Sol ve Siyaset “Eşitliğe Feda Edilen Özgürlük”

Ahmet İnsel yeşil ve sol hareketi değerlendirdi:“Kamu ortaklığı deyince akla devlet gelir, oysa toplumsal ortaklık alanları bu değildir. Neoliberalizmin en fazla saldırdığı alandır; piyasa dışında paylaşım alanları yaratırılır, ortak değerler, ortak paylaşımlar söz konusudur.

Yeşiller Sol ve Gelecek tarafından düzenlenen BEBDA’nın (Bilgiye Erişim ve Birlikte Değerlendirme Atölyeleri) bu yılki ikinci toplantısının konusu Türkiye’de Sol ve Siyaset, Ahmet İnsel ve katılımcılarla gerçekleşti; siyaset kavram olarak ele alındı, dönemlere göre siyaset anlayışı, solun siyasetteki konumu irdelendi. Yeşil ve solun siyaseti, alternatif ekonomi, toplum bazında ele alınırken hayvan hakları ve doğa hakları tartışıldı.

Türkiye’de Sol ve Siyaset toplantısında konuşmacı Ahmet İnsel, siyaset kavramının ve siyaset yapmanın zaman içinde farklı konumlarda yer aldığını belirtti, ilahi olarak hükmetme hakkından, siyasetin bir nevi gökten yere inmesine atıfta bulundu. İnsanlara içkin olarak tanımlandığında da, insanların kendilerinden oluşan bir sonuç şeklinde karşılaşıldığından söz etti.

”Sol hareket özellikle doğruların çoğulluğunu kabul ederek hareket etmeli”

Ahmet İnsel solda siyaset yapmayı, solun kabul ettiği ‘dünyayı sıfırdan almıyoruz, az da olsa değiştirebiliriz, ancak bu da bir zorunluluk değildir’ anlayışıyla toplumsal kuralların, iyinin ve kötünün değiştirebileceği iradesine sahip olmasıyla açıkladı. Mutlak iyi ve kötü kavramlarını sorgulayan İnsel, sol hareketin özellikle bu noktada doğruların çoğulluğunu kabul ederek hareket etmesinin önemini vurguladı. Doğru yaklaşımı iyi, doğru ve güzel olarak düşünüleni kendi gerekçeleriyle savunma şeklinde ifade eden İnsel, yönetmek kelimesinin sorunsallığına değindi; yöneten-yönetilen ilişkilerinin değişeceğinden söz etti.

”Tarihsel örnekler de eşitliğin, özgürlüğün feda edilerek elde edimini, dağıtımını eleştirdi”

Sol siyasette arzulananın  bu manada hükmetmek değil, özgürlük ve eşitlik içinde refaha kavuşmak; üçüncü ayağının da dayanışma olduğuna dikkat çekti. Talepler yerine karşılıksız vermenin deviniminin kazanımlarını vurguladı, toplumsal dayanışma örgütlerinin bu bağlamdaki rolünde eksik kalındığını ekledi. Tarihsel örnekler de eşitliğin, özgürlüğün feda edilerek elde edimini, dağıtımını eleştirdi.

Siyasetin öznesi-nesnesi bağlamında doğa haklarını ve hayvan haklarını değerlendiren İnsel, terminolojide yer alan ifadesiyle hak öznesini ve etik öznesini tanımladı. Haklar değil, insanın insan olma sorumluluğuyla doğaya ve hayvanlara karşı sorumluluklarının bulunduğunu belirtti. Katılımcılarla birlikte üzerinde durulan konuda, doğanın ya da hayvanın doğrudan hak talebi olmaması, vekil olarak insanın konumuna dikkat çekildi.

”İnsanların doğaya, yaşam alanına ve gelecek kuşaklara karşı sorumlulukları var”

Fotoğraf: Cihat Demirtaş

İnsel, “İnsanların kendilerinin mutlak varlıklar olmadıklarını düşünerek çevreci oluruz. Sıfırdan dünyaya gelmedik, sıfır olarak gitmeyeceğiz. İnsan dizisinin bir parçasıyız. Haklar kadar sorumluluklar da önemli. İnsanların doğaya, yaşam alanına ve gelecek kuşaklara karşı sorumlulukları var” dedi.

Zamanın sunduğu fırsatlardan, imkanlardan geriye giderek buna özgürleşme denemeyeceğininde bilincinde olarak ekolojik, ekonomik ve siyaset başlıklarının tartışıldığı toplantıda, katılımcıların sorularıyla gerçekleşen ikinci oturumda alternatifleri konuşuldu, solun, yeşil siyasetin dünyadaki temsilleri, ekolojik ve ekonomik üretime ilişkin öneriler de sunuldu.

”Piyasa dışında paylaşım alanları yaratırılır”

Sistemin sürdürülebilirliği adına yürütülen politikalar, yeni çevre politikaları tartışıldı. Alternatifler üzerine, dayanışma için önemli olanın almak değil vermek olacağını da ekleyen Ahmet İnsel  yeşil ve sol hareketi değerlendirdi:“Kamu ortaklığı deyince akla devlet gelir, oysa toplumsal ortaklık alanları bu değildir. Neoliberalizmin en fazla saldırdığı alandır; piyasa dışında paylaşım alanları yaratırılır, ortak değerler, ortak paylaşımlar söz konusudur. Yıkıma karşı ortak kullanım için üretilenin kalitesiz olmasının gerekmediği anlaşılıyor. Sorumlu insanlar olarak toplumsal üretimi gerçekleştirebileceğimiz vaadini getiriyor.”

Haber: Büşra Akman – Yeşil Gazete

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

[COP29] Fosil yakıt sübvansiyonlarını kaldırma koalisyonuna üç ülke daha katıldı

Birleşik Krallık, Yeni Zelanda ve Kolombiya'nın katılmasıyla 'Sübvansiyonlar Dahil Fosil Yakıt Teşviklerinin Aşamalı Olarak Kaldırılması Uluslararası Koalisyonu'na üye ülke sayısı 16'ya yükseldi.

[COP29] Birleşik Krallık 2035 hedefini açıkladı: Emisyonlarda yüzde 81 azaltım

Birleşik Krallık Başbakanı Steimer COP29'da ülkesinin karbon emisyonlarını yüzde 81 oranında azaltma yönünde iddialı hedefini açıkladı. İklim kampanyacıları memnun ama temkinli.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

Prof. Sarı’dan uyarı: Marmara Denizi’nde müsilaj geri döndü

Marmara Denizi'nde 10 metre derinlikten itibaren yeniden müsilaj oluşumu görülmeye başlandığını duyuran Prof. Mustafa Sarı, acilen etkin uygulanmayan Eylem Planı'nın hayata geçirilmesini istedi.

Muğla’da üç gün süren yangınların ardından: Bin hektara yakın alan kül oldu

Muğla'da 17 Ekim'de başlayan ve ancak 4. gün kontrol altına alınabilen yangında zeytinlikler, ormanlık ve tarım alanlarından oluşan yaklaşık bin hektarlık alan kül oldu.

EN ÇOK OKUNANLAR