Dış Köşe

Kenan Evren’den daha korkusuzum!- Mehveş Evin

0

Bazen çok basit bir cümle her şeyi özetleyiveriyor, insana “Budur işte” dedirtiyor. Ülkenin en kuzeydoğu ucunda, tembel bir öğlen saatinde tanıştığım emekli öğretmen Servet Bey, tam da böyle bir pencere açtı bende.
Hikâyeyi baştan anlatayım ki günün anlam ve önemine uygun olsun…
Meydancık, Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı olağanüstü güzellikte bir köy. Gürcistan sınırına doğru uzanan derin vadinin ortasından şarıl şarıl dere akıyor. Ahşap evler ve yüklük olarak kullanılan kulübeler, masal kitabı sayfalarından fırlamış gibi. Fındık ve incir ağaçları, mısır tarlaları… Bu renkleri, bu coğrafyayı Van Gogh görse kimbilir nasıl resmederdi?
Köy meydanındaki “Bocanat Kıraathanesi”nde, okey şakırtılarının arasında yazı yazıyorum. Çay molası için kapının önündeki banka oturduğumda, meraklı bir ses ve bir çift gülen gözle karşılaşıyorum.

‘Nereden geldiniz?’
Bu soruya günde yaklaşık beş-altı kez cevap verdiğimden, hazırlıklıyım. Gençlerin terk ettiği, Bursa ve Ankara’ya yerleştikleri, ancak emekli olduktan sonra dönülen köye, “gezmek ve görmek” için gelen yabancı sayısı pek az.
Haliyle nereden geldiğiniz, neredeye gittiğiniz çok merak ediliyor.
Yanlış yapan gider
Servet Bey, Meydancık’ın yaklaşık yüzde 70’i gibi, emekli bir öğretmen. Nasıl tatlı dilli, nasıl bilge…
Köyü, vadinin girişine yapılan dört HES’i ve hayatın nasıl değiştiğini konuşuyoruz. Aynı vadiye tam dört tane daha HES yapılmak isteniyor. Herkes biliyor ki bu, köyün ve vadinin ölüm fermanı demek.
Servet Bey’in müdanası yok. “Bu gidişle serçe bile su içemeyecek” diyor, düşünceli düşünceli. “Yakında oksijeni de özelleştiriler… Bu suyu satanların çocukları ileride kahvaltıya Fransa’ya gidecek. Bizimkiler ise gözyaşı içecek.”
Ama hâlâ umudu var. “Ben yaşayabilirsem, insanım” diyor. “12 Eylül’de yargılandım, hapse atıldım. Eğer başıma bunlar gelmeseydi, bende bir yanlışlık var derdim. Ama bak, hiçbir korkum yok. Kenan Evren ise korumalarla dolaşmak zorunda. Korkuyor çünkü. Yanlış yapan gidicidir arkadaşım… Bak Ortadoğu’daki diktatörlere… Eninde sonunda hepsi gider!”

31 yıl sonra
Bugün, 12 Eylül… Darbenin üzerinden 31 yıl geçmiş. Servet Bey gibi binlerce insan, sırf fikirleri nedeniyle hapishanelerde süründü. Bazıları gözaltında öldürüldü, bazıları akıl almaz işkencelerin travmasını atlatamadı. Türk solu silindi, bitirildi.
Yüz binler başka şehirlere, ülkelere göç etti.
Şiddetli bir fırtınanın bir kasabayı hallaç pamuğu gibi atması misali, her şey param parça oldu. Zenginliklerimizi, renklerimizi, cesaretimizi törpülemeye yönelik kurulan düzen, çok büyük ve geri dönülmez zararlar verdi.
Kenan Evren, belki de yaptıklarının hesabını hiç vermeyecek… Ama hayatının son dakikasına kadar, hep korkmaya mahkûm. Köyde yaşayan bir emekli öğretmenin bilgeliği ve umudundan da mahrum…

Mehveş Evin – Milliyet

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.