Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Dört yıldır gerçekleşmeyen adalet

0

Sizin hiç anne ve babanız öldürüldü mü?

Sizin hiç “yaşam en çok da onlara yakışırdı” dediğiniz ve ağabeyiniz, ablanız olarak gördüğünüz insanlar öldürüldü mü?

Sizin hiç çiçeklerin, sedir ağaçlarının sevgiyle sarmaladığı ve sincapların saygısına nail olan, tüm canlıların yaşam savunucusu tanıdığınız öldürüldü mü?

Tanıyan herkesin tahmin edebileceği gibi yaşadığı bölgenin habitatını, taş ve mermer ocaklarının yokedicliğine karşı korumak için mücadele ederken öldürülen sevgili Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu’dan bahsediyorum.

Adalet bekleyişi ve mücadelesiyle geçen dört yılın hikayesi

Emine Büyüknohutçu, bu güzel insanların büyük kızı ve ondan öğreniyoruz ki Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu 9 Mayıs 2017’de Finike Alacadağ Kızılcık Mevkii’ndeki dağ evlerinde öldürülmeden önce defalarca tehdit edilmiş. Evleri de kundaklanmaya çalışılmış.  Çünkü Ali Ulvi Büyüknohutçu kurduğu Toroslar ve Akdeniz Kıyıları Çevre Koruma Derneği (TOROÇDER) aracılığıyla açtığı davalarla kimi mermer ocaklarının kapatılmasını sağlamıştı. Ve tehditlere rağmen de hiç geri adım atmayarak onların hedefi haline gelmişti.

Cinayetten hemen sonra katil zanlısı Ali Yamuç yakalanmış ve suçunu itiraf ederek Elmalı Cezaevi’ne konmuştu. Cinayette suç ortaklığından şüphelenilen eşi Fatma Yamuç ise Burdur Cezaevi’ne yerleştirildi. Ali Yamuç ifadesinde “çirkin” lakaplı birisini, kullandığı jeep de dahil ayrıntılı olarak tarif ederek azmettirici olarak andı. Ve cinayeti para karşılığında işlediğini söyledi. Karısı cezaevinden çıkıp ziyaretine geldiğinde Ali Yamuç’un bu şahısa gönderdiği mektup da jandarma tarafından karısının üzerinde yakalandı. Mektupta Ali Yamuç söz verilen para ödenmezse mahkemedeki son ifadesinde “onları yakacağını” söylüyordu. Son ifadesi diyoruz çünkü Ali Yamuç’un ifadesi anlaşılmaz sebeplerle birkaç kez değişmişti.

Ali Yamuç’un değişen ifadelerinin arka planının aydınlatılması için herhangi bir çaba sarf edilmedi maalesef. Can güvenliği sebebiyle Elmalı’dan, Alanya Cezaevi’ne gönderildikten hemen sonra orada “intihar etmesi” ise çok ciddi şüphe uyandırmıştı. Çünkü Yamuç’un şort lastiğiyle kendini astığı söylendi hem de Fethiye Cezaevi’ne naklini istedikten birkaç gün sonra. Yani bahsettiği mahkemeye çıkamadan ölmüş oldu.

Davadaki son durum

Avukat Tuncay Koç’tan öğrendiğimize göre:

İstinaf mahkemesi, Fatma Yamuç’un beraatini gerekçesiz onaylarken karar temyiz edilmiş ve dosya Yargıtay’da beklemektedir.

Davada azmettirici olarak ismi geçen mermer ocağı sahipleri için ikinci şikayete de savcılık takipsizlik kararı vermiştir. Takipsizlik kararına itiraz edilmiş ve dosya Elmalı Sulh Ceza Mahkemesi’ndedir.

İhmaller zinciri

Soruşturma ve delil toplama süreçlerine baktığımızda, öldürülmeden önce tehditler alan Ali Ulvi Büyüknotçu’nun HTS telefon kayıtlarının taleplere rağmen doğru düzgün incelenmediğini, cinayete yardım yataklıktan yargılanan Fatma Yamuç’la ilgili delil olabilecek nesnelerin yeterince incelenmediğini, cinayet öncesinde azmettirici olduğu söylenen kişiyle Ali Yamuç’un yanında götürdüğü bir kişiyle birlikte görüştüğünü söyleyen tanığın ifadesinin, herhangi bir raporunun olmamasına rağmen akli dengesi yerinde değil diye ciddiye alınmadığını ve katilin intihar sürecinin hiç ele alınmadığını görüyoruz. Dava bırakın etkili bir soruşturmayla asıl sorumluların ortaya çıkarılması yönünde ilerlemeyi adeta üzeri kapatılmaya çalışılıyor.

Taş ve mermer ocakları her doğal güzelliğin baş belası

Türkiye sermayedarları ve hükümetinin doğa talanı hiç ara vermeden devam ediyor. Cengiz İnşaat’ın Rize İkizdere’de taş ocağı açmak için dünyanın en güzel vadilerinden birisinin ağaçlarını hızla keserek yok etme girişimi de direnişle karşılandı. Bu durumda sevgili Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu’nun yıllar önce tüm Torosları kapsayacak şekilde dernek kurup, etkili bir mücadele vererek ne kadar öngörülü ve kararlı davrandıklarını görüyoruz.

Taş, mermer ve maden ocakları direnişleri birbirinin mücadele deneyimlerinden faydalanıp ortaklaşmak zorundadır. Bu süreçlerde hem bölgelerini korumak isteyen yerel halk hem de oraya desteğe giden yaşam savunucuları yalnız bırakılmamalı. Bunun en iyi yolu ise oralara gidemiyorsak bulunduğumuz kentlerde ve kırlarda kendi tepkimizi yoğun bir şekilde ortaya koymaktır. Yoksa hükümetin ve sermaye gruplarının adına kolluk güçleri, yaşam savunucularını engelleyip onlara şiddet uygulamaktan hiç çekinmeyecektir ki İkizdere’de şiddet ve engellemeye hepimiz tanık olduk.

9 Mayıs’ın en güzel anılması mücadeleyi sürdürmektir

Katliamın yıldönümü olan 9 Mayıs ve sonrası için Emine Büyüknohutçu’dan birçok etkinlik planlandığını öğrendik. Bunlar arasında, Change.org’ da imza kampanyası, mücadele ve dava sürecinin kayıt altına alınması için belgesel ve kitap hazırlığı, Antalya’da bulunan Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu Çevre Bilinci Parkı’nda pandemi sonrası forumlar, konserler ve etkinlikler, bir hatıra ormanı oluşturulması ve geliri ekoloji mücadelesine devredilmek üzere Aysin isminde marka oluşturup geri dönüşümlü malzemeden pantolon üretilmesi gibi etkinlikler var.

Sanırım Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu’nun bizden en çok isteyeceği şey, bunca canlının yaşam alanını yok eden projelere karşı durmamız, enseyi karartmayıp mücadele etmemiz olurdu. Ve sözümüz olsun öyle de olacak!

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.