Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Marie Chureau: İklim aktivistiyiz, çünkü başka seçeneğimiz yok [İklim Kuşağı-26]

0

Marie Chureau 19 yaşında, Paris‘ten bir Fransız aktivisti. Şu anda üniversitede üçüncü yılı için Berlin‘de yaşıyor. Fridays for Future hareketinin Fransız kolu olan İklim için Gençlik Fransa’nın bir üyesi ve ayrıca 14 genç aktivistten oluşan dünyanın dört bir yanından belediye başkanlarının şehirleri sürdürülebilir kılmak için çalışan bir örgüt olan C40‘ın; Küresel Gençlik ve Belediye Başkanları Forumu‘nun bir üyesi. Ona iklim krizi ve aktivizmi ile ilgili sorular yönelttim. 

Atlas Sarrafoğlu: İklim aktivisti olmaya nasıl karar verdin? Fransa’da grevlerinizi nasıl yapıyorsunuz?

Marie Chureau: Paris’te okuyorum ama ailem Fransa‘nın batısında, Atlantik Okyanusu yakınında yaşıyor. Büyükannem ve büyükbabam ile deniz kenarında büyüdüm ve her geçen yıl genel manzaradaki değişiklikleri görüyorum. Örneğin, erozyon ve yükselen su nedeniyle bazı plajlara artık erişilemiyor. Dedem ve büyükannem bir adada yaşıyor ve bu ada 2050’de yok olabilir. 2050 yılında yani bundan 30 yıl sonra, ben 48 yaşında olacağım. Bunu duyduğumda çok korktum, bu yüzden bilimsel raporları okumaya başladım. İrkildim ve korktum, aynı zamanda tüm Avrupa‘da iklim için büyük grevleri ortaya çıkmaya başlamıştı. Acılarımda yalnız olmadığımı görmek bana çok umut vermişti ve yaşadığım küçük kasabada iklim grevi düzenledim. Gerçek bir başarıydı, tüm okulum ve diğer birçok lise öğrencisi bana katıldı. 

Sonra fark ettik ki; Fransa’nın tüm şehirlerinde aynı anda benzer gösteriler varmış! Bu nedenle, daha iyi koordine olabilmek için Youth For Climate France – İklim için Gençlik Fransa’yı oluşturmaya karar verdik.

İklim için Gençlik Fransa, gençler için bir hareket ve bu bir tesadüf değil: Acil durumla karşı karşıyayız ve bu giderek daha genç bir yaşa iniyor: İklim için Gençlik üyelerinin çoğunluğu 15 ila 17 yaşları arasında, hatta bazıları 12. Bu sürekli yaşadığımız kaygının içine doğduk. Sık sık neden bu harekete katılmaya karar verdiğimi soruyorlar. Nedeni basit: Başka seçeneğimiz yok. 50 yılı aşkın bir süredir dünyanın her yerinden bilim insanları iklim ve sosyal kriz konusunda uyarılarda bulunuyorlar ama hiçbir şey değişmiyor; liderler kulak asmamaya, sanayiler tüm canlıları sömürerek, kirletmeye devam ediyor. Yani hayır, harekete geçmek çocuklara düşmemeli ama yetişkinler işini yapmadığı için sorumluluğu alıyor ve daha iyi bir dünya için savaşıyoruz. Çünkü harekete geçmek için acil durum içindeyiz, çünkü bu krizi durdurmak için hiçbir şey yapmadığımızı gelecek nesillere açıklamak zorunda kalmak istemiyorum.

 İklim krizinin Fransa üzerindeki etkileri neler?

Gittikçe daha fazla sıcak dalgası yaşıyoruz, dağlar gitgide daha az kar alıyor ve yükselen su seviyesi 20-30 yıl içinde Fransız kıyı şeridine zarar verebilir, ancak şimdilik Fransa oldukça korunaklı. Bununla birlikte, bazı topluluklar diğerlerinden daha fazla etkileniyor: Örneğin, en güvencesiz insanlar, kendilerini koruma araçlarına sahip zengin insanlardan daha fazla kirlilik ve sıcak hava dalgalarından musdaripler.

 Hükümetinizin iklim kriziyle ilgili algısı nedir?

Hükümetin mevcut ekolojik krizle ilgilenmediğini düşünüyorum. Tüm ekolojik politika, iletişime dayanıyor: Başkan ve bakanlar çok güzel konuşmalar yapıyorlar, “gezegeni yeniden yeşil yapmalıyız” diyorlar, ama Greta Thunberg’in dediği gibi, bu sadece “bla bla bla”.

Örneğin: geçen yıl, Cumhurbaşkanı Macron bir “iklim için vatandaş kongresi” oluşturmaya karar verdi. Buradaki fikir, toplumu temsil eden 150 Fransızı (farklı cinsiyet, istihdam, yaş vb.) bir araya getirerek bilim insanlarıyla birlikte çalışmaları ve 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarının en az %40’ını azaltacak 150 farklı tedbir önerisi belirlemekti. Bunun harika bir fikir olduğunu düşündüm; harika bir demokrasi örneğiydi, çünkü iklim değişikliği büyük değişiklikler yapmayı gerektiriyor ve bu değişiklikleri uygulamak için demokrasiye ihtiyacımız var. İnsanlara durumu izah ettiğimizde, meseleleri izah eden bilim insanları sayesinde onların çözüm bulabileceklerini de ispatladı. Fikrini değiştiren ve çok radikal önlemler öneren bazı iklim şüphecileri bile vardı!

Sonunda vatandaşlar çok kapsamlı toplamda 149 tedbir önerisi getirdi ve  Macron tüm bu tedbirlerin oylamaya alınması için parlamentoya aktarma sözü verdi. Ancak o ve hükümeti meclise sadece en zayıf 24 tedbiri önerdi… Daha sonra bu 24 tedbirden bazılarının kaldırıldığını öğrendik. Sonuç olarak, bugün önlemlerin sadece %14’ü uygulamada ve hiçbir ilerleme kaydedilmedi.

‘Hükümetler pasif değil, suç işliyorlar’

Fransa’nın en yüksek mahkemesi, Fransız devletini “iklim hareketsizliği” nedeniyle kınadı. Ama hükümet pasif değil, çünkü bu onun yanlış ya da doğru hiçbir şey yapmadığı anlamına gelir. Hayır, aslında suç işliyorlar: Devlet açıkça iklim değişikliği projelerini teşvik etmeye devam ediyor.

Örneğin, birkaç yıl önce mevcut Ekoloji Bakanı bir milletvekili iken arıların ölümüne sebep olan bir pestisit türünün kullanımını yasaklayan bir yasa çıkarmıştı. Ve bugün, artık bir bakan olduğu için, bu pestisitin kullanımına yeniden izin veren bir yasa çıkardı. Veya, Fransız devleti şu anda petrol şirketi Total‘i EACOP‘un yapılmasını teşvik ediyor. EACOP, Tanzanya ve Uganda’dan geçecek ve tüm bölgenin biyolojik çeşitliliğini yok edecek, aileleri evlerini terk etmeye zorlayacak ve yılda 34 milyon ton CO2 salacak devasa bir boru hattı projesi.

Bu nedenle Fransa şu anda özellikle de bir batılı ülke olarak yaşam tarzı ile mevcut ekolojik krize neden olduğu için suçlu. Fransa büyük bir kirletici ve az kirleten ancak yine de bugün küresel ısınmanın sonuçlarından çok somut olarak etkilenen ülkelere karşı sorumluluğu var.

İnsanları iklim değişikliğinin etkilerinden korumanın çözümünün ne olduğunu düşünüyorsun?

Kesin olarak bildiğim bir şey var ki, dayanışma olmadan bunu atlatamayacağız. İklim değişikliği aşırı hava olaylarını artıracak ve başımıza gelenlerin üstesinden gelebilmek için birlik olmamız gerekiyor.

Ve dayanışma yaratmak için, daha iyi bir dünya için savaşan tüm insanlarla, tüm mücadelelerle bağlantılar kurmamız gerekiyor.

Bilginin de büyük rol oynadığını düşünüyorum. Bugün herkes bir iklim krizinin sürmekte olduğunu biliyor, ancak somut olarak, çok az insan bu krizin dünyadaki insanları gerçekten nasıl etkilediğini ve Fransa’da bizi nasıl etkileyeceğini biliyor. Fransız medyası Fransa’da gerçek bir dezenformasyon rolü oynuyor: Örneğin, en son IPCC raporunun yayınlanmasını takip eden 36 saat boyunca, tüm TV kanalları zamanının sadece %1’i bu rapora ayrıldı. Dolayısıyla rolümüzün bir parçası da bilgilendirmek için zaman ayırmak, mümkün olduğunca çok insanı bilinçlendirmek, çünkü bilgi güçtür.

“İklim adaleti” senin için ne ifade ediyor?

Benim için iklim adaleti, yani herkes için yaşanabilir koşullar için mücadele etme fikri, sosyal adaletten ayrılamaz. Aslında ekolojik mücadelenin ardında toplumsal bir mücadele var çünkü iklim değişikliğinin sonuçlarından herkes aynı şekilde etkilenmiyor. Yukarıda söylediğim gibi, güvencesiz insanlar, ırk ayrımcılığına uğrayan bireyler, kadınlar küresel ısınmanın ön saflarında yer alıyor.

Ve bu nedenle, arkasında eşitsizlikler devam ederse, özellikle gezegenin en zengin %10’unun CO2 emisyonlarının %52’sinden sorumlu olduğunu göz önüne alırsak, yaşanabilir bir gezegen elde etmek faydasız olacaktır.

‘Batılı ülkeler ders vermeyi bırakmalı’

Ayrıca iklim adaleti için mücadelenin dekolonyal bir ekoloji için savaştığını da eklemek isterim. Bugün, ekolojik sorun Batılı ülkelerin davranışlarıyla bağlantılıdır, ancak yine de kendi zenginlikleri için Okyanusya’daki 7. kıta gibi Güney ülkelerine atıklarını dökmeye devam ediyorlar, kaynak için işçileri sömürmeye devam ediyorlar, diğer ülkelerdeki biyolojik çeşitliliği yok etmeye devam ediyorlar. O halde buna da bir son vermeli, Batılı ülkeler ders vermeyi bırakmalı ve kendi ülkelerine sahip çıkmalı.

İklim kriziyle mücadelenizde kişisel olarak neler yapıyorsunuz? ve lütfen bize gelecekten umutlu hissettiren şeyin ne olduğundan bahseder misiniz?

Aktivizmime iklim yürüyüşleri düzenleyerek başladım, sonra bağlılığım gelişti. Bugün İklim için Gençlik ile çeşitli eylemler yapıyoruz; ekolojiyle uyumlu olmayan faaliyetleri işleyiş durdurma eylemleri, bilinçlendirme eylemleri, yürüyüşler, ekoloji kursları yaparak yürütüyoruz.. … Aslında faaliyetlerimiz çok çeşitli ve zengin çünkü herkese hitap ediyor ve hepsinin amacı aynı: Neler olup bittiği konusunda uyarmak ve farkındalık yaratmak.

Beni umutlandıran şeyin bizim kuşağımız olduğunu düşünüyorum. Yani, sadece ekoloji konusunda değil, aynı zamanda feminizm, ırkçılık karşıtlığı gibi birçok mücadelede de bu kadar birleşmiş, bu kadar kararlı bir nesil görmemiştik. Fransa’da pek çok insan gençlerin siyasete olan ilgilerinin azaldığını, daha az oy verdiklerini söylüyor. Belki, ama diğer yandan çok kararlılar ve daha iyi bir şimdi ve gelecek için somut bir şekilde savaşıyorlar, siyaset yapmanın başka bir yolu, belki daha da asil yolu… Ve bu bana çok umut veriyor. Gençlik birliklerine dahil olmak gerçekten çok iyi oluyor çünkü endişelerimizi, umutlarımızı paylaşıyoruz, yalnız değiliz. Ve olup bitenler karşısında gerçekten birlik olmamız gerekiyor.

Dünya liderlerine hitap edecek bir mikrofonun olsaydı, onlara iklim krizi hakkında ne söylerdin?

Bu zor bir soru ha ha… Onlara ne söylemek isterdim bilmiyorum çünkü onlara güvenmiyorum, onlarla konuşmak isteyip istemediğimi bile bilmiyorum. Onlarla konuşmaya, ikna etmeye çalıştık ama hiçbir şey işe yaramadı. Paranın her şeyden daha değerli olduğu gibi eski bir dünya algısında boğuluyorlar. Kızgınım çünkü gençler olarak bütün bunları yapmamamız lazım, yani günde en az 2-3 saat “İklim için Gençlik” için gönüllü çalışıyorum ve onlar seçilip kendilerine maaş ödenirken ben eğitimimi tehlikeye atıyorum. Bazı insanların parasını diğer insanlar üzerinden kazanmak ,insanları umursamak değildir.

Yani bilmiyorum, onlara zamanlarının dolduğunu ve değişimin geldiğini, hazır olduğumuzu ve eski dünyalarını yok edeceğimizi söylerdim.

İklim kriziyle ilgili gelecek hakkında düşüncelerin nedir? 2030’da kendini nasıl hayal ediyorsun?

Korkmuyorum desem yalan olur. Dürüst olmak gerekirse, bilimsel tahminleri okumama ve 2030’da ne bekleyeceğimi az çok bilmeme rağmen, durumu hayal edemiyorum. Tek gördüğüm, çünkü beni etkileyen somut bir örnek, büyükannem ve büyükbabamın adasının batıyor olması. Sanırım eko-endişe duymamak için çok fazla düşünmemeye çalışıyorum. Hayatımı bu mücadeleye adayacağımı biliyorum çünkü bu bizim neslimizin mücadelesi ve biz harekete geçmezsek başka kimse yapmayacak.

(twitter): https://twitter.com/MarieChureau
(instagram): https://www.instagram.com/mariechureau/

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.