Franz Kafka’nın 97 yıllık ‘Dava’sı /Güngör Uras

Joseph K., otuz yaşında bir gençti. Sabahın erken saatinde henüz, yataktayken kapısı çalındı. Gelen iki kişi onu tutuklayacaklarını söyledi. Joseph K.’yı tutuklamaya gelenler Joseph K’nın ne suç işlediğini ve kanunun hangi maddesine göre tutuklanacağını ve yargılacağını bilmiyorlardı.

Joseph K., suçunu anlamak için çırpındı. Ama suçunun ne olduğunu kimse ona söylemedi. Mahkemesi belirli yerlerden uzaklarda berbat yerlerde ve şartlarda başladı, yürütüldü.

Yargılama sırasında hiç de beklenmedik zamanlarda saray görevlilerinin mahkeme salonunda olduğu görüldü.

Hiç kimse işin iç yüzünü anlayamadı. Yargılama yıllarca sürdü.

Bu yazdıklarımın gerçekle ilgisi yoktur. Bunlar, Franz Kafka’nın (1883 Prag-1924-Viyana), ünlü “Dava” romanının kahramanı Joseph K.’nın başına gelenlerdir. Bu yazı bir roman tanıtımı yazısıdır.

Franz Kafka’nın “Dava”sı son olarak NTV yayını olarak “çizgi roman” halinde yayımlandı (10 TL). Sayın okuyucularıma tavsiye ederim.

Suç belli değil

Romandan bazı bölümleri aktarmak istiyorum:

–  Joseph K. soruyor: Benden ne istiyorsunuz? /Tutuklusunuz / Neden ? /Nedenini söylemek bize düşmez. Soruşturma başladı. Vakti gelince her şeyi öğreneceksiniz.

–  Joseph K. bir hukuk devletinde yaşıyordu. /Kimlerdi sabah sabah evine baskın yapanlar?/ Tüm bunlar belki arkadaşlarının yaptığı bir şakadan ibaretti. Ama şaka değildi. Gerçekti.

–  Joseph K.’nın kafası karışıyor: Suçlanıyorum ama suçum ne bilmiyorum. Beni neyle itham ediyorlar?

–  Sonra durumu fark etmeye başlıyor: Şimdi anlıyorum ki… Benim tutuklanmamın ve bu soruşturmanın arkasında… koca bir teşkilat var. Masum insanları tutuklayarak onlara karşı soruşturma başlatıyorlar.

–  Savcı soruyor: Badanacı mısınız?/ Hayır ben bankacıyım. Badanacı mısınız diye sorulması bu soruşturmanın nasıl bir soruşturma olduğunu gösteriyor.

–  Salondaki bir başka tutuklu uyarıyor: Bundan bir süre önce beni de badanacı diye tutukladılar. Aslında bir badanacıyı tutuklamak istiyorlarmış. Ama beni tutukladılar.

–  Ne tür bir dava bu? / Normal bir mahkeme önünde görülen bir dava değil bu.

–  Dayısı Joseph K.’nın moralini bozuyor…” Dava aleyhine sonuçlanırsa ne olur, biliyor musun? Mahvolursun, bitersin.” diyor

Korku dağları bekliyor

–  Joseph K. her an davasını düşünüyor. Acaba kendi savunmasını kendi yazarak mahkemeye verse daha mı iyi olur? Kendi savunmasını yazsa, savunmada hayatının kısa bir özetine de yer verir.

–  Mahkemeye sunulacak ilk dilekçe neredeyse hazır. Fakat bunların mahkemece bazen hiç okunmadığı söyleniyor. Mahkeme kayıtları sanığa ya da onu savunanlara açık değildi ki.

–  Anlaşıldı. Tek çare şartları kabullenmek. Her şeyden önce de dikkati çekmemek “Sana ne kadar ters gelirse gelsin ağzını kapalı tut. Bu koca hukuk sisteminin hassas bir denge halinde olduğunu anla!”

Bunları Franz Kafka’nın 1914 yılında yazdığı “Dava” romanından aktardım. Kafka’nın yazdıklarına herhangi bir ekleme yapmadım. Sakın ola ki bu yazıyı 2011’de Türkiye’de yapılan tutuklamalar, soruşturmalar ve süre giden “Dava”lar ile ilgilendirmeye kalkmayınız.

Sonra unutmayınız ki Franz Kafka’nın “Dava”da anlattıkları da gerçek değil! Kurgudan ibaret. Gerçek hayatta böyle şeyler olabilir mi ki?

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR