Mersin‘deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Kahramanmaraş‘ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki iki büyük depremin ardından vereceği zararların boyutunun tahayyül dahi edilemiyor olması nedeniyle ilk akıllara gelen noktalardan biri oldu.
Bölgeden ulaştığımız bilgilere göre santralde çalışan ve aileleri büyük oranda Malatya ve Hatay gibi şehirlerde yaşayan vatandaşlar deprem bölgelerinde bulunan evlerine doğru yola çıktı.
Çalışanlardan makine kullanımında kalifiyeli olanlar ise arama kurtarma çalışmalarında iş makinelerini kullanarak görev almaları üzere çeşitli enkaz bölgelerine gönderildi. Santralde şu anda oldukça az sayıda işçi bulunuyor.
‣Akdeniz Depremi hatırlattı: Akkuyu’ya doğru gelen büyük bir depremin habercisi
Rus nükleer enerji şirketi Rosatom‘un gün içerisinde açıkladığı bilgiye göre Akkuyu NGS’de herhangi bir hasar oluşmadı. Depremin Akkuyu NGS sahasının bulunduğu bölgede yaklaşık 3 şiddetinde hissedildiğini aktaran Rosatom’dan Anastasia Zoteeva, inşaat ve kurulum faaliyetlerinin güvenli biçimde sürebileceğinden emin olmak için kapsamlı inceleme yürüttüklerini bildirdi. Ayrıca inşaat ve montaj çalışmalarının sürdüğü aktarıldı.
‣Erdoğan Putin’le görüştü: Akkuyu, Sinop, üçüncüyü de farklı bir merkezde yapacağız
‣Türkiye’ye küçük nükleer santral hevesinin maliyeti: Daha fazla atık, daha yüksek maliyet
‘Kendimizi şanslı hissedebiliriz’
Yeşil Gazete Nükleer Editörü ve nükleersiz.org Koordinatörü araştırmacı Pınar Demircan, Akkuyu NGS için yakıt çubuklarının ülkeye getirilmemiş olmasının bir şans olarak değerlendirilmesi gerektiğini aktardı:
“Meydana geldikçe anımsadığımız deprem olgusu bu ülkenin gerçeği fakat, dere yatağına inşaat yapmaya olanak veren yasal zemin deprem faktörünü de yaşamın dışında bir yerde tutmaya devam ediyor. Sonuç olarak dayanıksız binalar, yollar başımıza yıkılırken deprem toplanma alanlarının olmaması gibi sorunlar da yardım ve kurtarma süreçlerine engel teşkil ediyor. Bir bu kadar üzücü olan ise 19 Ocak’tan itibaren deprem uzmanlarının, bilim insanlarımızın Türkiye-İran arasındaki bölgede depremsel bir hareketliliğe yönelik uyarılarının dikkate alınmamış olmaması. Bu şartlar altında Akkuyu NGS’nin henüz faaliyete geçmemiş olması nedeniyle kendimizi şanslı bile hissedebiliriz. Akkuyu NGS’den yapılan açıklamanın depremin 3,8 büyüklüğünde hissedildiği yönünde olması ise savunma gibi.”
Demircan ayrıca Akkuyu NGS’nin deprem bölgesinde yer almasına ilişlin olarak da “Akkuyu NGS’nin depremselliğin gözardı edilmemesi gereken bir bölgede inşa edildiği siyasi kararla verilen ÇED onayına karşı açılan bilirkişi incelemeli davalarda defalarca altı çizilmiştir ve bilim insanlarının altını çizdiği Kıbrıs’a uzanan dalma-batma çukuru olarak adlandırılan hat bir başka yıkım ihtimalinin ta kendisidir” dedi.
Kahramanmaraş ve çevre illerde ağır kayıplara yol açan 7.4 büyüklüğündeki depremle kahrolurken Mersin'deki Akkuyu NGS için yakıt çubuklarının ülkeye getirilmemiş olmasını şans olarak değerlendirmeli,bundan sonrasını şansa bırakmamalıyız.#Türkiyedepremülkesi #nukleerehayır pic.twitter.com/HgtkTj8Mox
— Pınar Demircan (@pnrizumi) February 6, 2023
Kahramamaraş’ta meydana gelen depremin yaklaşan seçim ortamında Akkuyu NGS projesinin gerçekleştirilmemek üzere iptal edilmesi için bir uyarı olarak algılanabilmesi durumunda daha büyük bir felaketin önlenebileceğinin altını çizen Demircan, “Yani mevcut siyasal iktidarın karşısında yükselen Altılı Masa’nın Akkuyu NGS projesinin ülkeyi hatta sınırları aşarak coğrafyayı ne hale getirebileceğini öngörmesi tek şansımız olabilir. Nitekim AKP’nin iktidara gelmesinden önce Başbakan Ecevit liderliğindeki DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti tarafından Akkuyu NGS projesinin 25 Temmuz 2000 yılında iptal edilmesinde etkili olan faktörlerden biri de 1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerinin yarattığı toplumsal baskı olmuştur” şeklinde konuştu.