İnsan HaklarıLGBTİ+Manşet

Başörtüsü ve aile yapısı diyen Erdoğan’ın asıl hedefi: Topluma LGBT’yi soktular

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence adımı AKP’nin LGBTİ+’ların hayatlarına karışma dozunu artıran bir hamleye dönüştü. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sürekli LGBTİ+’ları dışlamak ve hedef göstermek için ortaya atılan “aile yapısı” ifadeleriyle temellendirdiği konuşmasında “Son zamanlarda topluma LGBT’yi soktular” dedi.

“Aile yapımızı dejenere etmenin gayreti içine girdiler. Öyleyse biz olması gereken ne ise onu yapacağız” diyen Erdoğan başörtüsüyle ilgili bir sorun olmadığını daha önce belirtmiş olmasına rağmen “Gelin çözümü anayasa düzeyinde sağlayalım” demişti.

Kılıçdaroğlu’nun buna yanıtı ise “Eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa her türlü desteği vermeye hazırız” şeklinde yanıt vermişti.

Tartışma toplumsal bir kod haline gelmiş olan başörtüsü üzerinden çıkarak LGBTİ+’ların yaşam hak ve özgürlüklerinin hedef alındığı bir noktaya evrildi. Söz konusu durum birçok LGBTİ+ ve kadın örgütünün tepkisini çekti.

Erdoğan: Aile filan hepsi bu işin içinde

Erdoğan’ın konuyla ilgili yaptığı son açıklama ise şöyle:

Aile filan hepsi bu işin içinde. Öyle bir şey yapıyoruz ki ne kadar samimisin, değilsin; bunu burada göreceğiz.

Son zamanlarda topluma LGBT’yi soktular. LGBT’yle birlikte de bizim aile yapımızı bunlar dejenere etmenin gayreti içerisine girdiler. Öyleyse biz olması gereken ne ise onu yapacağız. Biz kimlerin LGBT’ci olduğunu biliyoruz zaten. Ama bunu da aile olarak gelip oraya koyalım. Burada da çıksın bakalım neresinden savunacak onu da görelim.”

Erdoğan’ın kullandığı bir parti veya yanında olunan bir örgütmüşçesine ‘LGBT’ci’ ifadesi hükümetin LGBTİ+’ları birer insan olarak görmenin oldukça ötesinde olduğunu ortaya koydu. Erdoğan’ın açıklamasından diğer detaylar da şöyle:

  • “Başörtüsüyle alakalı herhangi bir şey yoktu. Niye? Çünkü bizim böyle bir problemimiz yoktu. Çözmüşüz bunu. Bu beyefendi getirdi bunu gündeme koydu. Bu da ne oldu? Bu pek pas vermekten de anlamaz ama farkında olmadan bize bir pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım. Bilmiyor benim ömrüm santraforlukla geçtiğini.
  • Devlet Bey’le de görüştüm, arkadaşlar güzel bir hazırlık yapacaklar ve bu hazırlığı Anayasa değişikliği olarak Meclise sunacağız.
  • Dezenformasyonla mücadele yasasıyla ilgili 14 madde Meclis Genel Kurulu’ndan geçti.
  • Bu yasanın çıkışıyla beraber inşallah bunları ciddi manada frenleyeceğiz ve gereği de neyse onu da inşallah yapacağız. Yasa bu noktada zengin, güçlü bir yasa.”

Kemal Kılıçdaroğlu da sosyal medyadan yaptığı açıklamayla Erdoğan’ın ifadelerine yanıt verdi:

Kılıçdaroğlu: Sen kim, ‘Özgürlükçü Anayasa’ yapmak kim

“Beklediğim gibi Erdoğan, başörtülü kadınları rehine olarak elinde tutabilmek için, konuyu alakasız yerlere taşıdın. Samimi değilsin. Zorbasın. Milletimiz görsün istedim ve sen gösterdin. Sen kim, ‘Özgürlükçü Anayasa’ yapmak kim. Sen yasakçısın, sen gaddarsın. Asla şaşırtmazsın.

Buradan genç muhafazakâr kadınlara sesleniyorum: Bu eril Erdoğan ve Bahçeli siyasetine ilk seçimde siyasal rehine olmadığınızı göstereceksiniz. Ben de söz veriyorum, iktidarımızın ilk haftasında hem İstanbul Sözleşmesi‘ni hem de bu önerdiğimiz kanunu Anayasa’ya da geçireceğim.

‘Özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde kadınlar herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz’ dedik. Teklifimizden görüleceği üzere, kadınların giyimi kuşamı erkeklerin iki dudağından sonsuza kadar kurtulacak.

‘Tekrar ediyorum, yürekli bir şekilde çözeceğiz’

Ayrıca beni eleştirenlere gelecek olursam, tabii ki bekliyordum eleştirilerinizi. Ve tabii ki eleştirilerin tümü başımın üstündedir. Ancak inancım şudur ki, adalet ve ekonomi birbiriyle çok bağlıdır. Kardeştir. Birbirinin ikizidir. Biri olmadan diğeri olmaz.

‘Benimle misiniz’ diye seslendiğimde, elbette bu kanun teklifimin sadece başlangıç olduğunu bilerek seslendim. Daha büyük meseleler de var ve yürekli bir şekilde çözümler getireceğiz hepsine. Tekrar ediyorum, yürekli bir şekilde çözeceğiz.

Ben siyasi ikbal düşünecek değilim. Ben siyasal hayatımın sonunda, miras olarak ardımda barışık bir Türkiye bırakacağım. Enerjisini dünya ile rekabet için harcayan bir Türkiye bırakacağım. Bu riski almak zorundayım. Başarılı olur muyum bilmiyorum… Ama deneyeceğim.”

Tasarı için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa ve Adalet Komisyonu başkanları, AKP milletvekilleri ve MYK üyeleriyle çalışmalara başladı.

Erdoğan, “en kısa sürede” Meclis’e LGBTİ+’ları ayrıştırıcı tasarıyı sunacaklarını söyledi.

Türkiye’de LGBTİ+’lara karşı baskı ve nefret söylemi devlet eliyle sürüyor

Daha geçtiğimiz ay İstanbul, Saraçhane’de Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’nun LGBTİ+ düşmanı “Büyük Aile Buluşması” tüm kamuoyu tepkilerine rağmen İstanbul Valiliği’nden izinli olarak gerçekleştirildi.

Nefret söylemi paylaşımlarının ardından birçok sivil toplum kuruluşu, sanatçılar ve vatandaşlar tarafından söz konusu mitingin halkı kin ve düşmanlığa sürükleyeceği yönünde uyarılar yapılmış, iptal edilmesi talep edilmişti.

Ancak mitingin iptal edilmesi yerine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) dahi eylem için oluşturulmuş, videoya kamu spotu diyerek radyo ve televizyonlara servis edilmesine izin vermişti.

RTÜK’ten LGBTİ+ düşmanı kamu spotu

Yüzlerce insanın gözaltına alındığı Onur Yürüyüşü’yle akıllara kazınan Onur Ayı ve 30. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’na ilk kez bu sene yasaklama getirilmişti. Yüzlerce insanın gözaltına alındığı Onur Yürüyüşü’yle akıllara kazınan Onur Ayı ve 30. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’na ilk kez bu sene yasaklama getirilmişti.

Yasaklamanın gerekçesi iki ay sonra ortaya çıkmıştı: Küresel güçler, şer odakları. Benzer şekilde LGBTİ+ karşıtı mitinge katılanların ağızlarından aynı kelimeler döküldü: Küresel güçler, şer odakları… 

Kaymakamlığın Onur Haftası’nı yasaklama gerekçesi: Küresel güçler, şer odakları!

Fotoğraf: Boğaziçi LGBTİ+ Twitter hesabı

Bu yasağın öncesinde Maçka’da piknik yapmak isteyen LGBTİ+’lara da engel olunmuş, sadece cinsel yönelim ve kimlikleri nedeniyle insanlar dışlanmış, polis tarafından çimenlerde oturan LGBTİ+’lara “Burada durma, git başka bir yerde dur” denmişti.

İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın bütün etkinlikleri Kadıköy Kaymakamlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kararıyla yasaklanmıştı.
26 Haziran günü saat 17.00’de başlaması planlanan yürüyüş öncesi saat 11.00’den itibaren Taksim’e çıkan metro durakları kapatılmıştı. Taksim’in birçok sokağı polis ablukası altına almıştı. Basın mensuplarıyla eylemcilerin bir araya gelmemesi için polis üst düzey güvenlik önlemleri almış, gazetecilerin görevlerini yapmaları engellenmişti. Gün boyunca devam eden polis saldırılarıyla 373 kişi gözaltına alınmıştı.

LGBTİ+’lara karşı baskı ve şiddet Türkiye’deki iktidar ve kolluk kuvvetleri eliyle sürdürülüyor.

 

You may also like

Comments

Comments are closed.