Neden ayaklanmıyoruz – Mehveş Evin

Wall Street işgali, New York’tan dünyaya  sıçradı. Haftasonu 82 ülkede , onbinlerce insan sokaklara döküldü.

Ancak “Ayaklan İstanbul” adıyla duyurulan eyleme, Taksim’de sadece 50 kişi  katıldı. Peki kapitalizmin yıkıcılığına verilen global tepki, neden bizde ilgi görmedi? Bu düzene dair hiç mi derdimiz yok ?

Dört maddede “neden düzene isyan eden az”ın cevabı:

1. VAKTİ GELMEDİ: Her ne kadar zamlardan şikayet etsek de dünya ekonomilerine kıyasla halen daha avantajlıyız. Daha doğrusu, global krizin etkilerini minimum seviyede hissettik…

ABD’de “1929 buhranı” ile karşılaştırılan 2008 krizinin etkilerinin hissedilmesi ve insanları sokağa dökmesi içinse üç yıl gerekti. Başta Yunanistan ve İspanya olmak üzere, Avrupa ülkeleri son bir yıldır batmanın eşiğinde.

Ekonomistler, pek yakında krizde “ikinci dip” yaşanacağını öngörüyor. Türk ekonomisi kendini her ne kadar çıpalarla, vergilerle, zamlarla “koruma”ya alsa da mevcut cari açık rakamlarıyla bu defa krizin “teğet” geçmesi zor.

Eylem yapmak= Terörizm

2. SOKAĞA ÇIKAN YANAR: Parasız eğitim için pankart açanın, hükümet politikalarını protesto edenin hapse tıkıldığı , gazetecilerin yazdıkları yüzünden “terörist” olmakla suçlandığı, HES protestocusu genç kıza “eylemcilerle konuşma yasağı”nın verildiği bir ülkede yaşıyoruz!

KCK tutuklamalarını protesto eden vekillerin 20-30 yıl hapis istemiyle  yargılandığı Türkiye’de, değil Taksim’de çadır kurmak, oturma eylemi yapmak bile büyük sorun.

3. KEMER SIKMAYA ALIŞIĞIZ: Haziran’da AKP yüzde 50 ile iktidara geldi. Seçim analizlerinde öne çıkan neden, AKP iktidarının tüm sorunlarına rağmen krizi “atlatma” becerisi  ve sağlıktaki atılımlarıydı.

İşsizlik sorunu çözülemiyor, memur ve işçi ezilmeye devam ediyor… Buna rağmen kitlesel işten çıkarmalar, mortgage krizi gibi büyük sıkıntıları (henüz) yaşamadık. Üstelik biz kemer sıkmaya, krize ezelden alışığız!

Düzene isyan eden, bankacılık sistemine lanet yağdıran ülkelerdeyse mevcut iktidarların para politikalarına isyan sözkonusu.

12 Eylül, bin yıl sürer

4. BİR ARAYA GELME KÜLTÜRÜ: Türkiye, son iki yılda sokak gösterileri anlamında hareketliydi. Ancak aynı dertten mustarip insanların dahi bir araya gelme kültüründen yoksun olması, bir araya gelseler de birbirlerinin kuyusunu kazması, kolaylıkla dağıtılıp bölünmelerine neden oluyor.

Üzerinden sayısız darbe geçmiş, 12 Eylül’le hala hesaplaşamamış, solu bitirilmiş, buna rağmen solculuğu hala öcü sayan, iktidara yönelik eleştirinin “Ergenekonculuk” la eş tutulduğu bir ülkede “kapitalizme isyan” için kitlelerin birleşmesi, şimdilik uzak görünüyor.

Neymiş? 28 Şubat değil ama 12 Eylül, bin yıl sürermiş …

Mehveş Evin – Mlliyet

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR