Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Eurostat Verileri: Çöp, ham madde, atık, hurda vs.

0

Türkiye atık, çöp, geri dönüşüm, plastik vb. gibi meselelerde gündem olmaya devam ediyor. Bunun birkaç nedeni var. Bu nedenler arasında, yetersiz atık yönetimi, etkisiz denetim, liyakatsizlik, yozlaşma, merdiven altı olma durumu ve daha bir sürü şey sayılabilir. Ancak sayılamayacak olan tek şey var o da dış güçler. Hatta argümanlar içerisinde en absürt olanı bu. Çöp konusunda birilerinin operasyon çektiği ve bu nedenle bu sorunun gündeme geldiği iddiası, kargaların bile gülmediği ve artık alıcısı da olmayan bir argüman. Ancak ne yazık ki endüstrinin ve onların uzantılarının dillerinden düşmüyor. Dolayısıyla herhangi bir ciddiyeti ve temeli olmayan bu iddiayı değil gerçekleri verilere dayalı olarak konuşmak daha faydalı olacaktır.

En çok ithal edilen atık metal

Biliyorsunuz Eurostat her yıl atık ithalatı ile ilgili olarak istatistik yayınlıyor. Yani nasıl ki TÜİK her kayıt olana mail atarak çeşitli istatistikleri yayınlıyorsa Eurostat da hem kendi sitelerinde hem de üçüncü taraflara bu verileri paylaşıyor. Bunu paylaşırken de doğal olarak en önemli gördüğü bilgiyi manşete çekiyor. Yani en çok atığı Türkiye’ye gönderdiği için de başlığını ona göre atıyor. Üstelik her yıl yapıyor bunu. Dolayısıyla buradan özel bir anlam çıkartılacaksa o da sayılarla ilgili olmalıdır. Yoksa neden şimdi gündeme geliyor demek gerçekten aklımızla alay etmek anlamına geliyor.

Gelen atıklar içerisinde her yıl en büyük kalem metal! Yani metal hurdası olarak nitelendirilen kısım en büyük kalem. Diğer kalemler metal ile kıyaslayınca oldukça az. Metal diye de bunu masum ilan etmek tabii ki doğru değil. Çünkü ne geldiğini bilmiyoruz. Neden mi? Tabii ki şeffaflık olmadığından. Herkes bir şeyler söylüyor ama bilgi belge hep sözel. Yazılı belge yok. Peçeteye yazılı halde bile bir belge göremiyoruz. Varsa yoksa çöp ithal edenler ve onların lobicisi vakıflar/dernekler ya da onlardan nemalananların temelsiz karşı çıkışları var. Bu çıkışlarda sanki %100 tertemiz ham madde geliyormuş algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Oysa ki her türlü hurda/atık/çöp tehlikeli olma potansiyeline sahip. Önemli olan gerekli kontrollerin liyakatlice ve bilimsel yöntemlere uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığı. Ancak tecrübemiz bunun olmadığı yönünde. Bakın medyaya yansıyan bir yasa dışı çöp döküm alanında bile herhangi bir inceleme yapılmadan acelece kaldırılma yoluna gidiliyor. Çünkü amaç sorunu çözmek değil. Öyle olsaydı etkin bir soruşturma ile kimin bunları döktükleri hemen bulunabilirdi. Uçan kuşun bile rotasının bilindiği ve hatta izlendiği bir dönemde yaşıyoruz. Ancak çöp dökümünün ve yasadışı bertarafının ekolojik ve sağlık maliyeti bu soruşturmalara değer görülmüyor.

Plastik çöp ithalatı düşüş gösterdi mi?

Gürültü kopartan Eurostat verilerine geri dönelim. Eurostat’ın yayınladığı istatistiklerden anlıyoruz ki plastik miktarı geçen yıla göre düşüş göstermiş. Bu düşüşün nedeni de Mayıs 2021-Temmuz 2021 arası uygulamaya konulan kısa ömürlü kısıtlama. Bundan sonra da gelen miktardaki düşüşün sürdüğü görülüyor. Bunda da bakanlığın çıkarttığı yönetmeliğe adaptasyon sürecinin etkili olduğunu söylemek mümkün etkisi diyebiliriz. Ayrıca zaman zaman yapılan yetersiz de olsa denetimler de bunda etki sahibi. Ancak genel trend artış eğiliminde. Bunun yanında 2022 yılında da bir artış eğilimi söz konusu. Örneğin Mart 2022 yılında İngiltere’den gelen plastik çöplerin miktarı yeniden aylık 5000 tonların üzerine çıkmış. Benzer şekilde Almanya’dan gelen çöplerin miktarı da Ocak 2022’de 10000 tonun üzerinde gerçekleşmiş. Yani genel trend artış olduğu yönünde ve bu da Türkiye’yi AB’nin en çok plastik çöp ithal eden alıcısı konumuna yükseltiyor. Bunun manşet olması kadar doğal ne olabilir ki! Burada anormal ve absürt olan hala birilerinin bu çöp işini canhıraş savunması ve olayı normalleştirmeye çalışması. Asıl dikkati bunun neden yapıldığına çevrilmesi gerekiyor.

Eurostat verileri üzerinden kopan fırtınada bazı haklılık payı yok değil. Çünkü yaygın medyada sanki bu 14 milyon tondan fazla gelen malzemenin plastik olduğu gibi bir algı hakim. Bu doğru değil. Dolayısıyla kimseye de faydası yok. Bu tür haberleri yapanların detaylara da bakmasında fayda var. Hele ki bu konuda paylaşım yapan çok takipçili ünlülerin de meselenin ciddiyetini sulandırma potansiyelleri olduklarını unutmamak lazım. Görünürlük iyi olsa da yanlış bilgiye dayalı görünürlük çöp ithalatının yarattığı zehirli etkinin anlaşılmasını da engelleme potansiyeli barındırıyor. Bırakalım yalan bilgiyi, eksik bilgiyi ve hatalı bilgiyi bu işi yapanlar paylaşsın. Plastik çöp ithalatının zararlı olduğunu ortaya koyan yeterince bilimsel gerçek var.

Kendi çöpünü bile toplayamazken…

Türkiye plastik çöp ithal etmek zorunda değil. Türkiye plastiğe dayalı endüstrinin daha fazla büyümesine izin vermeye de ihtiyacı olan bir ülke değil. Hele ki tarım yapılan alanlarda tarımı bitirip bu kirli endüstrinin büyümesine alan açmak yapılabilecek en büyük kötülük. Bunun aksini söyleyen her kimse mutlaka bundan çıkar elde ettiği için bunu dillendiriyordur. Yoksa daha kendi çöpünü bile toplayacak kudrete erişemeyen bir ülkenin başkasının çöpüne bağımlı dış güdümlü bir çöp endüstrisine sahip olması abesle iştialden öte değil.

Eurostat’ın verilerinden rahatsız oluyorsak o zaman bazı şeyleri değiştirmek için adım atmak gerekli. O adımlar da kendi çöpünü ayrıştıran ve buna teşvik vererek atılmalı. Çöp ithal edene teşvik vererek değil vermekten değil!

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.