Bu yazı acikradyo.com.tr/ den alınmıştır
Dünyadan iyi habere hasret olduğumuz günler. Başta insan kaynaklı iklim yıkımı olmak üzere –ve büyük ölçüde bundan kaynaklanan– korkunç seller, yangınlar, kuraklıklar, ardı arkası kesilmeyen çatışma ve savaşlar, yürek paralayan mülteci trajedilerine ilişkin haberler…
Dünyanın dört bir yanından üstümüze lavlar ya da şelaleler gibi gelen kesintisiz bir “kötü haber akışı”na maruz kaldığımız bir gerçek. Günün banal gerçeği…. İşte tam bu sırada Kuzeybatı Avrupa’nın yeşilliği ve Guinness birası ile meşhur küçük ada ülkesi İrlanda’dan bir değil, iki müthiş haber art arda geldi.
1) İrlanda Parlamentosu Alt Kanadı Dáil Éireann İklim Konusunda Tarih Yazdı:
İrlanda, iklim yıkımından birinci derecede sorumlu olan fosil yakıt (kömür, petrol, turba ve doğal gaz) yani kirli yakıt çıkarıp satan şirketlerden tüm yatırımlarını mümkün olan en kısa zamanda –ama her hal-ü kârda en geç 5 yıl içinde– çekme kararı aldı. Böylece, İrlanda Cumhuriyeti, parlamentonun alt kanadında tüm partilerin destek oylarıyla çıkardığı bu yasa ile fosil yakıt şirketlerindeki tüm yatırımlarını çekip kamu fonlarını başka alanlara yatırma kararı alan ilk ülkesi oldu dünyanın
Yasa, İrlanda Varlık Fonu’nun (tam adıyla İrlanda Stratejik Yatırım Fonu) hiç de yabana atılmayacak büyüklükteki 8.9 milyar avroluk varlığının fosil yakıtlardan tamamen çekilmesinin yanı sıra, fosil yakıt sektörüne ilerde herhangi bir yeni yatırım yapılmasını da tamamen yasaklıyor.
Uzun süredir büyük ve zorlu bir mücadele veren küresel iklim hareketi aktivistleri elbette büyük coşku içindeydiler. Örneğin, 350.org Avrupa hareketinden Nicolò Wojewoda meseleyi gayet sakin biçimde şöyle özetliyordu: “İklim krizine anlamlı bir şekilde yaklaşmanın tek yolu fosil yakıt endüstrisine para akıtmaktan vazgeçmekten ve onun yerine, yenilenebilir enerjinin müthiş yükselişini desteklemekten geçiyor.”
Uluslararası 350.org’un kurucularından yazar, akademisyen ve aktivist Bill McKibben da, “bir elinde sıkı sıkıya tuttuğu Guinness bira şişesi” ile, yorulmak bilmez iklim aktivist gruplarını kutlamak üzere şöyle yazıyordu: “Fosil yakıt yatırımlarından vazgeçilmesi yolunda Gezegenin dört bir yanında kabarmakta olan dip dalgası, gücünü herkesin aynı amaç uğruna birlikte çalışmasından alıyor. Bunun hepsi tek bir büyük kavgadan ibaret. Ve biz gitgide daha fazlasını kazanıyoruz bu kavganın. Ayrıca Guinness’ın tadı da çok güzel.”
Aynı örgütün yöneticileri arasında yer alan yazar, akademisyen ve aktivist Naomi Klein da, alışkanlıklarını bile birden değiştirip, şu twitter mesajı ile katılıyordu coşkuya: “(Şimdilik) iki haftadır devam eden sosyal medya orucumu kesip, hareketlerimizin bu muazzam zaferini (ve elbette üzerinde yaşanabilir bir gezegen umudumuzu da) yüceltmek için yazıyorum.
Yürü be İrlanda!!!!”
Ekolojik internet sitesi Grist’te yazan Zoya Teirstein, İrlanda’nın daha geçen ay yayınlanan bir araştırmada iklim değişikliği konusunda en kötü performans gösteren ikinci AB üyesi olduğunu hatırlattıktan sonra ülkenin bu çarpıcı zaferini şu sloganla kutluyordu:
“İrexit [İrlanda Çıkışı] dediğin budur işte.”
(commondreams.org/; theguardian.com/; grist.org/)
***
2) İrlanda Parlamentosu Üst Kanadı Seanad Éireann İşgal Altındaki Filistin Toprakları Konusunda Tarih Yazdı:
İrlanda Filistin Dayanışma Kampanyası adlı sivil toplum kuruluşu (IPSC), internet sitesinde 11 Temmuz tarihinde şu postayı yayınladı:
“BAŞARDINIZ! İrlanda Senatosu, İsrail’in Filistin topraklarındaki yerleşim yerlerinden mal ve hizmet alımını yasaklayan tasarıyı onayladı!” Birgün gazetesi ayrıntıları şöyle verdi: Parlamentonun üst kanadını teşkil eden Senato, yapılan oylamada İsrail’in Filistin topraklarındaki yerleşim yerlerinden mal ve hizmet alımını yasaklayan tasarıyı 20’ye karşı 25 oyla geçirdi. Tasarı, parlamentonun alt kanadının da onayını alması halinde yasalaşacak. Tasarının yasalaşması halinde İrlanda, İsrail yerleşimlerine yönelik bu tür bir yasağı getiren ilk AB ülkesi olacak. İrlanda hükümetinin karşı olduğu tasarı, Senato’da Fianna Fail, İşçi Partisi ve Sinn Fein üyeleri ile bazı bağımsız senatörlerin desteğiyle onaylandı.
Tasarıyı hazırlayan bağımsız senatör Frances Black gazetecilere yaptığı açıklamada “Eğer bazı malların savaş suçları işlenerek üretildiğinden emin isek bunların ticaretini yapmamalıyız. Söylediğimiz tek şey bu” dedi. Tasarıda yer alan yasağın, adalet ve insan haklarına bağlı bir AB ülkesi olmanın asgari şartı olduğunu vurgulayan Black, “Hem yerleşim yerlerini yasa dışı, toprak ve kaynak hırsızlığı sayıp hem de bu suçun ürünlerinin ticaretini nasıl yapabiliriz?” diye sordu.
İsrail’in Dublin Büyükelçiliği ise tasarıyı kınayarak, “popülist ve tehlikeli” diye nitelendirdi. Büyükelçilikten yapılan açıklamada, tasarının yasalaşma sürecindeki gelişmelere göre İsrail’in bir misilleme yapmayı gündemine alacağı kaydediliyor. Tasarı, Senatonun gündemine ilk olarak Ocak ayında gelmiş ancak İsrail’in, İrlanda’nın Tel Aviv Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığına davet etmesi üzerine Haziran’a kadar askıya alınmıştı.
Ama şimdi, artık askı zamanı bitmiş, dayanışma zamanı başlamış görünüyor. IPSC başkanı ve kendisi de Filistin kökenli bir İrlanda yurttaşı olan Bayan Fatin Al Tamimi, bu konuda uzun ve zorlu bir mücadele veren aktivistlerin yanı sıra milletvekillerinin yoğun çaba ve uğraşlarını saygıyla anıp selamlayarak olayın tarihi önemini şu sözlerle vurguladı:
“Bütün Batı ülkelerinde türünün ilki olan bu tarihi oylamayı en sıcak duygularımızla kutluyoruz. İrlanda bir kez daha tarih yazıyor ve Filistin halkı ile dayanışmada başı çekiyor.”
Dışımızdaki ve içimizdeki tüm İrlandalılar, varolun e mi? – Şerefinize! Begorra!
Bu yazı acikradyo.com.tr/ den alınmıştır
Ömer Madra