Çevre için medya ve iletişim ağı çalıştayının Sinop ayağı tamamlandı

Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından ortak finanse edilen Sivil Toplum Diyalogu Pogramı kapsamında 8 Ağustos Cumartesi günü Sinop Öğretmen Evi Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen Dünya Kitle İletişim ve Araştırma Vakfı’nın organize ettiği, Çevre için Medya ve İletişim Ağı Çalıştayı, eş zamanlı olarak Sinop’ta bulunması vesilesiyle Almanya’daki yenilenebilir enerji kullanımındaki yükselen trende dikkat çeken Dr Alper Öktem’in açıklamalarıyla devam etti.

Çalıştay katılımcıları toplu halde
Çalıştay katılımcıları toplu halde

Zaman zaman Yeşil Gazete’de “Güneş Gönüllüsü”adıyla yazıları yayımlanan Dr Alper Öktem yenilenebilir enerjilerin yaygınlaşması için mücadele etmek gerektiğini söyleyerek bunun nükleere karşı önemli bir argüman olduğunu da ifade etti. Nükleerin eski ve yıllardan beri terkedilmeye başlanmış eski bir teknoloji olduğunu, güneş enerjisinin ise yerinde üretim ve yerinde tüketime olanak tanıdığını aktaran Dr Öktem Almanya’da güneşten elektrik üretenlerin sayısının 1,5 milyon olduğunu , bunların 1 milyonunu kendi çatısında küçük çaplı elektrik üreten nihai kullunıcıların oluşturduğunu söyledi.. Dr Öktem’e göre güneş enerjisi bir anlamda katılımcı demokrasiyi getirerek Almanya’da nükleere karşı mücadelenin biraz da çatılarda kazanılmasını sağladı.

Çalıştay’da çevre sorunlarının hukuki aşamalarına değinen Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu ise Türkiye’de Çevre Etki Değerlendirme(ÇED) kavramının ortaya çıkışının Avrupu’ya göre 8 yıl geç olduğunu ve 1992 Şubatında tanışığımız ÇED yönetmeliğinin 7 defa baştan yazıldığını ,17 defa da ufak tefek değişikliğe uğratıldığını söyledi. Bozoğlu, 20 yıl içerisinde çevre politikasının özellikle halkın katılım toplantılarının azaltılması ve ÇED’in demokratik niteliğinin azaltılması amacıyla yapıldığına dikkat çekerek

Dr. Alper Öktem
Dr. Alper Öktem

“Öyle ki artık ÇED niteliğinin kalmadığı noktaya gelmiş bulunuyoruz” dedi.

Sinop Nükleer Kaşıtı Platform’dan Zeki Karataş da Sinop’taki nükleer santral projesi için yapılmakta olan altyapı çalışmaları hakkında bilgi vererek nükleer santralin kurulması plalanan alanın şehir merkezinden 13 kilometre mesafede olduğuna dikkat çekti.

Çalıştay, Bilgisayar uzmanı İlkerBekarslan‘ın bilgisayar üzerinden etkin iletişimi ele aldığı ve KastamonuÜniversitesi Araştırma görevlisi EserAygül‘ün ise sosyal medya kullanımının habercilik açısından önemine ilişkin açıklamalar yaptığı sunumlarla devam etti.

Çalıştayda ayrıca çevre mücadelelerinden başarılı örneklere de yer verilerek mücadelenin temsilcilerinden Merzifon Çevre Platformu adına Eylem Oktay ile Loç Vadisi Çevre platformu adına Zafer Kecin deneyimlerini ve mücadele içerisinde karşılaştıkları zorlukları paylaştı. İz Tv pogramları ve belgeselleriyle tanınan Birgün yazarı Nazım Alpman ise ekoloji mücadelelrine yerel halkın iştirakının önemine vurgu yaparak Merzifon Çevre Platformu ile Loc Vadisi Çevre platformu temsilcilerini kutladı.

Çalıştay sonrasında, katılımcılar Sinop merkezinden ayrılarak 2009 yılında başlayarak 2014 yılına kadar süren termik santral mücadelesini kazanan Gerze’yi ziyaret etti. Çalıştay, katılımcıların Gerze’de Termik santral direnişinin sembolü olan”Direniş Evi”ne gecerek 6 Ağustos’ta Hiroşima’ya ve Nagaski’ye atom bombasının atılışınn 70.yıl anması adına yaptığı basın açıklamasıyla son buldu.

Basın açıklaması metnine buradan ulaşabilirisiniz :  8 Agustos Hiroşima Basın Açıklaması

 

Haber: Pınar Demircan

(Yeşil Gazete)

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Atılmış bir cips paketi, bir mağara ekosistemini nasıl harap eder?

Güney New Mexico'daki Carlsbad Mağaraları Milli Parkı'na atılan bir mısır cipsinin mağarada oluşturduğu küf, bu özel yeraltı ortamında yaşayan minik mikropları ve böcekleri etkiledi.

Türkiye’de iklime ve doğaya verilen zarardan milyonlar etkileniyor

'Güvenli ve Adil Alan'ı tanımlayan bilim insanlarının 25 yıllık gelecek projeksiyonları, dünya halklarının tehlikeli devrilme noktalarını aşma riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

[Her şey mevsiminde güzel] Eylül ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Yeşil Düşünce Derneği, eylül ayında hala kışa turşular kurarak, konserveler ve soslar yaparak hazırlanabileceğinizi hatırlatıyor.

Ağustos ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Yazın son ayı ve yaz bereketini en çok hissettiğimiz ay geldi; Ağustos. Peki bu ayda hangi sebze meyveleri tüketmeliyiz?

Temmuz ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Yeşil Düşünce Derneği; doğayı ve doğal olanı korumak, zehirsiz gıdaya ulaşmak, sağlıklı olmak, yerel küçük üreticileri desteklemek, ev ekonomisini korumak ve karbon ayak izini düşürmek için mevsiminde yemenin önemini hatırlatıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR