Nükleer için medyada Türkiye hamlesi: Muzdaki potasyuma sığınmak!

Nükleer santrallerin inşaat, operasyon ve bakım- onarım  maliyetleri ; bu maliyetlerin yaşlanmayla beraber artması; inşaat süreçlerindeki gecikmeler; öngörülemeyen riskler; kaza halinde karşılanması mümkün olmayan tazminatlar işletmeciler için nükleer santralleri  çoktan sorun yumağına çevirdi. Bugün çok net ki yenilenebilir enerji kaynaklarıyla verimli,  ucuz, temiz ve güvenli üstelik daha yüksek istihdam sağlayan yenilenebilir enerji kaynaklarının sunduğu rekabetçi fiyatlar şirketlerin  nükleer sektöründen kaçmasına zemin hazırlıyor.

Üç Mil Adası Nükleer Santrali

ABD Yeni reaktör inşa etmeyecek!

Bu şirketlerden biri de Amerika Birleşik Devletleri(ABD)’nin nükleer endüstrisi içinde başı çeken Exelon Enerji. Zira  ABD Enerji Derneği Başkan yardımcısı ve Exelon’un Strateji Müdürü William Von Hoene, ABD Enerji Birliği’nin geçen hafta gerçekleştirilen  Genel kurulunda  artık yeni reaktör inşa etmeyeceklerini açıkladı[1]

1979 yılında meydana gelen  Üç Mil Adası/ThreeMiles Island(TMI) Nükleer Felaketi’ni izleyen süreçte ABD’de  1-2 reaktör dışında reaktör inşa edilmemişse de (inşa halinde olanlar tamamlandı)   iklim değişikliği koşulları bahane edilerek nükleer enerjide devam edilebilirdi. Türkiye’deki siyasi iktidarın yapmaya çalıştığı gibi   radyasyon tehlikesini esgeçip karbondioksit salmıyor iddiasına sarılarak nükleer reaktörler için sempati toplanmasına çalışılabilirdi.Nükleer endüstrinini iklm değişikliğini nasıl bahane ettiğine dair yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Her ne kadar bu kararının sebebi ekolojik değil,ekonomik ise de William Von Hoene’un  geçen hafta Perşembe günü Exeleon Genel Kurulunda şunları söylediğini öğrenmek iyi geldi:  “Bugünün dünyasında nükleer santral inşa etmek çok pahalı, bir daha kurmayı düşünemeyiz…Nükleer enerji bugün ABD’de karbonsuz bir dünyayaya geçiş için köprü niteliği taşıyor. Fakat mevcut nükleer santraller içinde bulundukları zorluklara rağmen yollarına devam edebilirse ve yenilenebilir enerjilerden üretilen enerjinin biriktirilmesi mümkün olursa yeni nükleer santrallere ihtiyaç olmaz zira bu tesisler çok pahalı” . Exelon son yıllarda rüzgar enerjisi sektöründe ilerleyerek önde gelen ilk 10 şirket arasında olduğunu da belirtelim.

Quad Nükleer Santrali

Beyond Nuclear’de yer alan habere göre Exelon şirketine ait 23 reaktörden yılına göre devreden çıkarılmasına  karar verilenler ise şöyle : 2017 Quad Cities 1 nolu reaktör, 2018 yılında 2no’lu reaktör ile  Clinton Nükleer geliştirme merkezleri,  2016 yılında Fort Calhoun; 2013 yılında Florida’da Crystal River 3 ile Kalifornia  San Onofre’deki  2 ve  3 no’lu reaktörler 2014 yılında Vermont’taki Vermont Yankee  devreden çıkarılmış, 2017 yılında  NewYork’taki Fitzpatrick Reaktörü’nün ve Massachusetts’teki Pilgrim Nükleer Santrali’nin kapatılmasına karar verilmişti . 2019’ da ise New Jersey’deki Oyster Creek Reaktörü ile 2025 yılında Kaliforniya’daki Diablo Canyon  1ve  2 no’lu reaktörlerin devreden çıkarılması onaylandı. 1979 yılında 2. reaktörde erimenin meydana gelmesiyle  yüzlerce insanın tahliye edildiği ve bugün kanserle boğuşmasına neden olan 3 Mil Adası (TMI) Nükleer Santrali’nin son 5 yılda 800 Milyon Dolar zarar eden 43 yaşındaki 1 nolu reaktörü.nün de 2019’da devreden çıkarılmasına  karar verildi. Karar Üç Mil Adası’nda nükleer santrale karşı mücadele veren çevreci gruplar tarafından sevinçle karşılandı.[2]

Hindistan azaltıyor !

Diğer taraftan  2031-2032 yıllarına kadar nükleer enerjiden ilave 63 bin Megavat kapasiteli reaktörlerin  inşası  gibi saldırgan bir nükleer hedef   belirlemiş olan Hindistan’ın Narendra Modi Hükümeti, bu planını üçte bir oranında  indirmeyi ve geri kalan sürece yapım aşamasındaki reaktörlerin durumunu 2024 yılında gördükten sonra karar verme eğilimi içinde olduklarını açıkladı. [3]

Türkiye’de ise nükleer enerji ile ilgili olarak  bilim insanlarının  reklamlarda oynatıldığını, Nobel’li Aziz Sancar’a misyonu ile ters düşmesi pahasına nükleer enerji için güzelleme yapmak adına ekran karşısında kitleleri etkileme görevinin verildiğini görüyoruz. Dahası  nükleer santral planlarının gerçekleşmesi için halkın kandırıldığına şahit oluyoruz.

15 Nisan Sabah Gazetesi Pazar ekininde ilgili yazıda kullanılan kapak resmi

Muz efsanesi !

Bu konudaki son icraat özellikle Akkuyu Nükleer Santrali’nin temel atma törenini izleyen günlerde  saçmalık dozu artan yazılar. Bunlardan biri 15 Nisan Pazar günü Sabah Gazetesi’nde ortaya konmuş, zira geçmişte ana akım olarak bildiğimiz bu yayın organı  hükümetin kararlarını  kolay uygulaması için ikna aracına  dönüşmüş bulunuyor. Çernobil Nükleer Felaketi’nin üzerinden 32 yıl geçmişken  kanserden hayatını kaybetmiş olanlarla, kanser hastalarıyla dalga geçercesine muzdaki potasyumun nükleer reaktörlerden yayılan radyasyondan daha zararlı  olduğuna dair  yazılar yazılabilmiş, yalan yanlış bilgiler verilmiş. Fakat bu bir ilk değil, maalesef muz efsanesi dünya genelinde nükleer endüstri tarafından  kullanılmaktadır. İlgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz .

Bu muz efsanesine bir nokta koymak babında, Fizik Prof. Dr. Hayrettin Kılıç’ın paylaştığı verilerle açıklarsak  nükleer santrallerdeki endüstriyel radyoaktif izotop olarak Sezyum 137 muzdaki potasyumdan 10 milyon kat daha fazla, diğer bir deyişle 2 gram içindeki  Sezyum 137 izotopu,  Potasyum 40 içeren 20 ton muzdan daha tehlikelidir. Muzdaki potasyum 40 nedeniyle gramda 0,0000071  kuri radyasyon görülürken Sezyum 137’de gram başına 88kuri , Stronsiyum 90 içinde  ise gram başına 140 kuri radyasyon vardır.

Her hanede bir kanser vakası !

Öyle anlaşılıyor ki Çernobil Nükleer Felaketi’nin üstüne  “Biraz radyasyon kemiklere iyi gelir”diyen Kenan Evren’le, radyasyonlu çayı içen kaderin bir cilvesi mi bilinmez kanserden ölen eski Sağlık Bakanı  Cahit Aral’ın söylemelerinin üstüne yıllar sonra benim söylemekten utandığım “tüp gaz da patlar” “bekarlık radyasyondan daha tehlikelidir, erken öldürüyor” gibi iddialarla halkına hitap eden bir siyasi iktidar  eski teknikleri izlemekte kararlı. Oysa ki Çernobil Nükleer Felaketi’ni izleyen yıllarda kanser vakalarının arttığı  resmi araştırma yapılmamış daha doğrusu yaptırılmamış olmasına rağmen bilinir. Karadeniz’de insanlar durup dururken “Her hanede bir kanser vakası var” demeye başlamamıştır.

 

Pınar Demircan

(Yeşil Gazete) 

[1] https://www.platts.com/latest-news/electric-power/washington/no-new-nuclear-units-will-be-built-in-us-due-26938511

[2] http://www.beyondnuclear.org/home/2016/6/23/exelon-to-close-three-illinois-nukes-in-2017-and-2018-quad-c.html

[3] http://www.financialexpress.com/economy/modi-government-cuts-nuclear-power-capacity-addition-target-to-one-third/1122715/

Pınar Demircan
Pınar Demircan
Lisansını iktisat ,yüksek lisansını ingilizce işletme, doktorasını sosyoloji alanında tamamlamış olan Bağımsız Araştırmacı Pınar Demircan iş yaşamına Japonca bilmesi vesilesiyle Japon şirketlerinin insan kaynakları ve kalite yönetimi alanında çalışarak başladı. Profesyonel iş yaşamı devam ederken Türkiye'de bir nükleer santral kurulmasının yeniden gündeme gelmesinin ardından Fukuşima Nükleer Felaketi üzerinden nükleer santrallerin gerçeklerinin öğrenilmesi için Japonya'daki sivil toplum örgütleri ve ağlarıyla bağlantıya geçti. 2014 yılında Yeşil Gazete yazarları arasına katılarak nükleer santraller ve enerji konusuna yazılarıyla katkı yapan Demircan nukleersiz. org koordinatörlüğünü de bu tarihten itibaren yürütüyor. Çok sayıda sivil toplum örgütüyle çalışmalar yürüten Demircan'ın yurt içi ve dışında katıldığı konferans, etkinlik ve atölyelerde iklim, enerji, çevre ve ekoloji konularında özellikle nükleer bağlamında paylaşımları bulunuyor. Çalışmalarını akademik alanda da sürdürmek için başladığı sosyoloji alanındaki doktorasını 2023 yılında tamamlayan Demircan'ın disiplinlerarası alanda çeşitli çeviri ve makaleleri bulunuyor. İletişim: [email protected]

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Otoban

Otoban yapılmaya başlanmasıyla birlikte şehrin küçük nüfusunu oluşturan otomobil sahipleri yayalara değil, yayalar onlara tabi kılınmaya başlandı.

Güneş enerjisi, Türkiye’nin elektrik talebindeki artışın üçte ikisini karşıladı

Ember'in analizine göre, en yüksek talebin olduğu dönemde güneş enerjisi talep artışının üçte ikisini karşılıyor. Temmuz 2024'de 10 milyondan fazla kişiye elektrik güneşten sağlandı.

Türkiye’de kömür yatırımlardan tamamen çıkan banka sayısı 4

Türkiye’nin en büyük 17 bankasından sadece dördünün kömür yatırımlarından tamamen çıkma kararı aldı. Temiz enerji projelerine yönelmeyi taahhüt eden banka sayısı ise 12.

Yerel örgütler ‘nefes alan Türkiye’ için kömürden adil çıkış istiyor

16 yerel iklim ve çevre örgütü, COP29'a kalabalık bir heyetle katılan Türkiye'den kömürden adil bir çıkış takvimini açıklamasını talep etti.

Aktivistler ‘nükleer genişlemeye’ karşı uluslararası ortak yanıt için buluşuyor

Nükleersiz Asya Platformu bileşenleri, iklim değişikliğine bir yanıt olarak nükleer enerjinin öne çıkarılmasına karşı uluslararası bir webinarda buluşacak.

EN ÇOK OKUNANLAR