Dış Köşe

Kürt sorununa uzaydan bakış – Orhan Kemal Cengiz

0

 

Benim
bir zihni sinir ‘procem’ var: Kürt sorununu silahla çözmeye çalışanları ve
anadilde eğitime bile karşı çıkanları uzaya gönderelim.

 

Ahmet Altan geçenlerde Kürt sorununa ilişkin olarak geldiğimiz feci durumu çok güzel
açıkladı. Artık bir şaka bile yapamıyoruz bu konuda. Tabii şaka yapamayınca da
içinde bulunduğumuz trajikomik durumu tüm boyutlarıyla göremiyoruz. Hep ciddi,
hep çok ‘aklı başında’ konuşmak durumundayız bu hiç de aklı başında olmayan
durum için… Birkaç ay Önce Fatih Altaylı, bir ‘zihni sinir proce’ ile bu
kısırdöngüye bir çomak sokmak istedi ama gündemin sıcaklığı içinde kaynadı
gitti güzelim procesi. Altaylı, devlete bir çağrıda bulundu ve mealen şöyle
dedi: “Öcalan’a tebdili kıyafet yaptırın ve İstanbul’dan başlamak üzere
bir Türkiye turuna gkarın.” Altaylı’ya göre, 30 yıl aradan sonra değişimi,
yeni Türkiye’yi görmüş bir Öcalan’ın bambaşka bir perspektifi olacaktı.

Benim de zihni sinir bir procem var bu konuda. Ben de diyorum ki Kürt sorununu
silahla çözmeye çalışanları ve Kürtlere anadilde eğitimi bile çok görenlerin
hepsini bir kapsüle yükleyip uzaya gönderelim. Bir süre orada kalıp tefekkür
etsinler.

Benim bu konudaki ilham kaynağım, Mark Gerzon’un kaleme aldığı enfes bir kitap:
‘Global Citizens’ (Küresel Vatandaşlar). Gerzon bütün kitap boyunca, kendimizi
içine hapsettiğimiz dar kimliklere ve aidiyetlere karşı savaş açıyor. Kitabın
girişinde, Dünya’mn yörüngesine yerleştirilen ilk uzay aracında (1958) yer alan
astronotların bu ‘gezinin’ ruh dünyalarında yarattığı değişime ilişkin
anlatımları var. Uzay gemisinde seyahat eden Rus, Amerikalı, Arap, Avrupalı,
kadın, erkek, Hıristiyan, Müslüman, Musevi astronotların tamamı, uzaydan
Dünya’ya bakmanın perspektiflerini bütünüyle değiştirdiğini anlatmış.

“Dünya’yı uzaydan görünce onun narinliğini fark ediyor ve aslında kaynakların ne kadar da kıt olduğunu kavrıyorsunuz” demiş James Lovel. Valentin Lebedev, Everest’e
bakıp da onun ne kadar küçük kaldığını fark edince ürküntüye kapılmış. VVubbo
Ockels, Dünya’dan bakınca çok uzak görünen uzayın şimdi kendisine çok yakın
göründüğünü ve atmosferin dışına gkmalarının sadece sekiz dakika sürmüş
olmasının kendisini hayret içinde bıraktığını söylemiş. Muhammad Ahmad, ‘yara
izleri’ olarak nitelediği ulusal sınırların ortadan kalkmasıyla birlikte
‘dünyanın tarif edilemez bir güzellik kazandığını’ belirtmiş. Rodolfo Neri,
uzaydan bakmanın insanlığa olan aidiyet duygusunu güçlendirdiğini ve ‘kısa
hayatlarımızı başkalarıyla paylaşma ve mümkün olduğunca doya doya yaşama’
arzusuyla dolduğunu söylemiş. Yuri Glazkov’a Dünya, ‘bize sınırsız bir
müşfiktik içinde davranan’ şefkatli bir anne olarak görünmüş. Pham Tuan,
Dünya’yı sevmekle kalmadığını, ona en küçük bir zarar gelmemesini istemediğini
fark etmiş. Aleksandr Aleksandrov, yaşadığı iç aydınlanmasından bahsetmiş
şaşkınlıkla: “Bir anda hepimizin Dünya’nın çocukları olduğunu fark ettim.
Hangi ülkeden olduğunuzun hiçbir Önemi yoktu…”

Burada Mark Gerzon devreye giriyor ve bu ruhani dille konuşan insanların mühendis,
pilot ve bilim adamları olduklarını hatırlatıyor. Bu insanların bakış ağlarını
geriye dönüşsüz bir şekilde değiştiren şey ise Dünya’yı bir bütün olarak
görmek. Bu bağlamda en çarpıcı bulduğum anlatım Suudi astronot Salman al Saud’a
ait. Saud, uzay mekiğinin penceresinden nasıl baktıklarını anlatıyor: “İlk
bir iki gün hepimiz kendi ülkelerimize bakıyorduk. Üçüncü ya da dördüncü gün,
herkes ülkesinin üzerinde bulunduğu kıtaya bakmaya başladı. Beşinci gün tek
gördüğümüz şey ise Dünya’ydı.” Şimdi bu astronotların isimlerini Tayyip,
Abdullah, Murat, Osman vd. olarak değiştirin. Onları uzaya gönderdik ve geri
geldiler. Böylesi bir iç aydınlanma yaşadıktan sonra, silahlar üzerinden
böbürlenmeler, milliyetçi histeriler, insanların diline, kültürüne konulan
kısıtlamalar, hepsi ama hepsi çok anlamsız bir hale dönüşürdü gibi geliyor
bana. Altaylı ve benim zihni sinir procelerimiz, bir bakış açısı değişikliğinin
çok şeyi değiştirebileceğini ima ediyor. Türkiye turuna pkmadan veya uzaya
gitmeden de bu bakış ağlarını edinebilir miyiz, ne dersiniz?

 

 

ORHAN KEMAL CENGİZ – Radikal

 

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.