Büşra Ersanlı’ya takılan sarılan sarı yıldız – Selçuk Candansayar

Büşra Ersanlı’nın gözaltına alınmasıyla iktidarın Kürt sorununu çözme stratejisinin temel izleği açık seçikleşti. Süreçteki her tutuklamanın tartışmalı olduğu bir gerçek ama Ersanlı’nın gözaltına alınmasının sembolik bir değeri var. İktidar bloğu Türkiye’ye Ersanlı ile bir mektup gönderdi.

Mektup, özelde Kürt sorunu genelde demokratikleşme süreci üzerine kafa yoran ve çözüm için etkin çaba harcayanlara ve süreci izleyenlere bir mesaj içeriyor. Çok boyutlu bir mesaj bu. Öyle ki iktidardan gönderilen aynı mektubu okuyan farklı kesimler birbirinden çok farklı anlamlar çıkarsın, diye umuluyor olsa gerek.

Mektup, ilk bakışta doğrudan Kürtlere yazılmış gibi. Kürtlere elinize silah almadıkça sizi muhatap kabul etmiyorum haberini yolluyor. İktidar Kürt sorununu PKK ile çözmek istiyor, bu meselede benim ciddiye alacağım, gizlice olsa da oturup konuşacağım ve açıkça da savaşmak istediğim sadece sensin diyor.

Bu anlamda PKK’nin Ersanlı’nın gözaltına alınmasına sevinmesinin beklendiği bile söylenebilir. İktidar, PKK’ye, öyle araya adam sokma, karşıma sen çık, istersen elinde silahla çık, çünkü ben bu meseleyi seninle silahla çatışarak çözmek istiyorum, diye haber yollamış oluyor.

Mektubun gönderildiği ikinci grup, Kürt sorunu ve demokratikleşme sürecinin demokratik, yasal ve sivil koşullarda çözülmesi için çaba harcayan Kürtlere. Mektubu yazanlar, elinize silah almadan sizi adam yerine bile koymayız diye haber yollamış durumdalar.

Öyle Demokratik Toplum Kongresi, Anayasa çalışmaları, Meclis’e girme, silahsız siyaset yapma gibi alanlarda sizi muhatap almam diyor iktidar. Elinde silah yoksa seni Kürt olarak bile görmem diyor. Bu çok önemli bir hamle. Çünkü, Kürt imgesiyle PKK imgesinin bir ve aynı olmasına, öyle algılanmasına katkıda bulunuyor. Sıradan Türkiyeli için Kürt eşittir PKK bağını kurmuş oluyor.

Üçüncü grup ve belki de en önemli grup ise tam da Ersanlı gibi olanlar. Kürt sorununu, demokratikleşme sürecinin en önemli boyutu olarak gören ve bu alanda harcadıkları çabaları akademik, bilimsel, ahlaki ilkelerine bağlı olarak yürütmeye çalışanlar.

İktidar bloğu, Kürt  sorunu ve demokratikleşme konusunda kendisinden farklı düşünen herkese ama özellikle aydınlara, “Ya bendensin ya da sana  PKK’li muamelesi yaparım” haberini yolluyor.

Bundan sonra Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt sorunu ve giderek herhangi bir konuda politik bir eylemde bulunmaya yeltenecek herkesin, iktidar tarafından beğenilmemesi durumunda PKK’li olarak damgalanacağını bilerek davranması gerekecek!

Benden farklı düşünüyorsan, sen sadece ve sadece eli silahlı bir teröristsin demektir!

İşte bu mektubun en önemli muhatabına gönderilen mesaj. Kim bu alıcı? Tabi ki Türkiye’nin tümü.

Bir şekilde bilgisiyle, vicdanıyla, politik bilinciyle Türkiye hakkında kafa yoran, demokratik mücadele yapan insanların büyük çoğunluğu, bu yolda baskı görebileceğini bilir ve bunu göze de alabilir.

Ama tek politik eylemi haberleri izlemek ve seçimden seçime oy vermek olan geniş, çok geniş kitle için, iktidara karşıt olan herkes eli silahlı Kürt terörist olarak görülmeye başlanırsa mektup amacına ulaşmış olacak.

Bundan sonrası çorap söküğü gibi gelir. Her şeye rağmen mücadele etmek isteyenler, etmeye devam ederler olasılıkla ama giderek iktidar bloğuna yapışmış tüm kamuoyu oluşturucular tarafından anında PKK’li damgası yerler ve aynı gruplar muhaliflerin giysilerine sarı yıldızı kendi elleriyle yapıştırırlar. Ersanlı’nın arkasından yazılanlar bu sürecin en önemli kanıtıdır.

Selçuk Candasayar – Birgün

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR