Almanya’da güneş enerjisinden elektrik ve/veya ısı üretilen (kalorifer kazanı suyunun güneşle ısıtılması, solartermi) evlerde oturan nüfus 2008 yılında 4,5 milyon kişi iken 2015 yılında 9 milyon kişiye ulaşmış; nüfusun % 11’i güneş enerjisinden yararlanan bir tesisle içiçe. Solarbürger burada yapay bir kelime, “güneşli, güneşsever yurttaş” gibi bir anlamı var.
Almanya’da 1 650 000 G.E.S. (Güneş Enerji Santrali) kurulmuş. 2009-2015 arası rakamlara göre küçük düzeyde kurulu gücü olan G.E.S. sayısı yaklaşık 1 milyon. 0-10 kW ile 10-40 kW grupları kurulu gücü düşük olan sistemler kategorisinde görülüyor. Bu 1 milyon mütevazı fotovoltaik elektrik üretim tesisinin kurulu güçlerinin toplamı ise 10 GWp.
Almanya ya da Hollanda’da yurttaşlar fosil yakıtlardan çıkış için, güneş enerjisinden yararlanmaya gönül verdiklernden bu tesisleri finanse ettiler. Satın alan tüketici konumundan ürettiğini tüketen konumuna geçtiler. Almanya için diyebilirim ki yenilenebilir enerjilerin yerleşmesi mücadelesi çatılarda kazanıldı. Bu 1 milyon Güneş Enerji Santraline Yurttaşın Enerji Santrali demek çok uygun düşüyor.
Çatılarda kurulan G.E.S. ler diğer ülkelerde olduğu gibi Almanya’da da on grid yani, şebeke bağlantılıdır. Ancak Almanya’da teşvik için çok etkin bir yol uygulandı. Güneş enerjisinden fotovoltaik panel ile üretilen elektriğin Yenilenebilir Enerjiler Yasası’nın (almanca kısatılmış haliyle EEG) kabul edildiği 2000 yılında çok çok yüksek olan maliyeti alım fiyatı olarak belirlendi. Bu durumda küçük büyük tüm üreticiler ürettiklerinin tümünü satıyorlardı. Kendi evimden örnek veriyorum. 1996 yılında kurulumu yapılan 1,6 kW kurulu gücü olan santralimiz yılda (yuvarlak bir rakamla) 1000 kWh üretiyor. Yasanın çıktığı 2000 yılından itibaren 20 yıl için alım fiyatı yasayla belirlenmiş ve bu 50 Avrosent. Tüm elektrik kullanımımız ise yıllık 3000 kWh. Bunun için dağıtım şirketine ödediğimiz fiyat 20 yıl önce 15 sent iken şimdi 25 senti geçiyor. Bizim için bu fiyattan alım garantisi bitince, şebeke bunu bizden 2017 yılı fiyatı ile 12,3 avrosent karşılığında alacak. (Eğer fiyatlar şimdiye kadar 2004, 2009, 2012, 2014 ve 2017 yıllarında olduğu gibi yasayla yeniden düzenlenmez ise). Bu paraya satıp kullanmak üzere alınan elektriğe 25 sent ödemeye kimsenin niyeti yok. Gerçek öztüketim çağı Almanya’da şimdi başlıyor! Çatınızda ürettiğiniz elektriğin fazlasını pil ile depolamak ve geceleri kullanmak. Peki, gün boyu gene de kullanamadığınız ve deponuz da dolu olduğu için depolayamadığınız bir üretim fazlası ortaya çıkarsa? Almanya’daki Enerjik Yurttaşlar çözüm arıyorlar. Enerjik yurttaşlar, çatılarına Y.E.S. kuran, konu komşuyu ikna eden, yenilenebilir enerji kooperatifleri kuran aktif yurttaşlar. Aralarında bütün bir köyü hatta kasabayı ikna edip bütün köy/kasaba sakinlerini yenilenebilir enerjilerin kokusuz, dumansız, tozsuz ve iklim dostu yoluna sokanlar da var. Fakat maliyetlerdeki düşüşler, güneş, rüzgar vd elde edilen elektrik fiyatlarında düşmeyi getirince gerek bireysel çatı kurulumları gerekse yenilenebilir enerji kooperatifleri sektörü ciddi sarsıntı geçirmekteler. Bir kaç yıldır yurttaşların enerji dönüşümüne yeni katkı sunmalarında, yeni kurulan kooperatif sayısında bir bocalama var. Çareler: Öztüketim ve bunun dışında ihtiyaç fazlası olan solar elektriği doğrudan komşuya satmak? Kiracılar için ev sahiplerinin çatıya bir GES kurması ve kiracılara elektrik satması? (Şebekeden 25 avrosente almak yerine, ev sahibinden 20 sente al modeli. Rakamları alabildiğine yuvarlak veriyorum). Üretici ise 12 sente şebekeye satacağına 20 sente satıyor. Peki ama 1,6 kW kurulu gücün ürettiği elektrikten öztüketim vd uygulamalardan sonra şebekeye vermeye değer bir üretim fazlası kalacak mı?
Türkiye’de çatılar
5 yıl kadar oluyor Türkiye’de yenilenebilir enerji üretimi uygulaması yasal çevreye oturdu. Yurttaşlar da mütevazı kurulumlar ile evlerinin çatılarından bu atılıma katılabileceklerdi. Üretim fazlalarını satmak üzere onlar da lisanssız üretici olabileceklerdi, olmadılar.
Çare aramalı…. Bunun için bir yandan yeniliklere bakalım, başka ülkelerin tecrübelerini değerlendirelim. Beri yanda insan psikolojisine varana dek Türkiye’ye özgü faktörleri göz önünde tutalım.
Çatılarda, bahçede, balkonda yalnızca öztüketim için üretim düşünülebilir mi? Enerjik yurttaşlar için bu bir alternatif olabilir mi? Yoksa yalnızca çatıdaki YES’in üretim fazlasını şebekeye satmak, mahsubi sayaç kullanan lisanssız üretici olmak stratejisini önermeye devam etmek ve engellerin kaldırılması yönünde kamuoyunu etkileme çabalarını yoğunlaştırmak mı? Bence hangisi daha iyi tartışması yapmak doğru değil, ama öztüketim yolunu da artık tartışmamız ve araştırmamız lazım.
Akülü ve akıllı invertör ile gerektiğinde şebeke destekli (kısmi) öztüketim modeli
Akıllı invertörler dağıtım şebekesi ile tek taraflı ilişki kurmanıza imkan veriyor. İhtiyaç hasıl olduğunda akıllı inverter şebekeden cereyan çekmenizi sağlıyor. Ama üretim fazlanızı şebekeye vermiyor. Yani ihtiyacınızın bir kısmını güneşten bir kısmını şebekeden karşılıyorsunuz.
Satıcı olmadığınız için, trafoda yer istemek ve bürokratik süreçlerle bir işiniz yok.
Tüketici olarak şebekeden daha az cereyan almakla enerjide otonom olmanın ilk adımını atıyorsunuz. Bu adım yerel düzeyde adem-i merkeziyetçi elektrik üretim tüketimine de ilk adım olur. Türkiye’de henüz gündem değil ama enerji kooperatifleri zamanla serbest satıcı da olabilirlerse (Organize Sanayi Bölgeleri gibi lisanslı üretici olmak) o zaman lokal üretim ve lokal tüketim hedefine yaklaşıyoruz. Bu konuyu “yüzde yüz ve derhal, hemen şimdi ve tümden gerçekleşmesi istenecek” bir talep olarak düşünmek doğru değil, tutulacak yol, göreceli olarak her gün biraz daha fazla otonom ve yerel olmak.
Ürettiğiniz elektriği şebekeye verince bağlandığınız trafodan başlayarak mevcut altyapıyı kullanıyorsunuz, her halükarda şebekeye “yük oluyorsunuz”. Akülü, akıllı invertörlü gerektiğinde şebekeden destekli YES’te ise, şebekeden alacağınız elektrik miktarı azalacağı için, altyapıya yol açtığınız yük bir nebze azalıyor
Bu model size yapacağınız yatırımın/kuracağınız sistemin gücü yahut kaç para harcayacağınız konusunda büyük bir özgürlük, büyük bir hareket serbestisi sağlıyor. Yani insanlara panel kurulabilecek yeriniz ve paranız ne kadar ise o kadar kurulu gücü olan YES kurun diyebiliyoruz. (%100 bağımsız olan GES ler ise ancak şebeke bağlantısı olmayan yerlerde gerekli.)
Güneşten elektrik üretmek politik bir eylemdir diye düşünüyorum. Bu bir yandan tercih imkanı veriyor, kömürden elektrik istemiyorum deyip hayata geçiriyorsunuz! Büyük değişiklikler olmuyor hemen, görece küçük adımlar ama aslında büyük bir değişim potansiyeli taşıyor. Her başlangıç iyidir. Ortalama kurulu gücü 1000 W=1KW olan 1 milyon yurttaş (YES) toplamda 1000 MW =1 GW güce sahip olur. Watt olarak düşünürsek çok değil ama enerjik yurttaş (enerji politikalarında katılımcı demokrasiyi hayata geçiren yurttaş) olarak bu sayı büyük bir kamuoyu gücüne tekabül eder
Görüldüğü gibi yurttaşların enerji santrali kurması yolunda -mahsubi sayaca dayanan lisanssız üretici olma modeli dışında- modeller ararken özetle insan faktörüne ağırlık veriyorum, yenilenebilir enerjilerin ülkemizde yaygınlaşması çabalarına katılan insan sayısının artmasını ana kriter olarak alıyorum . Bunun için mütevazı modeller ve mütevazı fiyatlar gerekiyor.
Yenilenebilir enerjiler üretip sisteme vererek genel enerji üretimine katkı yapmak ne kadar doğru ise, fosil yakıtlara dayanan merkezi sisteme olan talebi azaltmak da o kadar doğru bir yol. Enerji dönüşümünün bir ayağı da -halen futurist bir yaklaşım olarak görülse de- enerji otonomisine geçmek olarak tarif ediliyor ve bunun için ilk adımı atmak bence yalnızca aydınlatmaya yönelik yapılacak 2000 – 3000 YTL civarında bir harcama ile dahi mümkün. Bunları yazarken enerji verimliliği, enerjinin etkin kullanımı için yapılabilecek her şeyi yapmak gerektiğini de vurgulamak istiyorum. Kısmen de olsa elektrik pazarından çıkmış bir insanın bu konuda farklı bir bilinç geliştirebileceğini düşünüyorum.
Güneş Gönüllülerine düşen, insanlara enerjik yurttaş, enerji üreten yurttaş olmalarını önerirken onların ödeyebilecekleri modelleri geliştirmek için de katkı yapmak. Teknisyenler, mühendisler, firmalar ve mucitler bir araya gelsek…Bu alanda öncü olan Güneş Gönüllüsü bir arkadaşın dediği gibi “aslında insanların tek istediği kazıklanmadan ve doğru bir sistem kurmak”.
Toplumsal duyarlılık projeleri ile güneşten elektrik üretmenin “zenginlere has hobi” olmadığını göstersek, örneğin başarılı yoksul öğrencilere güneş enerjisi ile aydınlatma ödülü versek…
Kentin insanlarının ve kaynaklarının azami derecede seferber edilmesi amacıyla belediye halk işbirliği için adımlar atsak. Güzelbahçe ve Bornova belediye meclisleri gibi teşvik kararı almaktan tutun, yenilenebilir enerjiler için belediye başkanının tüm aktörleri bir yuvarlak masaya çağırmasına dek. Kooperatif kurmaktan kamu binaları çatılarına Y.E.S kurmaya dek. Belediye -halk işbirliğinden, yenilenebilir enerji kooperatifleri kurulmasından başlayıp temiz enerji tedarikçiliğine ulaşabilecek yolları bugün hayal etmek.
Unutulmaması gereken bir nokta: Güneş enerjisinden yararlanmayı savunurken yalnızca temiz cereyan değil enerji tüketiminin her alanında günes enerjisini önermeliyiz; ev, işyeri, sokak ve sair alanlar için elektrik (aydınlanma, her çeşit motorlu cihazlar, mobilite/ulaşım) ısınma ve sıcak su (Solartermi, günısı ve solarhava) ve diğer…
SON SÖZ DEĞİL
Mühendis ve Makina dergisinden bir alıntı: “Mevcut güneş enerjili sıcak su üretme sistemleri, bugünkü petrol fiyatlarıyla Türkiye ekonomisine yılda 1 milyar USA doları civarında katkıda bulunmaktadır. Türkiye’de, konutların % 18–20’sinde yani 3,5 – 4 milyonunda güneşli su ısıtma sistemi bulunmaktadır. (Altuntop, N., Erdemir, D. 2013. “Dünyada ve Türkiye’de Güneş Enerjisi ile İlgili Gelişmeler,” Mühendis ve Makina, cilt 54, sayı 639, s. 69-77.)
Buna göre nüfusumuzun %20’si güneş enerjisinden yararlanıyor diyebiliriz. Yani ülkemizde 15 milyon Solarbürger var. Bu çok büyük bir başarı sayılıyor ve başarının nedeni bu konuda yasal bir düzenleme, yönetmelik olmaması deniliyor. Enerjik Yurttaş’ın önü açıkmış, işi hızla başarıya götürmüş. Çatılarda elektrik üretimi için yeni arayışlara girişelim önerim son dönemde umut veren bir yönetmelik değişikliğine de dayanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 1 Ekim 2017 tarihinden itibaren geçerli olacak Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ne göre; “…binanın kendi ihtiyacı için yapılacak güneş kaynaklı yenilenebilir enerji sistemleri ruhsata tabi değil…”.
……………………………………………………….
Kısmi öztüketim için uygun fiyatlı Y.E.S.
1,2 kW, akülü akıllı invertörlü şebeke bağlantılı konut tipi 9999,00 YTL
Bu bir reklam değildir!