Köşe Yazıları

Niçin Yeşil Siyaset (II): Sosyal Adalet ve Eşitlik – Erkan Bayır

0

1970’lerde Avrupa’da ve dünyanın değişik yerlerinde biçimlenen ve ivme kazanan yeşil siyaset, köhne iktidar yapılarından ve örümcek bağlamış hantal kurumlardan farklı bir siyasi alternatif olma iddiasını taşır. Yeşil siyasetin farkı, hem kendi içindeki hiyerarşiyi reddeden örgütlenme biçiminde, hem de yaşam biçimi haline getirdiği eşitlik ilkesinde somutlaşır.

Yeşil siyasetin anladığı anlamıyla “eşitlik”, kültürel kimlik farklılıklarının ve çeşitliliğin özendirilerek korunduğu, ayrımcılığın ve hiyerarşinin kesinlikle reddedildiği, sömürünün ve köleliğin bütün biçimlerine karşı mücadele eden, dinsel-ırksal-etnik-fiziksel-sınıfsal-cinsel ayrıcalıklara karşı çıkan ve bu karşıtlığın tutarlı bir siyasetini geliştiren, halkın üzerinde konumlanmış kibirli bir askeri vesayete ve onun uzantısı olan sivil vesayetçiklere karşı çıkan, mevcut durumda eşit olmayan sosyal grupların da eşit olacağı bir ortamı arzulayan yaşam biçimidir. Bu eşitlik tanımı, gelecekte eşitlik mücadelesi verecek olan ve eşitlik tanımının şu anki kapsamında yer almayan “ezilen toplumsal grupları ve insanları” da kapsar, görünen ve görünmeyen ayrımcılık biçimlerine karşı çıkar, yasalara ve anayasaya veya hukuki metinlerin uygulamalarına dayalı eşitsizliği bitirme mücadelesi verir.

Yeşil siyasetin eşitlik tanımıyla aynı düşünsel düzlemdeki “sosyal adalet”, meslekler arası hiyerarşiyi reddeder ve mesleklere dayalı ayrımcılığa karşı çıkar, farklı meslek gruplarının ve sosyal grupların benzer bir gelir düzeyine sahip olmasını savunur, işçi sınıfının maruz kaldığı sömürünün ve olumsuz çalışma koşullarının ortadan kaldırılması için mücadele eder, bütün insanlar için eşit oy hakkının ve siyasete eşit katılım hakkının avukatlığını yapar. Yeşil siyaset, toplumsal yaşamdan tecrit edilen ve yok sayılan bedensel ve zihinsel engellilerin önüne çıkan tüm engelleri yok etmek için siyaset üretir. Yeşil siyaset, Kürt Sorunu’nun barışçıl-demokratik yollarla çözümünü ister ve Alevilerin eşitlik taleplerini ana siyasi hedefler arasında benimser.

Yeşil siyaset; toplumsal cinsiyet ayrımcılığını, heteronormatif patrimonyal düzeni yıkmayı hedefler, kadınların ve LGBT bireylerin maruz kaldığı şiddete ve ayrımcılığa zemin hazırlayan nefret söylemine ve nefret söyleminin yol açtığı nefret suçlarına savaş açar. Yeşil siyaset, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması’yla tanınan veya tanınmayan bütün azınlıkların eşit yurttaşlık hakkını destekler, bütün dini inançların mensupları için inanç-ibadet özgürlüğünü ve ateistler için inanmama ve ibadet etmeme özgürlüğünü savunur, devletin Sünni İslam anlayışını kendi güdümüne almasına yol açan Diyanet İşleri Başkanlığı ile Din İşleri Yüksek Kurulu’nun ortadan kaldırılmasını ve bütün inançların devletten özgürleştirilmesini yüksek sesle dile getirir. Yeşil siyaset, gençleri ve yaşlıları farklı biçimlerde hedef alan yaşa dayalı ayrımcılığın önüne geçmeyi amaçlar.

* * *

Yeşil siyasetin eşitlik ve sosyal adalet tanımlarının önemli bir ayağını “eğitim” oluşturur. Yeşil siyaset, ders kitaplarının ayrımcı ifadelerden tamamen temizlenmesi gerektiğini savunur ve bütün çocukların nitelikli ve bilimsel eğitim olanaklarına eşit ve parasız olarak, ana dilinde ulaşabilmesi gerektiğini dile getirir. Yeşil eğitim sistemi, insanların ve diğer canlıların içinde yaşadığı çevreye ilişkin duyarlılığı eğitimin her kademesinde ve her döneminde zorunlu kılar, biyolojik çeşitliliği ve çevre mirasını öğretir, insanın diğer biyolojik türlerle ortak kökenden geldiğini bilimsel olarak ele alan evrim teorisini anlatır, insanı diğer canlılardan ve çevreden soyutlayan eğitim anlayışına karşı çıkar.

Yeşil siyasetin eğitim sistemi, beyin yıkama amaçlı resmi ideolojik tornadan geçirilerek sorgulama yeteneği yok edilen çocukların fabrikasyon üretimi değil; bilimsel araştırma ve sorgulama yeteneği gelişmiş, özgün hipotezler geliştirebilen ve okuduğu-gördüğü-öğrendiği bilgileri eleştirel olarak yorumlayabilen, yenilikçi, neden-sonuç ilişkisi kurabilen, katılmadığı bir görüşe özgürce itiraz edebilen, yaratıcı, farklı deneyimlere açık, önyargılardan ve ayrımcılıktan arındırılmış, katılımcı ve grup çalışmasına açık insanlar yetiştiren bir eğitim sistemidir. Yeşil eğitim sistemi, renklidir ve öğrenmeyi özendirir, okula gitmeyi işkence olmaktan çıkarır ve zevkli bir uğraş haline getirir. Yeşil eğitim sistemi yasakçı değil “özgürlükçü”dür, hiyerarşik-ayrımcı değil “eşitlikçi”dir, farklılıklara ve çeşitliliğe sahip çıkar, asimilasyona karşıdır. Yeşil eğitim sistemi, sanatsal yaratıcılığı ve özgürlüğü teşvik eder.

Yeşil eğitim; engelli öğrencilerin ve öğretmenlerin, engelsiz öğrenci ve öğretmenlerden soyutlanmadığı, engellilikle ilgili bilincin ortak çalışmalarla ve tüm öğrencilerin katılımıyla geliştirildiği bir eğitim anlayışını savunur. Okul binalarından ve sınıflardan başlanarak, bütün toplumun engelli erişimine açık binalarda yaşadığı; görme engelli alfabesinden engelliler için uygun tuvaletlere, engellilere uygun kütüphane ve araç-gereçlerden bina girişlerindeki rampa ve asansörlere kadar bütün ayrıntıların düşünüldüğü bir eğitim yaşamı ve sosyal yaşam, yeşil eğitim için vazgeçilmezdir.

Yeşil eğitim sistemi, askeri vesayet dayatan Milli Güvenlik Bilgisi dersine ve dini ayrımcılığa yol açan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine karşı çıkar, bu iki dersin müfredattan tamamen kaldırılmasını ve zorunlu din dersinin anayasadan çıkarılmasını savunur. Yeşil eğitim sistemi, mevcut haliyle toplumsal cinsiyet rolleri dayatan Beden Eğitimi dersini desteklemez; dersin içeriğinin eşitlikçi olacak biçimde değiştirilmesini, ayrımcılığa ve sporda fanatizm ile şiddete karşı mücadele için daha geniş perspektifli ve seçmeli bir spor dersi getirilmesini destekler. Yeşil eğitim sistemi, milliyetçi bir tarih yazıcılığına ve müfredatına kesinlikle karşı çıkar.

Yeşil eğitim sistemi, öğrencilerin görsel-işitsel olarak öğrenebileceği geri dönüştürülebilir ders araç-gereçlerinin ve çevre dostu eğitim teknolojilerinin gelişimine açıktır. Yeşil eğitim sistemi sansüre ve otosansüre karşıdır. Yeşil eğitim sistemi, teorik bilgilerin uygulamalı olarak desteklendiği deneysel ve teknik olanakları, sanatsal çalışmalar için gereken farklı sanatsal üretim malzemelerini ve atölyelerini, müzik enstrümanlarını, spor için uygun salonları ve spor araç gereçlerini her öğrencinin eşit erişimine açık olacak biçimde, her okulda ister.

Yeşil eğitim sistemi, öğrencilerin cinselliği eşitlikçi ve bilimsel bir biçimde öğrenebilmesi için, ayrımcı olmayan bir cinsellik dersini savunur, çocuk gelişimi ve eğitimine uygun olarak her insanın kendi bedenini keşfedebilmesini ve başka insanların hak ve özgürlüklerini ihlal etmeksizin cinsel konularda doğru kaynaklardan bilgi sahibi olabilmesini destekler. Yeşil eğitim, mobbing (yıldırma) ve fiziksel-psikolojik-cinsel tacize tamamen karşıdır, bu konularda sıfır tolerans ilkesini benimser, öğretmenleri ve diğer eğitim emekçilerini düzenli olarak bilinçlendirir; sınıf öğretmeni ve rehber öğretmenin, okul sorumlularının ve ailenin işbirliğiyle öğrencilerin ve eğitimcilerin vücut bütünlüğünün dokunulmazlığını garanti altına alır.

Yeşil eğitim sistemi, sosyal adalete ve eşitliğe dayalı bir toplumun inşası için, çocukların ve gençlerin ayrımcılıktan uzak bir eğitim ortamında yetiştirilmesi ve toplumun eğitim sayesinde sömürü ve ayrımcılığı, nefret söylemi ve nefret suçlarını, şiddeti ve fanatizmi, taciz ve tecavüz suçlarını kolektif bir sorumlulukla önleyebilmesi için yaşamsal önem taşır.

* * *

Yeşil siyasetin sosyal adalet ve eşitlik anlayışı, insanların hak arama kültürünü ve yeni toplumsal hareketleri destekler. Örgütlü bir toplum, insan hakları ihlallerinin önlenmesi için ve demokrasi bilincinin bütün topluma yerleşmesi için önemlidir. Örgütlü toplum, hiyerarşik dayatmaların ve demokrasi dışı müdahalelerin önüne geçer, gerekli bilinç geliştirildiğinde sömürüye ve ayrımcılığa karşı çıkar, sosyal adalet ve eşitlik için kendi mücadelesini vesayet altında kalmaksızın verir. Yeşil siyaset, örgütlü toplumu katılımcı demokrasinin gereği olarak ve toplumu umursamayan çarpık temsili demokrasi üzerindeki önemli bir baskı grubu olarak görür. Yeşil siyaset, örgütlü toplumun ve yeni toplumsal hareketlerin kendi öz örgütlenmesini ve öz yönetimini ilkesel ve düşünsel olarak benimser, sivil toplumun kendi içindeki özerkliğini devlet müdahalesi olmaksızın koruyabilmesini ve geliştirebilmesini ister.

Yeşil siyaset, sosyal ve ekonomik eşitliğin sağlanabilmesi için pozitif ayrımcılık gibi olumlu önlemlerin alınması gerektiğini savunur, toplumsal duyarlılığı ve sorumluluğu destekler. Yeşil siyaset, toplanan vergilerin ve diğer gelirlerin maddi ve sosyal açıdan dezavantajlı gruplar lehine istihdam yaratmak ve ayrımcılığa karşı mücadele etmek için harcanmasını ister. Yeşil siyaset, kamu ve özel sektördeki harcalamarın şeffaf ve hesap verebilir biçimde toplumsal ve hukuki denetime açık olmasını ister. Yeşil siyasetin hedeflediği yargı güçlüyü ve zengini asla kayırmaz, bütün insanların ve kurumların yargı denetimine açık olması gerektiğini savunur ve dokunulmazlıklara, siyasi sorumsuzluğa tamamen karşıdır.

Yeşil siyasetin sosyal adalet ve eşitlik anlayışı; ezilen, dışlanan, ayrımcılığa uğrayan, toplum dışına itilen, hor görülen, aşağılanan insanların savunucusudur. Yeşil siyaset, insanların ve bu insanların oluşturduğu toplumun mutluluğunu ve barışı hedefler. Toplumsal barış için, eşitlik ve sosyal adalet vazgeçilmezdir.

 

Erkan Bayır

twitter.com/erkanbayir

You may also like

Comments

Comments are closed.