izin vermeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı.

Ata tohumları ihtiyaç sahiplerinin sofralarında

Gölbaşı Belediyesi unutulmaya yüz tutmuş yerli tohum geleneğini yeniden canlandırmak amacıyla ürettiği ata tohumlarından yetiştirdiği mahsulleri ihtiyaç sahibi ailelerin sofralarına taşıyor.

Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek “Park Bahçeler Müdürlüğümüz tarafından ata tohumlarımız ile yetiştirdiğimiz mahsullerimizi Paylaşım Noktası aracılığıyla ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırıyoruz” ifadelerini kullandı.

Çiftçilere de bir çağrıda bulunan Şimşek,”Ben çiftçilerimizden şunu rica ediyorum. Lütfen ata tohumumuza sahip çıkalım. Gelecek nesillerimiz için ata tohum çok önemli. Tarım ve hayvancılık ekonomimize geleceğimize yön verecek. Atılan küçük adımlar ile ülkemiz yeşillenecek” dedi.

‘İhtiyacın yoksa atma, paylaş’

Giyimden eşyaya kadar her türlü malzemenin mağazada sergilenerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını anlatan Ramazan Şimşek “Her yaşta ihtiyaç sahibi vatandaşımızın giyim ihtiyacını karşılamakla birlikte, çeşitli ev eşyaları ve beyaz eşya taleplerine de yardımcı olmaya çalışıyoruz. Hayırsever vatandaşlar tarafından ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere Paylaşım Noktası’na verilen ürünler, görevliler tarafından temizlendikten ve hijyen kurallarına uygun hale getirildikten sonra ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor” dedi.

“İhtiyacın yoksa atma, paylaş” sloganıyla düzenlenen kampanyanın hayırsever vatandaşlar tarafından yoğun ilgi ile karşılaştığını da aktaran Ramazan Şimşek “Kampanya dahilinde vatandaşlarımız, kullanılabilecek durumda olan çeşitli giyim ve ev eşyalarını Paylaşım Noktası’na veriyor. Bu sayede hayırseverler ve ihtiyaç sahipleri arasında bir gönül köprüsü oluşuyor. Bizlere 485 53 36-38 numaralı hatlardan ulaşabilirsiniz. Sizde atmayın paylaşın” çağrısında bulundu.

Resmi Gazete’de yayımlandı: Araç satışlarında ÖTV matrahı değiştirildi

Resmi Gazete‘de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre, Sıfır otomobil satışlarında kullanılan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) matrahında değişikliğe gidildi.

Bu kararla birlikte, bazı markaların modellerindeki fiyatların düşmesi bekleniyor.

Yeni değişiklikler

Yeni karara göre, 1600 cm3 motor hacmine sahip ve yüzde 45 ÖTV dilimine dahil olan, ÖTV matrahı 85 bin TL olan araçlarda matraha esas sınır 92 bin TL, 85 bin-130 bin TL olanlarda 92 bin-50 bin TL’ye çıkarıldı.

50 kW elektrikli motora sahip ve motor silindir hacmi 1800 cm3’ü geçmeyen ve yüzde 45 ÖTV dilimine dahil, ÖTV matrahı 85 bin TL olan hibrit araçlarda matraha esas sınır 114 bin TL’ye, yüzde 50 ÖTV dilimine dahil, ÖTV matrahı 85 bin-135 bin TL olan hibrit araçlarda ise 114 bin-170 bin TL’ye yükseltildi. Söz konusu araçların satışında uygulanan ÖTV oranlarında ise herhangi bir değişiklik yok.

Erdoğan imzaladı: Yangın ve sel afetleri için yardım kampanyası başlatılacak

Türkiye’de yangın ve sel afetlerinden zarar gören vatandaşlar için yardım kampanyası başlatılmasına ilişkin karar, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın imzasıyla yayımlanan karara göre, Türkiye’de yakın zamanda yaşanan yangın ve seller ile bundan sonra meydana gelecek benzeri afetler sonrasında uygulanmak üzere, genel hayatı olumsuz etkileyen şartların iyileştirilmesine katkı sağlaması amacıyla insani yardım kampanyası başlatılacak.

Hesaplar AFAD tarafından duyurulacak

Bu kapsamda koordinasyonu sağlamak üzere Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığı görevlendirildi.

Kampanya kapsamında, valilikler, belediyeler ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca toplanan yardımların aktarılması ya da gerçek ve tüzel kişilerce doğrudan bağış yapılması amacıyla kamu bankaları veya özel bankalar nezdinde açılacak özel hesaplar, AFAD Başkanlığınca duyurulacak.

 

Batı Karadeniz’de sel nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 27’ye çıktı

11 Ağustosta Batı Karadeniz’de başlayan aşırı yağışlar sel ve su baskınları sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısının 27’ye yükseldiği açıklandı.

Kastamonu’da 25, Sinop’ta iki kişi hayatını kaybederken, Bartın’da kaybolan bir kişiyi arama çalışmalarına da devam edildiği belirtildi.

Tahliye çalışmaları

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından bölgedeki son durum ile ilgili yapılan son açıklamada, Bartın ili Ulus ilçesi, Kastamonu ili Azdavay, İnebolu, Bozkurt, Küre ve Pınarbaşı ilçeleri ve Sinop ili Ayancık ilçelerinin selden etkilendiği belirtildi.

Bartın’ın Ulus İlçesinden 323 kişinin, Kastamonu’dan 925 kişinin, Sinop’tan ise 472 kişinin tahliye edildiği kaydedildi. Kastamonu’da tahliye işlemlerinin devam ettiği de eklendi.

Barınma için yurtların kapasitesi artırıldı

AFAD, barınma ihtiyacının karşılanması için öğrenci yurtlarındaki kapasitenin artırıldığını açıkladı:

Kastamonu’da acil barınma ihtiyacının karşılanması için öğrenci yurtlarında 2.469 kişilik kapasite ayrılmış olup, 784 vatandaşımıza barınma hizmeti sunulmaktadır. Kastamonu’daki olası barınma ihtiyaçlarını karşılamak üzere; 160 çadır, 480 battaniye, 480 yatak, 480 nevresim seti ve 51 mutfak seti bölgeye sevk edilmiştir. Ankara İlinden Kastamonu’ya sevk edilen 4 adet WC konteyneri bölgeye ulaşmıştır.

Sinop’ta acil barınma ihtiyacının karşılanması için öğrenci yurtlarında 2.212 kişilik kapasite ayrılmış olup, 127 vatandaşımıza barınma hizmeti sunulmaktadır. Sinop Ayancık İlçesine Sinop AFAD Lojistik Destek Depo’dan 100 battaniye gönderilmiştir.

Bartın’da acil barınma ihtiyacının karşılanması için öğrenci yurtlarında 2.813 kişilik kapasite ayrılmış olup 21 vatandaşımıza barınma hizmeti sunulmaktadır.”

Ayrıca AFAD tarafından, Kastamonu’ya 5 Milyon TL, Sinop’a 3 Milyon TL ve Bartın’a 2 Milyon TL acil yardım ödeneği; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan ise Kastamonu’ya 5 Milyon TL, Sinop’a 3 milyon TL ve Bartın’a 2 milyon TL ödenek olmak üzere toplam 20 milyon nakdi ödenek gönderildiği de vurgulandı.

Bazı köylerde elektrik yok

Bartın genelinde elektrik verilmeyen köy kalmadığı duyurulurken, Kastamonu genelinde 112 köye ve Sinop’ta 86 köye elektrik verilemediği ifade edildi.

Öte yandan, Kastamonu Azdavay’a suyun bulanık olması nedeniyle su verilemediği, bu gece itibariyle ilçenin yüzde 70’ine su verilmesinin planlandığı aktarıldı. Bozkurt ilçesine de içme suyu verilemediği, üst mahallelere küçük kaynaklardan su temin edildiği kaydedildi.

Bartın Abdipaşa’da Derecik, ve Ulupınar mahallelerine Sinop Ayancık Cevizli mahallesine de su verilemediği, gece yarısına kadar ilçenin yüzde 60’ına su verilmesinin planlandığı belirtildi.

İki ilde bazı köprüler yıkıldı

Kastamonu ve Bartın’da sel nedeniyle bazı köprülerin yıkıldığı bilgisi de paylaşıldı:

Kastamonu’da; yağışlar nedeniyle Çatalzeytin Köprüsü, Küre İkiçay Köprüsü, Azdavay Köprüsü yıkılmış, Valay-1 Köprüsünün ayaklarında ve Kanlıçay Köprüsünün yaklaşım dolgularında hasar meydana gelmiş, söz konusu bölgelerde yol trafiğe kapatılmıştır.

Bartın’da; yağışlar nedeniyle Kavlakdibi Köprüsü ve Kumluca 2 Köprüsü yıkılmıştır.

Sinop’ta; yağışlar nedeniyle İkisu Köprüsünde hasar meydana gelmiştir. Çatalzeytin-Türkeli yolu, Türkeli-Erfelek-Sinop yolu ile Ayancık-Sakız yolu meydana gelen hasarlar nedeniyle trafiğe kapatılmıştır.

Kastamonu ve Sinop Havalimanları, bölgedeki demiryolu hatları ile kıyı yapılarında ulaşımı etkileyen bir sorun bulunmamaktadır.”

Yeşiller Partisi: Altındağ’daki şiddetin sorumluluğu AKP’dedir!

Yeşiller Partisi, Ankara Altındağ‘da dün gece sığınmacılara yönelik kitlesel saldırıya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

“Dün Ankara’da öldürülen Emirhan Yalçın’ın haberi hepimizin canını yaktı” ifadelerinin yer aldığı açıklamada “Gece saatlerinde Ankara’nın Altındağ ilçesinde sığınmacılara karşı toplu bir şiddet eylemine dönüşen gerilimin birincil sorumluluğuysa, yıllardır hiçbir entegrasyon politikası olmadan Türkiye’yi dev bir sığınmacı kampına çeviren, iflas noktasına getirdikleri ekonomi için göçmenleri ucuz işgücü olarak gören ve Batı’yla yaptıkları kirli pazarlıkta koz olarak kullanmaktan çekinmeyen AKP iktidarındadır” denildi.

‘Artırılan gerilime kayıtsız kalındı’

Açıklamada “Orman yangınlarıyla ilgili haberlere bile müdahale ederek ceza verenler, günlerdir gözle görünür şekilde artan ve bilinçli şekilde artırılan gerilime kayıtsız kalmış; Türkiye’nin sığınmacı sorununu sığınmacılara şiddet uygulayarak çözmeye kalkışanlara karşı kılını kıpırdatmayarak, olayların büyümesine neden olmuş; hatta yol vermiştir” ifadeleri kullanıldı.

Muhalefetin de bu nefreti körüklemede sorumluluğu olduğu belirtilen açıklamada “Sığınmacıların önce insan olduğu gerçeğini görmezden gelerek sorumsuz demeçlerle nefreti körükleyen ve siyaseten prim toplamaya çalışan muhalefet odakları da giderek insanlık suçuna dönüşme riski taşıyan gelişmelerin suç ortağıdırlar. Sonuç: Hayatını kaybeden gençler, yağmalanan, yakılan evler ve derinleşen bir kutuplaşma ortamı” denildi.

‘İnsani temelde çözüm istiyoruz’

Türkiye’nin 6-7 Eylül’de, Trakya’da, Maraş’ta düşmanlığın körüklenmesiyle ne kadar acı ve tehlikeli noktalara sürüklenebileceğini gördüğü belirtilen açıklamada “Devletin geçmişte yaşananlarla yüzleşmemesinin yükü, bugün yaşayanların omuzlarına yüklenmeden, 21. yüzyılın gerçeği haline gelen mülteci sorununun insani temelde çözümü için adımlar atılmasını istiyoruz” talebinde bulunuldu.

Açıklama “Yeşiller olarak geçmişte yaşanan ve hâlâ yüzleşilmeyen acı olayları hatırlayarak gelecekte bu suçun ortağı olarak anılmak istemiyoruz” ifadeleriyle son buldu.

Urbarlı: Yaşananların sorumluluğu hükümete ait

Altındağ’daki saldırı ve sonrasındaki gelişmeleri büyük bir üzüntü ve endişe ile takip ettiğini belirten Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Koray Doğan Urbarlı, yaşananların en büyük sorumluluğunun hükümete ait olduğunu söyledi.

Sığınmacıların kitlesel olarak Türkiye’ye 2011 yılında gelmeye başladığını hatırlatan Urbarlı, “Şu anda 2021 yılındayız. On yıl içerisinde değişen tek şey gelen insanların sayısı ve hükümetin Avrupa Birliği’nden aldığı para oldu. Bu sürede entegrasyon için hiçbir adım atılmadı” ifadelerini kullandı.

‘Entegrasyon Türkiyelilere de uygulanmalı’

Sığınmacıların ülkeye kabul edildiği sıralarda “misafir” olarak adlandırılmasının da büyük bir problem olduğunu dile getiren Urbarlı, “Dünkü saldırıda da gördük. İnsanların artık evleri, iş yerleri, araçları, burada kurdukları bir düzeni var” ifadelerini kullandı.

On yıllık sürede bir entegrasyon politikasının uygulanmamasının sorunlu olduğunu ifade eden Urbarlı, “Sadece sığınmacılara değil Türkiye vatandaşları için de bir entegrasyon politikası uygulanmalıydı” yorumunu paylaştı.

‘Milyonlarca insanı hisse senedi olarak görüyorlar’

“Hükümet milyonlarca insanı dış politikada kullanılacak kart, gerektiğinde paraya çevrilecek bir hisse senedi olarak görüyor” diyen Urbarlı, bunun en büyük göstergesinin ise Rusya’nın TSK’ya düzenlediği hava saldırısının ardından Türkiye’nin Avrupa’ya “Kapıları açarız” tehdidinde bulunması olduğunu söyledi.

Türkiye’nin, ülkedeki mültecilerin karadan ve denizden Avrupa ülkelerine geçişine daha fazla kısıtlama uygulamayacağını açıklamasının üzerine yüzlerce kişi Edirne’de Kapıkule ve Pazarkule sınır kapılarına gitmişti. Pandeminin henüz yeni başladığı günlerde insanlar soğukta sınır kapılarında beklemişti.

‘Ekonomik kriz tepkileri artırıyor’

Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik krizin insanların tepkilerinin artmasında etkili olduğunu belirten Urbarlı, “Nefret söylemi her zaman vardı. Ancak bu kadar ana akımlaşması ekonominin kötüleşmesiyle paralel olarak ilerliyor” dedi.

Urbarlı, “İnsanlar tepkilerini konuyla alakasız, daha iyi bir dünya özlemiyle Türkiye’ye gelmiş insanlara gösteriyorlar. Ancak sığınmacılara söz söylemeden önce hükümetin yaptığı yanlışları ortaya koymak gerekiyor. Bütün aktörler içerisinde en suçlu olan hükümet” ifadelerini kullandı.

Özkan: Göç politikası eksikliğinin sonucu

Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Emine Özkan ise yaşananlarla ilgili “En başta çok üzgün ve gerginim. Nefret söylemlerinin bu raddeye gelebileceğini sağduyuyla yaklaşan herkesin tahmin ettiğini düşünüyorum” yorumunu yaptı.

Meselenin bu noktaya gelmesinde siyasilerin payı olduğunu söyleyen Özkan, “Elbette esas sorumluluğun AKP’de olduğunu düşünüyoruz. AKP’nin göç konusunda hiçbir politikasının olmaması, bu insanların nerede nasıl bir hayat sürdükleri, topluma entegrasyonlarının nasıl olduğu ve kendi yurttaşlarının ne yaşadığıyla ilgilenmemesi büyük bir sorundu. Şu anda bunun sonuçlarını yaşıyoruz” dedi.

‘CHP’nin de sorumluluğu var’

Sığınmacılara yönelik nefretin körüklenmesinde ana muhalefet partisi CHP’nin de sorumluluğu da olduğunu belirten Özkan, “Her ne kadar sağduyu çağrıları yapılsa da göçmen karşıtı açıklamalar da gördük” dedi.

Özkan örnek olarak CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın açıklamalarını gösterdi. Özcan, Belediye Meclisi’nde Bolu’daki sığınmacıların su faturası ve katı atık vergisi ücretleri başta olmak üzere bazı faturalarına 10 kat zam yapılabilmesine dair öneri sunmuş, öneri İYİ Parti ve CHP tarafından desteklenmişti.

‘Öncelik insanların güvenliğini sağlamak olmalı’

“Yarın bu saldırının başka bir grubun veya sığınmacının başına gelmeyeceğinin bir güvencesi yok” ifadelerine yer veren Özkan, “İlk adımda yapılması gereken hem vatandaşların hem de sığınmacıların güvenliğini sağlamak. Sonrasında ise bir göç politikası geliştirerek kalıcı bir çözüm bulmak gerekiyor” dedi.

Bakanlıkların göç konusunda bilgileri kamuoyuyla paylaşmadığını dile getiren Özkan, “Bu durum da insanlarda paniğe yol açıyor ve dezenformasyonun önünü açıyor. İnsanlar şeffaf bir şekilde bilgilendirilirse süreçler daha kolay yönetilebilir” yorumunu yaptı.

Neler yaşandı?

Battalgazi Mahallesi‘nde 10 Ağustos’ta bir parkta iki grup arasında nedeni bilinmeyen bir kavga yaşandı. Yaralanan iki kişiden biri olan 18 yaşındaki Emirhan Yalçın kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

Olayla ilgili gözaltına alınan iki zanlı hakkında ise sevk edildikleri adliyede “kasten öldürme” suçundan tutuklama kararı verildi.

Ancak iki gencin Suriyeli sığınmacılar tarafından bıçaklandığı haberinin yayılmasıyla birlikte Suriyelilerin yüksek oranda olduğu Battalgazi ve Önder Mahallelerinde yüzlerce kişi sokağa döküldü.

Dün akşam saatlerinde ise olaylar iyice şiddetlendi. Sık sık “Suriyelileri burada istemiyoruz” diyen kitle Suriyelilere ait dükkanları taşladı ve bazı dükkanların kepenklerini yıktı. Bazı dükkanların ise yağmalandığı görüldü.

Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından bugün yapılan açıklamada olayla ilgili 76 kişinin yakalandığı belirtildi. Açıklamada yakalananlardan 38’inin yağma, kasten yaralama, hırsızlık ve uyuşturucu madde bulundurma suç kaydı bulunduğu aktarıldı.

Foça cüruf alanında yangın

İzmir Aliağa’daki endüstriyel tesislerin cüruflarının depolandığı Foça Gölyüzü mevkiindeki atık depolama alanında yangın çıktı.

Kontrol altına alınamayan yangın bölgedeki şiddetli rüzgârın da etkisiyle çevresindeki zeytinlik alana sıçradı. Yangın bugün saat 17.00 itibarıyla halen sürüyor.

Daha önce de yanmıştı

1980 yıllardan bu yana özellikle Aliağa’daki demir-çelik tesislerinin cürufları ve filtre tozları bu alanda biriktiriliyor. Biriktirilen cüruflar başta  çinko, kadmiyum, klor, demir olmak üzere ağır metallerden zengin ve tehlikeli atık niteliğinde. Alanın kapatılması ve kapatıldıktan sonra rehabilite edilmesi için meslek örgütleri ve Yeni Foça Forum, EGEÇEP, FOÇEP gibi çeşitli çevre örgütleri mücadele ediyor.

Foça Gölyazı bölgesindeki cüruf alanında daha öncede yangınlar çıkmıştı.