Köşe Yazıları

Niçin Yeşil Siyaset (I): Ekolojik Bilgelik – Erkan Bayır

0

Türkiye’deki mutsuzluğun kaynağında yer alan düşünsel ve politik tıkanıklığı aşmak isteyen insanlar olarak bir süredir yuva arayışı içindeydik. Bu yuva arayışı; her türlü fanatizmden ve dışlayıcı anlayışlardan uzak, birlikte yaşayabilmeye dayalı, ekolojik ve ideolojik kirlenmeden korunmuş, biyolojik ve sosyo-kültürel çeşitliliği ödüllendiren bir çevre arayışı olmanın çok ötesinde; bu çevrenin arka planında yer alan ilkelerin bir düşünce sistemi haline getirilmesini de hedefliyordu. İçinde yaşadığı çevreye bilerek ya da bilmeyerek zarar veren insanın ve toplumun çevre ile uyumlu olmayı öğrenmesi, yuva arayışının düşünsel adımlarından biriydi.

Yuva arayışında önemli bir aşamaya geldik. Yeşiller ve EDP, farklı toplumsal kesimlerden gelen insanları da içerecek biçimde bir birleşmeye doğru emin adımlarla yürüyor. Yeşiller’in ve EDP’nin verdiği uzun soluklu demokrasi mücadelesi; ekolojik siyaset, sınıf siyaseti ve ezilen kimlik siyaseti olmak üzere 3 ana eksene oturuyor. Bu yeni anlayışın teorik zeminini katılımcı bir yöntemle oluşturmak üzere, kurulacak olan yeni partinin programı ve metinleri, ilkeleri şeffaf ve çeşitliliği özendiren bir tartışmaya açık. Bu tartışmaya katkıda bulunmak üzere, yeşil siyasetin ortak paydalarını kendi perspektifimle ele alan yazılar yazmaya karar verdim.

* * *

Ekolojik bilgelik, “ekofelsefe” olarak da çevrilebilir. Ekolojik bilgelik, insanın ve toplumun içinde yaşadığı çevreyle etkileşiminin farkında olması ve bu etkileşimi sözlü veya yazılı olarak yeni kuşaklara aktarmasının yanı sıra, ekolojiyle felsefe-sosyoloji ve siyaset arasında köprü kurma yetisini de içerir. İnsanı ve toplumu yaşadığı çevreden soyutlayan ve insanın dışındaki canlıları önemsizleştiren türcü anlayışa karşı ekolojik bilgelik, insan türünün dışındaki türlerin de biyolojik çeşitliliğini ve varlığını sürdürme iradesidir. Ekolojik bilgelik, insanı diğer türlerin üzerinde konumlandıran yapay hiyerarşiye karşı çıkar, evrimsel olarak diğer canlılarla ortak kökene sahip olan insanı da doğayla iç içe tanımlar.

Ekolojik bilgelik, canlılar ve canlıların içinde yaşadığı yuva arasındaki etkileşime ve doğal dengeye önem verir. Farklı canlı türleri arasındaki ilişkiye gerekmedikçe müdahale etmemeyi ve dünyadaki kaynakların sınırlı olduğuna dair bilinci yaşam biçimi haline getirmek, ekolojik bilgeliğin gereklerinden biridir. “Bu gezegenden ne alıyorsak, aldıklarımızı aynı ölçüde geri vermeliyiz.” anlayışı, geri dönüştürülebilen evsel ve endüstriyel atıkların geri kazanımı, temiz ve yenilenebilir enerji yöntemlerinin yaygınlaştırılması gibi uygulamalar, insanın ve toplumun ekolojik bilgeliği için vazgeçilmezdir.

Ekolojik bilgeliğin ayaklarından biri, biyolojik çeşitliliğin ve kültürel çeşitliliğin korunması ve savunulmasıdır. Biyolojik ve kültürel miras, yalnızca bugün hayatta olan nesillere değil, bugün hayatta olmayan nesillere de aittir. Soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan canlıların, dillerin, kültürlerin ve azınlıkların korunması, ekolojik bilgeliğe uygun davranan insanın ve toplumun en temel sorumluluklarındandır. Geçmişin izlerini taşıyan ve geleceğe miras bırakılacak olan biyolojik ve kültürel kaynaklar; biyolojik evrimi, jeolojik evrimi, antropolojik ve sosyolojik evrimi, linguistik evrimi açıklayabilmek için paha biçilmez bir değere sahiptir. Bu kaynakların piyasa mekanizmalarından ve ranta dayalı vahşi kapitalist ekonomik anlayıştan özenle korunması ve sakınılması gerekir.

Ekolojik bilgeliğin önemli bir parçasını “temiz ve yenilenebilir enerji” oluşturmaktadır. Enerji üretiminde çevreyi kirletmeyen yöntemlerin kullanılması gereklidir; ancak tek başına yeterli değildir. Ekosistemin dengesini bozan, dere ve nehirleri HES’lere hapseden, endemik bitki ve hayvan türlerine zarar veren, iklim ve bitki örtüsüyle uyumlu olmayan enerji üretim yöntemleri, “çevreyi kirletmese bile” reddedilmelidir. Temiz – yenilenebilir enerji üretimi ve enerji verimliliği, iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının salınımını azaltır. Sera gazlarının bir kısmı, aynı zamanda ozon tabakasına da zarar vermektedir. Ozon tabakasının zarar görmesi ve küresel ısınma sadece insan türünü değil, tüm canlı türlerini tehdit eder. Canlılığı tehdit eden gelişmelere karşı siyaset geliştirmek, ancak insanları ve diğer canlıları kapsayan bir ekolojik bilgelikle ve yeşil siyasetle olanaklıdır.

Ekolojik bilgelik, geri dönüşüm/kazanım ve atık yönetimi üzerine kuruludur. Doğadaki yarı ömrü çok uzun olan, yani doğaya karışması yüzlerce yıl süren maddelerden yapılan kullanım araç ve gereçleri, geri kazanılmadığı sürece doğayı kirletecektir. Doğadaki yarı ömrü uzun olmayan, ancak üretim aşamasındaki ağaç kesiminden dolayı doğaya zarar veren ahşap, kağıt ve selüloz ürünleri, geri kazanılmadığı sürece daha fazla ağaç kesimine neden olacaktır. Atık yönetimi, hem çöp depolama ve işleme tesislerinin maliyetini azaltır, hem doğaya verilen zararı en aza indirir, hem de çevre kirliliğine yol açan atıkların geri kazanımını sağlar.

Ekolojik bilgelik yalnızca tüketimin değil, üretimin de “doğaya uygun” olarak yapılması demektir. Doğaya ve toprağa zarar veren tarım, hayvancılık ve sanayi kesinlikle terk edilmeli; bunun yerine doğa ve toprak ile dost üretim yöntemleri geliştirilmelidir. Toprak kirliliğine neden olan ve canlı türleri arasında taşınarak ekolojik piramidin çeşitli basamaklarında biriken tarımsal ilaçların ve kimyasalların kullanımı yasaklanmalıdır. Gen havuzunu tehdit etme riski bulunan genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımı, laboratuvar araştırmaları ve sağlık için gerekli tıp/veterinerlik uygulamaları ile sınırlandırılmalıdır. GDO’lu ürünlerin tarım arazilerinde ve orman alanlarında kontrolsüzce kullanımı durdurulmalıdır. Üretimin daha küçük ölçeklerde yapılması, hem denetimi kolaylaştırır, hem de dev şirketlerin yerel üreticileri yok etmesini önler.

Ekolojik bilgelik, fosil yakıt kullanımının sınırlandırılmasını gerektirir. Fosil yakıt ihtiyacının azaltılması, toplu taşım olanaklarının özendirilmesiyle ve fosil yakıt kullanmayan araçların geliştirilmesiyle mümkündür. Elektrikle, hidrojenle ve biyodizelle çalışan araçlar, fosil yakıta duyulan ihtiyacı azaltır. Biyodizel ve biyoyakıt üretimi için kullanılacak tarım alanları, gıda üretimi için kullanılan verimli tarım alanlarını daraltmamalıdır. Bu yüzden, enerji verimliliği ve temiz-yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı büyük önem taşımaktadır.

Ekolojik bilgelik, yeşil siyasetin temel taşıdır. İnsanın ve toplumun içinde yaşadığı çevreye karşı sorumluluğu ve hesap verebilirliği, ancak ekolojik bilgelikle ve güçlü bir yeşil siyasetle gerçekleşir.

 

Erkan Bayır

twitter.com/erkanbayir

You may also like

Comments

Comments are closed.