Köşe Yazıları

Nükleere tüp gaz, halka kimyasal gaz

0

Hatırlanacaktır, Japonya’da Fukuşima Nükleer Santrali’nde kaza olduğunda ve radyasyon yayılmaya başladığında, Türkiye’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir benzetme yapmıştı. Şöyle demişti sözlerinin başında Başbakan: “Riski olmayan hiçbir yatırım yoktur. Yani evinize Aygaz tüpü de o zaman koymamak gerekir veya bir doğalgaz hattı çekmemek gerekir veya ülkeden ham petrol hattının geçmemesi gerekir. Şimdi bunlar hangisi olursa olsun herhangi bir tehditle ya da saldırıyla karşı karşıya kaldığı zaman bunların az veya çok bir bedeli olur.”

Bu açıklamayı akılda tutarak başka bir olaya geçelim. Zaman biraz daha yakın. Geçtiğimiz pazar. Yani 26 Haziran günü. Şişli’de insanlar, oy verdikleri vekillerin bir tanesinin vekilliğinin elinden (ç)alınmasına, bir bölümünün ise hapisten çıkartılmamasına tepki olarak yürümek istediler. Polis önlerini kesti. “Yürüyemezsiniz” dedi. “Tamam o zaman dağılacağız” dediklerinde ise gaz bombaları yağmaya başladı ve Şişli’den Galatasaray Meydanı’na kadar her yere gerek helikopterlerden, gerekse de bilindik yöntemleri kullanarak kimyasal silah atıldı. Aralarında dört tane de milletvekili olan yüzlerce insana kullanıldı bu kimyasal gaz. (Ne ilginç değil mi? Bir AKP’li vekile trafik cezası yazılabilmesi bile cesaret işiyken, bazı vekillere insanı öldürebilecek olan kimyasal gazlar çok rahat bir şekilde kullanılabiliyor.) Gaza maruz kalanların söylediğine göre de, bu gaz daha öncekilere benzemeyen, daha güçlü bir etkiye sahipmiş. Mayıs ayında biten stokları, daha üst modellerle doldurmuş demek ki polis teşkilatı. Neyle? Başbakanlığın örtülü ödeneğiyle. Tabii şu var ki, nasıl radyasyon adres sormuyorsa, kimyasal gaz da sormuyor. Tüm bölge, evler, sokaklar yaşanmaz hale geldi. Evlerinde oturup, televizyon izleyen insanların boğazları bir anda yanmaya başladı. Yanlışlıkla oradan geçenlerin durumu zaten felaket. Bu yaşananlara bizzat tanık olup, gaz kullananlara tepki göstermemek imkansız gibi.

Şimdi bir fırsatımız olsa ve Başbakan’a sorsak. Neden böyle yapılıyor, insanların vekillerine sahip çıkmak için yürümeleri, bağırmaları bir problem midir? Yasak mıdır? Ya da suç mudur? Sonra da eklesek, bu gaz bombaları, yani kimyasal silahlar, daha seçimden önce bir kişiyi öldürdü, her an yeni canlar alabilir; Başbakan olarak, bunun için bir şey söylemek istemez misiniz? Büyük ihtimalle bize şöyle yanıt verecektir:

“Riski olmayan hiçbir hareket yoktur. Yani evinize Aygaz tüpü de o zaman koymamak gerekir veya bir doğalgaz hattı çekmemek gerekir veya ülkeden ham petrol hattının geçmemesi gerekir. Şimdi bunlar hangisi olursa olsun herhangi bir tehditle ya da saldırıyla karşı karşıya kaldığı zaman bunların az veya çok bir bedeli olur. Yaşananlar da, bize karşı olmanın bedelidir.”

Nükleerin ne olduğunu biliyoruz. Onu bizim başımıza bela etmek istiyorlar. Nükleeri gaza benzetiyorlar. Nükleere karşı çıkanlara, sokaklarda haklarını arayanlara kimyasal gaz sıkıyorlar. Kimyasal gazı da bu ülkenin başına bela ediyorlar. Ellerinde olsa ne farkı var diyerek, nükleere de başvuracaklar. Az ya da çok bir bedel ödemeli bu ülkede muhalifler onlara göre. Karşı çıkılmadığında haksızlık, karşı çıkıldığında zulüm. Bir tanesini beğenip, seçiyoruz. Demokratik bir ülkede, seçme özgürlüğümüzü kullanmanın verdiği gururla…

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.