Güneş’in başka bir seçeneği var!

Neredeyse bundan dört yıl önce, 2012’nin Şubat Ayı’nın son günlerinde başlayan ve Ekim Ayı’na kadar süren ana teması “Sol Bir Ekoloji/Ekolojik Bir Sol” olan yazılar yazmıştım. Toplam dokuz yazının temeli olarak da ilk yazıdaki şu paragrafları alabilirim:

21. Yüzyıl için ortaya koymamız gereken alternatifin ne ve nasıl olması gerektiğini aslında bize yaşadığımız olgular sunuyor. Hayat bize ne yapmamız gerektiğini gösteriyor. Endüstriyalizmin kara trenine binmiş olan kapitalizme karşı, sol bir ekoloji!

Ne adalet anlayışından uzak kalmış, kapitalizmi yeşile boyamaya çalışan ya da onunla yeteri kadar hesaplaşmayan bir çevre hareketi; ne de endüstriyalizmin kara treninin lokomotifine geçilen, endüstriyalizmi kızıla boyamaya çalışan, bir endüstriyalist sol!

Aradan geçen süreye rağmen aynı fikirdeyim ve diyebilirim ki zaman bu fikrimi zihnimde güçlendirdi.

Küresel ısınmanın etkilerini arttırmasıyla, sonuçları daha da net bir şekilde ortaya çıktı, çıkıyor. Bu sonuçlar ortaya çıktıkça da her düşünce, her sınıf, her grup kendi bulunduğu yerden bu sonuçlara yanıtlar üretiyor. Görevde olan ya da eski CEO’ların arka arkaya küresel iklim değişikliği ile ilgili fikirler ortaya atmasının bir nedeni var. Kapitalizm de görüyor, değiştirmeye çalışıyor ve bu değişiklikten de olabildiğince karlı çıkmaya çalışıyor. Bunun için sol fikirlerle, antikapitalist fikirlerle güçlendirilmiş, bu gözlüğü takan bir ekoloji hareketinin gerekli olduğunu 2012 yılından daha da güçlü şekilde savunuyorum.

Fakat bu yazıların yazılmasının sebebi bir “teorik” arayışa kendimce yanıtlar vermek değildi sadece. Bir de gayet pratik bir nedeni daha vardı bu yazıların. O dönem birleşme görüşmeleri gerçekleşen Yeşiller Partisi ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin ortaya çıkaracağı (O zamanlar ismi belli değildi) Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin üzerine de bir şeyler söylemek, yazmaktı amacım. Türkiye için daha önce örneği olmayan ama çeşitli ülkelerde Yeşil Hareket’in geçtiği bir yoldu bu ve heyecan veriyordu. Haziran 2012’de yazdığım bir yazıyı şöyle bitirmiştim.

Sonuç olarak, umutla şunu diyebiliriz: Türkiye siyaseti özgürlükçü çizgisiyle, farklı siyaset anlayışıyla, söylenmemişi söyleme isteğiyle yeni bir yapı ile tanışacak çok yakında. Yeşil hareket ve özgürlükçü sol hareket birleşiyor, sol bir ekolojik parti doğuyor.

Tabi bunlar hep işin amaç yönünü öne alan cümlelerdi. Bir de araç vardı. Yani bir masa etrafına oturduğunda Dünya’ya dair özgürlükçü fikirleri ortaya atanlar, o masanın kendisi hakkında nasıl bir tutum sergileyeceklerdi? Yeşiller dediğimiz fikri bütün, hangi seneden başlatıyorsanız o seneden beri, amaçları çok net olan bir hareket. Burası kesinlikle öyle. Fakat bir de bunun yanında kendi aracını da diğer benzer amaçlılara göre farklı oluşturmuş bir hareket. Eş sözcülük denilen, Türkiye’ye yaygın olarak eş başkanlık olarak tercüme edilen, düzenlemeyi ortaya çıkartmış bir hareket. Rotasyon, konuşma hakkı, “Kolsuz siyaset” gibi örnekler çoğaltılabilir. Çünkü aracı ile amacı arasında da bağ vardır. Aracı bozarsanız, amaçtan da uzaklaşırsınız. Bu yüzden aracı bozmamak gerekir. Yazdığınız güzel programlar, ettiğiniz süslü laflar kağıt üzerinde kalmayacaksa, bunun için insanları yanınıza çağıracaksanız; alışageldiğiniz ve sizi artık bir “avuç arkadaş” durumuna düşüren alışkanlıklarınızdan vazgeçmeniz gerekir.

why-do-sunflowers-face-the-sun_5084e7dc-da1e-4d35-b765-1a310661970cSözün özü, sol bir ekoloji için, ekolojik bir sol için denediğimiz araç iflas etmiş görünüyor. Bir takım kapalı kapılar ardında, “Bizde de onlar var, renk katarlar!” cümlesi ile değiş tokuş edilebilecek bir düşünce değil Yeşil Hareket! Geçen 4 seneye baktığımda, denediğimizi ve yapamadığımızı açıkça söyleyebiliyorum ve nedenlerini de yavaş yavaş da olsa görüyorum. Şimdi bu nedenleri de değerlendirip daha güzel bir deneme ve belki de daha güzel bir yapamama için tekrar yola çıkmak gerekiyor. Samuel Beckett’in bu ünlü cümlesini biraz eğip büktükten sonra başka bir cümlesiyle bitirmek güzel. “Güneş, başka seçeneği olmadığı için, bildiğimiz eski şeylerin üzerinde pırıldıyordu.” diyor Beckett. Bizim ise başka bir seçeneğimiz var. Yüzümüzü güneşe dönmek!

Söz konusu yazılar için: https://urbarli.net/tag/sol-bir-ekoloji/

*

Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

https://twitter.com/Urbarli

Koray Doğan Urbarlı
Koray Doğan Urbarlıhttp://urbarli.net
İzmir’de doğdu. İzmir Kız Lisesi’nden sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk önce Ege Üniversitesi Sosyoloji’de, sorasında da Ankara Üniversitesi Sosyoloji’de yüksek lisans yapmaya başladı. İkincisine devam ediyor. Bir kamu belediyesinin Dış İlişkiler Müdürlüğü’nde beyaz yakalı işçi olarak hayatına devam ediyor. Yeşil Gazete ekibine köşe yazıları, Türkiye, spor ve Dünya haberleri ile katkı sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Otoban

Otoban yapılmaya başlanmasıyla birlikte şehrin küçük nüfusunu oluşturan otomobil sahipleri yayalara değil, yayalar onlara tabi kılınmaya başlandı.

Kazdağlarını savunmak ve kurumların sessizliği: Yeni toplumsallık

'Üzerinde düşünülmesi gereken, neoliberal pratiklerle frenlenmiş toplumsal dinamik ve mekanizmaların baskı ve zor araçlarıyla kuşatıldığı şartlarda nasıl bir direnişin örülebileceğidir.'

Tanrı ve şiddet

İlahi şiddetin amacı hukuksal bir yaptırım ya da düzen değil, aksine kurbandır.

Açık Radyo’dan mesaj var: Buradayız, hazırız, neşemiz daim!

'Kainatın tüm seslerine açık' Açık Radyo,, sesini kesmek isteyenlerine inat cıvıl cıvıl, hareketli, ziyaretçi akınından başını kaldıramadan 30. yaş gününe ve dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

EN ÇOK OKUNANLAR