Dış Köşe

Bu yılki G20’nin devekuşu Türkiye mi ? – Pelin Cengiz

0

Biz Türkiye’de iklim değişikliğinin bir numaralı tekleyicisi sera gazlarını arttıran yeni kömür yatırımlarını, 3. köprü, 3. havalimanı gibi ulaşım projelerini konuşup her gün ormanları yok etmeye devam ederken, dünya sera gazı emisyonlarını azaltmanın arayışlarının peşinde.

Global Commission on Economy and Climate (Küresel Ekonomi ve İklim Komisyonu) tarafından bu ay başında “Yeni İklim Ekonomisi” başlığıyla bir rapor yayınlandı. Rapor, iklim değişikliğinin tehlikeli boyutlara ulaşmasını engellemek için mevcut sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik 10 ekonomik fırsat sunuyor.

Raporun dikkat çektiği birkaç tespit şöyle: “Kentlerde düşük karbon ekonomisine geçilmeli. Toplu taşıma, enerji verimliliği ve daha iyi atık yönetimi gibi konulara yatırım 2050’ye kadar 17 trilyon dolarlık tasarruf sağlayabilir. Hükümetler, kalkınma bankaları ve özel sektör, temiz enerjiye yatırım maliyetlerini düşürmek için beraber çalışmalı. 2030’a kadar gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yıllık 1 trilyon dolarlık temiz enerji yatırımı, küresel düzeyde karbon emisyonları 5,5 ila 7,5 Gt (metrik ton) düzeyinde azaltabilir. Aynı zamanda bu yatırımlar, elektriğe erişimi kısıtlı olan 1,3 milyar insanın enerjiye ulaşmasını sağlayıp sürdürülebilir büyümeye ve kalkınmaya katkı sağlayabilir.”

Bu rapor, ekonomi ve ekoloji arasındaki en temel çelişkiyi gündemine alarak, hem ekonomik büyümenin sağlanabileceğini hem de tehlikeli boyutlara ulaşan sera gazı emisyonlarının azaltılabileceğini söylüyor. Küresel refah düzeyini hem de iklim dostu ekonomileri birarada yürütmek mümkün. Ancak, bunun için meselenin tüm tarafları hükümetler, kent yönetimleri, özel sektör kuruluşları ve yatırımcılar işbirliği içinde çalışmalı.

Raporun ortaya koyduğu ekonomik fırsatlar, 15-16 Kasım’da Türkiye’nin ev sahipliği yapacağı G20 Zirvesi’yle doğrudan ilişkili. G20 Zirvesi iklim değişikliği ve enerji verimliliği için kritik öneme sahip. Bahsettiğim bu raporda, G20’nin dünyanın önde gelen ülkeleri için aydınlatma, ulaşım ve üretim gibi alanlarda, enerji verimliliği standartlarını geliştirilmesinin dünya ekonomisi için önemine dikkat çekiliyor. Enerji verimliliğine yatırımın küresel düzeyde 2035’e kadar 18 trilyon dolarlık bir ekonomi yaratabileceği belirtiliyor.

G20’nin hemen ardından 30 Kasım- 11 Aralık’ta Paris’te toplanacak COP21 Zirvesi’nde (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi Taraflar Konferansı) gelecek dönemde dünyanın kaderini belirleyecek yeni bir iklim anlaşmasına imza atılması bekleniyor. COP21 Zirvesi’nde bağlayıcılığı olan, net hedefler içeren, gezegenin geleceğini koruyacak ve iklim adaletini sağlayacak bir sözleşmenin çıkması gerekiyor. COP21 öncesi dünyanın önde gelen liderlerini buluşturacak G20, bazı kararların alınması açısından kritik önemde.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın iklim değişikliği konusundaki danışmanı Nicolas Hulot’nun sözleri kaydadeğer: “Dünyadaki sera gazı emisyonlarının yüzde 70 ila 80’i G20’de yer alan 15 ülke tarafından yaratılıyor. G20, COP21’den 15 gün önce İstanbul’da toplanıyor, esas baskıyı burada yapmak lazım. Tek taraflı olarak bu 15 ülke COP21’in önünü açacak beş altı tane önemli karar alabilir. Bu önlemlerden en önemlisi bence oranı giderek yükselecek şekilde kömürün üzerindeki vergiyi arttırmaktır. Bu sayede daha az karbon emisyonu yaratan enerjilere geçiş sağlanabilir. Bu 15 ülke buna yönelebilirse diğerleri için de kaldıraç olur.”

Geçen yıl iklim değişikliğiyle ilgili sorunları gündemine almayan G20’nin ev sahibi Avustralya Başbakanı Tony Abbott ve diğer liderleri çevreciler, başlarını devekuşu gibi kuma sokarak protesto etmişti. İklim politikalarında herhangi bir varlık göstermeyen Türkiye’nin bu konudaki duruşu merak konusu. Türkiye’nin sera gazı azaltım stratejisi nedir, ulusal katkısı belirlendi mi, yeni bir iklim rejiminde enerji ve kentleşme başta olmak üzere son yıllara damgasını vuran ihtilaflar ortadayken pek çok bilinmeyen mevcut.

Pelin Cengiz – Taraf

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.