Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) geçen hafta Cuma günü Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sevim Buluç Oditoryumunda 2011 İnsani Gelişme Raporu’nun tanıtımını yaptı. UNDP, Çanakkale’de birçok insanın aşina olduğu, tanıdığı en bilinir uluslar arası kurumlardan birisidir. Uzun zamandır uygulanan Yerel Gündem 21 programının ülkemizdeki sorumlusu olan bu kurum, özellikle Çanakkale Ticaret Borsası ile ortak olarak yürütülen “Yüzü Gülen Operatörler” projesi ile de akıllarda kalmış idi.
Birleşmiş Milletler Türkiye koordinatörü ve UNDP Türkiye temsilcisi Shahid Najam tarafından gerçekleştirilen sunum, 1990 yılından bu yana hazırlanan raporların tanınırlığının arttırılabilmesi için gerçekleşen bir seri toplantının Çanakkale ayağı idi. Küresel çapta deneyimlere dayalı analiz çalışmaları olarak hazırlanan raporların her yıl temel bir ana başlığı olmakta. 1992 yılından bu yana da Birleşmiş Milletlerin ülke ofislerinin desteği ve çalışmaları ile Ulusal İnsani Gelişme Raporu hazırlanmakta. 2011 yılı için hazırlanan rapor “Sürdürülebilirlik ve Eşitlik” başlığını taşıyor. Herkes için daha iyi bir gelecek hedefi ile hazırlanan raporun temel bölümlerinden çok genel bir özet vermek istiyorum.
21. yüzyılda gelişmenin karşısındaki engellerin aşılmasıyla ilgili olarak süre giden küresel diyaloga önemli katkılar sunmak için hazırlanmış ilgili rapor. Eşitlikle ilgili temel konuların, diğer bir deyişle hakkaniyet ve sosyal adaletin yanı sıra daha kaliteli bir yaşama erişimin sürdürülebilirlikle nasıl yakından ilişkili olduğunu da gözler önüne seriyor. Raporun bence en can alıcı cümlesi şöyle yazılmış: “Bu raporda güçlü bir şekilde ortaya konulduğu gibi, sürdürülebilirlik sadece veya öncelikli olarak çevresel bir konu olmanın ötesinde, temelde nasıl bir hayat yaşamayı tercih ettiğimizle, yaptığımız her şeyin bugün hayatta olan 7 milyar insan ve gelecek yüzyıllarda yaşayacak olan milyarlarca başka insan için belirli sonuçlar doğuracağının bilincinde olmamızla ilgilidir.”
Bunun için de çevresel sürdürülebilirlik ve eşitlik arasındaki ilişkiyi iyi kavramak ve buna uygun davranmak gerekiyor. Hatırlayacaksınız, her zaman çeşitli araştırmalarda, ülkemizin bulunduğu yer gösterilir. Bu duruma bakarak bazen seviniriz, bazen de “ne kadar gerideyiz, bak x ülkesi bile bizden ne kadar ilerde” diyerek hayıflanırız. Gelişmişlik endeksinde de ülke olarak 92. sıradayız. Baktığınız yere göre değişen bu durum aslında bizi orta düzeylerde bir yerde bırakmaktadır. Ekonomi olarak en gelişmiş 20 ülke arasında olmaktan dolayı duyduğumuz gurur tabii ki çok önemlidir. Bu bizim küresel olarak ne kadar güçlü bir ekonomik ortak olduğumuz göstermektedir. Fakat gelişmişlik endeksinde aynı oranlarda yukarda olamamamız düşündürücüdür.
UNDP tarafından hazırlanan bu rapor ilerde meydana gelecek ve tüm dünyayı etkileyecek olan çevresel sorunlar ile çevresel felaketler karşısında gelişmişlik endeksinin çok yüksek olduğu ülkeler ile yüksek, orta ve düşük seviyedeki ülkelerin bu felaketlerden etkilenme oranlarını hesaplamış. Aradaki uçurumu eğer azaltamazsak, torunlarımızı bekleyen risk ve kayıplar çok yüksek oranlardadır.
İnsani Gelişme Endeksindeki ilk 5 ülke sırası ile Norveç, Avustralya, Hollanda, Amerika Birleşik Devletleri ve Yeni Zelanda. Bu ülkelerde yaşayan insanların çevre felaketlerinden ve çevresel sorunlardan göreceği zarar, gelişmişlik endeksinin alt sıralarında yer alan ülkelerin insanlarının göreceği zarardan daha az değildir. Yani İnsani Gelişme Endeksi düşük ülkelerin küresel iklim değişikliğine etkileri en az olmasına rağmen, yağışlardaki en büyük azalma ve ani yağış oranları en çok bu ülkelerde hissedilmiştir. Bunu da tarımsal üretim ve geçim kaynakları üzerinde çok büyük etkileri olmuştur.
Çanakkale’nin de bir tarım kenti olduğu gerçeğini unutmayalım. Kent nüfusunun çok büyük bir çoğunluğu tarım üretimi ile sağlanan gelirden pay almaktadır. Küresel düzeyde gerçekleşecek olan bu felaketler bizim kentimizi de vuracaktır (2008 yılındaki büyük kuraklık gibi). Tüm bu felaketlere karşı hazırlıklı olabilmek için ilk aşamada kendimizden başlamak üzere, tüm dünyada tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek için yola çıkmalıyız. Bize bir şey olmaz devirleri geçti.
Oral Kaya