Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Mayın tarlası

0

Yeryüzü ve dünya’nın karşılaşma noktalarından biri de mayın tarlasıdır.

Bu karşılaşma aynı zamanda dünya’ya kayıtlı insanın içeri ve dışarısının içyüzünü de açığa çıkarır.

Bazı toprak parçaları devletli toplumsallıklar tarafından bir türlü paylaşılamaz. Çareyi, üzerine basıldığı zaman patlayacak bombaları toprağa gömmekte bulurlar: Böylece yeryüzü’ndeki gibi toprak sahipsizleşir, hiç kimsesizleşir. –Hem “bomba” hem de “gömme” sorun çöz(e)memenin, sorundan “yok ederek” kurtulmanın itirafıdır.

Oysa, hava ve su gibi toprak da başlangıçta sahipsizdi. Ve ölçüsüz bir cömertlikle kendi kendisini döllüyor, doğuruyor, doğurduklarını hareketli ve hareketsiz canlı türlerinin tümüne karşılık beklemeden armağan ediyordu. –Hava, su ve toprak arasında hem hiyerarşi hem de sahiplik yoktur.

Bir tek insan türü toprağı sahiplendi ve başka bir insan ile sahiplenme yarışmasına, ardından çatışmasına girdi: Bu sahiplenme ile birlikte devletler, düzenli ordular, milli marşlar, bayraklar, … oluştu; kötülük organize oldu, kitleselleşti ve normalleşti.

Şu da var: Mayın tarlası bahçe değildir. Bahçede olduğu gibi tasarlanmış bitkiler yetiştirilemez; istenmeyen yabani otlar ayıklanamaz. Dünya algısı ve kavrayışı, toprağa bomba gömerek hem kendisine hem de yeryüzü’ne ne denli çaresiz kaldığını itiraf etmiştir zaten.

Dünya’nın bu itirafından sonra yeryüzü devreye girer: Mayın tarlasını endüstriyel tarımın bir parçası olmayan çobançantası, yaban pazısı, dulavrat otu, ökse otu, ebegümeci, çıban otu, su teresi, yapışkan otu, frenk soğanı, papatya, devedikeni, gelincik… gibi yabani otlar, çalılar, sarmaşıklar ve ağaçlar sarar. Yine endüstriyel besiciliğin bir parçası olmayan solucanlar, kirpiler, kelebekler, fareler, çekirgeler, yılanlar, örümcekler, salyangozlar, kertenkeleler, serçeler, kırlangıçlar, arılar… mayın tarlasında insan müdahalesi olmadan yaşamaya başlarlar. –Yeryüzü, yitik hakikatine bir nebze kavuşur.

Mayın tarlasının etrafına mevzilenmiş silahlı muhafızlar, sürekli havlayan evcilleştirilmiş bekçi köpekleri ve onları oylarıyla seçen, vergi vererek geçimlerini sağlayan, alkışlarıyla uğurlayanlar ise bu hakikatin dışarısındadır, – dünya, hakikat dışıdır.[1]

Çünkü:

“Tek, mutlak ve kutsal hakikat mekânı tüm hareketli ve hareketsiz canlı türlerinin kayıtlı olduğu sahipsiz yeryüzüdür.”

Bu yüzden:

Dünya insanının içerisi, ayıklanmış bir dışarısıdır ya da dışarısı, ayıklanmış bir içerisidir.[2]

O halde:

Ayıklarsan ayıklanırsın ya da ayıklanırsan ayıklarsın.

Kabul etmemiz gereken basit, çıplak gerçek budur.[3]

*

[1] “Dünya’nın hakikat dışılığı” ihmal edilecek bir çıkarsama değildir. Kendi çocuklarını bile sakınmadan öldüren bir “kitlesel kötülük” örgütlenmesinden söz ediyoruz.

Örnek verelim: Kara Mayınlarını İzleme Örgütü’nün (MONITOR) 2018 raporuna göre Türkiye’de 164 milyon metrekarelik alanda 1 milyondan fazla mayın bulunuyor. Mayınlı alanlar daha çok Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı, Van, Bitlis, Siirt, Şırnak, Hakkâri, Batman, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Tunceli, Bingöl, Gaziantep ve Hatay illerinde ve buralarda yaklaşık 10 milyon kişi yaşıyor. İmha edilen mayın sayısı ise 25 bin civarında.

Aynı rapora göre Afganistan, Suriye, Ukrayna, Irak, Pakistan, Nijerya, Myanmar, Libya ve Yemen’de 1999’dan beri toplam 122 bin kişi mayınlar yüzünden öldü; 86 bin civarında yaralı var; ölenlerin %47’si çocuk. –Türkiye’de ölenler belirtilmemiş. Daha etraflı bilgi için bkz.:  https://m.bianet.org/bianet/insan-haklari/202799-turkiye-de-topraga-gomulu-1-milyondan-fazla-mayin-var Erişim tarihi: 07 11 2022. Not: İkna ol(a)mayanlara Martin Zandvliet’ın Under Sandet (= Mayın Ülkesi) adlı filmine göz atmalarını öneriyorum.
 [2] Esin kaynağı için bkz.: Colson, D., Proudhon’dan Deleuze’e Anarşist Felsefe Sözlüğü, s. 67.
[3] Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayımlanacak olan “Çok Kalpli Asi” adlı deneme kitabından bir bölüm.

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.