Köşe Yazıları

Bu Baraj Kalkar!

0

Seçim Barajı

AKP’ nin kimselere pek sormadan hazırladığı ve demokratikleşme adına bazı adımlar içerse de daha çok kendi iktidarını (yürütme ve yasama anlamında) “engelleşsizleştirme” çabası görünümü veren Anayasa reform paketinde Türkiye’de siyasetin önündeki en büyük engellerden biri olan %10’luk seçim barajıyla ilgili hiç bir girişimin olmaması tepkilere neden omaya devam ediyor. Yeşiller Partisi’nin girişiminde on üç siyasi partinin barajının kaldırılmasını talep eden açıklamadan sonra BDP de AKP’nin Anayasa değişikliğine “şartlı desteklerini” açıkladı : “Seçim barajı konusunu da pakete dahil edin”.

AKP ise toplumun birçok kesiminden gelen bu taleplere karşı en bayat söylemleriyle duvar örmeye devam ediyor. “Koalisyon kültürü olmayan bir toplumuz” gibi anlamsız bahanelerin yanısıra “Tek parti iktidarında ekonomi çok daha istikrarlı” gibi neresinden tutsanız eliniz kalacak açıklamalarla dünyanın hiçbir yerinde olmayan %10 seçim barajını savunan AKP’ nin 2002 seçimlerinde aldığı %46 oyla mecliste %81’lik bir milletvekili oranı yakaladığını düşündüğümüzde, bu korkusu “anlaşılır” oluyor.  AKP’nin seçim barajını olduğu gibi korumak konusundaki korkak tutumunu “Ekonomik istikrar” gibi popülist ve kendilerinin de pek muhtemelen inanmadığı bir mantığa dayandırmalarını çürütmek için beş dakikada bile binlerce mantıklı cevap bulunabilir, ama şunu söylemek yeterli olacaktır belki de : “Türkiye dünyanın en yüksek seçim barajına sahip ülke olarak aynı zamanda dünyanın en istikrarlı ekonomisine mi sahip?”.

AKP’nin işine gelen demokrasi düşmanı sistemleri korumak uğruna fena halde gülünç duruma düşmekten çekinmediğini, tecrübeyle sabit, biliyoruz. Aynı zamanda Meclis’teki muhalefet partilerinin de AKP’den aşağı kalır yanı olmadığını söyleyebiliriz. CHP hazırladığı “alternatif paket”te seçim barajıyla ilgili şu ifadeler yer alıyor : “1982 Anayasası’nın, siyasi partilerin yapılanma, örgütlenme ve çalışma koşullarına getirdiği, çoğulcu demokrasinin doğal gelişimini engelleyen kısıtlamaların kaldırılmasını…” . Görüldüğü gibi, seçim barajı ifadesi bile kullanılmamış; iş ciddiye bindiğinde rahatça “kıvırılacak” ifadelerle halkın ağzına şerbet çalınmaya çalışılmış. MHP’ninse ağzını bıçak bile açmıyor konu hakkında.

Bu arada, başka bir “ilginç” çıkış da BDP’den geldi. Meclisteki en demokratik yapılanma olarak bugüne kadar hep takdir ettiğimiz BDP’nin baraj konusundaki tutumu birçokları gibi beni de oldukça şaşırttı. BDP hazırladığı alternatif anayasa reform paketinde barajla ilgili şu öneriyi getirdi : “Baraj %3’e düşsün, ya da %10 olarak kalsın ama 5 bölgeden birinci çıkan parti de meclise girsin.” Tamam, %3 önerisini anlıyoruz ama “seçimde 5 bölgeden birinci çıkan parti” tanımı doğrudan ve sadece BDP’nin kendisi için yapılmış bir öneri besbelli… Bu noktada insan hayalkırıklığına uğramadan edemiyor : BDP’lilere göre BDP’nin temsiliyeti garanti altına alınsın da, demokrasinin D’si bile hayata geçmesin, yeterli midir bu? Aynı zamanda böylesi bir düzenlemeyle Kürt yurttaşların tamamının BDP’ye oy vermeye “zorlanmasının” önü açılmaz mı?

Bunca garabetin ortasında Yeşiller Partisi dünyada eşi benzeri olmayan ve Türkiye’de siyasi temsili felç eden %10’luk seçim barajı konusunda halkın talebini tüm gücüyle haykırmaya devam etmeli. Siyasi partiler sistemi ve seçim sistemi demokratik olmayan bir ülkede “demokrasinin varlığından” söz etmek imkansız zira. Türkiye’nin artık kronikleşmiş sorunlarına kalıcı çözümlerin bir türlü bulunamamasının en büyük nedenlerinden biri de bu.

Bu yüzden, hep birlikte haykıralım :

“Eğer iktidar ve muhalefet demokrasi konusunda atıp tuttuklarında samimiyse, lafta demokrat icraatta sultacı değilse, Türkiye’nin geleceğini gerçekten düşünüyorlarsa…

BU BARAJ KALKAR!”

You may also like

Comments

Comments are closed.