Editörün SeçtikleriLGBTİ+Manşet

Haklıyız, öfkeliyiz, güçlüyüz: Meclis’te HÜDA-PAR’ın karşısında LGBTİ+’ları savunan vekiller var

0
8 Mart 2023, 21. Feminist Gece Yürüyüşü'nden bir kare – Fotoğraf: Cansu Acar

Türkiye‘deki iktidarın son yıllardaki politikalarıyla pekiştirilen ve son dönemde gerçekleştirilen seçim sürecinde bir siyaset malzemesi olarak kullanılan LGBTİ+‘lara yönelik nefret söylemlerine karşı, bugün 17 Mayıs Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Günü. 14 Mayıs’ta gerçekleştirilen parlamento seçimlerinin ardından ortaya çıkan Meclis’te LGBTİ+’lara ‘sapık’ ve ‘sapkın’ (!) gözüyle bakan ve bunları parti politikası haline getirmiş partilerin vekilleri de yer almış durumda.

‣[Seçim Günlüğü] Meclis’e giren HÜDA-PAR’ın ‘devleti’nde sadece kadın, çocuk ve LGBTİ+’lar dışında kalanlar özgür

17 Mayıs Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Kaos GL İnsan Hakları Uzmanı Defne Güzel, tam da bu noktada “Meclise giren yalnızca HÜDA-PAR değil. HÜDA-PAR’ın karşısında mecliste yer alacak, SPoD’un hazırladığı LGBTİ+ Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan adaylar da mevcut” diyerek Meclis’te LGBTİ+ haklarını savunan vekillerin olduğunu da hatırlatıyor. Bu mesaj yalnızlaştırıldığını hisseden ve/veya böyle hissettirilmek istenen LGBTİ+’lar için temsiliyete, mücadeleye ve umuda işaret ediyor.

Güzel ile Türkiye’deki mevcut korku sarmalı içerisinde, tüm nefret söylemlerine karşı kutlanan Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Günü‘nde Türkiye’nin mevcut politik ortamını konuştuk:

‘Nefret söylemi karşısında LGBTİ+’ların yıllardır süregelen hak mücadelesi var’

LGBTİ+

17 Mayıs Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Kaos GL İnsan Hakları Uzmanı Defne Güzel

Bugün 17 Mayıs Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Günü, derneğiniz de bunun üzerine kurulu. Seçim sürecinde bu fobilerin aşırı arttığını gördük, şu anki Türkiye ortamında 17 Mayıs ne ifade ediyor?

17 Mayıs tarihinin LGBTİ+ hak mücadelesinde önemli bir yeri var. Eşcinsellik, 17 Mayıs 1990 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün “Uluslararası Hastalık Sınıflandırması” içeriğinden çıkarıldı. Elbette biz LGBTİ+’lar bundan önce de hasta olmadığımızı biliyorduk. Öte yandan bizler yalnız olmadığımızı da biliyoruz. Seçim sürecinde her ne kadar miting alanlarından LGBTİ+’lara dönük hiç olmadığı kadar nefret söylemi yükselse de bunun karşısında LGBTİ+’ların yıllardır süregelen hak mücadelesi var. 17 Mayıs Derneği de LGBTİ+ toplumunu ve LGBTİ+ aktivizmini güçlendirmek için burada.

‘Meclise giren sadece HÜDA-PAR değil, LGBTİ+ Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan adaylar da mevcut’

HÜDA-PAR’ın TBMM’ye girmesi LGBTİ+’lar için ne demek?

Meclise giren yalnızca HÜDA-PAR değil. HÜDA-PAR’ın karşısında mecliste yer alacak, SPoD’un hazırladığı LGBTİ+ Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan adaylar da mevcut. Meclis belki de hiç olmadığı kadar açıktan LGBTİ+ hak mücadelesini önümüzdeki günlerde işleyecek. İşlemeli de. Nitekim LGBTİ+’lar üzerinden yaratılan korku iklimi biliyoruz ki yalnızca LGBTİ+’ları etkilemiyor. Yaratılmak istenen gerici, antidemokratik, insan hakları hukuku karşıtı sistem hepimizi etkiliyor. Dolayısıyla hak mücadelesi eşitlik ve özgürlüğü savunan her kişinin ve her kesimin ortak meselesi. Bu hak mücadelesi ise LGBTİ+ haklarını savunmadan yapılamaz.

Fotoğraf: DepoPhotos / 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü

‘LGBTİ+ karşıtlığıyla birlikte özgürlük karşıtı bu vaatler herkesi etkiliyor’

Yeniden Refah’ın TBMM’ye girmesi LGBTİ+’lara nasıl bir mesaj veriyor?

Yeniden Refah Partisi’nin LGBTİ+ derneklerini tümüyle kapatacağına ve propaganda yasağı getireceğine dair bir seçim vaadi var. Bizler bu seçim vaadini TRT’de, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı’nın [Fatih Erbakan] ağzından dinledik. Bu vaat en örgütlenme, dernek kurma, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme, ifade özgürlüğü gibi Anayasal olarak korunan hakları tehdit etmektedir. Kaldı ki yeniden tekrar etmek gerekirse LGBTİ+ karşıtlığıyla birlikte özgürlük karşıtı bu vaatler herkesi etkiliyor. Bizler bunu yasaklanan eylemlerden, kürtaj karşıtlığından, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden, kayyumlardan, ihraçlardan biliyoruz.

Bugün yeniden Refah’ın bir başka vaadi ise “ahiret öncelikli müfredat”. Bu vaadin bilimsel gelişmelerden yararlanmayı ne denli ihmal edeceğine, eğitim hakkını tahrip edeceğine dair uzun bir açıklama yapmama gerek yok.

Baskı ortamını korumak isteyen erkekler…’

Sizce hükümet LGBTİ+’ların haklarını neden korumuyor?

Bunun birçok sebebi var. Öncelikle homofobi ve transfobi dediğimiz kavramlar var. Bu kavramlar ayrımcılığa yönelik. Tek gerçek ve hakim cinsel yönelimin heteroseksüellik olduğunu dolayısıyla da cinselliğin sadece kadın ve erkek arasında yaşanabileceğini, trans varoluşların ise gerçek olmadığını ancak bir güldürü unsuru olabileceğini söyleyenleri tanımlamak için kullanılır bu kavramlar.

Öte yandan bu ayrımcılık bir sistem yaratır. O sistem içerisinde yalnızca heteroseksüelik vardır, başka cinsel yönelimler yoktur. Translar da yoktur. Yani LGBTİ+’lara ayrımcılık yapmak, LGBTİ+’ların haklarını ve özgürlüklerini tanımamak bu heteroseksist ve cisseksist sisteme göre mübahtır.

Dünya, yasalar, kurumlar, meclisler, partiler, evler, ofisler, kamu kurumları ve daha nicesi bu sisteme göre LGBTİ+’ları dışarıda bırakarak düzenlenir. LGBTİ+’ların hak mücadelesi tam böyle bir yerde başlıyor.

LGBTİ+’lar nefret ve ayrımcılık kıskacında nefrete ve ayrımcılığa son vermek, haklarını elde etmek, eşitlenmek ve özgür olmak istiyor. Elbette bu çok kolay bir mücadele değil. Yıllardır insan hakları savunucuları bunun için çabalıyor.

LGBTİ+’ların haklarını korumak demek aynı zamanda demokratikleşmek, özgürleşmek ve eşitliği sağlamak demek. Birçok kesimin kendi hak mücadeleleri var. Bu haklar da korunmuyor. Örneğin kadının insan hakları gibi. Baskı ortamını korumak isteyen erkekler elbette LGBTİ+ haklarını, kadınların haklarını korumak yerine LGBTİ+’lara dönük nefreti bir seçim propagandası haline bile getirecektir.

lgbti+

20. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nden bir kare. Son yıllarda olduğu gibi bu yürüyüşte de polis sert müdahalede bulundu. LGBTİ+’ların haklarını dile getirmek için gerçekleştirdiği yürüyüşte 373 kişi gözaltına alınmıştı.

‘Bu nefret söylemleri LGBTİ+’ların açılmasına, güçlenmesine engel oluyor’

Toplumun bu konuda bu kadar nefret söylemini kabul ediyor olmasını neye bağlıyor, nasıl yorumluyorsunuz?

Toplumun hiçbir dönem bu kadar fazla “LGBT’ci” kavramını işittiğini sanmıyorum. Bu kavramı bir parti bir diğerini kötülemek için kullanıyor. LGBTİ+ olmak kötü bir şeymiş, gülünç bir şeymiş imasında bulunuluyor. Hatta daha da öteye giderek suçmuş gibi gösteriliyor. Elbette bu söylemlerin, daha da öncesinde 15 farklı şehirde gerçekleşen nefret mitinglerinin, LGBTİ+ karşıtı seçim vaatlerinin toplumda bir etkisi var. LGBTİ+’lar savunmasız durumdalar. Bu nefret söylemleri LGBTİ+’ların açılmasına, güçlenmesine engel oluyor.

‘Bu mücadelenin kazanımları nefret söylemleriyle silinemez’

Elbette bir diğer yanda ise LGBTİ+’ların bireysel mücadelesi var ki bir çok parti mitinginden daha güçlü. Bizler açılmanın, dayanışmanın, dönüştürmenin ne olduğunu içine doğduğumuz aileyle, mahalleyle, okuduğumuz okulla, çalıştığımız işle, dünyayla verdiğimiz mücadeleden çok iyi biliyoruz. Bizler en başta yaşayabilmek için bir bir mücadele veriyoruz. Bu mücadelenin kazanımları nefret söylemleriyle silinemez.

Kazanımların bir neticesi: LGBTİ+ vekil adayları

LGBTİ+’ların da arasında bulunduğu bazı vekil adayları gördük, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu bahsettiğim kazanımların bir neticesi. Bana kalırsa 2013 yılından bu yana LGBTİ+ hak mücadelesi kitleselleşti, görünür hale geldi. Kimi dönem LGBTİ+’lar bir oy kitlesi olarak görüldü. Kimi siyasetçiler, partiler ise LGBTİ+ haklarını olduğu gibi benimsedi.

Adil bir toplum içerisinde zaten LGBTİ+ siyasetçiler, vekil adayları, başkanlar olmalı. Öte yandan örneğin TİP Milletvekili Adayı Esmeray [Esmeray Özadikti]  gibi sokak hareketinden gelmiş aktivistlerin meclise katacağı çok fazla şey var. Milletin sesi olacak meclis zaten böyle bir yer olmalı. Mecliste LGBTİ+ karşıtlarının varlığını göz önünde bulundurduğumuzda LGBTİ+ haklarını savunan vekillere çok fazla iş düşüyor.

‣[Seçime Doğru] Esmeray Özadikti: Bir ceylan gibi o çakalların gözünün içine bakarak hesap soracağım

‘Örgütlüyüz, haklıyız, öfkeliyiz, güçlüyüz ‘

Türkiye’de bir korku sarmalı içerisinde düşmanlaştırılan LGBTİ+’lara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Biz LGBTİ+’lar bu korku sarmalının ne demek olduğunu iyi biliyoruz. Eryaman ve Esat’tan, Ülker Sokak’tan biliyoruz. İçine doğduğumuz ailelerden, mahallelerden, sokaktan biliyoruz. Bu korku sarmalıyla nasıl mücadele edeceğimizi daha çocukken öğreniyoruz. Örgütlüyüz, haklıyız, öfkeliyiz, güçlüyüz ve bütün madilikleri gullümle göğüsleyebilecek dirayete ve zekaya sahibiz. Birbirimizin varlığından güç alıyoruz. Yalnız değiliz. Bugün bizim haklılığımızın günü. Hepimizin 17 Mayıs günü kutlu olsun.

You may also like

Comments

Comments are closed.