Ana Sayfa Blog Sayfa 1087

Zincir marketlerde artık kağıt, file veya bez çanta bulundurulması zorunlu olacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Plastik Poşetlerin Ücretlendirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar”da güncelleme yaptığını duyurdu.

Buna göre, zincir market ve zincir mağazalar plastik poşetlerin yanında kağıt, file veya bez çanta ve benzeri alternatif çok kullanımlık taşıma ekipmanlarından bulundurmak zorunda olacak.

Ücretli ya da ücretsiz verilecek

AA‘da yer alan habere göre, sektör ve temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen “Plastik Poşet Komisyonu” toplantısındaki görüşler de dikkate alındı.

Yapılan yeni düzenlemede, plastik poşet ücretlerine ilişkin şu ifadelere yer verildi:

2022 yılı plastik poşetlere uygulanacak taban ücret adet başına vergiler dahil 25 kuruştur. 01 Ocak 2022 tarihinden başlayarak 2022 yılı sonuna kadar ise satışa tabi tüm poşetler için uygulanacak ücret adet başına vergiler dahil 25 kuruş olup daha az veya daha fazla bir ücret uygulanamaz.”

Söz konusu ekipmanlar, vatandaşların görüp kolayca erişebilecekleri şekilde kasa yakınlarına yerleştirilecek. İşletmeler bu ekipmanları, talep eden kişilere ücretli ya da ücretsiz vermekle yükümlü olacak.

Milli Eğitim Bakanı: Omicron hızlanıyor ancak yeni önlemler için bir alarm durumu söz konusu değil

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Şanlıurfa Valiliği ziyareti sırasında Omicron varyantının hızla yayılması ile ilgili açıklama yaptı. 

AA’da yayımlanan açıklamada Omicron varyantının hızla yayıldığını söyleyen Bakan Özer, okullarda yeni önlemler alınmasının söz konusu olmadığını belirtti: 

“Omicron varyantının yayılması hızlanıyor ancak şu an için okullarımızda önlemlerini değiştireceğimiz yeni önlemlere başvuracağımız herhangi bir alarm durumu söz konusu değil. Şu anda okulların kapatılması söz konusu değil, süreci yakından takip ediyoruz.”

Fotoğraflarla 2021 yılında iklim krizinin dünyadaki etkileri [Foto Galeri]

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Dünya Gözlemevi, bu yıl Yunanistan ve Kaliforniya‘daki büyük yangınlardan Çin ve Hollanda‘daki tarihi sellere kadar gezegenin bir yıl içinde uğradığı değişimin uydu görüntülerini yayımladı.

Şehir ve çiftlikler ile baraj inşaatlarıyla hem daha fazla kuraklığa hem de orman yangınları, sel felaketleriyle iklim krizinin nasıl kuvvetlendiğini belgeleyen çarpıcı fotoğraflar dünyanın yaşadığı değişimi belgeliyor.

Yunanistan’ın Evia adasında Ağustos ayında meydana gelen yangının 120.00 dönümden fazla alanı kömürleştiren yangının izleri.
Ağustos 2000’de (solda) ve Ağustos 2021’de (sağda) Nevada-Arizona sınırındaki Mead Gölü. Güneybatı, mega kuraklığın 22. yılında.
Kaliforniya tarihinin en büyük ikinci yangını Dixie yangınının Temmuz-Ekim ayları arasında etkisi altına aldığı ve 1 milyon dönüme yakın araziyi yok ettiği yer.
1984 (solda) ve 2021’de (sağda) Nil Deltası. Mısır’ın nüfusu 1980’lerden bu yana iki kattan fazla arttı ve bugün 100 milyondan fazlaya yükseldi. Mısır topraklarının sadece yüzde 4’ü tarım için uygun ve şehirler hızla genişledikçe bu alan küçülüyor.
Jakarta, Endonezya 1990’da (solda) ve 2021’de (sağda). Şehir büyüdükçe ormanların yerini alan betonlar suyu emmediği için şehir sellere karşı daha savunmasız hale gelmişti. Şimdi, yükselen deniz seviyesi sel riskini daha da artırıyor.
Hollanda’nın Güneydoğu’sundaki Meuse Nehri’nin Temmuz ayında şiddetli bir sağanaktan sonra taştığı görüntüler (öncesi solda, sonrası sağda). Taşan nehir şehri sular altında bıraktı ve yaklaşık 5000 kişiyi Roermond kasabasını tahliye etmeye zorladı.
Haziran 2020’de Kaliforniya’nın Oroville Gölü. Sierra Nevada dağlarından akan su barajda toplanıyor ve daha sonra Central Valley’deki çiftliklere dağıtılıyordu. Kuraklık rezervuardaki su seviyesini düşürürken, çevrede orman yangınlarına da neden oldu.
Güney Brezilya’da bir rezervuar olan Lago dos Brisas, Haziran 2019’da (solda) ve Haziran 2021’de (sağda). Bölge neredeyse bir asırdır en kötü kuraklığı yaşıyor.

Erkekler aralık ayında en az 34 kadını öldürdü, yedi kadına tecavüz etti

bianet‘in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre hazırladığı Erkek Şiddeti Çetelesi’nin aralık ayı raporu yayımlandı.

Rapora göre, erkekler aralıkta en az 34 kadını öldürdü, yedi kadına tecavüz etti.

27 kadını kocası, sevgilisi, eski kocası öldürdü

Erkeklerin öldürdüğü iki kadın Suriyeli, bir kadın Tunus, bir kadın da Özbekistan yurttaşıydı.

Erkeklerin 24 kadını öldürme bahanes basına yansımadı. Erkekler, yedi kadını “barışmak istemediği”, “boşanmak istediği” için öldürdü.

Erkekler, bir kadını “evlenme teklifini kabul etmediği” için iki kadını da “kıskandığı” için öldürdü.

27 kadını kocası, sevgilisi, eski kocası öldürdü. Üç kadını baba, oğul gibi aile üyeleri öldürdü. Bir kadını üvey oğlu, bir kadını damadı öldürdü. İki kadını öldüren iki erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Erkekler, kadınların yarısını ev içinde öldürürken, kadınların yarısından fazlası ateşli silahla öldürüldü.

Cinsel saldırı suçları

Erkekler, aralıkta en az yedi kadına tecavüz etti. Erkeklerin tecavüz ettiği kadınlardan biri Özbekistanlı, biri Azerbaycanlı, biri de Rusyalıydı.

Bir kadına eski sevgilisi, bir kadına kocası tecavüz etti. Beş kadına tecavüz eden 11 erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Erkekler, beş kadına ormanlık alan, sokak gibi yerlerde, iki kadına da ev içinde tecavüz etti.

Geçtiğimiz ay erkekler en az 12 kadını da taciz etti. Bu sayı, geçen yıl aynı ay 11’di.

İki kadını doktoru, bir kadını da komşusu taciz etti. Dokuz kadın kendisini taciz eden on erkeği tanımıyordu. Erkekler, 12 kadını söz ve fiziki olarak taciz etti. Erkekler kadınları, metro, sokak gibi ev dışı alanlarda taciz etti.

En az 37 çocuk istismar edildi

Erkekler, aralık ayında en az 37 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti. En az 17 çocuğu üç öğretmen, yedi çocuğu din öğretmeni, bir çocuğu erken yaşta zorla evlendirildiği “kocası”, bir çocuğu üvey babası, bir çocuğu dedesi, bir çocuğu akrabası istismar etti. En az dokuz çocuğu istismar eden on erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Erkekler, iki çocuğu ev içinde, 35 çocuğu okul, sokak, market, din kursu gibi ev dışı alanlarda istismar etti.

Ayrıca, erkekler aralıkta erkekler en az dört çocuğu öldürdü. Geçen yıl aynı ay bu sayı ikiydi.

Üç çocuğu babası, bir çocuğu üvey babası öldürdü.

En az 61 kadın şiddet maruz bırakıldı

Erkekler, aralık ayında en az 61 kadını şiddete maruz bıraktı. Geçen yıl da aynı ay bu sayı, 61’di.

Erkeklerin şiddet uyguladığı sekiz kadın “ağır” hasta olarak hastaneye kaldırıldı. Erkekler en az beş kadına “koruma kararını” ihlal ederek şiddet uygularken, iki kadına dijital yollardan şiddet uyguladı. Bir erkek elektronik kelepçesini kırdıktan sonra gidip kadına saldırdı.

Erkeklerin şiddet uyguladığı kadınlardan biri Suriyeliydi. Erkekler en az üç kadına sistematik olarak işkence etti.

En az 45 kadına, nişanlısı, kocası, sevgilisi şiddet uyguladı. İki kadına dizi oyuncusu arkadaşı, bir kadına akrabası, bir kadına arkadaşı, bir kadına evine giden kargocu, bir kadına siyasi parti yöneticisi, iki kadına oğlu, bir kadına da polis şiddet uyguladı. Yedi kadına şiddet uygulayan yedi erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Erkekler, yedi kadına “ayrılmak istediği, barışmak istemediği”, dört kadını da “kıskandığı” için şiddet uyguladı. Erkeklerin 50 kadına şiddet uygulama “bahanesi” basına yansımadı.

Erkekler, 40 kadını darp ederek, dokuz kadını kesici aletle, yedi kadını ateşli silahla, üç kadını da yakarak yaraladı. İki kadına da dijital yollardan şiddet uyguladı.

Kadınlara şiddet uygulayan en az 60 failden sadece beşi tutuklandı. 16 fail de gözaltına alındı. 21 fail hakkında yasal işlem başlatıldı. Bir fail adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, bir fail hakkında uzaklaştırma kararı verildi. 16 failin hukuki süreci basına yansımadı.

En az 130 kadın seks işçiliğine zorlandı

Erkekler aralıkta en az 130 kadını seks işçiliğine zorladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı, 43 idi. Seks işçiliğine zorlanan 35 kadın Türkiye vatandaşı değildi. Seks işçiliğine zorlananlar arasında çocuklar da vardı.

Kadınları seks işçiliğine zorlayan 142 fail vardı. 115 fail gözaltına alındı, 27 fail tutuklandı.

Alanya’da 5.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi

Akdeniz‘de Antalya‘nın Alanya ilçesi açıklarında deprem meydana geldi.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı‘nın (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, saat 06.21’de Akdeniz’de, Antalya’nın Alanya ilçesi açıklarında 5,3 büyüklüğünde deprem kaydedildi.

‘Şu ana kadar ulaşan olumsuz bir durum yok’

Deniz yüzeyinin 39,52 kilometre derinliğindeki depremin merkez üssünün Alanya’ya 56,92 kilometre mesafede olduğu belirlendi.

Alanya Kaymakamı Fatih Ürkmezer, AA muhabirine, depremin ilçede şiddetli hissedildiğini söyledi.

Araştırma yaptıklarını bildiren Ürkmezer, “Ben de depremle uyandım. Ekiplerimiz araştırma yapıyor, şu ana kadar ulaşan olumsuz bir durum yok” dedi.

‘Herkes depreme uyandı’

Vatandaşlardan Mahir Yıldız da gürültüyle uyandıklarını belirterek, “Gardıroplar, avizeler sallanıyordu. Korkuyla uyandık, panikle çocuğumun odasına koştum. Gürültü oldu. O sırada herkesin evinin ışığı yandı. Sanırım herkes depreme uyandı” diye konuştu.

Öte yandan, AFAD’ın sosyal medya hesabından “Geçmiş olsun Antalya. Alanya açıklarında meydana gelen 5,3 büyüklüğündeki deprem sonrası an itibarıyla olumsuz bir ihbarın bulunmadığı bilgisi alınmıştır. Gelişmeleri takip ediyoruz” paylaşımında bulunuldu.

Kazakistan’da hükümet, zam protestoları nedeniyle istifa etti

Kazakistan’da Başbakan Askar Mamin başkanlığındaki hükümetin ülkede LPG fiyatlarına yapılan zamma karşı düzenlenen protestolar nedeniyle istifa ettiği açıklandı.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, sabah saatlerinde Başbakan Askar Mamin başkanlığındaki hükümetin istifasını kabul etti. Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Başbakan Vekili görevini daha önce Başbakan Yardımcısı olan Alihan Smailov yürütecek.

OHAL ilan edilmişti

Kazakistan’ın batısındaki Janaözen kentinde, sıvılaştırılmış petrol gazına (LPG) yapılan zamma karşı çıkan sürücülerin protestoları ülke geneline yayılması sonucu Almatı şehri ve Mangistau eyaletinde Olağanüstü Hal ilan (OHAL) edilmişti.

AA’da yayımlanan habere göre, OHAL’e ilişkin Cumhurbaşkanı Tokayev’in imzaladığı kararnamede, ülkede kamu güvenliğini sağlamaya yönelik durumun ağırlaşması nedeniyle söz konusu bölgelerde 5 ile 19 Ocak tarihleri arasında sokağa çıkma yasağı getirilmişti.

Ülkenin eski başkenti Almatı’da ise binlerce kişinin katıldığı gösteriler gece boyuna sürmüştü. Polis, ses bombası ve göz yaşartıcı gaz kullanarak müdahale etmişti.

Protestolar kısa sürede ülke geneline yayılmıştı

2 Ocak’ta ülkenin Hazar Denizi kıyısındaki Mangistau eyaletine bağlı Janaözen kentinde araba sürücüleri LPG fiyatına yapılan zammı protesto etmeye başlamıştı. Kentin anayollarını kapatan sürücüler LPG fiyatının litre başına 120 Tengeden 60 Tengeye indirilmesini istemişti.

Protesto daha sonra eyaletin merkezi olan Aktau şehrine sıçrayarak göstericiler valilik binasının yer aldığı meydana toplanmıştı. Ardından bölgedeki büyük petrol sahalarında çalışan işçiler de gösterilere destek vermişti.

Kısa sürede Kazakistan’ın tüm petrol ve doğal gaz rezervlerinin bulunduğu batı kesimindeki Aktau başta olmak üzere Atırau, Aktöbe ve Oral şehirlerinde düzenlenen destek amaçlı gösteriler öğleden sonra ülkenin diğer kesimlerine yayılmıştı.

Kurulan özel hükümet komisyonu, Ktau’da protestocularla görüşerek, LPG fiyatını litre başına 50 Tengeye (0,11 Dolar) düşürdüklerini açıklamıştı. Ancak buna rağmen devam eden gösterilerde ise mevcut yönetim sistemini eleştiren siyasi sloganlarla birlikte, halkın sosyoekonomik durumunun iyileştirilmesine ilişkin talepler dile getirilmişti.

Kazakistan’da hükümeti düşüren süreçte, LPG fiyatı litre başına 60 Tengeden 120 Tengeye çıkartılmıştı.

Memur ve emeklilere ek zam teklifini içeren tasarı TBMM’ye sunuldu

AKP Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 AKP’li milletvekilinin imzalarıyla hazırlanan Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanun ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı‘na sunuldu.

Teklif, memur ve emeklilere ek zam, TL finansal araçlara talebin artırılması, kademeli doğal gaz satış fiyatı belirlenmesi düzenlemelerini içeriyor.

Öngörülen değişiklikler

Teklife göre, finansal istikrara katkı sağlamak ve gerçek kişilerin mevduat ve katılma hesaplarının getirilerini kur artışlarına karşı desteklemek amacıyla bankalar nezdinde 21 Aralık 2021 ve 31 Aralık 2022 tarihleri arasında açılan TL vadeli mevduat hesaplarına aktarılmak üzere Merkez Bankası’na nakit kaynak aktarmaya ve/veya bu amaçla bankalara özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihraç etmeye ve ihraç edilecek senet tutarıyla ihraç yapılacak bankaları belirlemeye, özel tertip devlet iç borçlanma senedi ve nakit kaynak aktarımı için bakanlık bütçesinde mevcut veya yeni açılacak tertiplere ödenek eklemeye Hazine ve Maliye bakanı yetkili olacak.

BOTAŞ tarafından bakanlık görüşleri alınmak kaydıyla bölgesel ve iklimsel koşullar dikkate alınarak il veya bölge bazında kademeli doğal gaz satış fiyatı uygulanabilecek.

Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da değişikliğe gidilerek Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yeni yetkiler verilecek.

Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) belirli bir süre bulunmuş katılımcılara, kısmen ödeme alma imkanı sağlarken, halihazırda yüzde 25 olarak belirlenmiş olan devlet katkısı oranı yüzde 30’a yükseltilecek.

Sosyal ve genel sağlık sigortası düzenlemeleri

Ayrıca, söz konusu teklifle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda da değişiklik yapılacak. Buna göre, gelir ve aylık ödemesi yapılanlara 1500 TL olarak öngörülen aylık asgari ödeme tutarı 2500 TL’ye yükseltilecek. Bu madde, 2022 yılı ocak ayı ödeme döneminden itibaren uygulanmak üzere düzenlemenin yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.

Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre de, tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonlarının katılma paylarıyla girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kar paylarına kurumlar vergisi istisnası uygulanırken, bu istisna diğer fon ve ortaklıklarını kapsamıyor. Teklifle, girişim sermayesi dışındaki diğer yatırım fonlarından elde edilen kar paylarına da istisnanın uygulanması sağlanıyor.

Sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden ve ihracat yapan kurumların söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına kurumlar vergisi oranı, 1 puanlık indirimle yüzde 20 yerine yüzde 19 olarak uygulanacak.

Lapseki ormanlarında maden kıyımı: 34 hektarlık alan ‘kapasite genişletmeyle’ 13 kat artırılacak

Haber: Eylem YILMAZ

*

TÜMAD Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş., Çanakkale Lapseki’de yeni altın-gümüş madeni projesi için ÇED başvurusu yapıldı. TÜMAD tarafından, Lapseki ilçesinin Şahinli Köyü mevkiinde Altın-Gümüş Madeni Ocağı Kapasite Artışı Projesi planlanıyor.

Projenin toplam alanının 2 bin 766 hektar olduğu öğrenilirken, 20 Ocak 2020 tarihli projenin süresinin ise 15 yıl olduğu ifade edildi. TÜMAD’ın yapmayı planladığı maden çalışması sonucunda 429 hektarlık ormanlık alan yok olacak. Köylülerin ve çevre örgütleri tepkili.

TÜMAD Madencilik, ESAN Eczacıbaşı’na ait olan ruhsatı ve tüm haklarını, 15 Eylül 2021 tarihinde satın almıştı. 1 Aralık 2021 tarihinde de Altın-Gümüş İşletme İznini alarak, 3 Aralık 2021 tarihinde ÇED sürecini başlattı.

ESAN Eczacıbaşı söz konusu ruhsat kapsamında 5,33 hektarlık bir alanda ‘bentonit’ madeni için 8 Şubat 2013 tarihinde ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı alarak bölgedeki çalışmalarına başladı. 11 Şubat 2013 tarihinde ise, ESAN Eczacıbaşı’nın söz konusu ruhsat kapsamında, yani toplam büyüklüğü 2 bin 766 hektar olan alanda, Altın-Gümüş Maden Ocağı için 34 hektarlık bölümde ‘ÇED Olumlu’ kararı aldığı, tüm bu alanların da devir kapsamında TÜMAD’a devrolunduğu öğrenildi. TÜMAD, şimdi bu projenin kapasite artışı yapılarak; 34 hektar olan ÇED alanı 429 hektara çıkartılmak için ÇED başvurusunda bulundu.

Yaşanan bu gelişmenin ardından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, kanunen zorunlu olan halkın katılımının sağlanacağı ÇED toplantısı gerçekleştirdi. Çevre örgütlerinin, pandemi gerekçesi ile içeri alınmak istenmediği toplantının öncesinde şirketin güvenlik görevlileri ile kısa süreli bir arbede yaşandı. Ekoloji Birliği ve Kazdağları Ekoloji Platformu Eş Sözcüsü Süheyla Doğan toplantı öncesinde yaşananları ve altı aylık süre içinde neler yapmayı planladıklarını Yeşil Gazete‘ye anlattı.

Doğan, köylülerin yeni bir maden açılmasına tepkili olduklarına ve şirketin ÇED raporu için bulunan altı aylık süre içerisinde 34 hektarlık ormanlık alanın kesimine başlayabileceğine dikkat çekiyor.

‘İnsan sağlığını ve çevre yaşamını tehdit ediyor’

ÇED toplantısına girişlerinin şirketin özel güvenlikleri tarafından engellendiğini anlatan Doğan açılması planlanan maden ocağının insan ve çevre yaşamına tehdit oluşturduğunu söylüyor:

“ESAN Eczacıbaşı’nın olan ruhsatın tamamını TÜMAD geçtiğimiz ay devir aldı. Sanıyoruz TÜMAD’ın mevcut projesindeki rezervi de azalmaya başladı. Dolayısıyla şimdi bitişiğindeki araziyi alarak yeni bir maden açmayı planlıyor. 34 hektarlık ÇED alanını 600 hektara çıkarma talebiyle yılda 1 milyon 200 bin ton cevher işleyeceğim diyor. Buradan çıkaracağı cevheri de hemen yanındaki mevcut tesisine taşıyacak. Bunun sonucunda 429 hektarlık bir ormanlık alan yok olacak. Açık ocağın hemen yakınında Bayramdere Barajı bulunuyor. Bu baraj hem sulamada hem de içme suyu kaynağıdır ve yakınında bir de açık maden var.  Bu barajın kirlenmesi oradaki tarımın yok olması demek. Son üç gündür arkadaşlarım bu ocaktan etkilenecek köyleri dolaştı. Yeni ruhsattan haberi olmayan köylüler vardı. Biz onlara haber vermiş olduk ve bugün düzenlenen toplantıya geldiler. Örneğin, Yenice Köyü halkı bu projeye kesinlikle karşı olduklarını anlattı. Hepsi madende çalışmayı reddetmiş. Projenin sadece Şahinli Köyü değil onların köyünü de etkileyeceğini söylüyorlar ve ‘neden bize bilgi verilmiyor’ diye soruyorlar. Böyle üç köy daha var. Şirket şu an Şahinli Köyü’ne üs kurmuş durumda. Merkezini oraya kurmuş. Bir düğün salonu, bir köy konağı, çeşitli kurslar, taşımacılık kooperatifi gibi inşalarla epey bir sosyal rüşvet dağıtmış. Bunlara rağmen Şahinli Köyü’nde de istemeyenler olduğunu gördük. ‘Biz de istemiyoruz’, ‘Şu anda bizim suyumuz zehirlendi’, ‘acı, zehir gibi bir su içiyoruz’ diyorlar. Şirket bölgedeki sulara el koymuş. Tankerlerle köyün deposuna su taşıyormuş. Taşıdığı bu sular ise kötü suymuş.”

‘Altı ay içinde 34 hektarlık alanı yok edebilirler’

ÇED raporu için geçecek altı aylık süre içerisinde ne yapacaklarını ve şirketin ne gibi adımlar atabileceğini soruyoruz:

“Bu süreçte biz de bütün köylülerle birlikte ilgili kurumlarla görüşmeler yapmayı planladık. Ankara’da yapılacak olan İnceleme ve Değerlendirme Toplantısına da katılacak ve taleplerimizi orada da dile getireceğiz. Bu kadar uğraşıdan sonra eğer ÇED raporu olumlu çıkarsa o zaman da dava açarız. Şu an sondaj dışında hiçbir işlem yapamazlar. Çünkü ellerinde ÇED olumlu raporu yok. Ancak şunu yapabilirler, 35 hektarlık alan için ÇED olumlu kararları var. Bu 34 hektarlık alanı yok edebilirler.”

Hak örgütlerinden imza kampanyası: Berke ve Perit’i serbest bırakın!

İnsan hakları alanında çalışan  sivil toplum örgütleri ve ağlar, altı yıldan 32 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan ve 6 Ekim’den beri tutuklu bulunan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Ersin Berke Gök ve Caner Perit Özen için adil yargılanma talep etti.

2 Ocak 2021’de Melih Bulu’nun Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle rektör olarak atanmasıyla başlayan ve 20 Ağustos’ta Naci İnci’nin aynı yolla atanmasının ardından da devam eden Boğaziçi Direnişi, birinci yılını dolduruyor.

‘Gayri meşrulaştırma politikaları’

Direniş boyunca binlerce öğrenci gözaltına alındı, polis şiddetine maruz  kaldı, ev hapsinde tutuldu, adli kontrole maruz bırakıldı, hukuki herhangi bir neden bulunmamasına rağmen onlarca öğrenci keyfi tutuklamalarla karşı karşıya kaldı.

Yayımlanan açıklamada, “Barışçıl şekilde eylemlerini sürdürerek üniversiteyi savunan öğrencilerin protestolarına karşı geliştirilen gayri meşrulaştırma politikaları sebebiyle, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden Ersin Berke Gök ve Caner Perit Özen 6 Ekim’den beri cezaevinde tutuklu bulunduğu” kaydedildi.  

Berke Gök ve Perit Özen dışında 12 öğrenciye karşı dava açıldığı hatırlatılan açıklamada, atanmış rektör  İnci’nin ihbarı üzerine açılan soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede; öğrencilerin, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar verme, kara ulaşım araçlarını kaçırma ve alıkoyma” gibi dayanaksız suçlamalarla karşı karşıya olduğuna dikkat çekildi.

Tutuklu Gök ve Özen’in de aralarında bulunduğu 14 öğrenciye açılan davanın ilk duruşması 7 Ocak 2022 saat 09.30’da İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

‘Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü suç değildir’

Hak örgütleri, ortak açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bu keyfi tutuklamaların öğrenci hareketini bastırmak, öğrencileri yıldırmak ve korkutmak için bir araç olarak kullanıldığının farkındayız. Uluslararası sözleşmelerle ve anayasayla güvence altına alınan barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak suç değildir. Özerk, özgür, demokratik ve eşit koşullarda bir kampüs hayatı için mücadele eden öğrencilerden Berke ve Perit’in acilen serbest bırakılmasını ve yargılanan tüm öğrencilerin siyasi baskıdan azade bir şekilde adil yargılanmasını talep ediyoruz.

Berke ve Perit yalnız değildir.”

İmza veren örgütler ve ağlar

Alevi Düşünce Ocağı Derneği, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi,  Boğaziçi Üniversitesi için Mezunlar Girişimi, Bogaziçi Mezunları – Amerika Grubu, Boğaziçi Nöbeti, Boğaziçi Üniversitesi Müdahil Mezunlar, Boğaziçi Üniversitesi Yurtdışı Topluluğu (BOYUT), Civil Rights Defenders, Democracy in Europe Movement 2025 (DiEM25), Democracy in Europe Movement 2025 Turkey (DiEM 25 TR), Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği (Kaos GL), Muamma LGBTİ+ Derneği, Rosa Kadın Derneği, Sivil Alan Araştırmaları Derneği, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği, Türkiye Almanya Kültür Forumu, Yurttaş Girişimi.

 

İsrail’de eşcinsel çiftler taşıyıcı annelik yoluyla çocuk sahibi olabilecek

İsrail‘de eşcinsel çiftlerin ve bekar erkeklerin taşıyıcı annelik yoluyla çocuk sahibi olmasının önündeki yasak kaldırıldı.

Sağlık bakanı kararı “İsrail’deki LGBTİ+ hakları mücadelesi için tarihi bir gün” olarak nitelendirdi ve herkesin taşıyıcı annelik haklarına eşit erişimi için genelgenin yayınlandığını duyurdu. Karara göre eşcinseller ve bekar erkekler için taşıyıcı annelik hakkı alanındaki kısıtlamalar altı ay içinde kalkacak.

Karar insan hakları savunucuları tarafından memnuniyetle karşılanırken muhafazakar kesim “aile değerlerinin zedeleneceği” gerekçesiyle hoşnutsuzluklarını dile getirdi.

Ülkedeki LGBTİ+ topluluğu heteroseksüel çiftlere ve bekar kadınlara tanınan taşıyıcı annelik yoluyla çocuk sahibi olma hakkı için uzun yıllardır mücadele veriyordu.

2018’de meclisten geçen yasayla sadece tıbbi nedenlerden dolayı hamile kalamayan kadınlara devlet desteğiyle taşıyıcı annelikten faydalanma hakkı verilmiş; ancak muhafazakar partilerin itirazları nedeniyle yasa yalnız erkekleri ve eşcinselleri kapsamamıştı. Bu hakkın elde edilmesi için 2011’de eşcinsel bir çift Yüksek Mahkeme‘ye başvursa da talepleri 2015’te reddedilmişti.

2018’de ise Yüksek Mahkeme hükümetten, yaşanan ayrımcılığa 12 ay içinde son verilmesini istedi. Buna karşın muhafazakar partilerin direnci nedeniyle yasadaki değişiklik bugüne dek yapılamadı.