Kolombiyalı çiftçiler kazandı – Beste Bal

Çiftçilerin Ağustos ayında başlattıkları ayaklanma nihayete erdi ve tohumlarının kontrolünü geri kazandılar. Eylemliliğe geçmelerinin ardından hükümetin yerel ölçekte anlaşmalar yoluyla sorunu çözme talebine direnen çiftçiler ulusal ölçekte gerçekleştirdikleri ve Eylül ayında da sürdürdükleri grevleri sonucunda nihayet istediklerini elde ettiler.

Kolombiyalı çiftçilerin temel problemi Avrupa Birliği ve ABD ile yapılan serbest ticaret anlaşmaları sonucunda ülkeye giren ithal tohumla baş edemeyişleriydi. Serbest ticaret anlaşması, aslında neredeyse tek yönlü bir zorunluluğa yol açıyor ve Kolombiya’nın ABD’den ürün almasını kimi yanlarıyla şart koşuyor. Anlaşma gereği bu ithal ürünlerin güvenliğini ve pazardaki yerini korumakla yükümlü olan Kolombiya hükümeti yazık ki kendi çiftçisini aynı oranda korumuyor. Sorun da burada başlıyor. Yerli üreticilerin istediği pazarda kendilerinin de korunması.

İthal tohumlara karşı başlatılan mücadele, dünya GDO devi Monsanto’ya karşı da mücadele anlamına geliyordu. Küresel ölçekte tepkileri çeken Monsanto, ABD Başkanı Obama tarafından onaylanan ve çevreciler tarafından Monsanto’yu Koruma Yasası olarak bilinen yasaca korunan bir şirket. Yerel ve sağlıklı ürünlerin üretimini piyasa koşulları ile güçleştiren GDO’lu tarım ürünleri furyasının bir numaralı isimlerinden.

Kolombiyalı çiftçiler, özellikle patates, mısır ve süt üreticileri, pazarda var olma mücadelesinde yenik durumdaydı. Çiftçiler tarafından başlatılan eylemlilik kısa sürede serbest ticaret, özelleştirme ve yoksulluğa karşı bir başkaldırı halini aldı. Eylemlilikler sağlık çalışanlarından öğretmenlere, kahve üreticilerinden öğrencilere kadar geniş bir kesim tarafından sürdürüldü. Kolluk gücünün ciddi şiddeti ile karşılaşmalarına rağmen kararlılıkla seslerini daha fazla çıkardılar. Ve sonunda hükümetin geçirmek istediği yasa rafa kalkarken üreticilerin süreç boyunca uğradıkları zararın karşılanması da dahil olmak üzere pazarda istenilen korumanın sağlanması, çiftlik faturalarının ödenmesinin reddi ve protestocuların dikkat çektiği diğer alanlarda yenilikler yapılması gerektiği konusunda anlaşmaya varıldı.

Kaynak:
http://www.popularresistance.org

Beste Bal www.yesilist.com

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR