Esmer mi Ay mı? Ay bilemedim… Anam, kestir et gitsin!

Bu satırları yazdığımdan saatler önce Paris’te 10 karikatürist ve 2 arkadaşı katledilmiş ve fakat bir “kınıyoruz ama” muhabbetidir gırla gitmiş, bir transseksüel temel bir insan hakkı olan sağlık hizmetini alamaması üzerine intihar etmiş, Güneydoğu’da bir genç daha ölmüş, Metin Göktepe’nin işkenceyle heder edilişinin üzerinden 19 yıl geçmiş, twitter’da “sırasizde” göndermeleri tirendiktopik olmuş… Şimdi bu ahval ve şerait dâhilinde ben, Esmeray’ın fazlalıklarını aldırmasından bahsedersem ayıp mı etmiş olurum? Yoksa tüm bu şizofrenik iklimin içinde insanlığını korumaya muktedir kalmış bir cesur yüreğe takdirimi ifade etmeye çalışmış mı olurum? Kararı siz verin…

Tatavla Sahne’deki yazıp oynadığı “Kestirmeden Hikayeler” performansında Esmeray cinsler arasındaki geçiş hikayesini anlatıyor. “Anlatıyor” fiil çekimi haksızlığın daniskası olur elbette… Bir insanın varoluş meselesine kökünden bağlı cinsiyet değişimi hikâyesinin, Türkiye gibi bireysel tercihlere “sonsuz özgürlük” sunulan bir coğrafyadaki deneyimini aktarıyor, Esmeray. Tumturaklı lafları kenara bırakırsak izlerken “donunuza işiyorsunuz” o kadar komik… Ama ironik olan o ki, kelime anlamıyla donuna nasıl işediğini anlatıyor aslında… Ya da bizim bir toplum olarak neleri ne kadar batırdığımızı mı? Hele ki öyle samimi bir dil ve o kadar insani bir yerden anlatıyor ki, aslında nasıl bir dayak yediğinizin hem farkında değilsiniz hem de farkındasınız…

17

Kendi tabiriyle bir “meddah” olarak aktardığı öyküsünü “sosyalist feminist” çizgi içinde sunuyor. Oyunculuğunda öyle bir sahicilik var ki akışı, sanki kerelerdir oynadığı bir metin değil de o an aklına gelmiş bir muhabbet gibi algılıyorsunuz…

“Kestirmeden Hikayeler” Esmeray’ın yeni yapımı… Ama kendisini bu işinde ya da yurtdışında da büyük ses getiren “Cadının Bohçası” prodüksiyonunda da izlemenizi kesinlikle öneririm.

Türkiye’deki trans bireylerin varoluş mücadelesinden insanlık ve fert olma adına öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki. Esmeray bize bu meseleyi şeker mi şeker tatta sunuyor. Geleceği gönlü gibi açık olsun…

Sanatla ve barışla kalın

 

Manzum S.

Manzum S.
Manzum S.
Biraz sanat, biraz manzum, biraz serzeniş…

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Konut konut konut … ama hangi konut?

Türkiye'deki konut sorununun çözülmesi için ilk maddeler, onun bir meta değil, hak olarak ele alınması ve yaklaşımın 'mülk' yerine 'kiralık konut' biçiminde olmasıdır.

Dört ilde Filmekimi heyecanı başlıyor: ‘Geldi iki gözümün çiçeği’

İKSV’nin düzenlediği Filmekimi’nin programı açıklandı. İstanbul, Diyarbakır, Ankara ve İzmir’de düzenlenecek etkinlik için biletler yarın satışa sunulacak.

Moda dünyası çocuk istismarı üzerinde yükseliyor

Çocuk işçiliğinin bu kadar yaygın olmasının temel sebebi, denetimsizliğin getirdiği sömürü kolaylığı. Lüks markalar için ise 'bakmazsan görmezsin' kuralının işlediği bir sır değil. 

Konut ve barınma: Engels’e göre konut sorunu

Konut ve barınma sorununa bakarken, bu defa temel bir kaynakla; Engels'in yaklaşık 150 yıl önce yazdığı 'Konuk Sorunu' broşürüyle başlamak ilginç olabilir.

Adana’daki plastik atıklar, sanatsal ürünler halinde Avrupa’ya geri dönecek

Sanatçılar; Kessler ve Civelek, Avrupa'dan Adana'ya gönderilen plastik atıklardan üretecekleri sanat eserleriyle küresel atık krizine dikkat çekmeyi hedefliyor.

EN ÇOK OKUNANLAR