Yazarlar

Ne biçim adammışsın (?)Miko – Cansın Leylim Ilgaz

0

İstanbul’da meyve ağaçları çiçek açtı. Beyaz çiçeklerle dolu ağaçları her gördüğümde ‘Aslında İstanbul o kadar da çekilmez değil be?’ diye düşündüm kendi kendime. Ağaçların hepsinin resimlerini çekip, sosyal medyada ‘#nofilter’ etiketiyle meşhur etmek istedim. Hani böyle yol kenarında kendi kendine açıyor ya, sanki biraz daha takdir görmesi, beğenilmesi gerekiyor gibi geldi yaptıkları şovun. 27 yaşındayım, ilk defa bu sene İstanbul’daki ağaçların güzellikleri bu kadar ilgimi çekti. Çünkü artık eminim, o ağaç muhtemelen orada kalmayacak, o yol kenarındaki yeşilliğe bir bina yapılacak. Ağaç görmeye gidecek pek park da yok İstanbul’da. Zor yani. Değerini bilmek lazım, şimdiden kafayı kaldırıp bakmak lazım.

Geçen sene Mart ortasında İstanbul’da kar yağıyordu. Bu sene pek kar da yağmadı. Mart ortasında hava 18 dereceye kadar çıktı. Ağaçlar ne yapsın, sandılar ki bahar geldi. Sonra dolu yağdı. Sanki ağaçların inadına. Ağaçlar bilmiyor ki iki mevsimli bir iklime vardık sayılır, bahar yakında sadece kız isimlerinde yaşayan bir anı olacak. Bana İstanbul’u sevdiren ağaçlar çıplak şimdi. Panik oldum. Soğuklarda, doğa olaylarından sorumlu melek Mikail’e,laubali bir şekilde ‘Miko’ diye seslenip isyan eden sosyal medya geldi aklıma.  Ben de o panikle Miko’ya kızdım: ‘Miko bize acımadın da ağaçlardan ne istedin!’

Mevsimi geç, iklimle ilgili her şeyi bizden olmayan, kafasına göre hareket eden üstün bir varlığa mal etmek ne kadar kolay olurdu! Elimizde olmayan nedenlerden bir şey yapamıyor olmak. Üstün bir varlığın takdiri, ne yaparsın? Ağaçlarımızı incitiyorsun. Ne kötü adammışsın Miko!

27 yaşındayım, ağaçların ilk defa bu kadar değerini bildim. 27 yaşındayım ve hayatımda hiç ortalamadan daha soğuk bir ay yaşamamışım. Korkutuyorsun beni Miko. İsrafil’le ortak oldun, sur borusuna el verdin. İklimimizi, doğamızı, gezegenimizi kıyamete götürüyorsun.

Nedir bu başımıza gelen iklim değişikliği belası?Amerika kıtasındaki kuraklık, Rusya’da mahsulün düşüşü ve yiyecek krizi, Avustralya’daki yangınlar,Orta Doğu’da su kaynaklarının inanılmaz bir hızla azalması, Karadeniz’deki ani seller ve baharın Kuzey Yarımküre’yi terk etmesi. Tüm bunların sebebi biz değiliz herhalde? Kömüre yatırmaktan, yenilenebilir enerji potansiyelini kullanmamaktan, kirli enerjilere teşvik vermekten değil herhalde? Hop İstanbul’da üçüncü köprü, üçüncü havaalanı, Taksim’deki ağaçların kesilmesi, Haydarpaşa’nın kapanması. Birileri veya bir şeyler dünyanın her yerinde saldırıyor, iklim değişiyor. Biz suçsuzuz amirim!

(Yüksek bir yerden denize doğru, bağırarak) Ama seni yeneceğiz Miko (veya her kimsen)! Mevsimsel değişiklikler bir yana, iklimimizi değiştiren politikaları yaratan ve uygulayanlar, kafasına göre hareket edenler bizden değil tabii. Ama sorun yok, üstün varlıklar da değiller. İstanbul Manifestosu yayınlandı. Gezegenin elden gitmemesi için el ele vermeye karar verenler, önce imzalarını vermeye karar verdi. Miko saldırıyor. ‘İşte onun için, vicdanı olan tüm yurttaşlarımızı, elde hâlâ çözüm imkânı varken, gezegeni kurtarma seferberliğinde kendi payına düşeni yapmaya, bu büyük sorumluluğu paylaşmaya çağırıyoruz.İklim daha fazla değişmeden biz değişelim, çözümün parçası olalım.’ Çözümlerimiz ve vaktimiz varken harekete geçmemeyi vicdan kabul etmez çünkü.

change.org/tr/kampanyalar/gezegeneldengidiyor-buna-razı gelemeyiz


 

Cansın Leylim Ilgaz

twitter.com/CansinL

 

More in Yazarlar

You may also like

Comments

Comments are closed.