Manşetİklim ve Enerji

Finlandiya, Rosatom ile imzalanan nükleer reaktör projesini gözden geçirecek

0

Finlandiya Savunma Bakanlığı tarafından önerilmiş olan güvenlik risklerini gözden geçirme süreci Ukrayna‘daki kriz ve Avrupa‘nın Rusya‘ya yönelik yaptırımlarına değinen bir basın toplantısında duyuruldu.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto da gazetecilere dün verdiği demeçte, Rusya’nın Ukrayna’daki eylemlerinin ardından Finlandiya’nın kuzeybatısındaki Finlandiya-Rus ortak nükleer santral projesinin güvenliği için soru işareti taşıdığını ifade etti .

Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto – Fotoğraf: Reuters

Rusya Finlandiya’nın projesinde hisse sahibi

Reuters‘in aktardığına göre; Finlandiya Hükümetinin 2010 yılında onayladığı Fennovoima Nükleer Enerji Projesi kapsamında Finlandiya’nın kuzeyinde kurulmak istenen Hanhikivi 1 reaktörünün Rusya devletine ait Rosatom tarafından inşa edilmesi planlanıyor.2014’te projeye dahil olan Rosatom tarafından 1 adet 1200 megavatlık VVER 1200 model basınçlı su reaktörünün kurulması öngörülüyor.

10 yıllık gecikmeyi takip eden şekilde bir türlü verilmeyen inşaat lisansı da Hanhikivi 1 ‘in inşasına başlanacak tarihin ötelenmesine neden oluyor. Yasal izinler verilirse gelecek sene inşasına başlanarak 2029’da tamamlanması öngörülen reaktörün operasyona geçmesinden sonra ise anlaşmaya göre Rusya üretilecek elektriğin yüzde 34 hissesine sahip olacak ve Finlandiya da elektrik fiyatlarını yüzde 3 civarında etkileme potansiyelini elde edecek.

‘Proje Rus nükleer silah üretimini destekliyor’

Yle’nin aktardığına göre; uzmanlar Fennovoima nükleer enerji projesini eleştirerek projenin Rus nükleer silah üretimini doğrudan destekleyeceğini iddia ediyor.

Rus çevre politikası alanında profesör olan Veli-Pekka Tynkkynen, bu görüşünü “Mevcut Fennovoima projesinde Rus nükleer gücüne yatırım yaparsak, Rus nükleer silah üretimini ve dolayısıyla Vladimir Putin‘in jeopolitik hedeflerini doğrudan destekliyor olacağız” şeklinde ifade ediyor.

‘Proje çok riskli’

Küresel ticaret konularında uzman olan Profesör Kari Liuhto ise projenin çok riskli göründüğünü söylüyor ve “Fennovoima projesi bu yıl boyunca kesinlikle hükümetin gündeminde olacak” diyerek projenin Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması durumunda kesinlikle durdurulması gerektiğini ekliyor.

Kari Liuhto (solda) ve Veli-Pekka Tynkkynen (sağda)

Tynkkynen, Rusya’ya enerjide bağımlılığın azaltılması çoktandır gündemdeyken bu projeyle Finlandiya’nın Rus nükleer enerji üretimine de bağımlı olacağını söylüyor. Ayrıca Rusya’nın Finlandiya’ya baskı uygulamak için Fennovoima’daki mülkiyet hissesini kullanabileceğini belirterek “Rosatom’un Fennovoima projesi aracılığıyla Finlandiya’nın enerji politikasını etkileme ihtimali olacak ki bu da güçlü bir silah olarak görülmeli” ifadelerini kullanıyor ve projenin Rusya’nın Finlandiya’nın enerji karışımındaki payını artırdığına dikkat çekiyor.

‘Türkiye Akkuyu NGS’den derhal vazgeçmeli’

Pınar Demircan

Yeşil Gazete Nükleer editörü ve Nukleersiz.org Koordinatörü Pınar Demircan Finlandiya’da Rusya tarafından inşası planlanan bir reaktörün böyle bir tartışmayı başlatmış olmasının önemli olduğunu ve bu durumun aslında dünyada genelinde nükleerin nasıl bir güvenlik sorunsalına gebe olduğunu göstermesi açısından kıymetli bulduğunu söyledi.

Şirketler kanalıyla emperyalist amaçlara hizmet eden nükleer projelerin uluslararası müdahale imkanı verdiğine işaret eden Demircan “Finlandiya Hükümeti VVER 1200 modelin Rusya’nın nükleer silahlanma süreçlerini beslediği gerekçesiyle bir reaktör için bu tartışmayı başlatıyorsa, Türkiye’de hükümetin halihazırda dördüncü reaktörün inşasına devam edilen 2023 ‘te operasyona geçmesi planlanan Akkuyu NGS’den derhal vazgeçmesi gerekir” dedi.

‘Türkiye, Finlandiya’ya göre daha büyük risk altında’

Türkiye’nin Finlandiya’ya göre daha büyük bir risk altında olduğunu ifade eden Demircan “Finlandiya’da bir reaktör, Türkiye’de ise Rusya’ya ait dört reaktör söz konusu; üstelik yapılan anlaşmaya göre Akkuyu NGS‘nin yüzde 100 hissesi bugün hala Rosatom’a ait bulunuyor. Türkiye’de bir nükleer santral tesisinin kurulması için Akkuyu sahası bedelsiz olarak Rusya’ya verilirken tek hissedarın hala Rusya olması, ona Akdeniz‘in kıyısında bir Rus askeri üssü niteliği veriyor. Bu bağlamda Rusya’nın Mısır‘da da bir nükleer santral kurmak için anlaşma imzaladığını bu şekilde nükleer projeler üzerinden Akdeniz‘i kontrol altında tutacağını şimdiden ifade edeyim” diye konuştu.

Finlandiya’daki Rosatom tarafından inşa edilecek reaktörün operasyona geçmesiyle Rusya’nın Finlandiya’daki elektrik piyasasını etkileme potansiyelini de yorumlayan Demircan, Türkiye’deki durumun daha vahim olduğunu şöyle açıkladı.

“Nükleer santral kurulması için dünyanın ilk Yap -Sahip ol -İşlet(B.O.O.) tipindeki anlaşmaya dayanarak inşa edilen Akkuyu NGS’nin operasyona başlaması halinde elde edilecek miktar toplam elektrik talebimizin yüzde 5-7’sine tekabül ederek aynı Finlandiya’daki uzmanların söylediği gibi elektrik piyasamızı etkileme potansiyelini haiz olacak. Üstelik Akkuyu NGS’de üretilecek elektriğin yüzde 50’si için belirlenen fiyatın ilk 15 yıl boyunca bugün yenilenebilir enerji için kabul edilen fiyatın dört katı kadar olduğu göz önüne alınırsa bugün elektrik fiyatlarındaki artışın hafif kalacağını öngörmek hiç zor değil. Ki bu da toplam 35milyar dolarlık alım garantisi demek. Ayrıca sonraki yıllarda da bu fiyatın artmayacağının garantisi yok.”

‘Bir seçim propagandası olarak nükleer santral’

Akkuyu NGS inşaatının 2019’da başladığını ve Finlandiya’da bir reaktör inşası için altı yıl öngörülürken Türkiye’de dört reaktörün inşasının pandemide bile işçilerin tam kapasite çalıştırılması neticesinde neredeyse dört yılda tamamlanmak üzere olduğunu hatırlatan Demircan son olarak şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bir seçim propogandası olarak kullanılan Akkuyu NGS için dört yıldır zemin çatlamasından trafo yangınlarına, iş kazalarına, servis aracı kazasına varana kadar pek çok badire yaşansa da projeye devam edilirken Finlandiya’da siyasi yetkililerin başlattığı bu sorgulama Türkiye’nin içinde bulunduğu aczi gayet net bir biçimde göstermiştir. Türkiye’nin Akkuyu NGS projesinden her türlü zararlı çıkmasına rağmen projeden vazgeçmemesinin arkasında başka siyasi ve ticari hesapların olduğu muhakkak.”

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.